YARGITAY'DAN ŞOK KARAR; ''BİR KEREDEN BİR ŞEY OLMAZ''
Kocanın, aldatılma gerekçesiyle açtığı boşanma davasında Yargıtay'ın kararı: Bir kereden bir şey olmaz
D.B. adlı adam, karısını G.B.’nin kendisini başka bir erkekle
aldattığı ve onunla yaşadığı iddiası ile boşanma davası açtı. Aile
Mahkemesi davacı kocanın talebini yerinde gördü; kadının
sadakatsızlik gösterdiği gerekçesiyle çiftin boşanmasına karar
verdi. Ancak G.B.’nin avukatı kararı temyiz etti. Yargıtay 2. Hukuk
Dairesi de çiftin boşanmasını sağlayan yerel mahkemenin kararını
bozdu. Gerekçe olarak ise, aldatma olayının süreklilik
arzetmemesini ve bir defalık bir davranış olmasını gösterdi.
D.B ve G. B 24 Temmuz 1998’de evlendi. Çiftin iki yıl sonra
bir çocukları oldu. Çiftin evliliğinde 2000’li yılların ortasında
sorunlar çıkmaya başladı ve çift 2007’nin sonuna doğru ayrı yaşama
kararı aldı.
Çiftin ayrı yaşadığı süreçte G.B., şiddetli geçimsizlik gerekçesi
ile mahkemeye boşanma başvurusunda bulundu. Üsküdar 3. Aile
Mahkemesi boşanma talebini reddetti ve bu karar Yargıtay’da da
onandı.
Daha sonra D.B., eşi G.B.’nin başka bir erkekle ilişkisi olduğu ve
birlikte yaşadıkları iddiası ile Kasım 2010’da mahkemeye boşanma
başvurusunda bulundu.
Üsküdar 2. Aile Mahkemesi’nde görülen davada D.B. tarafı
iddialarını mahkemeye delilleri ile birlikte sundu. G.B.’nin
görüştüğü M. H. ile olan 52 sayfalık telefon dökümü, SMS
görüşmeleri, birlikte tatile gittiklerine ilişkin görüntüler
mahkemeye sunuldu.
’SADAKATSİZ’ DAVRANIŞ VAR
Mahkeme 23 Kasım 2011 tarihli kararında çiftin boşanmasına karar
verdi. Mahkeme çocuğun velayetini ise babanın da rızası ile anneye
verdi. Annenin nafaka talebini yerinde bulmazken çocuğa babası
tarafından aylık belli bir nafakanın (300 TL) verilmesini
hükmetti.
Mahkeme boşanma kararında gerekçe olarak ise şu hususlara yer
verdi: “Mutat olmayan saatlerde ve yoğun bir şekilde yapılan
görüşmelerin hayatın olağan akışına uygun görülemeyeceği, keza
dosyaya ibraz edilen mesaj dökümleri de gözetildiğinde, davalı
(G.B.) ile, M. H. arasında bir ilişkinin yaşandığının anlaşıldığı,
davalının evli bir kadın olduğu düşünüldüğünde bu davranışların
‘sadakatsizlik’ olduğu anlaşılmış; davacının haklı olduğu, evlilik
birliğinin temelinde sarsıldığı, davalının kusurlu davranışları ile
buna sebebiyet verdiği, davacının davasının kabulü ile tarafların
boşanmalarına karar verilmesi gerekmiştir.”
ALDATMA VAR SÜREKLİLİK YOK
G.B.’nin avukatı ise nafaka talepleri reddedildiği için yerel
mahkemenin kararını temyize götürdü. Yargıtay 2. Hukuk
Dairesi’nde görülen davaya ilişkin karar 26 Haziran’da alındı.
Üst mahkeme, yerel mahkemenin verdiği boşanma kararını oybirliği
ile bozarken gerekçe olarak ise şu hükmü yer verdi: “ Davacı
kocanın boşanma davası ‘haysiyetsiz hayat sürme’ sebebine
dayanmaktadır. Haysiyetsiz hayat sürmenin varlığından söz
edilebilmesi için ve bu sebeple boşanma kararı verilebilmesi için
eşin sosyal hayatta, toplumun genel değer yargıları ile
çatışan olumsuz nitelikte kabul edilen davranışının süreklilik
göstermesi ve bu davranışın diğer eş için birlikte yaşamayı ondan
beklenemez hale getirmesi gereklidir.
Süreklilik göstermeyen bir defalık bir davranış Türk Medeni
Kanunu’nun 166’ıncı maddesindeki evlilik birliğini temelden
sarsılması durumu için yeterli olabilirse
‘DÖRT YIL SÜREN BİR İLİŞKİ’
"Yargıtay bu kararı ile kısacası bir kereden bir şey olmaz diyor"
diyen D.B karara ilişkin şunları söyledi: “Aldatmanın biri-ikisi
olmaz. Aldatma aldatmadır. Yargıtay, bu kararı ile bize,
‘boşanma davası açmayın; vurun öldürün’ diyor.
Oysa dört yıldır süren bir ilişkiden söz ediyoruz. G.B.’nin
ilişkisinin olduğu kişinin (M.H.) kardeşi avukat.
Avukat H. H. bu dosyanın başından bu yana var. Hayatım çileye
dönüşmüşken bu karar ile her şey daha da karmaşıklaştı. Şimdi ne
yapacağımı nereye başvuracağımı ben de bilmiyorum.”
İLGİLİ MADDE NE DİYOR
Boşanma talebine gerekçe olarak sunulan Medeni Kanun’un 163’üncü
maddesi şu hükmü taşıyor:
"Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz
bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması
diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir."
de haysiyetsiz hayat sürme sebebine dayalı boşanma kararı için
yeterli değildir.
Davalı kadının bir başka erkekle cep telefonu ile konuştuğu ve
mesajlaştığı, toplanan delillerle anlaşılmaktadır. Davalı kadının
gerçekleşen bu davranışı davacı koca bakımından birlikte yaşamayı
ondan beklenemez duruma getirmiş ise de sürekliliği olmadığı
anlaşıldığından haysiyetsiz hayat sürme ile Medeni Kanun’un
163’inci maddesindeki boşanma sebebi sabit kabul edilerek yazılı
şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır."