10 Mar 2015 17:57 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 17:06

Yargıtay'dan tartışma yaratacak karar! Kürt, Kürdistan ırkçılıktır!

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, tüzük, program ve isminde Kürtçe kullanan ve Kürtler’in devlet olma hakkını savunan Kürdistan Özgürlük Partisi’ne (PAK) “değişiklik” uyarısı gönderdi.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Kürdistan Özgürlük Partisi’nin (PAK) tüzüğünü inceledi ve “Kürt”, “Kürtçe” “Kürdistan” gibi ifadelerde partinin “ırkçılık” yaptığını belirtti.

Barzani’ye yakınlığıyla bilinen Rudaw’ın haberine göre, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Hasan Erbil, PAK’a tüzük, program ve ismini değiştirmesi için 30 gün süre verdi. Değişiklik yapılmazsa PAK mahkemelik olacak.

Erbil’in gönderdiği uyarı metninde ilginç ifadeler yer aldı. Başsavcı, PAK’ın tüzük ve programında yer alan, “Kürt”, “Kürtçe”, “Kürdistan” gibi ifadelerin “ırkçı” ifadeler olduğunu ileri sürdü. Başsavcı Erbil, program ve tüzükte “uygun bulmadığı” her maddenin altına, şu ifadeleri ekledi

“Bu ifadelerin Türkiye Cumhuriyeti üzerinde bir azınlık oluşmasına ve millet bütünlüğünün bozulmasına neden olabilecek, sadece belli bir kesime yönelik, bölgecilik ve ırkçılık içeren nitelikte olduğu...”

PAK Genel Başkanı Mustafa Özçelik, konu ile ilgili olarak bugün Diyarbakır’da, Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti’nde bir basın toplantısı düzenledi.

Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun üç gün önce Türkiye’de parti kapatmanın zorlaşacağı yönündeki açıklamasını hatırlatan Özçelik, “Peki, PAK’a gönderilen bu ‘ihtar’ parti kapatmaya giden yolun ilk adımları değil midir?” diye sordu.

Hükümet ve devletin yönetim erkinin “tek millet”, “tek devlet”, “tek vatan” söylemine atıfta bulunan Özçelik, “Devlette bu yaklaşım hala egemen iken, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da bu yaklaşıma dayanarak ‘ihtar’da bulunabilmektedir” dedi.

PKK ile hükümet arasında yürütülen “çözüm süreci”ne dikkat çeken Özçelik, şunları söyledi:

“Kürt ve Kürdistan sorununun özgür bir şekilde tartışılabildiği, bu sorunun çözümünde her partinin şiddet içermemek kaydıyla özgürce örgütlenebildiği bir ortam ve yasal, anayasal güvenceler sağlanmadığı sürece, herhangi bir çözümden söz edilemeyeceği açıktır.”