27 Mayıs 2010 10:26 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:19

VATAN GAZETESİNDE AYRILIK!.. 7 YILDIR GAZETEDE YAZAN İSİM YOLLARINI AYIRDI!..

Vatan Gazetesinde bir ayrılık daha. Hangi yazar gazete ile yollarını ayırdı? Peki neden?

Hafta sonu CHP Parti Meclisi’ne seçilen Prof. Dr. Süheyl Batum, 7 yılı aşkın süredir okuyucuyla buluştuğu Vatan gazetesindeki yazılarına son verdi.

İşte Süheyl Batum’un veda yazısı...

"Evet sevgili dostlar, Vatan Gazetesi’ndeki yazılarım, aşağı yukarı 2003’ün başlarında sevgili Zafer Mutlu’nun daveti üzerine başladı. Kolay değil, 7 yılı aşkın bir süre geçmiş.

Ve o kadar gurur duyduğum bir dönem yaşadım ki. Okuyucularla tanıştım, onlardan mesajlar almaya; yazdıklarımla ilgili övgüler ve eleştiriler almaya başladım. Almadığım zamanlar merak etmeyi öğrendim. Türkiye’nin en az yüzde 50’sinin bizler gibi düşündüğünü öğrendim. Türkiye’nin aydınlık insanlarının, "çocuklarına biraz daha iyi bir gelecek, biraz daha huzurlu ve onurlu bir yaşam bırakmaktan" başka kaygısı olmayan insanlarının elimizi uzatsak dokunabileceğimiz uzaklıkta olduklarını öğrendim. Eğer onlara ulaşamıyorsak, elimizi uzatamıyorsak, bunun bizim hatamız olduğunu öğrendim. Onlara yazılarımla da olsa ulaşmaya çalışmayı öğrendim. Öğrencilere, gencecik beyinlere, "anayasayı, hukuku, toplumsal gerçeğin tek olmadığını, çoğulculuğu, gerçek demokrasinin ne olduğunu" öğretme amacı dışında, çok önemli bir amacımın daha olduğunu, olması gerektiğini öğrendim. Türk halkının, sesini duyurma olanağı olmayan, dürüst, onurlu insanlarının taleplerine, düşüncelerine sahip çıkmanın, daha doğrusu sahip çıkmaya çalışmanın, en önemli ahlaki ilke ve de amaç olduğunu öğrendim.

***

Vatan Gazetesi’nde, gazetecinin, "toplumun bekçisi, sesi" olması gerektiğini çok iyi bilen, uygulayan dürüst ve onurlu gazeteciler tanıdım. Onları tanımaktan, onlarla aynı havayı solumaktan onur duydum. Ruhat Mengi’yi, Güngör Mengi’yi, Mustafa Mutlu’yu, Can Ataklı’yı ve diğer dostları tanıdım. Onların neden diğer bazı gazeteciler gibi, "Başbakan uçaklarında gezemediğini, neden televizyonlarda başbakanlara, bakanlara soru sorabilen gazetecilerden olamadıklarını" gördüm, öğrendim. Bir gazetecinin neden gazeteci olması gerektiğini, esas işlevinin ne olması gerektiğini öğrendim. O işleve gereği gibi sahip çıkanları Türk milletinin nasıl bağrına bastığını gördüm. Ve bu tür onurlu, dürüst gazetecilerin, nasıl huzurlu, rahat uyuyabileceklerini ve nasıl kafaları dik gezebileceklerini öğrendim.

Vatan’da yazdığım bu 7- 8 yılda daha başka şeyler de gördüm. Sözüm ona "liberal(!) aydınlar(!)" gördüm, "aydın(!) gazeteciler" gördüm. "Sayın Başbakan’ın deyimi ile iktidarın silahşoru" olanları gördüm. Tecrübelilerini gördüm, tecrübesizlerini gördüm. "Ben Annan Planı’nı okumadım ama yine de destekliyorum" diyenleri gördüm. "Kürt Açılımının içeriğini bilmeseniz de, destek vermeniz gerekir" diyen ya da "AB’nin Venedik’i diyor ki" diye yazan aydın(!) gazeteciler gördüm. Televizyon programlarında karşıma çıkıp, "anayasa değişikliğine ve yargı reformuna neden karşı çıkıyorsunuz" diye sorup, "o Anayasa değişikliği ne getiriyor" diye sorduğumda, 10 dakika suratıma bakan, yanıt veremeyen aydınlar(!) gördüm. Daha neler gördüm neler...

Ve bu arada yaşamımda daima gurur duyacağım gelişmeler de oldu. TBB Başkanı Özdemir Özok gibi bir hukukçuyu tanıdım. Onunla "Hukuka saygı mitingine" ve daha bir çok çalışmaya katıldım. Türkan Saylan hocamızla birlikte çalıştım, "mücadelelerine bir nebze de olsa katkı verdimse ne mutlu bana" dedim kendi kendime. YARSAV gibi bir kuruluşun başkanlarını, üyelerini tanıdım, o onurlu ve dürüst insanlar için yazılar yazdım. Yine kendileriyle aynı ilkeleri paylaşmaktan onur duyduğum ve "hâlâ kendileri hakkındaki suçlamaları bilmeyen" değerli "rektör arkadaşlarım" için yazılar yazdım. İnanılmaz baskılara maruz kalan "İlhan Cihaner, Osman Kaçmaz, Osman Paksüt" gibi çok değerli yargıçlardan teşekkür mektupları aldım. Onurla evimin duvarına asacağım, gururla çocuklarıma miras bırakacağım mektuplar...

Ve artık Türk milletinin, "onurlu, huzurlu bir yaşam sürmekten ve çocuklarına daha iyi bir gelecek bırakmaktan başka amaçları olmayan" insanların taleplerine yanıt vermek için yola çıkan Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve arkadaşları ile birlikte koşma kararını aldım. Amacımız hep bir, hep aynı. Hep birlikte, sizlerle el ele "güzel günler görmek". Ve inanın, "güzel günler göreceğiz" dostlar. Şimdilik hoşçakalın."