YALIN BEREN SAAT GERÇEĞİNİ AYŞE ARMAN'A AÇIKLADI!
Ayşe Arman Yalın ile bugün bir röportaj gerçekleştirdi. Röportajda Yalın, Kenan Doğulu ile aşk yaşayan Beren Saat iddialarına açıklık getirdi.
Ben bayıldım! Yalın’ın son albümünden söz ediyorum. Levent’teki
bahçeli evinde
dinledim. Resmen albümü kapıp, arabaya atlamak ve yol yapmak
istedim.
Güney’e, denize doğru, rüzgara doğru, maviliğe ve hafifliğe doğru.
Albüm bana İtalya’yı hatırlattı, Güney Fransa’yı, Akdeniz’i,
çıplak ayakları, kızgın güneşi, lacivert denizi, serseriliği.
Ve tuhaf bir şekilde Ferzan Özpetek’i. Onun filmlerini... Çok
iyi bir iş çıkartmış. Son iki sene Türkiye’den uzakta
yaşamasına değmiş. Albümü de eski sevgilisine itaf etmesini, tüm o
şarkıları o kadına yapmasını çok hoş, komplekssiz ve romantik
buldum. Bizler, eski sevgiyi gömenlerin ülkesinin
çocuklarıyız! Yalın farklı bir adam. Büyümüş, başka bir
tondan konuşuyor. Bu röportajı Elele için yaptım, uzun halini
Elele’nin temmuz sayısında okuyabilirsiniz…
Uzun süredir sesin soluğun çıkmıyordu, neler yapıyordun?
- Çektim gittim buralardan. ıki sene Londra’da yaşadım. Yeni bir
hayat, yeni bir çevre, yeni ev, yeni arkadaşlar. Yoğun bir
şekilde çalıştım. Bu albümü orada yaptım, bütün şarkıları
orada yazdım.Londra’da da,’Yetenekli meşhur Türk şarkıcı’
mıydın? Yoksa ‘hiçkimse’ mi?
- Tabii ki ‘hiçkimse!’ Hatta daha da ötesi! Londra’da milyar
doların olsa kaç yazar, bir yağmur yağar, rezil olursun,
taksi bile bulamazsın, kim takar senin ününü! Ama bunun da
ayrı bir hazzı var...
Neydi peki iki sene Londa’da yaşamak istemenin gerçek sebebi?
- İlk şarkılarımı yazdığımda, lise öğrencisiydim. Kafamda hiçbir
stres yokken yazdım. Londra’da 32 yaşında, bir nevi tekrar
öğrencilik yıllarıma döndüm. Her şeyi kendim yaptığım bir
hayat. Bakkala da sen gidiyorsun, yemeğini de sen
yapıyorsun…
Nerede kaldın?
- South Kensington’da ev tuttum. Daha uzun kalsaydım mutlaka satın
almak
isterdim o evi, o kadar sevdim. Peki insan şu korkuya kapılmıyor
mu: “ıki sene ortadan kaybolacağım; ya beni
unuturlarsa, ya bütün ünüm yok olursa…” - Benim öyle dertlerim yok.
Hayalim, içime sinen bir albüm yapmaktı, başardığımı
düşünüyorum.
Aşık oldun mu orada?
- Hayır. Flört ettiğim insanlar oldu ama aşık olmadım.
Peki o flört ettiğin kızlar, senin meşhur Yalın olduğunu biliyor
muydu?
- Valla, çok umurlarında olduğunu sanmıyorum! Bir gün yemekten
çıktık eve doğru
yürüyoruz, o zaman da görüştüğüm yabancı bir kız arkadaşım vardı,
ışıklarda bir
araba durdu, birileri beline kadar sarktı, heyecanla, “Yalın Abi…
Sana
bayılıyoruz!” diye bağırdı. Türk çocuklar tezahürat yapıyorlar!
ıçimden, “Oh
havam da oldu!” dedim. Bir baktım, kızın umru bile değil! ıstediğim
tepkiyi
alamadım anlayacağın. Sormadı bile, “Bunlar kim? Seni nereden
tanıyorlar?” diye.
