15 Mar 2016 17:29
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 18:24
Vuslat Doğan Sabancı: "Hürriyet'te bir günde 250 milyon davranışı ölçüyoruz"
Vodafone'nun ev sahipliğinde düzenlenen Dijital Dönüşüm Zirvesi'nde konuşan Hürriyet Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Vuslat Doğan Sabancı, "Hürriyet internet okuyucularını parmaklarla ölçüyoruz." diye konuştu.
Vodafone'un ev sahipliğinde düzenlenen 2. Dijital Dönüşüm
Zirvesi, Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda başladı. Zirvenin
açılış törenine Vodafone Türkiye CEO’su Gökhan Öğüt, Vodafone İcra
Kurulu Üyesi, Afrika, Ortadoğu ve Asya Pasifik Bölge Başkanı Serpil
Timuray, Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Engin
Aksoy, Hürriyet Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Vuslat Doğan
Sabancı, Sütaş Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, Akbank Genel
Müdürü Hakan Binbaşlıgil, GE Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve
Genel Müdürü Canan Özsoy, Bilgi Tekonolojileri Kurumu Ömer Fatih
Sayan katıldı.
“TÜRKİYE’NİN İLK İNTERAKTİF DİJİTAL SENFONİSİ”
Sunuculuğunu Şirin Payzın’ın yaptığı zirvenin açılışında modacı Arzu Kaprol ve müzisyen Mercan Dede’nin hazırladığı, sanatçı Şebnem Ferah’ın seslendirdiği “Türkiye’nin İlk İnteraktif Dijital Senfonisi” isimli bir ışık ve ses gösterisi yapıldı.
Ardından zirvenin açılış konuşmasını yapan Vodafone Türkiye Ceo’su Gökhan Öğüt şunları söyledi:
“2030 yılını hayal etmenizi istiyorum. Her bireyin, her kurumun bir gigabit saniyeden daha hızlı internete bağlandığı bir dünyayı hayal edin. Bazılarının gigabit toplumu dediği hayatta, her yerden kesintisiz gerçek zamanlı çok yüksek hızlarda. Ve bu bağlantı üzerine örneğin Türkiye’deki bir hekimin, Afrika’nın herhangi bir hastanesinde gerçek zamanlı ameliyatını yaptığını düşünün. Aslında hiç indirme olayına gerek kalmadan, belki de tabletlere bile gerek kalmadan her yerde yüksek çözünürlüklü filmler izlediğimizi hayal edin. Taşıtları düşünün, artık bireyler olarak sürücü değil, yolcu olarak bindiğimiz, kendi kendi işleyen otomatik trafiği düşünün. Belki seyahat etmeye gerek kalmadığı, 360 derece sanal gerçeklikle gitmek istediğimiz yere gitmediğimiz bir geleceği düşünün. Enerji tüketimimizin akıllı şebeke ve lojistik uygulamalarıyla yüzde 70’lere varan oranda düştüğünü düşünün.”
Bilgi Teknoloji Kurumu Başkanı Ömer Fatih Sayan da açılışta bir konuşma yaptı. Sayan konuşmasının başında Ankara Kızılay’da yaşanan terör saldırısını hatırlatarak, “Terörün her türlüsünü, hep birlikte lanetlediğimiz, her zamankinden daha fazla birliğe, beraberliğe ihtiyaç duyduğumuz günler bu günler. Bugün esasında 'Hepimizi Ankara’yız, Hepimiz Kızılay’ız, 'biz biriz, beraberiz ve hep birlikte Türkiye’yiz deme zamanı” dedi.
Sayan, daha sonra açılış konuşmasına geçerek, değişim ve dönüşümün baş döndürücü bir hızla ilerlediğini belirtti. Sayan, "Her şey hızla dijitalleşiyor. Adeta her geçen gün bir önceki dönemde, bir önceki dönmede üretilen toplam data kadar data üretilen bir zamandan geçiyoruz. Şu anda bulunduğumuz zaman esasında bizler bunu tam olarak algılamasak da, adeta matbaanın icat edildiği zamanki insanların yaşadığı zaman. Bu yüzden de endüstri 4.0 diye adlandırılıyor. Bu yeni eko sistemde, değişim ve dönüşüm, gücünü dijitalleşmeden alan iş modelleriyle mümkün olacak” dedi.
