11 Eyl 2009 11:14 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:51

YAZARLAR ARASINDAKİ POLEMİK TİRAJ MI ARTTIRIYOR? MEDYA ELEŞTİRİSİ HAKKIYLA YAPILIYOR MU? "TÜRBANLI GAZETECİ ALSAK" TEKLİFİNE CNNTÜRK YÖNETİMİ NE DEDİ? CÜNEYT ÖZDEMİR'DEN ÇARPICI AÇIKLAMALAR!..

TRT 2'de yayınlanan Medya Müfettişi programının dünkü konuğu, CNN Türk'te yayınlanan 5N1K programının yapımcısı ve sunucusu Cüneyt Özdemir'di.

Medya Müfettişi'nde televizyon haberciliği, muhabirlik ve televizyon haberciliğinin geleceği tartışıldı. Cüneyt Özdemir'in 'Kontenjandan gelip medyaya sövenler' başlıklı yazısı bu konuların ana maddesi oldu.


Özdemir, bu yazıyla, medya eleştirisi yapanları eleştirmişti, işin özünü bilmeden kolaycılığa kaçmakla suçlamıştı bazı köşe yazarlarını.


Programda ayrıca Münevver Karabulut cinayeti konusunda hakkında çıkan polemiklere de yanıt verdi Özdemir, bir de Ekrem Dumanlı'nın başlattığı tasfiye listesine değinildi.


İşte programdan satırbaşları:


Cüneyt Özdemir, gazeteciliğin bu son dönemlerinde 'gazeteci'nin çok olduğunu fakat televizyon gazetecisinin olmadığını öne sürerek sözlerini şöyle sürdürdü;


MEDYA ELEŞTİRİSİ HAKKIYLA YAPILIYOR MU?


"Medya eleştirisine ben hiç karşı değilim aslında, bakarsınız bizi en çok eleştiren Burhan Ayeri'dir, bu kadar kanalı nasıl seyrediyor bilmiyorum. Ya da işte, Sina Koloğlu'dur. Yıllardır yapıyorlar bu işi ve televizyon gazeteciliğini eleştireceklerse gayet iyi eleştiriyorlar. Şimdi burada başka bir şey oluyor. 1999 yılında ilk kez CNN Türk'ü kurarken, kurucu beş kişilik ekibin içerisindeydik. Muhabir arkadaşlar alıyoruz. Dedimki; "Türbanlı bir gazeteci alsak"... Bu Türkiye'nin bir gerçeği, biz niye bunu bu kadar görmezden geliyoruz. O dönem ne AK Parti vardı ortada ne iktidarda böylesine bir ortam vardı. O zamanlar ben CNN Türk yönetimine kabul ettirememiştim bunu.


Serra Karaçam: Birand'a mı önermiştiniz bunu?


Cüneyt Özdemir: Taha Akyol'a önermiştim. O dönem Taha Akyol görevdeydi ve 'böyle riskler almaya ne gerek var' diyerek önerim geri çevrildi.


Serra Karaçam: Niye önerdiniz bunu?


Cüneyt Özdemir: Çünkü bu bir Türkiye gerçeğiydi. Niye iyi bir gazeteci, başı örtülü diye habercilik yapmasın ki. Ama ideolojik değil, sadece iyi gazeteci olan birisi olsun istedim. Fakat AK Parti iktidara geldikten sonra şöyle bir şey oluşmaya başladı. Her gazeteye bir tane muhafazakar kesimden erkekler, kadınlarda ise türbanlı bir konsept oluşturuldu. Bu kontenjanlardan sonra merkez medyada, yıllardır bu gazeteciliği içinde yapan insanlara çok ağır sözlerle hakaret edilmeye başlandı. Bunlar eleştiri de değil, ciddi hakaret boyutlarına ulaştı. Bu hakarete ya hakaretle cevap vereceksiniz ya da muhattap olmayacaksınız. Benim 'kontenjan gazeteciliği'nden kastım buydu. Çünkü kontenjanlar değişir, bir dönem iktidara sol iktidar gelir, bir dönem gelir, sağ iktidar gelir ve her iktidar da kendi görüşüne yakın insanları bir şekilde merkez bir yere yerleştirmeye çalışır.


