16 Oca 2012 15:11
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:14
YALAN DÜNYA'YI YERDEN YERE VURDU! MAHSUN'A BÜYÜK ÖVGÜ!
Memet Güler, Yalan Dünya dizisini yerden yere vururken, Mahsun Kırmızıgül'e övgüler yağdırdı.
İşte Habertürk yazarı Mehmet Güler’in o yazısı...
Büyük oluyor, işin içinde bu kadar parlak isim olunca
İnsandaki beklenti de çok büyük oluyor. Üstelik günlerdir tanıtımı yapılıyor Yalan Dünya’nın dört bir tarafta. Seyircinin beklentisi iyice artırılıyor. Ve en nihayetinde, cuma gecesinde tanıştık yılın bu en iddialı dizisiyle. Ancak umutlarımız tükenmeye başladı yapımın daha ilk saniyelerinde, ilk sahnelerinde. Peş peşe ekranda boy gösteren yıldız isimler, oyunculuk kariyerlerinin en renksiz, en soluk, en donuk tiplemeleriyle karşımızdaydı.
Örneğin Olgun Şimşek. Olgun Şimşek, yetenekliler yeteneklisi bir aktör demek. Ama gelin görün ki yıllar önce rol aldığı Bir Demet Tiyatro’daki müzevir Kudret’in fersah fersah gerisinde kalan bir tiplemeyle dolanıyor ortalıkta. Birkaç saat sonra yine Kanal D ekranında sahnede yerinde duramayan, seyirciyi gülmekten kıran, fişek gibi, şimşek gibi o Beyaz’dan da eser yok ortalıkta.
MAHSUN’A YAPILAN ÇOK AYIP
Altan Erkekli nedense bütün dizilerde aynı adamı canlandırıyor son zamanlarda. Yalan Dünya’nın ana karakterleri sanki ilk defa karşılaşmışlar gibi, olacak şey değil ama hepsi sırıtıyor rollerinde. Hele de evin salonunda geçen sahnelerde, belli ki yeterince prova yapılmamış, birbirlerine acayip yabancı duruyorlar. Mesela bir Hasibe Eren... Bir Avrupa Yakası’na güç katan o harika Makbule tiplemesini hatırlayın Eren’in, bir de Yalan Dünya’daki haline bakın. Açıkçası ekibin yan rollerindeki isimler taşıyor diziyi.
Evin annesi Füsun Demirel (Servet) şahane, Nihal Yalçın (Açılay), Bartu Küçükçağlayan (Orçun), Tuna Orhan (Tufan), Ömür Arpacı (Reis), Hakan Meriçliler (Çağatay) ve Gupse Nogay (Nurhayat) rollerinin altından alınlarının teriyle kalkmayı başarıyorlar. Diziyi, takımdaki yıldız oyuncular değil, yan karakterler sırtlanmış, taşıyorlar. Diziyi, takımdaki yıldız oyuncular değil, yan karakterler sırtlanmış, taşıyorlar. Ayrıca hemen her sahnede, rakip kanal atv’de, aynı saatte yayınlanan Mahsun Kırmızıgül’ün toplumsal bir yaraya parmak basan yapımı Hayat Devam Ediyor’la bu kadar dalga geçmeleri de hiç şık durmamış. “Hele önce sen bir çık kendini kanıtla, başarını ispatla, sonra rakiplerine laf at” demezler mi adama! Mahsun’un dizisi henüz iki ayını yeni doldurdu ekranda. Belli ki Avrupa Yakası gibi bir efsaneye imza atan Gülse Birsel, Yalan Dünya’nın rakibini hicveden o kısımlarını diziye yeni ekledi. Ciddi bir trajedi olan çocuk gelinler meselesini daha ilk bölümlerinden bu kadar dillerine dolamaları, kusuruma bakmasınlar ama beni iyice yordu, soğuttu.