Açılış konuşmalarının ardından modaretörlüğünü Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Engin Aksoy'un yaptığı, Hürriyet Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Vuslat Doğan Sabancı, Sütaş Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, Akbank Genel Müdürü Hakan Binbaşlıgil, GE Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Canan Özsoy panelist olduğu “Türk İş Dünyası” isimli bir panel düzenlendi.
Panelde konuşan Hakan Binbaşlıgil, “Teknoloji çok önemli bir şey. Ben başta olmak üzere bankada çok sahip çıkıyoruz. Ama işin insan tarafı da çok önemli, bunu hiçbir zaman unutmamak lazım çünkü müşterilerimiz insan, çalışanlarımız insan. İnsan ve teknolojiyi birbiriyle çok iyi evlendiren kurumlar her halde çok öne çıkacaktır. Çalışanlarımızda baktığımız zaman bunda 5-10 sene önceki profilimizle şimdiki arasında çok büyük fark var. Yüzde 95 üniversite mezunu, yüzde 8’i yüksek lisanslı. Neden böyle bir şeye ihtiyaç var. Çünkü daha analitik, daha yaratıcı sistemleri, data bigdata, çok farklı bir yerlere gidiyoruz. Bunları yapabiliyor olmanız için finansallarınızın da iyi olması lazım” şeklinde konuştu.
Muharrem Yılmaz da süt üretim tesislerinde ineklerin tasma ve kolyelerle takip edildiğini ifade ederek, “Sıraya girdiniz, Amerika’ya giden dostlarınızdan istediniz, apple watchları herkesten önce sahip olmak için getirtiniz ya… Ne yapıyor onlar? Sizin adımlarınızı sayıyor, vücut ısısını ölçüyor. 10 senedir bizim inekler böyle, gelinlik kız gibi, kolyeleriyle, tasmalarıyla, halhallarıyla” dedi.
“TUTKUMUZ HABERDE İÇERİKTE”
Vuslat Doğan Sabancı da paneldeki konuşmasında şunları söyledi:
“Dijital yayıncılık giderken, ben bu yeni dönemi, bigdata dönemini, bilgelik dönemi olarak adlandırıyorum. Çünkü artık biz bilgiyi yorumlamaya başlayarak, yayıncılar olarak daha bilge hale gelmeye başlamalıyız, eğer doğru kullanabilirsek bunu. 2012 yılında, bir toplantıda, Hürriyet’te ne yapacağımızı bulmaya çalışıyoruz. Hepimiz kendi bakış açımızla dünyada ne olduğunu çözmeye ve yarına dair Hürriyet’te ne yapacağımızı bulmaya çalışıyoruz. Bol haber konuştuk. Toplantıyı kapatırken, ‘Bir kere daha 68 yıl sonra yine ispat ettik ki bizim tutkumuz burada’ dedim. Tutkumuz haberde içerikte.
Tutkuyla yayıncılık yapıyoruz. Eskiden editörlerin çok önemli bir saltanatı vardı, önsezi. Yani ne olacak, hangi haber nasıl okunacak, nasıl gidecek, tansiyon tutma, nabız tutma. O halkın nabzını tutma olayı çok önemli bir meziyetti. Gerçekten içinde insanın, duygularının çok çok yoğun olduğu, sezilerin çok ön planda olduğu bir sistem, bir yetenek. Buradan biz veri analistlerine gitmeye başladık çünkü artık gerçekten yayıncılığımızı dijital, bu bambaşka bir dünya. O gün toplantının kapanışını yaparken, hepimiz bir taraftan müthiş büyük bir korku içindeydik, bir taraftan da çok çok heyecanlıydık. Bulduğumuz sonuç, hem bizim aslında DNA’mız, aslında mesleğimizin çok içinde olan bir şey, tansiyonu ölçme ve ona göre yayıncılık yapma. Ama bir taraftan da bir teknoloji dünyası ve bize çok uzak."
