"VE DÖRT GÜNÜN SONUNDA KÜRKÇÜ DÜKKANINA DÖNDÜM! HAY DÖNMEZ OLAYDIM!.." AHMET HAKAN DÖNDÜ AMA BIRAKTIĞI GİBİ BULAMADI!..
Gazetesiz, televizyonsuz, mecmuasız, internetsiz, Twitter´sız, dedikodusuz, mail´siz, yandaşsız, generalsiz, savcısız, köşesiz, Tayyip Erdoğan´sız, Yiğit Bulut´suz, Hülya Avşar´sız, Seda Sayan´sız bir dört gün geçirdim.
DÖRT günlüğüne kaçtım buralardan.
Öyle çok uzaklara falan gitmedim, "öte geçe" dedikleri yere attım kendimi...
Hani "Genelkurmay Başkanı´nın kim olduğunun kamuoyu tarafından bilinmediği" memleketler vardır ya...
İşte o memleketlerin en yakın olanına gittim.
* * *
Gazetesiz, televizyonsuz, mecmuasız, internetsiz, Twitter´sız, dedikodusuz, mail´siz, yandaşsız, generalsiz, savcısız, köşesiz, Tayyip Erdoğan´sız, Yiğit Bulut´suz, Hülya Avşar´sız, Seda Sayan´sız bir dört gün geçirdim.
Dört güzel gün...
Semih Kaplanoğlu´nun "Bal" filmi gibi sakin, Tanpınar´ın "Huzur" romanı gibi dingin,
Münir Nurettin Bey´in "Kalamış" şarkısı gibi asude dört gün...
Ve dört günün sonunda kürkçü dükkânına döndüm.
Hay dönmez olaydım!
Bir de ne göreyim:
Ortalık karışmış, düzen bozulmuş...
* * *
- Ben giderken "Yargı krizi" vardı... Döndüm: Normal memleketleri en az beş ay oyalayacak çaptaki o devasa kriz, "bayat gündem" haline gelivermiş.
- Ben giderken herkes artık yeni bir ses kaydı çıkmaz ortaya diyordu. Döndüm: İlker Paşa´nın ses kaydı patlamış.
- Ben giderken Ergenekon´da yeni bir dalganın esamisi bile okunmuyordu. Döndüm: Gözaltına alınmayan paşa kalmamış.
- Ben giderken Seda ile Onur evliydi. Döndüm: Boşanmışlar.
- Ben giderken generallere kurban giden eski savcı Ferhat Sarıkaya´nın Fethullah Gülen´in himmetiyle ABD´de krallar gibi yaşadığına inanılıyordu. Döndüm: Ferhat Sarıkaya´nın Ankara´da evinin kirasını zor ödediği ortaya çıkmış.
- Ben giderken "Kürt Açılımı" buzdolabına kaldırılmıştı. Döndüm: Bu büyük sorun Safiye Soyman ile Bülent Ersoy´a havale edilmiş.
- Ben giderken Bülent Arınç, Güldal Mumcu´dan özür diliyordu. Döndüm: Bülent Arınç bu sefer medyadan özür diliyordu.
- Ben giderken Teoman, Kenan Evren aleyhinde konuşuyordu. Döndüm: Kenan Evren aleyhinde dört mülakat daha verdiğini fark ettim.
- Ben giderken 27 Nisan´da "e-muhtıra" verildiği konusunda milli mutabakat vardı. Döndüm: Muhtıranın sahibi eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, o mutabakatın içinde olmadığını açıklamış ve "Biz muhtıra vermedik" demiş.
- Ben giderken Avni Doğan adlı AK Parti´li milletvekili, "Meclis´in en aklı başında isimlerinden" kabul ediliyordu. Döndüm: Avni Doğan, "40 yıl onlar fişledi, şimdi fişleme sırası bizde" açıklamasıyla aklı başında sıfatını kaybetmiş.
- Ben giderken AK Parti "en demokrat parti" cakası satıyordu. Döndüm: AK Parti Çorum Milletvekili Ahmet Aydoğmuş, "AK Parti iktidarına karşı çıkanların kanını tahlile yollamak gerekir" diyerek demokrasi kavramına yeni bir mahiyet kazandırmış.
- Ben giderken Hülya Avşar, politik yorumlardan kaçınmaya başlamıştı. Döndüm: Hülya Avşar, "Erken seçim istemiyorum. Sevgili Tayyip Erdoğan´la dağ tepe aştık" türünden değerlendirmeler yaparak yeniden "23 Nisan Siyaset Yorumcusu" olmuş.
- Ben giderken Deniz Baykal, gelişmeleri kaygıyla izlediklerini söylüyordu. Döndüm: Deniz Baykal yine gelişmeleri kaygıyla izlediklerini söylüyordu.
- Ben giderken protesto maksatlı ayakkabı fırlatma olayına gayet sıcak yaklaşılıyordu. Döndüm: Ayakkabı fırlatmak "çirkin saldırı" olarak nitelendirilmeye başlanmış.
* * *
Kısaca durum şudur:
Ahmet Hakan memlekete hoş gelmiştir.
Midesinde hafif bir ekşime vardır.
Ama bir hizmet gerekirse yapmaya hazırdır.
Ahmet Hakan/Hürriyet