09 Oca 2021 12:41 Son Güncelleme: 09 Oca 2021 12:47

Yargıtay'dan kaynanaları kızdıracak karar! 'Aile'den sayılmadı...

Yargıtay, kayınvalide ve aileyle ilgili dikkat çeken bir karara imza attı...

Habertürk yazarı Yasemin Güneri, “Yargıtay kayınvalideyi ‘aile’ den saymadı” başlıklı yazısında, mahkemenin verdiği son kararı aktardı.

Yargıtay, bir trafik kazasıyla ilgili verdiği kararda, kayınvalidenin aile içinde olmadığına hükmetti.

YEREL MAHKEME KAYINVALİDENİN ÖLÜMÜYLE İLGİLİ BERAAT KARARI VERDİ

Güneri, Yargıtay’ın kararıyla ilgili yazısında şunları kaydetti:

“Toplumun temel yapısını oluşturan “aile” bireyleri kimlerden oluşur?

Geniş aile yapısına baktığımız zaman; anne, baba, çocuklar, eşleri; neneler, dedeler, amca, hala, dayı, teyze, enişte ve yengeler aile bireyi sayılıyor.

Yargıtay verdiği bir kararla “kayınvalideyi” aile bireyi saymadı.

Karara konu olan olay Yozgat’a bağlı Sorgun ilçesinde yaşandı. Sorgun’da yaşayan N.G. arabasıyla seyir halindeyken lastiği patladı ve yağışlı havada trafik kazası geçirdi.

Arabanın ön koltuğunda kayınpederi H.A., arka koltuğunda kayınvalidesi Ç.A. ve komşusu M.Ö. oturuyordu. Yağışlı havada meydana gelen kazada arabanın arka kapısı açıldı ve kayınvalidesi Ç.A. yola fırladı.

Kaza sonrası ambulansı aradılar ve tüm çabaya rağmen kayınvalide Ç.A. hayatını kaybetti. Kaza sonrası arabayı kullanan N.G. hakkında “taksirle ölüme neden olma” suçunu işlediği iddiasıyla dava açıldı.

Sorgun Asliye ceza Mahkemesi’nde yargılanan N.A. hakkında trafik bilirkişisi rapor hazırladı. Raporda şunlar yazıldı: “Kazanın meydana gelmesinde sanığın kusurunun bulunduğu, taksirle ölüme neden olması suçu sabit olsa da; kaza sonucu ölen sanığın kayınvalide olması nedeniyle sanığın olay nedeniyle duyduğu acı ve üzüntü ile sanık hakkında ölenin yakın akrabalarının hiçbirisinin şikayetçi olmaması, ölüm olayı nedeniyle sanığın acı ve üzüntü duymayacağını gösterir her hangi bir delil ya da emarenin dosyaya yansımamış olması hususları da göz önüne alındığında sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verildi”

Mahkeme, sanık hakkında hiç kimsenin şikayetçi olmaması ve ölenin kayınvalidesi olması nedeniyle sanığın duygusal ve manevi açıdan acı ve elem duyduğu göz önünde bulundurularak beraatine karar verdi.

Mahkeme, sanığın kazada kusurlu olmasını göz önünde bulundurarak yargılama giderlerinin sanıktan tahsil edilmesine de karar verdi.

Sanık, beraat kararını temyize götürmedi. Ancak, yargılama giderlerini ödemesi yönündeki karara itiraz etti.

Dosya, Yargıtay 12. Ceza Dairesi’ne geldi.

Yargıtay 12. Ceza Dairesi, bu karara ilişkin “emsal” oluşturacak bir karara imza attı.

Daire, “Sanığın cezalandırılmasına karar verilmesi gerekirken, ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır” dedi. Yani, sanık hakkında beraat kararına itiraz edilmiş olsaydı, sanık trafik kazasında kayınvalidesi öldüğü için “Taksirle ölüme neden olma” suçundan mahkum edilecekti.

“YARGITAY AİLE KAVRAMINI DAR YORUMLAMAKTA”

Peki, neden Yargıtay 12. Ceza Dairesi bu kararı verdi.

Ufuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Öğretim Üyesi Doç. Dr. Seydi Kaymaz, karara ilişkin olarak, “Yargıtay aile kavramını dar yorumlamakta, örneğin, bir trafik kazası sonucu yakın bir arkadaşının ölümüne neden olan fail hakkında cezasızlık öngören TCK’nın 222/6. Maddesini uygulamamaktadır” dedi.

Kaymaz, konuya ilişkin şunları söyledi:

“TCK’nın 22. maddesinin 6. fıkrasında, ‘taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu bakımından, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa ceza verilmez’ denilmektedir. Bu bir şahsi cezasızlık nedenidir. Benzer düzenleme başka ülkelerde de mevcuttur; örneğin Alman Ceza Kanununun 60. Maddesinde buna benzer bir hüküm vardır. Buna göre, taksirli bir fiil sonucu, örneğin bir trafik kazası sonucu yalnızca araç sürücüsü olan failin kişisel ve ailevi durumu bakımından zarar görmesi halinde araç sürücüsü faile ceza verilmeyecektir. Bu noktada, failin kişisel durumundan ne anlaşılması gerektiği ve ‘aile’ kavramının kapsamının tespit edilmesi gerekmektedir. Failin kişisel durumundan, failin, taksirli bir fiil sonucu, örneğin bir trafik kazası sonucu yakın bir arkadaşının ölümüne neden olması halinde TCK’nın 22/6. maddesi uyarınca faile ceza verilmeyeceği düşünülebilir. Ancak Yargıtay, taksirli bir fiil sonucu yakın bir arkadaşının ölümüne neden olan fail hakkında cezasızlık öngören TCK’nın 222/6. Maddesini uygulamamaktadır.”

“KAYINVALİDEYİ ‘AİLE’ DIŞLAYAN BU DARALTICI YORUMUNUN İSABETLİ OLMADIĞINI DÜŞÜNMEKTEYİM”

Kaymaz, yakın zamana kadar Yargıtay’ın taksirli bir fiil sonucu yalnızca kayınvalidesi veya kayınpederinin ölümüne neden olan faile de ceza verilemeyeceğini kabul ettiğini, ancak yeni verdiği bu kararda, Yargıtay trafik kazası sonucu yalnızca sürücünün kayınvalidesinin öldüğü olayda, failin kişisel ve ailevi bakımdan mağdur olmadığını kabul ederek sürücü sanık hakkında bu cezasızlık sebebinin uygulanamayacağına karar verdiğinin de altını çizdi.

Kaymaz, şöyle devam etti:

‘Bu kararla Yargıtay, kayınvalideyi aile kavramı kapsamında değerlendirmemiştir. Oysa kayınvalidenin veya kayınpederin ölümün de eğer özel nedenler mevcut değilse kişide büyük bir üzüntü ve manevi bakımdan bir mağduriyet yaratacağında kuşku yoktur. O nedenle, Yargıtay’ın, kayınvalideyi ‘aile’ dışlayan bu daraltıcı yorumunun isabetli olmadığını düşünmekteyim.

Karardan belli olmamakla birlikte, eğer bu sonuca ulaşılırken kayınvalidenin ölümünden tek üzüntü duyan kişinin damat olmadığı, kayınvalidenin çocukları, babası, annesi ve diğer yakınlarının da üzüntü duydukları ve mağdur oldukları düşüncesinden hareket edilmiş ise TCK’nın 22/6. Maddesi hiç uygulama uygulanma alanı bulamaz. Gerçekten bu düşünceden hareket edildiğinde, örneğin, sanığın trafik kazası sonucu eşinin ölümüne neden olması halinde, eşinin kardeşleri, anne ve babası ile diğer yakınları da doğal olarak üzüntü duyacaklarından trafik kazası sonucu yalnızca eşinin öldüğü olayda sürücü eş hakkında TCK’nın 22/6. Maddesindeki cezasızlık nedeni uygulanamaz. Kanun koyucunun amacının bu olduğu söylenemez.’”