Ya Kılıçdaroğlu’na gerçekten bir mermi atılırsa?..
Medyaradar siyaset analisti Atilla Akar, Vezneciler saldırısı sonrası gelişen süreci ve Kılıçdaroğlu’na “mermi atılması” olayını değerlendirdi…
Efendim; benimde dahil olduğum “80 öncesi kuşak” sağ-sol çatışması
altında terörle terbiye ve terörize edildi. O zamanda toplum ikiye
bölünmüş ve her iki tarafta birbirinden nefret eder haldeydi. Bunu
planlayan güçler sayesinde sonunda nur topu gibi bir darbeye
kavuştuk. Başardılar!..
Sonrasında ise laik aydınlara yönelik tırmandırılan terör ile gelen
sürecin ardından İslami kesiminde beceriksizlik ve kimi çiğlikleri
sayesinde bir “şeriat tehlikesi” alarmı oluşturularak “28 Şubat
Post-Modern darbesi” yasalara ve formalitelere uygun tezgâhlandı.
Gene başardılar!..
Yakın dönemde fiilen böyle bir girişim olmadı ama birilerinin niyet
ettiği, hazırlık yaptığı, zemin yokladığı, vb iddiaları gündeme
getirildi. Hatta bunların üzerine kimi davalar bile inşa
edildi. Sonuçta belki darbenin kendisi değil ama “hayalet”i
dolaştı ortalarda!
Bunların hepsinde ortak nokta bir şekilde ordunun kullanılması ya
da kullanılmak istenmesiydi. Şimdilerde ise bildiğimiz manada
“darbeler” belki olmuyor ama onun yerini tutacak bir dizi
operasyonlar, kaos ortamları yaratma, hükümet devirme teknikleri,
vb bir dizi yol ve yöntem mebzul miktarda uygulanıyor. NATO
kontrgerillacılığının taktikleri hiç bitmez!
VEZNECİLER SALDIRISI “BÜYÜK SARMAL”IN BİR BASAMAĞI
MI?
Lakin bu ihtimal tümüyle devre dışı kalmış da görünmüyor. Nitekim
geçtiğimiz günlerde Amerikan Dış Politika Dergisi Foreign
Affairs’te yeralan bir yazı Odatv’de Şıvan Okçuoğlu çevirisiyle
yayınlandı. Washington’daki Ortadoğu Enstitüsü Uzmanı Gönül Tol
imzalı yazıda bu “senaryo”nun dinamikleri aynen şöyle analiz
ediliyordu:
“Eğer PKK ile devlet sarmalı arasında süregelen savaş kontrolden
çıkacak olursa, eğer kitlesel şiddet batı şehirlerinde güvenlik
zafiyetinin ortaya çıkmasına neden olursa ve büyük bir ekonomik
düşüş yaşanır ve eğer hükümetin otoriter tavırlarında artış söz
konusu olursa, ordu harekete geçebilir. Şartlar hükümet karşıtı
protestoların artışa geçmesine neden olabilir. Bu durumda eğer
Erdoğan gaddar bir polis baskısı oluşturur ve daha fazla kaos
oluşmasına neden olurken kanlı katliamlar yaşanacak olursa, toplum
generallerin yönetimi ele almasını isteyebilir.”
Tabii bu sadece bir analiz. Ciddiye alınmayabilir hatta kimileri
gülüp geçebilir. Ancak dünyada ve ülkedeki kimi güçlerin buna
oynamadıkları, böyle bir ihtimal üzerine kurgular yapmadıkları,
süreci bu yönde zorlamadıkları söylenemez. (Bu ordunun darbe
yapmaya hevesli veya hazır olduğu anlamına gelmez. Ancak
yaşanacaklar karşısında bir şekilde müdahaleye zorlanabilir,
oldubitti ile mecbur bırakılabilir.) Hele de toplumda etnik ve
siyasi nefret bu derece artmışken hem de. Dolayısıyla “Yeni bir
kaos dalgası için zemin mi oluşturuluyor?” diye sormak zorundayız.
Sanki bir “nihai hesaplaşma”ya doğru gidiyor işler. “Etnik terör”
sadece bunun bir aracı…
Bunun içinde öncelikle bu sefer arkasında gerçekte kimin “siparişi”
olduğunun belli olmadığı PKK/TAK ya da IŞİD mahreçli eylemlerin
artması, onun getireceği “etnik çatışma” ihtimali (Yedek olarak
Alevi/Sünni kaşımasıyla birlikte) belirleyici olacağa
benzemektedir. Türkiye bir tuzağa çekilmek isteniyor gibidir.
İkincisi ise ivmesi yüksek, toplumda ani ve derin yarılma hali
yaratacak ve hızla çatışmaya dönüşecek bir ya da bir dizi suikast
ihtimalidir. Allah korusun böylesi bir durum sonuçları kontrol
edilemez fiili durumlar yaratabilir. Zaten bazı açılardan
sallantıda olduğu hissedilen “Toplumsal barış” biranda altüst
olabilir. Hızla önü kolaylıkla alınamaz bir sürece
sürüklenebiliriz. Hayal bile etmek istemiyorum!
