YAŞAR KEMAL'DEN HÜKÜMETE ÖLÜM UYARISI; BİR NESLİ YOK EDECEKLER!
Cezaevlerinde süren açlık grevleri ile ilgili Yaşar Kemal basın toplantısında konuştu. Kemal açlık grevlerinden hükümeti sorumlu tuttu...
Cezaevlerinde süren açlık grevleri ile ilgili Yaşar Kemal çarpıcı
açıklamalarda bulundu. Görüşlerini kamuoyuyla sıkça paylaşmayan
Yaşar Kemal sessizliğini cezaevlerinde açlık grevi yapanlar için
bozdu. Kemal, "bugün açlık grevleri tutanların oğulları, babaları
da bu mücadelede taraf olacak, bir nesli yok edecekler" dedi.
Yaşar Kemal, Zülfü Livaneli, Murathan Mungan, Prof. Dr. Özdemir
Aktan, Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu ve Gençay Gürsoy’un da aralarında
bulunduğu aydınlar, cezaevlerinde devam eden açlık grevlerine
ilişkin basın toplansı düzenledi.
BİR NESLİ YOK EDECEKLER
Toplantıya, eşi Ayşe Semiha Baban ile gelen Yaşar Kemal, burada
yaptığı konuşmada, daha önce yaşanan açlık grevlerini hatırlatarak,
"Daha önceki açlık grevlerinde tüm yetkililer ve hükümet
sorumluydu. Bu sefer de sorumlular. Bugün açlık grevleri tutanların
oğulları, babaları da bu mücadelede taraf olacak, bir nesli yok
edecekler" dedi.
Daha uzun planlandığı konuşmasını burada noktalayan Yaşar Kemal
konuşmasının geriye kalan bölümünü eşi aracılığıyla habercilerle
paylaştı. Yazılı metinde şu ifadeler yer alıyor. "Bir insanın
açlıktan ölümünü izlemek acıların en büyüğüdür. Bu, insalığa hiç
bir zaman yakışmaz. Bugün insanların ölüm pahasına talep ettikleri
demokrasiler de, insan haklarının içindedir. Çözümü mümkünken,
ölümler engellenmezse vebali iktidarın, muhalefetin, medyanın ve
hepmizin olacaktır. Barış, bu ülkede herkesin özlemi ve hakkıdır.
Barışın önüne yeni engeller konulmasına karşı çıkmak, barışın önünü
açmak, hepimizin işi olmalıdır. Bunun için içtenlikle uğraşan
herkese şükran duyarım."
ÖLMEK ÜZERE OLAN İNSANLARI GÖRDÜK
Zülfü Livaneli de, bu toplantının yapıldığı süre içinde bile
insanlar ölüme yaklaştıklarını dile getirdi:
Olayı rakam olarak görmek çok farklı ama işte biz arkadaşlarımla
birlikte gördük. 1996’da cezaevinde ölmüş bir gencin başında
bekleyenleri gördük, ölmek üzere olanları gördük. Bu benim hala
rüyalarıma girer, karabasan gibi çıkmaz. Biz, hangi görüşten olursa
olsun insan hayatı diyoruz. Fakat bunun muhatabı bence ölüm
oruçlarına yatanlar değil, onlarla konuşarak, bir şey çözüleceğini
zannetmiyorum. Bırakın demek de yol değil. Çünkü, biz diyoruz ki,
insan hayatı en yüce değerdir. O diyor ki, benim davam benim
hayatımdan daha önemlidir. Bu çok temel bir farklılıktır. O
bakımdan bizim buradaki muhatabımız hükümettir, daha doğrusu
Türkiye’de hükümet demek olan Başbakandır. Söylem çok önemli bir
şey Türkiye’de. İnsanların onurlarına, haysiyetlerine, şereflerine
seslenmek ayrı, bu kavramlarla oynamak ayrı.
KUZU KEBAP EDEBİYATINA SARILMAMALI
İki somut talep olduğunu ve bu taleplerin zaten hükümetin
gündemindeki konular olduğunu söyleyen Livaneli, "Peki bu iki temel
konuya evet diyorsanız, Adalet Bakanı çıkıp, ’Sesiniz duyulmuştur,
tamam biz gerekeni yapacağız’ diyorsa, arkasından Sayın Başbakan’ın
’Tamam bu konular çözülebilir, dileğimiz bir an önce
bırakmalarıdır’ demek yerine kuzu-kebap edebiyatına sarılması."
BU ÖLÜMLERDEN BAŞBAKAN SORUMLUDUR
Livaneli, Başbakan Erdoğan’a da seslenerek,
"Lütfen bu üslubu değiştirin, zaten kabul etmiş olduğunuz şartları,
bunu bir yenilgi gibi de görmeyin, demokratik toplumlarda talepler
vardır, iktidarı elinde tutan insan mutlak hakim değildir, lütfen
taleplere kulak verin, üslubu da değiştirin. Çünkü Başbakan’dan
sonra bunu çözebilecek hiç kimse yoktur. Bu da şu demektir,
ölümlerden de Başbakan sorumludur" diye konuştu.