YAVUZ BAYDAR SABAH'TAN NEDEN KOVULDUĞUNU GUARDIAN'A YAZDI!
Yavuz Baydar, işine son verilmesine yol açan süreci, Guardian gazetesinin yorum sayfasına aktardı.
Türkiye’nin önde gelen gazetelerinden Sabah’ta 2004’ten beri "Okur Temsilcisi" olan Yavuz Baydar, geçen hafta işine son verilmesine yol açan süreci, İngiltere’de yayımlanan Guardian gazetesinin yorum sayfasına aktardı.
Türkiye’de medya ile hükümet arasındaki ilişkilerin irdelendiği makalede Baydar, daha önce de Doğan Medya Grubu’ndaki işine son verildiğini hatırlatarak, "Sadece gazetecilik için değil, Türk demokrasisi için de kötü bir gün" başlığını kullanmış.
Göreve gelmesinden kısa süre sonra Sabah’ın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a "çok fazla yakın" olduğu söylenen Çalık Holding’e satıldığını belirten gazeteci-yazar, böylece editoryal bağımsızlık ve objektiflik sorunlarının ön plana geldiğini dile getiriyor.
Yavuz Baydar, özellikle 2011 seçimlerinden sonra gazetedeki profesyonel standardın düşmeye başladığını ve haberlerin Erdoğan yanlısı olarak algılandığını ifade ederek, bu algılamayı köşesine taşıdığında yönetimin "öfkesiyle" karşılaştığını söylüyor.
Mayıs ayında "gazeteyle çatışmayı bırakması" yönünde uyarı almasının ardından tıklayın Gezi Parkı protestoları döneminde okuyucuların beklentilerinin karşılıksız kaldığını ve bunu köşesinde nakletmeye çalıştığı 24 Haziran tarihli yazısının yayımlanmadığını anlatan Baydar, 2 hafta sonra gönderdiği yazının da aynı akıbete uğradığını dile getiriyor.
Türkiye’de basın özgürlüğüyle ilgili olarak ABD’deki New York Times gazetesine yazdığı yazı gerekçe gösterilerek işine son verilen yazar, Türkiye’deki medyanın durumunu şöyle resmediyor: "Ülkedeki gazeteciler, ekonomik çıkarlarının Erdoğan karşısında boyun eğdirdiği, açgözlü ve gaddar medya sahipleri tarafından idare edilen haber bürolarında esir edilmişler. Kürtler, Suriye veya yolsuzluk gibi konulardaki hükümet politikalarına doğrudan eleştiriler birçok köşe yazarının atılmasına veya boykot edilmesine yol açmakta. Demokratik tartışma ve görüşünü yayma ortamı keskin biçimde daralmış durumda. Gezi Parkı protestolarından ve genel çalkantıdan bu yana 30’dan fazla gazeteci kovuldu ve birçoğu azar işitti. Bazıları bana ’tweet’ atmayı, hatta yorum veya bağlantıları ’retweet’ etmeyi bıraktığını söylüyor."
Baydar, makalesinin sonunda, demokratik gelişimi dünya ve bölge için önemli olan Türkiye’nin ifade özgürlüğüne ve bağımsız medyaya ihtiyaç duymasına rağmen Başbakan Erdoğan’ın ülkeyi tam tersi yöne sürüklediğini iddia ederek, "Boyunduruk altındaki bir medya Türkiye’nin dönüşümünü çıkmaza sokar" diyor.