BU “MERMİCİ” ZİHNİYET SADECE KAOS SÜRECİNİ
TETİKLER!..
İşte son Vezneciler olayındaki şehit polislerimizin cenazesinde
Kılıçdaroğlu’na atılan merminin “sembolik değeri” bu açıdan çok
önemlidir. Taşıdığı anlamlar bakımından basit bir “protesto”
hareketi olarak değerlendirilemez. Sadece “tepkisel” ve “fevri”
olarak da okunamaz. Belli ki bir “algı oluşturulması” için
yapılmıştır. Hangi zihnin, hangi niyetin, hangi iradenin ürünüdür
bilinmez.
Öyle veya böyle; hangi amaçla yapılırsa yapılsın taşıdığı imaj
bellidir: Kılıçdaroğlu’na tehdit ve “Sen bir kurşunu hak ediyorsun”
demektir. Başka türlü yorumlanamaz. “Mesaj” budur. Bunu ister
kendini bilmez üç beş öfkeli, ister üç beş “ayarlanmış kişi” yapsın
sonuç değişmez. Ancak yaratacağı etkiler itibariyle birkaç
protestocunun yumurta atmasına benzemez. “Birkaç provakatör” diye
de geçiştirilemez!
Ne tuhaftır ki olay olduktan sonra AKP’ye yakın kimi internet
sitelerindeki okur yorumlarına bir göz attım. Durum vahim.
Kılıçdaroğlu’na hakaretler ve küfürlerle dolu ifadelerin yanı sıra
en önemlisi “Yakında kafana da sıkarlar Kemal”, “Keşke kafana
sıksaydılar”, vb türü laflarda mevcut. Herkesin gözünü bir kin,
nefret bürümüş. Tabii “diğer taraf”ın da ayrı kin ve nefret fayları
var. Tam birilerinin isteyebileceği ortam yani. Bu faylar kırılırsa
ne olur bilinmez. Kaşımamak gerek!..
İŞİN UCU NEREYE VARIR FARKINDA MISINIZ?..
Bu gibiler farkındalar mı bilmem ama sonuçta kendi savundukları
siyasi akımın da aleyhine sonuçlar doğurabilecek bir olaya alkış
tutmakta, hatta ondan ötede çok tehlikeli bir anlayışa destek
vermektedirler. İnşallah böylesi bir varsayım gerçekleşmez ama
başkası da yapsa artık fatura AKP’ye kesilecektir. Son derece
düşüncesizce bir zihniyettir.
Sonuçta şunu düşünün; ya Kılıçdaroğlu’na olayı fırsat bilen
birileri bu kez gerçekten bir suikast tertiplemeye, gerçekten bir
kurşun atmaya kalkışırsa? Neler olabileceğini tahmin edebiliyor
musunuz? Ya birileri bu algı üzerinden Kılıçdaroğlu’nu hedefe
oturturlarsa neler olur? Daha da vahimi bir uluslar arası servis
fırsat bu fırsat deyip bunu “kaos amaçlı bir proje” haline
getirirse? Zaten mevcut gerilim bir üst basamağa tırmandırılmak
istenirse? Olay nerelere sıçrayabilir bilir misiniz?
Kılıçdaroğlu -seviniz sevmeyiniz- bu ülkenin ana muhalefet
partisinin genel başkanıdır. Üstelik -kimi açılardan çok yıpranmış
gibi görünse de- CHP gibi “tarihsel ağırlığı” olan isme sahip bir
partinin lideridir. Yüzde 25 gibi küçümsenemeyecek bir oy miktarına
sahiptir. Ona yönelik bir suikastın yaratacağı sonuçları, ardından
gelişebilecek kaosu düşünebiliyor musunuz? Tabii böylesi bir
durumda doğrudan AKP suçlanacaktır. Ne gibi manzaralar ortaya
çıkabilir farkında mısınız? Bu vebali kim karşılayabilir?
Buna diğer kin ve saflaşmalarında ilave olmasıyla nasıl bir
“kartopu etkili” iç savaş manzarası ortaya çıkar anlayabiliyor
musunuz? Hiç kafanız bunlara basıyor mu? Gerilime bel bağlayan ve
burnunun ucunu dahi göremeyen siyasetçiler, futbol holiganından
farkı kalmayan avam partililer bir gram olsun dahi beyinlerini
çalıştırabiliyor mu? Bu toplumun “akli refleksleri” bu kadar mı
dumur oldu? Çok sözü edilen “Beka problemi” böylesi asabiyetlerle
mi korunacak?
Bugün her zamankinsen daha fazla itidale, akla, siyasi uyanıklığa,
öngörüye, makullüğe, soğukkanlılığa –bütün kesimler olarak- daha
fazla ihtiyacımız var gibi. Bunun tersini kaşıyacak her tavır, her
söz, her tepki baştan belirtmeye çalıştığım ihtimali
güçlendirmekten başka bir işe yaramaz.
Birilerine çanak tutmanın alemi yok!..
09.06.2016.
[email protected]