Hele de dizinin her yerine lüzumlu lüzumsuz ekledikleri o gülme efektleri işin iyice tadını bozdu. Komik olmayan, içinde herhangi bir espri bulunmayan sahnelere bile basmışlar kahkaha efektini. Ne kadar prova yaptılar, ne kadar zamanda hazırladılar, birlikte ne kadar çalışma fırsatı buldular bilmiyorum. Ama uymamışlar, uyuşmamışlar, kaynaşmamışlar birbirlerine. Hele de akla o sıcacık, yayın günü hasretle beklenen, güldüren, eğlendiren, kendimizi o ailenin bir parçasıymış gibi hissettiren Avrupa Yakası gelince... Olmamış, dağ, fare doğurmuş. Bakalım toparlayabilecekler mi? Hepinize iyi haftalar
Büyük oluyor, işin içinde bu kadar parlak isim olunca
İnsandaki beklenti de çok büyük oluyor. Üstelik günlerdir tanıtımı yapılıyor Yalan Dünya’nın dört bir tarafta. Seyircinin beklentisi iyice artırılıyor. Ve en nihayetinde, cuma gecesinde tanıştık yılın bu en iddialı dizisiyle. Ancak umutlarımız tükenmeye başladı yapımın daha ilk saniyelerinde, ilk sahnelerinde. Peş peşe ekranda boy gösteren yıldız isimler, oyunculuk kariyerlerinin en renksiz, en soluk, en donuk tiplemeleriyle karşımızdaydı.
Örneğin Olgun Şimşek. Olgun Şimşek, yetenekliler yeteneklisi bir aktör demek. Ama gelin görün ki yıllar önce rol aldığı Bir Demet Tiyatro’daki müzevir Kudret’in fersah fersah gerisinde kalan bir tiplemeyle dolanıyor ortalıkta. Birkaç saat sonra yine Kanal D ekranında sahnede yerinde duramayan, seyirciyi gülmekten kıran, fişek gibi, şimşek gibi o Beyaz’dan da eser yok ortalıkta.
MAHSUN’A YAPILAN ÇOK AYIP
Altan Erkekli nedense bütün dizilerde aynı adamı canlandırıyor son zamanlarda. Yalan Dünya’nın ana karakterleri sanki ilk defa karşılaşmışlar gibi, olacak şey değil ama hepsi sırıtıyor rollerinde. Hele de evin salonunda geçen sahnelerde, belli ki yeterince prova yapılmamış, birbirlerine acayip yabancı duruyorlar. Mesela bir Hasibe Eren... Bir Avrupa Yakası’na güç katan o harika Makbule tiplemesini hatırlayın Eren’in, bir de Yalan Dünya’daki haline bakın. Açıkçası ekibin yan rollerindeki isimler taşıyor diziyi.
Evin annesi Füsun Demirel (Servet) şahane, Nihal Yalçın (Açılay), Bartu Küçükçağlayan (Orçun), Tuna Orhan (Tufan), Ömür Arpacı (Reis), Hakan Meriçliler (Çağatay) ve Gupse Nogay (Nurhayat) rollerinin altından alınlarının teriyle kalkmayı başarıyorlar. Diziyi, takımdaki yıldız oyuncular değil, yan karakterler sırtlanmış, taşıyorlar. Diziyi, takımdaki yıldız oyuncular değil, yan karakterler sırtlanmış, taşıyorlar. Ayrıca hemen her sahnede, rakip kanal atv’de, aynı saatte yayınlanan Mahsun Kırmızıgül’ün toplumsal bir yaraya parmak basan yapımı Hayat Devam Ediyor’la bu kadar dalga geçmeleri de hiç şık durmamış. “Hele önce sen bir çık kendini kanıtla, başarını ispatla, sonra rakiplerine laf at” demezler mi adama! Mahsun’un dizisi henüz iki ayını yeni doldurdu ekranda. Belli ki Avrupa Yakası gibi bir efsaneye imza atan Gülse Birsel, Yalan Dünya’nın rakibini hicveden o kısımlarını diziye yeni ekledi. Ciddi bir trajedi olan çocuk gelinler meselesini daha ilk bölümlerinden bu kadar dillerine dolamaları, kusuruma bakmasınlar ama beni iyice yordu, soğuttu.
Hele de dizinin her yerine lüzumlu lüzumsuz ekledikleri o gülme efektleri işin iyice tadını bozdu. Komik olmayan, içinde herhangi bir espri bulunmayan sahnelere bile basmışlar kahkaha efektini. Ne kadar prova yaptılar, ne kadar zamanda hazırladılar, birlikte ne kadar çalışma fırsatı buldular bilmiyorum. Ama uymamışlar, uyuşmamışlar, kaynaşmamışlar birbirlerine. Hele de akla o sıcacık, yayın günü hasretle beklenen, güldüren, eğlendiren, kendimizi o ailenin bir parçasıymış gibi hissettiren Avrupa Yakası gelince... Olmamış, dağ, fare doğurmuş. Bakalım toparlayabilecekler mi? Hepinize iyi haftalar