VIZ GELİR TIRIS GİDER! AHMET HAKAN KORKARAK MEYDAN OKUDU!
Aldığı tehditleri ve yediği küfürleri hazmedemeyen Ahmet Hakan geri adım atmayacağını belirtti...
Ahmet Hakan, Fenerbahçe ve Trabzonspor hakkında yazınca küfür manyağı oldu, tehdit edildi. Kendisine gelen tepkilere isyan eden Ahmet Hakan bu defa ipleri bırakacağa benzemiyor. Hakan bugün köşesinden taraftarlara meydan okudu.
İşte Ahmet Hakan’ın köşesinden ilgili kısım...
Şunca zamandır yazıp çiziyorum:
Başbakan aleyhinde yazdım, Cumhurbaşkanları aleyhinde yazdım, bakanlar-milletvekilleri aleyhinde yazdım, generaller aleyhinde yazdım, yazar-çizerler aleyhine yazdım, işadamları aleyhinde yazdım, magazin figürleri aleyhinde yazdım...
Ağır polemiklere girdim.
Şiddetli sataşmalara maruz kaldım.
Dalağımdan girdiler, kırık kolumdan çıktılar.
İftiranın en hasını, garezin en pisini, kıskançlığın en kalleşini gördüm, görüyorum.
Ama fakat lakin...
Şu son birkaç gündür...
Destursuz “futbol bağı”na girince...
Bunların hepsinin “leblebi çekirdek” olduğunu fark ettim.
* * *
Mesela...
Geçen gün “Fenerbahçe’nin dramı” diye bir laf ettim.
Hay etmez olaydım!
Hayatım boyunca işittiğim tüm galiz küfürlerden daha fazlasını işittim.
Neymiş efendim, Fenerbahçe gibi “şanlı bir takım” için “dram” kelimesini kullanamazmışım.
Mesela...
Dünkü yazımda Trabzonspor hakkında bir benzetme yaptım.
Hay yapmaz olaydım!
Küfür de neymiş! Ölümlerden ölüm beğenmem gerekliliğiyle karşı karşıya kaldım.
Neymiş efendim, Trabzonspor’la ilgili benzetme yapamazmışım.
Sanki Beşiktaş ya da Galatasaray farklı mı?
Onlar hakkında yazılacak iki satırlık bir esprinin karşılığının farklı olacağına dair tek bir işaret bile yok.
* * *
Generallerle kafa bulacağız.
Başbakan’la alay edeceğiz.
Magazin figürleriyle maytap geçeceğiz.
Bakan ya da milletvekiline ironi yapacağız.
İşadamına laf çakacağız.
Yazar-çizerle en sertinden polemiklere girişeceğiz.
Hatta terör örgütleri hakkında bile ileri geri yazıp çizeceğiz. Ama iş futbol takımlarına gelince...
Suspus olacağız.
Ya takımlardan birine yaslanarak diğerlerine laf çakacağız ya da idare-i maslahat yaparak durumu geçiştireceğiz.
Öyle mi?
Bana diyorlar ki:
Sen anlamazsın, “taraftar psikolojisi” diye bir şey vardır, bu psikoloji kanun manun / hukuk mukuk tanımaz. Terörize olursun. En iyisi huyundan ve de suyundan gitmek.
* * *
İyi de kardeşim, eğer ben “idare edecek” olsaydım...
Başbakan’ı idare ederdim ya da bilemedin Cumhurbaşkanı’nı...
Bakanlardan hiç değilse birini idare ederdim ya da bilemedin CHP’yi...
Pozisyonumu “idare etmek” üzerine kurardım.
Medyanın “cici adamı” olarak tebarüz etmeye gayret ederdim.
Askere oynardım.
“Jöleleme” yapardım.
Öyle çok korkusuz bir adam olmadığım halde bazı şeylerin üzerine üzerine gitmeye kalkışmazdım.
Yani demem o ki:
En ağır muktedirleri bile idare etmemişim, şimdi tutup da “taraftar psikolojisi”ni mi idare edeceğim?
* * *
Her zamanki gibi korkuyorum...
Her zamanki gibi ürküyorum. Ama her zamanki gibi...
Korkarak ve ürkerek de olsa...
“Vız gelir tırıs gider” diye meydan okumaktan da geri durmuyorum.
Hadi bakalım.
Ahmet Hakan/Hürriyet