''YARI ÖZGÜR ÜLKE''! HASAN CEMAL HÜKÜMETE YÜKLENDİ
Milliyet yazarı Hasan Cemal, bugünkü köşesinde "demokrasi sadece 'çılgın proje'lerle olmaz" diyerek hükümeti sert eleştirdi.
İŞTE HASAN CEMAL’İN MİLLİYET’TEKİ KÖŞE YAZISI:
Basın özgürlüğü ve hukukun üstünlüğü çıtası yükselmeden Türkiye yol alamaz!
Önümde bir kitap, Kürtçe. Çıkaran Doğan Kitap, önde gelen yayınevlerinden biri.
Türkçe adı, Tene Yazılan Ayetler.
Yazarı Kürt, Yavuz Ekinci.
Doğan Kitap bu yakınlarda ikinci Kürtçe kitabını da yayımlayacak. Yine bir Kürt olan Murat Özyaşar’ın Türkçesi Ayna Çarpması olan yeni kitabı.
Böylece Doğan Kitap bu yıl Diyarbakır Kitap Fuarı’na iki Kürtçe kitapla birlikte katılacak.
Şimdi diyebilirsiniz ki:
Türkiye nereden nereye geldi; artık Türkiye’nin en büyük yayınevlerinden biri de Kürtçe kitap çıkarıyor.
Bu pencereden bakınca, demokrasi ve özgürlükler açısından Türkiye’ye olumlu puan verilebilir.
Ama bardak tümüyle dolu değil.
Boş tarafı da var.
Merkezi New York’ta olan Freedom House’un Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde yayımladığı raporda Türkiye berbat gözüküyor.
Basın özgürlüğüyle ilgili olarak dünyada 196 ülke değerlendirilmiş...
Türkiye 112. sırada...
Yarı özgür ülke kategorisinde...
Geçen yıla göre de gerilemiş...
Basın özgürlüğü açısından 2010 dünyasında ikinci en büyük düşüşü yaşayan ülke olmuş...
Freedom House’un raporuna göre, Türkiye son on yılın en kötü seviyesine inmiş durumda.
Türkiye’nin basın özgürlüğü notunun kırılmasında özellikle rol oynayan yasalar ve ilgili maddelerine gelince:
Türk Ceza Yasası...
301. maddesi...
216. maddesi...
Terörle Mücadele Yasası...
Basın ve ifade özgürlüklerini kısıtlayan yasa hükümlerinden yola çıkan rapor şöyle bir not düşüyor:
“Türkiye’de hukuki baskının gazeteciler, editörler ve medya sahipleri arasında artan biçimde otosansüre yol açtığı...”
Bu arada, Dünya Ekonomik Forumu’nun 2010 Küresel Bilgi Teknolojileri raporunda Türkiye’ye ilişkin basın özgürlüğü notu şöyle:
İran, Libya ve Zimbabwe’yi bile geride bırakan Türkiye 138 ülke arasında 135. sırada...
İsterseniz son bir not da Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nden:
Cezaevindeki gazeteci: 67
Yargılanan gazeteci: 2 bin küsur.
Soruşturulan gazeteci: 10 bin.
Uzun lafın kısası:
Dökülüyoruz!
Biliyorum, Başbakan Erdoğan başta olmak üzere iktidar kanadı binbir dereden su getiriyor.
Ama inandırıcı değil.
Minareyi kılıfına uydurmak güç!
Eğer bu tabloyu tersine çevirmek istiyorsanız, demokrasi konusunda hakikaten samimiyseniz, kolları yeniden sıvamanız gerekir.
Bu ülkede basın ve ifade özgürlüklerinin kolunu kanadını kıran Türk Ceza Yasası’nı, Terörle Mücadele Yasası’nı değiştirmek zorundasın.
Bu yasalardaki bazı maddeler durdukça, demokrasi idealinin çerçevesi niteliğinde yeni bir anayasa yapılmadıkça, Türkiye’nin özgürlükler sorunu büyümeye devam eder.
Türkiye’nin özgürlükler sorununu çözmek için de sadece yasal değişim yetmez.
Klasik deyişle:
Kafaları da değiştirmek şart.
Zihniyet değişimi olmadan, yani sadece yasaları değiştirmekle aydınlığa çıkamayız.
İlkokuldan üniversiteye tüm eğitim sistemine demokrasi kültürü damgasını vurmalıdır.
Demokrasi kültürünü özümsemiş, devlete değil bireye kol kanat geren bir yargı düzeni oluşturmalıyız.
Demokrasi sadece ‘çılgın proje’lerle olmuyor, olmaz.
Basın özgürlüğü çıtasını, ifade özgürlüğü çıtasını, internet özgürlüğü çıtasını ve hukukun üstünlüğü çıtasını yükseltemeyen bir Türkiye, hem raporlarda bugünkü gibi dayak yemeye devam eder, hem imajı kötüler, hem de, yazın bir kenara, kalkınma yolunda da kolay mesafe alamaz.