YAZARLAR ARASI POLEMİKLER TİRAJ MI ARTIRIYOR?


Serra Karaçam: Yazarlar artık gündemle ilgili konuları aydınlatmayı bıraktılar ve karşılıklı atışmalara başladılar.


Cüneyt Özdemir: Ben bunun tadını çıkartıyorum ve eğlenerek okuyorum.


Serra Karaçam: Acaba bu tirajı da artıran bişey mi?


Cüneyt Özdemir: Valla bilemiyorumi bunu da ben eleştirmeyeyim, eleştirebilecek birisi varsa o eleştirsin ama ben bunu bir yenilik ve dinamizm olarak görüyorum. Yoksa bakıyorsunuz gazetenin baş yazarı 40 yıldır aynı şeyi yazıyor. Dünya değişmiş, Türkiye değişmiş, dengeler değişmiş ama o değişmemiş. Okuyucusu değişmiş, gazetenin sahipleri değişmiş... Bakıyorsunuz 40 gün önce yazdığı şey aynı duruyor ve bunu marifet olarak anlatıyor.


Serra Karaçam: Son dönemde Türkiye'de bir gazetecinin ortaya çıkardığı bir skandal ve ya aydınlattığı bir konu aklınıza geliyor mu? Birazcık duraksama var gibi bir algı var çünkü.


Cüneyt Özdemir: Yoo var baya... Taraf Gazetesi inanılmaz işler yapıyor gördüğümüz kadarıyla, bir kısmı sonradan asparagas çıkıyor ama doğru çıkanlar da ilginç..


Serra Karaçam: Yeterli tek başına diyorsunuz.


Cüneyt Özdemir: Yok tek başına yeterli değil tabiki. Taraf Gazetesi'ne gelen haberler herkese deneniyor. Zannedilmesinki bize de birileri gelip, "Ya biz şunu yazdıralım, bunu yazdıralım" demiyor. Bu tabi sizin gazetecilik refleksiniz ve bakışınıza bağlı.


TELEVİZYON HABERCİLİĞİNDE MUHABİRLERİN ROLÜ AZALDI


Cüneyt Özdemir: Eskiden muhabirler stardı. Şimdi bizdeki mode köşe yazarlarının starlaştırıldığı gazetecilik türü. Ama ben, İyi haber yazan, iyi haber çıkartan muhabirlerin yeniden iade-i itibar yaşayacakları dönemin geleceğini umut ediyorum. Ben kendi adıma söyleyeyim. Muhabirlere önem vermeye çalışıyorum. Sadece maddi de değil, manevi de önem vermek lazım, o insaları tanıtmak anlatmak lazım ki devamı da gelebilisin diye düşünüyorum.


Serra Karaçam: Savaş muhabirliği yaptınız. Amerika'nın Irak işgali öncesinde, 'iliştirilmiş muhabir' tanımlaması sizinle birlikte gündeme geldi. Bu tanıma nasıl bakıyorsunuz?


Cüneyt Özdemir: Bu tanım bana beklediğimden daha az olumsuz döndü. Çünkü ben giderken çok eleştirilecek bir kuruma gittiğimi biliyordum. Ama ben şunu düşündüm, Türkiye'den, biz bu embedded ya da iliştirilmiş gazeteciliği eleştireceksek bunu Cihangir'de oturduğumuz bir kafeden ya da gazetelerde oturduğumuz köşelerimizden değil de, kalkıp buradan gidip, o tankın içine binip, o ortamı yaşayıp, ne yaşanıyorsa onu aktararak yapmak lazım. Ve ben de bunu yaptım. Masa başı gazeteciliğinde bunlara atıp tutmak kolaydır.


Serra Karaçam: Bu Cihangir'de oturanlar kim? Siz ısrarla Cihangir diyorsunuz çünkü...


Cüneyt Özdemir: İsimler üzerinden konuşmak istemiyorum. Semt olarak takılmaya gerek yok. Biz ona Levent'te oturanlar da diyebiliriz.


Serra Karaçam: Tasfiye listelerine siz de katıldınız yazınızla. Hatta bir web sayfanız var...


