Vefâtının 4’üncü yılında, Çakmaklı Usta’ya ‘vefâ gecesi’
Üsküdar Belediyesi, 21 Aralık Cumartesi günü Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek bir dizi etkinlikle “Millî Sinema” akımının kurucu yönetmeni Yücel Çakmaklı’yı anmaya hazırlanıyor.
Kurucusu olduğu “Millî Sinema” akımı kapsamında Türk sinema ve
televizyonculuğuna 1970’lerin başlarından 2009’daki vefâtına kadar
pek çok unutulmaz eser armağan eden ünlü yapımcı, yönetmen ve
senarist Yücel Çakmaklı, Üsküdar Belediyesi ve Sinemerkez
Akademi’nin ortaklaşa düzenlediği çok boyutlu bir etkinlikler
zinciriyle anılacak.
21 Aralık Cumartesi günü Üsküdar-Bağlarbaşı Kongre ve Kültür
Merkezi’nde düzenlenecek anma etkinliğine Türkân Şoray, Salih
Güney, Hülya Koçyiğit, Safa Önal ve Ali Osman Emirosmanoğlu gibi
Türk Sineması’nın saygın isimleri de konuşmacı olarak katılacaklar.
Düzenlenecek olan panelde sanatçının sinema sektöründen kadim
dostları onunla ilgili görüş ve anılarını konuklarla
paylaşırlarken, gecenin sonunda da Üsküdar Belediye Başkanı Mustafa
Kara tarafından merhum sanatçının eşi Filiz Çakmaklı ve oğlu
Bahadır Çakmaklı’ya birer “onur plaketi” sunulacak.
GÜN BOYUNCA USTA’YI ANMA
ETKİNLİKLERİ
“Bu Dünyadan Bir Yücel Çakmaklı Geçti…” adı verilen anma etkinliği,
21 Aralık Cumartesi sabahı saat 10.00’da, sanatçının pek çoğu
şimdiye kadar hiçbir yerde yayımlanmamış 50 dolayındaki set
fotoğrafının sinemaseverlerle ilk kez buluşacağı bir sergiyle
başlayacak. Özel koleksiyonlardan toplanarak bir araya getirilen bu
nadide kareler gün boyunca ziyaretçilerin beğenisine sunulurken,
yine aynı gün içinde, 11.00, 13.00, 15.00 ve 17.00 saatlerinde,
Çakmaklı Usta’nın yarım asırlık sanat mücadelesini işleyen bir
belgesel film de sinemaseverlere dört kez ardı ardına gösterilecek.
2011 yapımı ve yaklaşık 70 dakika süreli bu belgeselin
yönetmenliğini Gaziantep Üniversitesi İletişim Fakültesi Sinema-TV
Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Sadık Battal gerçekleştirdi.
Ziyaretçiler, şimdiye kadar büyük bölümü gün ışığına çıkmamış
nadide fotoğraflar ve geniş çaplı bir kitlesel gösterimi ilk kez bu
anma etkinliğinde yapılacak belgesel filmin ardından, akşam
19.00’da da Yeşilçam’a bir ömür vermiş çok değerli ustalardan Yücel
Çakmaklı’ya ilişkin anıları bizzat dinleme fırsatı bulacaklar.
Sanatçının “Birleşen Yollar”, “Zehra”, “Çile” ve “Diriliş” gibi,
1970’lerin ilk yarısında çekilip gösterime girdiğinde kamuoyunda
büyük ses getirmiş filmlerinde başrolleri üstlenen ya da yapım
ekibinde yer alan aktrist Türkân Şoray, aktrist Hülya Koçyiğit,
aktör Salih Güney, senarist-yönetmen Safa Önal ve yapımcı Ali Osman
Emirosmanoğlu, Çakmaklı ile o dönemde gerçekleştirdikleri bu önemli
ortak çalışmalardan hafızalarında iz bırakmış anekdotları
sanatçının sevenleriyle paylaşacaklar. Düzenlenecek panelin
moderatörlüğünü ise sinema yazarı ve tarihçisi Ali Murat Güven
üstlenecek.
ÇAKMAKLI’NIN BİZLERE EMANETİ İKİ YADİGÂRA ‘ONUR
PLAKETİ’
Öte yandan, gün boyunca çeşitli etkinliklerle sürecek anma
programının sonunda da Üsküdar Belediye Başkanı Mustafa Kara,
sinema sektöründen konuşmacıların yanı sıra, geceye “onur konuğu”
olarak davet edilen iki isim, merhum sanatçının 40 küsur yıllık
hayat arkadaşı Filiz Çakmaklı ve oğlu Bahadır Çakmaklı’ya, “Millî
Sinema” akımının eserleriyle büyümüş ve bu eserlerden yepyeni bir
hayat felsefesi oluşturmuş üç ayrı kuşağın duyduğu minnetin bir
ifadesi olarak “onur plaketi” sunacak.
ESERLERİYLE SİNEMA VE TELEVİZYONDA ÇIĞIR
AÇMIŞTI
1937 yılında Afyonkarahisar’ın Bolvadin ilçesinde dünyaya gelen
Yücel Çakmaklı, çok küçük yaşta babasını kaybetti ve çocukluk
yıllarının büyük bir bölümü yetimhanelerde geçti. Yaşadığı büyük
maddî ve manevî zorluklara rağmen eğitimini hiç aksatmadan sürdüren
Çakmaklı, 1950’li yılların ortalarında İstanbul’a gelerek İstanbul
Üniversitesi’ne bağlı Gazetecilik Enstitüsü’nü bitirdi.
1963 yılında, askerlik hizmetini tamamlayıp sivil hayata geri
dönüşünden itibaren Yeni İstanbul gazetesinde muhabir olarak
çalışmaya başlayan sanatçı, hazırladığı sinema haberleri ve
ustalıkla kaleme alınmış film eleştirileriyle, kısa bir süre sonra
anılan gazetenin en gözde yazarları arasına girecekti.