“HÜRRİYET İNTERNET OKUYUCULARINI PARMAKLARLA ÖLÇÜYORUZ”
Vuslat Doğan Sabancı, “Biz bir teknoloji değil, medya şirketiyiz” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu dönüşümü nasıl hızla yapabiliriz ve buraya gidersek ne olur bizim için? 3.5-4 yıl oldu, daha çok gidecek yolumuz var. Ama 2 aydır çalıştığımız çok somut veriler paylaşacağımız bir noktaya geldik. O gün 55 arkadaşımızla o toplantıyı yapmışız, bugün o arkadaşlardan 20’si ile beraberiz. Bunu bütün Hürriyet Dünyası’na aynı oranda yansıtabilirim, neredeyse Hürriyetin yarısı ayrılmış, yepyeni bir yarı gelmiş. Bambaşka görev tanımları, bambaşka sorumluluklar, ilişkiler. Çok net olan silo yönetimimizden, müthiş karışık olan matriks yönetime geçtik. 'Aslında ilişkiler çok önemli' diyorduk ama şimdi çok boyutlu ilişkilere geçtik. Kültürün de bunda çok çok önemli bir yeri var. Bigdata diyince bir büyüklük konseptinden bahsediyoruz, bu göreceli. Yani sana göre büyük, bana göre küçük olabilir. Hürriyet’in bigdatası nerede, gerçekten büyük mü? Hürriyet internet okuyucularını parmaklarla ölçüyoruz. Bir yerden öteki yere nasıl gittiğinizi, mouse hareketi, parmak. Bir günde 250 milyon davranış ölçüyoruz. Bir haberi okurken nereye kadar okudu, hangi noktasında haberden uzaklaştı, sonuna kadar mı geldi, resmi görünce mi vazgeçti, videoyu mu beğenmedi? Oradan nereye gitti ve ikisinin arasındaki bağlantılar. Bu bağlantıları anlamaya ve bu bağlantıları anlamlandırmaya çalışıyoruz. Mesela, bebek bekleyen bir kadın, ilk yapacağı şey nedir? Eğitim ve sosyo ekonomisini de anladık. Bebek bakıcısı bakıyor. Bu çok tahmin edebileceğimiz bir şey bence. İkinci yaptığı şey; satın alacağı, kiralayacağı ev bakıyor. Bunu gördüğümüze gerçekten çok şaşırdık, tabii aile büyüyor, değişim var. Evinin değiştirmek onun bir sonraki durağını belirliyor. Bebek doğduğunda artık ev ilanlarına gitmiyor, önce anne içgüdüsü, online bankaya gidiyor ve hesaplarını kontrol ediyor. Orada kendini sağlama aldığında internetten bebek bezi almaya gidiyor. Bu söylediklerimin hepsi çalıştığımız şeyler. Hiç bilmediğimiz ilişkileri bize gösterdi.”
“HER GÜN YAPTIĞIMIZ BÜYÜK VERİNİN KULLANIMI”
Vuslat Doğan Sabancı, “Bugünün reklam dünyasında hepimiz mesajımızı, ürünümüzü bir yere vermek istiyoruz. Bizim Hürriyet Dünyası’ndaki amacımız bu hizmetlerde en verimli, en kolay şekilde getirebilmek. Birkaç tane yani 30-40 arası segment çalıştık. Bu davranışların hepsini hem demografik olarak, hem davranışsal olarak ilgi alanı olarak hem de eğilimlerini de ölçerek segmentler oluşturduk. Bizim elimizde, her gün yaptığımız büyük verinin kullanımı. Bu segmentlerden kampanyalar yapmaya başladık” dedi.
Vuslat Doğan Sabancı, “Büyük veri hem pahalı, hem de zor bir proje. Verileri topluyorsunuz, çok çok büyük verileriniz varsa, bunların içinden nasıl çıkıp, somutlaştırıp, fayda sağlayabilirim? Önemli bir
mesele” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kullanıcılarımız için yapıyoruz, bazılarını hissediyorsunuz, bazılarını hissetmiyorsunuz. Bunların hepsi, dijitalin hayatımıza getirdiği verimliliği artırmak, doğru hedeflemek, doğru odaklamak, zaman kaybımızı azaltmak. Bazen reklamın hayatımıza girmesi bizi rahatsız etmiyor. Çünkü o bize fayda sağlıyor. İçerik tüketirken ise, doğru içeriği istediğim şekilde çok daha büyük zengin alana girebiliyorum. İçerikle ilgili de çalışmalarımıza devam edeceğiz ancak bunlar büyük bir sorumluluk getiriyor. Medya şirketlerine de, veriyi toplayan her türlü şirkete de. Sorumluluk şu; hiç kimsenin kim olduğuyla ilgilenmemeliyiz. Biz Hürriyet Dünyası olarak ilgilenmiyoruz. Ne yaptıklarıyla ilgileniyoruz çünkü kimin verisi olduğu tamamen kişinin özel hakkı. Burada kanunlar çok önemli, bunların uygulanması çok önemli. Onun için siyasi otoritelere de çok önemli bir sorumluluk düşüyor. Bence büyük veriyi tartışırken en önemli bu. Hem sorumluluk olarak çünkü bazen kanunlar geriden geliyor. Ama şirketler bu sorumluluğa sahip olmalılar. Herkesin, kişisel hakkı kim olduğu oldukça gizli kalmalı. Ancak neler istediğini, neler yapmak istediğini bilince de bambaşka bir verimlilik kapısı açılıyor bize. Kesinlikle çok büyük fayda sağlıyor.”
