VATAN'DAKİ ODASINA NASIL VEDA ETTİ? REHA MUHTAR AÇIKLADI!
Vatan yazarı Reha Muhtar geçtiğimiz hafta Milliyet'İn binasına taşınan Vatan gazetesindeki odasına nasıl veda ettiğini yazdı.
Vatan taşınırken...
Uğurlu gelen evler ve işyerleri vardır bana...
Bazen çok sevdiğim, çok arzulayarak taşındığım mekanlarda çok kısa kalabilmek nasip oldu bana...
Bir oda bir salon ve çevresi koskoca bir terasla kaplı Ankara'da Alaçam sokakta bir çatı katı dairem vardı...
Çok seviyordum evimi, ailemden ayrılıp kendi başıma olmaktan mutluydum...
Bir süre sonra evliliğimi de orda yapmıştım...
Zaman geçti bir oda bir salon bize yetmez oldu...
Günlerce, haftalarca Ankara'nın sokaklarında ev aradık...
Tam Paris Caddesi'nde çok güzel bir ev bulmuş ve taşınmıştım ki, üzerinden daha birkaç ay geçmeden haber geldi:
-"Hazırlan Atina'ya gidiyorsun... Gazetenin Atina temsilcisi oluyorsun..."
Yerleşmeden toparlanıp gitmek zorunda kalmıştım o evden...
Hala içimde ukte kalmıştır o sempatik evde yaşayamamış olmak...
***
Sonra Atina'ya gittim ve ilk günlerin heyecanıyla şehrin en geniş caddesinde bir ev ve büro tuttum...
Gel zaman git zaman, caddenin gürültüsü, şehrin göbeğinin tozu, dumanı, egzozu bunalttı beni, merkeze biraz uzak deniz kenarında bir ev aradım...
Baktığım evler ya büro olmaya müsait değildi, ya da büro olmaya müsait evler, istediğim gibi denize yakın değildi...
Beş yıldan fazla o caddede geçirdim hayatımı...
Sonunda bir ev buldum...
Hem denize yakın, hem geniş, hem büro olmaya müsait, hem de çok sevdiğim bir terası vardı...
Atina'da sonraları 17 Kasım örgütü tarafından öldürülen şehit kardeşim Çetin Görgü ne kadar da uğraşmıştı taşınmam için...
O kütüphanelerin hepsini söküp takmak ona kalmıştı...
Akşam bir tavernada "taşınmamı" kutlamıştık...
Ne ki hayat, hiçbir zaman insana tam istediklerin vermiyordu...
Ne zaman ki şöyle rahat ve güzel bir yere taşınıyordun, orada da kalmak nasip olmuyordu...
11 ay sonra Atina'yı bırakıp Türkiye'ye döndüm...
Şartlar öyleydi ve ben o güzelim evde daha fazla kalamadım...
SHOW TV'de esip gürlediğimiz günlerde, "Bir benzicinin arkasında bir tarafı boydan boya cam kaplı bir binada" çalışırdık...
Meşakkatli bir işti, o binada çalışmak...
Deprem olduğunda "Benzincinin yanındaki binanın yanma tehlikesinin olduğunu" söylemişlerdi...
Binanın güvenliği ise hak getireydi...
Neyse, oradan Levent'e çok güzel bir binaya taşındık...
Belki bir yıl belki biraz daha fazla o kadar çalıştım Levent'teki güzel binada...
Ama kaderim beni orada da bulmuştu...
Daha pek yerleşemeden ayrılmak düştü bana o binadan...
Show'dan ayırlıyordum...
***
Dört yıl önce Vatan gazetesinin Esentepe'deki binasına geldiğimde, bana verilen ikinci kattaki odaya şöyle bir bakmış "Ne kadar sessiz ve huzurlu bir oda burası... Yanı kütüphane... İlerisi televizyon odası... Başka da katta kimsecikler yok..." demiştim...
Ben başkaları gibi sürekli sosyalleşmek istemezdim... Yalnızlık ve sessizlik huzur verirdi bana...
Öyle de oldu...
Huzurlu, kendimle barışık, yaratıcığılı yüksek bir dört yıl geçirdim o odada...
Bazen televizyona dönüp maç seyredip maç eleştirisi yaptım, sonra yeniden bilgisayarım dönüp günlük köşe yazılarımı bitirdim, bazen kitap okudum, bazen sessizlikte patlayan müzikle başka dünyalara uçtum...
Cumartesi akşamı, Prenses Diana'nın aşkını ve ölümünü yazdıktan sonra odama şöyle bir baktım ve artık ayrılıyordum...
Eşyalar toplanmış oda taşınma moduna girmişti...
Vatan birçok gazetenin ve televizyonun yan yana faaliyet gösterdiği koskoca Medya Center'a taşınıyordu...
Orada odalar yapılmış, sayfalar orada hazırlanmaya başlamıştı bile...
Gazetem Vatan olarak kalıyordu, ama biliyordum ki yepyeni bir sayfa açılıyor hayatımda...
Benim için gazeteler ve televizyonlar yaşadığım mekanlardı çünkü...
Yepyeni bir hayat var önümde...
Taptaze bir başlangıç...
Seni kendim gibi seviyorum biliyor musun?..
Benim doğduğum ve yaşama başladığım aysın sen çünkü; Güzel Temmuz...
Reha Muhtar/Vatan