Çakmaklı, profesyonel çalışma hayatındaki ilk birkaç yılı boyunca
sinema sektörünü “film eleştirmeni” kimliğiyle takip ettikten
sonra, 1960’ların ikinci yarısından itibaren sektöre fiilen girdi
ve aralarında Osman Fahir Seden, Orhan Aksoy, Mehmet Arslan, Aram
Gülyüz ile Mehmet Dinler’in de yer aldığı, o dönemin en popüler
yönetmenlerine 20’ye yakın filmde asistanlık yaptı. Yeşilçam’ın
melodram dili ve “yıldız oyuncu sistemi”nin kendine özgü
kurallarını derinlemesine kavramasını sağlayan bu verimli çıraklık
ve kalfalık döneminin ardından da 1969 yılında, “Kâbe Yollarında”
adlı yarı-belgesel bir filmle ilk kez yönetmen koltuğuna
oturdu.
Ancak, Çakmaklı’ya hem sektörde, hem de ülke çapında büyük prestij
kazandıracak olan asıl çalışması ise ikinci sinema filmi “Birleşen
Yollar” olacaktı. Bütünüyle Batı kültürü ve uygarlığından ithal
edilmiş bir “modern hayat” tanımının Doğulu / Müslüman bireylerde
yol açtığı ruhsal tatminsizlik ve açmazlara kesin bir cevap olarak
“maneviyata yönelme”yi vaaz ettiği sarsıcı bir sinema filmleri
dizisinin ilk halkasını oluşturan “Birleşen Yollar”, kamuoyu
tarafından çok beğenilip ülke çapında uzun süre gösterimde
kalmasının yanı sıra, sanatçının sonradan “Millî Sinema” akımı
olarak tanımlanmaya başlanacak felsefi-ideolojik duruşunun da milât
filmi oldu. Yeşilçam ortamında kendisine özgü bir kültürel alanı
sabırla inşâ ederken, o dönemin sinemaseverlerinin alışık olduğu
melodram dilini hiç zorlamaya kalkışmadan, hayata ilişkin
derinlikli görüşlerini seyri kolay ve keyifli “iş filmleri”nin
içine ustaca yediren Çakmaklı, son derece bilinçli şekilde
uyguladığı bu yöntemle, 1970’ler Türk Sineması’nın hem “gişesi en
başarılı” hem de “en ideolojik” yönetmenlerinden birine
dönüşecekti. Sanatçı, her biri bu yaklaşımın başarılı birer örneği
konumundaki “Zehra”, “Çile”, “Oğlum Osman”, “Diriliş”, “Ben
Doğarken Ölmüşüm”, “Kızım Ayşe”, “Garip Kuş”, “Memleketim” gibi
filmlerin ardından, 1970’lerin ikinci yarısında, o günlerin
televizyon yayıncılığındaki tekel kurumu TRT’ye yönelerek,
kariyerinin ikinci evresinde de bir dizi unutulmaz televizyon
yapımına imza atacaktı. “Bir Adam Yaratmak”, “Çok Sesli Bir Ölüm”,
“Bağrıyanık Ömer ile Güzel Zeynep” ve “Denizin Kanı” gibi
siyah-beyaz dizi filmlerle başlayan bu süreç, 1980 ve sonrasında
ise “4. Murad”, “Hacı Arif Bey”, “Küçük Ağa”, “Aliş ile Zeynep”
gibi görece daha büyük bütçeli, renkli çekilmiş öyküler ve nihayet
Türkiye’de bütün zamanların en büyük televizyon prodüksiyonu olarak
kabul edilen “Kuruluş / Osmancık” adlı destansı tarihsel diziye
kadar uzanacaktı.
Olgunluk döneminde, televizyon için çalışmalarını sürdürmesinin
yanı sıra bir kez daha ilk göz ağrısı sinema perdesine dönen Yücel
Çakmaklı, 1980’lerin ortalarından itibaren “Minyeli Abdullah-1”,
“Sahibini Arayan Madalya”, “Minyeli Abdullah-2”, “Kurdoğlu” gibi
gişede yine büyük başarılar kazanan sinema filmleriyle Türk
toplumunun kültürel alanda nabzını çok iyi tutan usta bir gözlemci
olduğunu sektöre bir kez daha kanıtlıyordu.
1990’ların ortalarından itibaren, “Millî Sinema” akımının hem bu
akıma gönül vermiş yönetmenler, hem de izleyiciler cephesinde
yaşadığı duraksamaya paralel olarak sinema ve televizyon
çalışmalarını daha gevşek bir ritmde sürdüren Çakmaklı, gerekli
sermayeyi bulamadığından dolayı, senaryo düzeyinde hazır olan bazı
iddialı projelerini ise hiç bir zaman gerçekleştiremedi.
2009 yılı Temmuz ayında, tıkalı kalp damarlarının açılması için
ağır bir by-pass ameliyatı geçiren sanatçının sağlık durumu,
ameliyat sonrası ortaya çıkan bir dizi komplikasyondan dolayı adım
adım kötüleşti ve 23 Ağustos 2009 Pazar günü 72 yaşında hayata vedâ
etti.
25 Ekim 2009 Salı günü Fatih Camii’nde düzenlenen cenaze törenine,
Yeşilçam’ın halen hayattaki yüzlerce ünlü ya da ünsüz emekçisi en
ön saflarda olmak üzere, Türk Sinema Tarihi’nde başka hiçbir
sanatçıya nasip olmamış mahşerî bir kalabalık katılırken, tabutunu
cenaze aracına taşıyanlar arasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da
yer alacaktı.