Panelin sonunda, modaretörün Vuslat Doğan Sabancı’ya günün manşetini sorması üzerine, “Her şirket yakında bigdataya dalacak” dedi.
“TÜRKİYE’NİN İLK İNTERAKTİF DİJİTAL SENFONİSİ”
Sunuculuğunu Şirin Payzın’ın yaptığı zirvenin açılışında modacı Arzu Kaprol ve müzisyen Mercan Dede’nin hazırladığı, sanatçı Şebnem Ferah’ın seslendirdiği “Türkiye’nin İlk İnteraktif Dijital Senfonisi” isimli bir ışık ve ses gösterisi yapıldı.
Ardından zirvenin açılış konuşmasını yapan Vodafone Türkiye Ceo’su Gökhan Öğüt şunları söyledi:
“2030 yılını hayal etmenizi istiyorum. Her bireyin, her kurumun bir gigabit saniyeden daha hızlı internete bağlandığı bir dünyayı hayal edin. Bazılarının gigabit toplumu dediği hayatta, her yerden kesintisiz gerçek zamanlı çok yüksek hızlarda. Ve bu bağlantı üzerine örneğin Türkiye’deki bir hekimin, Afrika’nın herhangi bir hastanesinde gerçek zamanlı ameliyatını yaptığını düşünün. Aslında hiç indirme olayına gerek kalmadan, belki de tabletlere bile gerek kalmadan her yerde yüksek çözünürlüklü filmler izlediğimizi hayal edin. Taşıtları düşünün, artık bireyler olarak sürücü değil, yolcu olarak bindiğimiz, kendi kendi işleyen otomatik trafiği düşünün. Belki seyahat etmeye gerek kalmadığı, 360 derece sanal gerçeklikle gitmek istediğimiz yere gitmediğimiz bir geleceği düşünün. Enerji tüketimimizin akıllı şebeke ve lojistik uygulamalarıyla yüzde 70’lere varan oranda düştüğünü düşünün.”
Bilgi Teknoloji Kurumu Başkanı Ömer Fatih Sayan da açılışta bir konuşma yaptı. Sayan konuşmasının başında Ankara Kızılay’da yaşanan terör saldırısını hatırlatarak, “Terörün her türlüsünü, hep birlikte lanetlediğimiz, her zamankinden daha fazla birliğe, beraberliğe ihtiyaç duyduğumuz günler bu günler. Bugün esasında 'Hepimizi Ankara’yız, Hepimiz Kızılay’ız, 'biz biriz, beraberiz ve hep birlikte Türkiye’yiz deme zamanı” dedi.
Sayan, daha sonra açılış konuşmasına geçerek, değişim ve dönüşümün baş döndürücü bir hızla ilerlediğini belirtti. Sayan, "Her şey hızla dijitalleşiyor. Adeta her geçen gün bir önceki dönemde, bir önceki dönmede üretilen toplam data kadar data üretilen bir zamandan geçiyoruz. Şu anda bulunduğumuz zaman esasında bizler bunu tam olarak algılamasak da, adeta matbaanın icat edildiği zamanki insanların yaşadığı zaman. Bu yüzden de endüstri 4.0 diye adlandırılıyor. Bu yeni eko sistemde, değişim ve dönüşüm, gücünü dijitalleşmeden alan iş modelleriyle mümkün olacak” dedi.
Açılış konuşmalarının ardından modaretörlüğünü Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Engin Aksoy'un yaptığı, Hürriyet Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Vuslat Doğan Sabancı, Sütaş Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, Akbank Genel Müdürü Hakan Binbaşlıgil, GE Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Canan Özsoy panelist olduğu “Türk İş Dünyası” isimli bir panel düzenlendi.
