"KİMSENİN SIRRINI ASLA İFŞA ETMEDİM"
"Kimsenin sırrını asla ifşa etmedim. Hasta dosyalarının başkaları tarafından görülmemesi, okunmaması için azami dikkat sarf ettim. Gerçek hikâyeleri, onları kimsenin tanımayacağı şekle getirip öyle yazdım. Buna çok özen gösterdim. Önemli olan hikâyenin özüydü, verdiği mesajdı, bunu kimin yaşadığı önemli değildi zaten ama yaşananlar gerçekti. Bugüne kadar tek bir hastam bundan rahatsız olmadığı gibi, bana o kadar çok güvendiler ki, yazdığıma değil, en çok yazmadığıma kızdılar."
"TÜM DÜNYADA YAZILIYOR"
"Bu kitapları, ülkemizde de çok okunan Amerikalı ünlü psikiyatrist Irvin Yalom'un kitaplarını okuduktan sonra yazmaya karar verdim. Irvin Yalom, kendi insanlarının hikâyelerini, kendi odasındaki terapi seanslarını yazmıştı o kitaplarda, ben de çok beğenerek okumuştum. "Keşke biri de bizim insanımızı, onun ruh halini ve sorunlarını yazsa" dedim. Acaba o ben olabilir miydim? Bu güne kadar hiç kitap yazmamıştım ki...Ha gayret, uğraş, çalış, belki sen de yazabilirsin" dedim kendime. Bizim insanımızın da bunları anlamaya çok ihtiyacı olduğunu, uzun, çok uzun yıllar içinde öğrenmiştim zaten. O ilk kitabı yazabilmek için kaç yıl uğraştım, gündüzleri çalıştığım için kaç günler, aylar, yıllar uykusuz kaldım, biliyor musunuz? Hiç tıbbi terim kullanmadan, tamamen soyut bir tıp dalında, herkesin okuyabileceği, okuyunca anlayabileceği bir kitap kaleme alabilmek gerçekten kolay olmadı."
"HİÇ ÜMİDİM YOKTU"
"Üstelik bu kadar tecrübesiz bir yazarın yazdıklarını insanların okuyacağından da hiç ümidim yoktu ama okudular. Onlar okudukça ben daha çok yazdım ve artık insanımıza sevgiyle dokunabilmek, bilmediklerini bildirmek, öğrenmediklerini öğretmek, anlamadıklarını anlatmak benim yaşam amacım haline geldi...
Tam 45 yıldır psikiyatristim. Önce tek tek hasta bakarak, sonra ruhsal sorunları konu eden hikâyeler, romanlar yazarak, şimdilerde ise konuşarak, anlatarak, hikâyelerimden uyarlanan televizyon dizilerinin senaryo danışmanlığını yaparak halkımıza hizmet etmeye devam ediyorum."
"SEVİNÇTEN İÇİM İÇİME SIĞMIYOR"
"Önceleri tek tek insanlar otururdu benim kırmızı odamdaki koltuğa. Her hastam gülümsemeye başladığında, denizden bir kum tanesi daha çıktı derdim. Şimdi odam çok genişledi, koltuklar çoğaldı ve her birine, çok sevdiğim, sevgisine, merhametine, yardımseverliğine hayranlık duyduğum, bizim insanlarımız oturuyor. Ve ben, onlara hizmet etmekten gerçekten gurur duyuyorum. Kitaplarım daha çok okundukça, hikâyelerimden televizyonlara uyarlanan dizilerin reytingleri arttıkça, okuyanlardan ve izleyenlerden gelen birbirinden güzel, birbirinden duygulu, çok samimi mesajları gördükçe sevinçten içim içime sığmıyor. "Aferin Gülseren" diyorum kendime, daha çok çalış, daha çok yaz... Yaz ki denizden çıkan kum taneleri zamanla öyle çoğalsın ki kocaman tepeler olsun. "