YARIN BAYRAM,GÖZLER DOĞAN GRUBU'NDA!..BAYRAM NAMAZINI KİM,HANGİ CAMİDE KILACAK!..İŞTE AYDIN DOĞAN,ERTUĞRUL ÖZKÖK VE MEHMET YILMAZ İLE İLGİLİ TAHMİNLER!..
Aydın Doğan, Ertuğrul Özkök, Ahmet Hakan ve Mehmet Yılmaz Ramazan Bayramı'nda bayram namazını Rodos'taki İbrahimpaşa Camii'nde kılmışlardı.Bayrama bir gün kala gözler onlara çevrildi,tahminler yapılmaya başlandı....
Bayramlık düşünceler
Bazı dostlar "Sizin bayram namazı seferberliğiniz tek atımlık mıydı?" diye soruyorlar, geçen Ramazan Bayramında ülkemizin en büyük medya patronu Aydın Doğan ve gazetelerinin yönetici-yazarlarıyla Rodos çıkarması yapmamıza nazire olarak... Kısadan verdiğim cevap şu oluyor: "Evet, kavlimiz Rodos içindi."
Grubun bazı üyelerinin bayram namaza gideceğini sanıyorum. Aydın Bey'in kendi memleketindeki o güzelim camiyi tercih etmesini bekliyorum sözgelimi; Mehmet Y. Yılmaz yolunu Makedonya'ya düşürüp Manastır'da kılabilir bayram namazını. Grubun bu işin adabını bilen üyelerinden Ertuğrul Özkök'le bir yerlerde camide karşılaşabilirsiniz.
Pek çok ülke bayramı bizden bir gün önce kutlayacağı için yurtdışında bulunanların dikkatli olmasında yarar var. Londra'da yaşadığım günlerde de öyle olurdu; bir gün önce herkesle birlikte Regents Park'taki merkez camide namazı kılar, dünyanın dört bir tarafından dindaşlarla bayramlaşırdık; ertesi gün de Kıbrıslı Türklerin yoğun yaşadığı mahalledeki camiye gider, ikinci kez kılardık bayram namazını.
Bayram namazının ibadet olma dışında bir büyük toplumsal işlevi daha olduğunu görmek için yurtdışında o havayı teneffüs etmek gerekiyor. Ertuğrul Özkök, dilerim, önümüzdeki bayramların birini Londra'da geçirir ve hiç değilse merak güdüsünün peşinde Regents'taki camiye uğrar.
Gurbette ilk bayram namazını Londra'da, ama daha çok Pakistan-Hindistan kökenli Müslümanların rağbet ettiği küçük bir mescitte kılmış ve hayatımın en büyük şoklarından birini o vesileyle yaşamıştım.
Okula yakındı mescit ve neredeyse büyün cuma namazlarını orada kılıyordum. İki genç görevlisi vardı ve müthiş ihlâslı insanlardı. İlki en az yarım saat vaaz ediyor, diğeri üç dilde (Arapça, İngilizce ve Urduca) hutbe okuyup namazı kıldırıyordu. Kültürlü, irfanlı genç insanlardı ikisi de ve cemaatin bir üyesi olarak bende hayranlık duygusu uyandırıyorlardı.
Bayram namazına aileler bütün fertleriyle katılıyor bizden başka ülkelerde. Gurbetteki ilk bayram namazında her hafta huşu içerisinde dinlediğim Hindistan kökenli genç ve ateşli vaizin ailesi ile tanıştım. Kendisi gibi genç bir eşi ve iki küçük çocuğu vardı. Dikkat çekici olan eşinin kıyafetiydi: Başı Benazir Butto usulü yarı örtülüydü genç kadının ve üzerine aldığı şal göbek nahiyesinde gevşiyor, bu da vücudunun bir miktarını görünür kılıyordu.
Ne kadar şaşırdığımı ifadede hâlâ güçlük çekerim.
İslâm anlayışının ülkeden ülkeye farklılaştığının başka örnekleriyle daha önce karşılaştığım için şaşırmamam gerekiyordu oysa. Hz. Peygamber için şiirlerin ('naat') okunduğu bir büyük toplantıya katıldığımda ise şaşkınlık duygumu çoktan yitirmiştim. Pakistanlıların çoğunluğu teşkil ettiği kalabalıkta dini içerikli şiirleri kendinden geçmiş halde okuyanların önemli bir bölümü kadınlardı ve başlarını bizim görmeye alıştığımız biçimde örtmüyordu bu Müslüman kadınlar...
Bir Pakistanlı dostum, "Eserleri dünyanın dört bir tarafında okunan Pakistanlı büyük Müslüman aktivistlerin eşleri de öyledir" diyecekti ve bir kez daha şaşıracaktım.
Yasaklarla ön kesmeye çalışmasalar, özgürlük ortamı çeşitliliği getirecek bizim ülkemize; erkeği ve kadınıyla insanlar dinî açıdan da kendilerini daha rahat hissedecekler. Bayatladıktan sonra fırına verdikleri Tarhan Erdem'in şirketinin yaptığı 'din ve hayat' araştırmasında insanlarımız bunu anlatıyor aslında. Araştı