Cüneyt Özdemir: Aslında bakın bu da önemli, ben hiç bir gazetede yazmıyor. Sadece bir internet sitesinde yazıyorum. Ama günde binlerce kişi giriyor bakıyor, okuyor. Yani medyanın geleceği ile ilgili çok önemli ipuçları veriyor. Ya da Twitter denen şeye üç satır bir şey yazıyorsunuz, bir anda ertesi gün bir gazetede yazdığım şeyle ilgili yankıları buluyorum. Bu tasfiye meselesine gelince de, Ekrem Dumanlı ortaya bir şey attı.


Serra Karaçam: Ama o bir liste sıralamadı. Ahlaki konuda özellikler sıralamıştı. Bir tarif yapmıştı yani.


Cüneyt Özdemir: Siz bir gazeteden oturup bütün medyaya yön vermeye kalkarsanız, bunu da gerçekten "bir şeylere" güvenerek yaparsanız, buna da bir itiraz olur.


Serra Karaçam: Neye güvendiğini düşünüyorsunuz?


Cüneyt Özdemir: Kendi geldiğine, Zaman Gazetesi'nin dayandığı yapıya, o yapının dinamiklerine, şu andaki Türkiye'nin siyasi yapısına. Ama ben kendisine katılmıyorum mesela. Onun tasfiye edilecek gazeteci listesine bakıyorum ben. O zaman Ekrem Dumanlı'nın hemen emekli olması lazım. Zaman'a bakıyorsunuz çok da iyi gazeteciler, Hüseyin Gülerce'yle konuşuyorum, gerçekten şahane bir adam çıkıyor.


Serra Karaçam: Bu noktada sizin yaptığınız bir açıklama, Türkiye'de herkesin ayıplayarak belki de, suçlayarak, dinlediği izlediği bir başlık oldu. Babanın yaptığı kitap önerisiyle ilgili. Bunu ortaya çıkarırken, ya da duyurduğunuzda siz ne düşündünüz?


Cüneyt Özdemir: Ben bunu konuşmak istemiyorum açıkçası, çünkü ben, Karabulut ailesine ilk günden beri destek olan bir gazeteciyim. Münevver Karabulut cinayetinin de bir an önce çözülmesi gerektiğine inanıyorum ve böyle bir ortamda böyle bir açıklamanın amacından saptığını ve çok farklı yerlerde kullanıldığını düşündüğüm için bu konuyu zaten konuşmak da istemiyorum. Beni Seda Sayan'dan arıyorlar programa çıkar mısınız diye benim ne işim var böyle programda. Ben şimdi ne desem polemik olacak ve bu aile üzerinden polemik yapmak istemiyorum.


Serra Karaçam: Peki aileyi geçerek, bu tartışmadaki görüşünüzü sorayım o zaman size. Çünkü bu yazıldı ve basın bunu gündemde aşırı tuttu.


Cüneyt Özdemir: Gerçekten basın eğer bu olayın bu kadar üzerine gitmeseydi, katil unutulurdu. Bu olayda şu vardı, Türkiye'nin bir gerçeği orada bizi yakaladı. Yani bir kısım zengin, bu işlerde antrenmanlı bir aile var ve bir tane aşçı var. Şimdi burada eğer basın, Habertürk, Yeni Şafak, bizm programımız bunun üzerine gitmeseydi, kapatılacaktı, unutulacaktı. Bu olay kapansın üç yıl sonra böylesine bir gündemde bu olayı hatırlayan bile çıkmayacaktır. Çünkü Türkiye gündem manyağı bir ülke. Baktığınız zaman gerçekten, basın bu cinayette önemli bir rol oynamıştır. Hala da oynamaya devam etmektedir. Zaten şuanda bu işi yapanlar gerçek gazeteciler değil. Seda Sayan bir gazeteci değil, Seda Sayan bir şov programı yapıyor. Oradaki adam da bir ayakkabı boyacısı çıkıyor.


Serra Karaçam: Peki Seda Sayan'ın sosyal duyarlılıkla bir proje başlatmasına nasıl bakıyorsunuz?


Cüneyt Özdemir: Çok da saygı duyuyorum. Geçenlerde de 'Rakibim Seda Sayan' diye bir yazı yazmıştım.


gazeteciler.com