SEN EN GÜZELSİN
Hadi söyle, nasıl bir rüzgar
esecek bu albümle?
- Albümdeki bütün şarkıları, eski kız arkadaşıma yazdım. ıki sene
birlikteydik.
Ayrılınca o kendi ülkesine gitti, ben Londra’ya. Sonra da o,
Amerika’ya geçti…
Albümün kendisine ithaf olduğunu biliyor mu?- Bilmez mi? “ılk ben
alacağım!”
diyor…
Bayağı aşıktın o zaman…
- Elbette. Yoksa niye iki sene birlikte olayım?
Peki, “Ayrıldığım kadına albüm yaptım” demekten rahatsızlık
duymuyor musun?
Erkeklerde ego sorunları olur ya, biten ilişki bitmiştir,
gömerler!
- Çok güzel şeyler yaşadık, bende inanılmaz güzel tortular bıraktı,
şarkı
yapacak, hatta bütün bir albümü ona adayacak kadar. Kötü de
ayrılmadık. Ben de
aksine, iki-üç yıl birlikte olup, ayrıldıktan sonra o ilişkiyi hiç
yaşamamış
gibi davrananları anlamıyorum…
Bu albümde duygu olarak bize ne anlatıyorsun?
- Albümün adı, ‘Sen En Güzelsin’. Aslında bizim tanışma, anlaşma,
beraber
yaşama, ayrılma, ayrılamama bütün bu dönemlerimizi anlatıyor. Ama
benim için
albümün her şeyini anlatan şarkı, ‘Onun Yolu’.
Bir hikayesi var mı?
- Ayrılırken bana, “Senin yolunu yaşamaktan bıktım artık” dedi,
“Kendi yoluma
gidiyorum…” Ben de bu şarkıyı yazdım.
ınsan, albüm yapmaya değecek ve iki senesini dolu dolu yaşadığı ve
bütün
şarkıları ona itaf bir kadını nasıl bırakır? Nasıl izin verir
gitmesine?
- Beraber yaşıyorduk. Her anımız, gecemiz, gündüzümüz birlikte
geçiyordu. Ve ben
galiba hazır değildim bunu kaldırmaya. Bu kadar yoğun bir ilişki
zor. Defalarca
ayrıldık barıştık, ayrıldık barıştık. Sonunda da tamamen
ayrıldık.
Ona deseydin ki, “Kal ve evlen benimle…”
- Evlenirdi. Bunu da konuştuk. ıstiyordu. Ben hazır değildim.
Neden? Korktun mu?
- Korkmakla alakalı değil. Ben daha bir ilişkiyi bile doğru
düzgün
beceremiyorum.
Beceremediğin ne?
- Kendimle ilgili hayallerim var benim…
Şimdi anladım meseleyi, sen aslında ilişkiyi yaşarken bile Yalın’la
meşgulsün!
- Evet. Kiminle ne yaşarsam yaşayayım, ikimizin hayatının
merkezinde oturan bir
Yalın durumu var! Her yere onu da getiriyorum. Uzak bir yerde
teknenin içine de,
evin içine de…
ŞARKI YAPMAK İSTEMİYORUM
Aşk söz konusu
olduğunda eksikliğini duyduğun bir şeyler var mı?
- Şöyle bir derdim var: Hayatıma biri girdiğinde ve ben ona deliler
gibi aşık
olduğumda, bütün enerjimi ona yönlendirmek istiyorum. Öyle de
yapıyorum. Ama o
zaman da, işimle ilgili yapmam gerekenleri yapmadığımı fark
ediyorum…
Nasıl yani? Tembelleşiyor musun?
- Öyle de diyebilirsin. Gözüm başka bir şey görmüyor. O kadar
mutlu, iyi ve
tamamlanmış oluyorum ki, bir şey üretmek istemiyorum. ıki senelik
ilişkim
boyunca, iki-üç şarkı çıkardıysam, ayrıldıktan sonra bütün albümü
yazdım. Yani
benim şarkı üretebilmek ve müzik yapabilmek için kendi başıma
kalmam gerekiyor.