Panelde konuşan Hakan Binbaşlıgil, “Teknoloji çok önemli bir şey. Ben başta olmak üzere bankada çok sahip çıkıyoruz. Ama işin insan tarafı da çok önemli, bunu hiçbir zaman unutmamak lazım çünkü müşterilerimiz insan, çalışanlarımız insan. İnsan ve teknolojiyi birbiriyle çok iyi evlendiren kurumlar her halde çok öne çıkacaktır. Çalışanlarımızda baktığımız zaman bunda 5-10 sene önceki profilimizle şimdiki arasında çok büyük fark var. Yüzde 95 üniversite mezunu, yüzde 8’i yüksek lisanslı. Neden böyle bir şeye ihtiyaç var. Çünkü daha analitik, daha yaratıcı sistemleri, data bigdata, çok farklı bir yerlere gidiyoruz. Bunları yapabiliyor olmanız için finansallarınızın da iyi olması lazım” şeklinde konuştu.
Muharrem Yılmaz da süt üretim tesislerinde ineklerin tasma ve kolyelerle takip edildiğini ifade ederek, “Sıraya girdiniz, Amerika’ya giden dostlarınızdan istediniz, apple watchları herkesten önce sahip olmak için getirtiniz ya… Ne yapıyor onlar? Sizin adımlarınızı sayıyor, vücut ısısını ölçüyor. 10 senedir bizim inekler böyle, gelinlik kız gibi, kolyeleriyle, tasmalarıyla, halhallarıyla” dedi.
“TUTKUMUZ HABERDE İÇERİKTE”
Vuslat Doğan Sabancı da paneldeki konuşmasında şunları söyledi:
“Dijital yayıncılık giderken, ben bu yeni dönemi, bigdata dönemini, bilgelik dönemi olarak adlandırıyorum. Çünkü artık biz bilgiyi yorumlamaya başlayarak, yayıncılar olarak daha bilge hale gelmeye başlamalıyız, eğer doğru kullanabilirsek bunu. 2012 yılında, bir toplantıda, Hürriyet’te ne yapacağımızı bulmaya çalışıyoruz. Hepimiz kendi bakış açımızla dünyada ne olduğunu çözmeye ve yarına dair Hürriyet’te ne yapacağımızı bulmaya çalışıyoruz. Bol haber konuştuk. Toplantıyı kapatırken, ‘Bir kere daha 68 yıl sonra yine ispat ettik ki bizim tutkumuz burada’ dedim. Tutkumuz haberde içerikte.
Tutkuyla yayıncılık yapıyoruz. Eskiden editörlerin çok önemli bir saltanatı vardı, önsezi. Yani ne olacak, hangi haber nasıl okunacak, nasıl gidecek, tansiyon tutma, nabız tutma. O halkın nabzını tutma olayı çok önemli bir meziyetti. Gerçekten içinde insanın, duygularının çok çok yoğun olduğu, sezilerin çok ön planda olduğu bir sistem, bir yetenek. Buradan biz veri analistlerine gitmeye başladık çünkü artık gerçekten yayıncılığımızı dijital, bu bambaşka bir dünya. O gün toplantının kapanışını yaparken, hepimiz bir taraftan müthiş büyük bir korku içindeydik, bir taraftan da çok çok heyecanlıydık. Bulduğumuz sonuç, hem bizim aslında DNA’mız, aslında mesleğimizin çok içinde olan bir şey, tansiyonu ölçme ve ona göre yayıncılık yapma. Ama bir taraftan da bir teknoloji dünyası ve bize çok uzak."
“HÜRRİYET İNTERNET OKUYUCULARINI PARMAKLARLA ÖLÇÜYORUZ”
Vuslat Doğan Sabancı, “Biz bir teknoloji değil, medya şirketiyiz” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu dönüşümü nasıl hızla yapabiliriz ve buraya gidersek ne olur bizim için? 3.5-4 yıl oldu, daha çok gidecek yolumuz var. Ama 2 aydır çalıştığımız çok somut veriler paylaşacağımız bir noktaya geldik. O gün 55 arkadaşımızla o toplantıyı yapmışız, bugün o arkadaşlardan 20’si ile beraberiz. Bunu bütün Hürriyet Dünyası’na aynı oranda yansıtabilirim, neredeyse Hürriyetin yarısı ayrılmış, yepyeni bir yarı gelmiş. Bambaşka görev tanımları, bambaşka sorumluluklar, ilişkiler. Çok net olan silo yönetimimizden, müthiş karışık olan matriks yönetime geçtik. 'Aslında ilişkiler çok önemli' diyorduk ama şimdi çok boyutlu ilişkilere geçtik. Kültürün de bunda çok çok önemli bir yeri var. Bigdata diyince bir büyüklük konseptinden bahsediyoruz, bu göreceli. Yani sana göre büyük, bana göre küçük olabilir. Hürriyet’in bigdatası nerede, gerçekten büyük mü? Hürriyet internet okuyucularını parmaklarla ölçüyoruz. Bir yerden öteki yere nasıl gittiğinizi, mouse hareketi, parmak. Bir günde 250 milyon davranış ölçüyoruz. Bir haberi okurken nereye kadar okudu, hangi noktasında haberden uzaklaştı, sonuna kadar mı geldi, resmi görünce mi vazgeçti, videoyu mu beğenmedi? Oradan nereye gitti ve ikisinin arasındaki bağlantılar. Bu bağlantıları anlamaya ve bu bağlantıları anlamlandırmaya çalışıyoruz. Mesela, bebek bekleyen bir kadın, ilk yapacağı şey nedir? Eğitim ve sosyo ekonomisini de anladık. Bebek bakıcısı bakıyor. Bu çok tahmin edebileceğimiz bir şey bence. İkinci yaptığı şey; satın alacağı, kiralayacağı ev bakıyor. Bunu gördüğümüze gerçekten çok şaşırdık, tabii aile büyüyor, değişim var. Evinin değiştirmek onun bir sonraki durağını belirliyor. Bebek doğduğunda artık ev ilanlarına gitmiyor, önce anne içgüdüsü, online bankaya gidiyor ve hesaplarını kontrol ediyor. Orada kendini sağlama aldığında internetten bebek bezi almaya gidiyor. Bu söylediklerimin hepsi çalıştığımız şeyler. Hiç bilmediğimiz ilişkileri bize gösterdi.”
“HER GÜN YAPTIĞIMIZ BÜYÜK VERİNİN KULLANIMI”
Vuslat Doğan Sabancı, “Bugünün reklam dünyasında hepimiz mesajımızı, ürünümüzü bir yere vermek istiyoruz. Bizim Hürriyet Dünyası’ndaki amacımız bu hizmetlerde en verimli, en kolay şekilde getirebilmek. Birkaç tane yani 30-40 arası segment çalıştık. Bu davranışların hepsini hem demografik olarak, hem davranışsal olarak ilgi alanı olarak hem de eğilimlerini de ölçerek segmentler oluşturduk. Bizim elimizde, her gün yaptığımız büyük verinin kullanımı. Bu segmentlerden kampanyalar yapmaya başladık” dedi.
Vuslat Doğan Sabancı, “Büyük veri hem pahalı, hem de zor bir proje. Verileri topluyorsunuz, çok çok büyük verileriniz varsa, bunların içinden nasıl çıkıp, somutlaştırıp, fayda sağlayabilirim? Önemli bir
mesele” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kullanıcılarımız için yapıyoruz, bazılarını hissediyorsunuz, bazılarını hissetmiyorsunuz. Bunların hepsi, dijitalin hayatımıza getirdiği verimliliği artırmak, doğru hedeflemek, doğru odaklamak, zaman kaybımızı azaltmak. Bazen reklamın hayatımıza girmesi bizi rahatsız etmiyor. Çünkü o bize fayda sağlıyor. İçerik tüketirken ise, doğru içeriği istediğim şekilde çok daha büyük zengin alana girebiliyorum. İçerikle ilgili de çalışmalarımıza devam edeceğiz ancak bunlar büyük bir sorumluluk getiriyor. Medya şirketlerine de, veriyi toplayan her türlü şirkete de. Sorumluluk şu; hiç kimsenin kim olduğuyla ilgilenmemeliyiz. Biz Hürriyet Dünyası olarak ilgilenmiyoruz. Ne yaptıklarıyla ilgileniyoruz çünkü kimin verisi olduğu tamamen kişinin özel hakkı. Burada kanunlar çok önemli, bunların uygulanması çok önemli. Onun için siyasi otoritelere de çok önemli bir sorumluluk düşüyor. Bence büyük veriyi tartışırken en önemli bu. Hem sorumluluk olarak çünkü bazen kanunlar geriden geliyor. Ama şirketler bu sorumluluğa sahip olmalılar. Herkesin, kişisel hakkı kim olduğu oldukça gizli kalmalı. Ancak neler istediğini, neler yapmak istediğini bilince de bambaşka bir verimlilik kapısı açılıyor bize. Kesinlikle çok büyük fayda sağlıyor.”
Panelin sonunda, modaretörün Vuslat Doğan Sabancı’ya günün manşetini sorması üzerine, “Her şirket yakında bigdataya dalacak” dedi.