şu mu: “Ben sanatçıyım, beni yaratıcı kılan acı çekmek, yalnız
kalmak…”
- Hayır, hayır! Acı çekmeye gerek yok. Ama ben tek başına
olunca
düşünebiliyorum. Müzik böyle bir şey. Düşünüyor olmak gerekiyor.
Yaşadıklarını
süzüyor olmak gerekiyor. Konsantrasyon gerekiyor. Ama bir ilişkiyi
dolu dizgin
yaşarken, benim aklım fikrim, sadece o kadında oluyor: “Sabah iyi
kalktı mı?
Kendini iyi hissediyor mu? Neden kavga ettik? Yemeğe nereye
gideceğiz? Ya orayı
beğenmezse? Hediye mi alsam?” Bunun gibi binlerce şey. Hayatıma
birinin dahil
olmasının verdiği bir yük var…
O zaman, aşıkların ve çiftlerin hiç üretmemesi lazım sizin
sektörde!
- Başkalarını bilemem. Ben biriyle birlikteysem, hep yanımda olsun
istiyorum.
Her şeyi birlikte yaşayalım, konserlere de gelsin, her yere gelsin.
Ama işte o
zaman da, üretemiyorum…
BÜTÜN SEVGİLİLERİN ALBÜM BEKLENTİSİ OLURSA
YANDIM
Peki ya bundan sonra hayatına giren bütün
kadınlar, “Bana da albüm yapacak mı?”
diye düşünürse, böyle bir beklentileri olursa? Yandın sen!
- Doğru söylüyorsun, yandım!
şimdi itiraf et… Bu albüm, eski sevgiliye bir ‘hediye’ mi?
- Yok öyle değil… Nasıl anlatsam… Bu albüm aslında, çektiğim vicdan
azabının
sonucu…
Nasıl yani?
- İlişkimizin son dönemlerine doğru ona hep, “Beraber aynı evde
yaşıyoruz, her
şeyi beraber yapıyoruz ve ben bu durumda hiçbir şey üretiyorum.
şarkı
yapamıyorum. Yapmak bile içimden gelmiyor!” diyordum. Biraz da onu
suçluyormuşum
gibi oluyordum. “Yani senin yüzünden şarkı yapamıyorum!” Türkçesi
bu. O da o
zaman, “Peki ben de kendi yoluma gidiyorum” dedi. Üzdüm onu. ışte
bu albüm biraz
da onu üzmüş olmanın vicdan azabıyla çıktı…
KENAN DOĞULU, GERÇEKTEN DE BEREN
SAAT’İ YALIN’IN ELİNDEN Mİ ALDI
Kenan Doğulu’yla küs
müsün?
- Yok ya, nereden çıkıyor bu laflar? Değilim! Çok yakın arkadaşım
Kenan. Öyle
şeyler olmaz bizim aramızda…
Peki şu mesele nedir: Sen aslında Beren Saat’i beğeniyormuşsun,
Kenan’a da
söylemişsin, o gitmiş Beren’le birlikte olmuş… Sana atılmış ciddi
bir kazıkmış
bu!
- Yok öyle bir şey. Gülüyorum artık. Bizler çok dizi izliyoruz ve
böyle
senaryolar yazmaya bayılıyoruz! Öyle anlatıldığı gibi bir kırık
kalp, iki
arkadaş arasında kalmış aşk gibi hiç bir durum yok. Evet,
yılbaşında Beren’le
Yılmaz Erdoğan’ların evinde tanıştım. Biraz sohbet, birkaç mesaj...
O kadar...
Durum budur yani… Sonra onlar birlikte oldu… Benim esas şaşırdığım
ve merak
ettiğim, ocak ayında olan bu tanışma nasıl oldu da haziranda gündem
oldu, niye
böyle bir senaryo yazıldı?”
Ayşe Arman/ Hürriyet