Televizyon starı olmak sizi gazeteci yapmıyor!

Medyaradar'ın usta yazarı Varol Ersoy, CHP'nin 7.Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu partide Alevileri kolladığını öne sürerek eleştiren eski televizyon sunucusu Bahar Feyzan'ı köşesine taşıdı.

Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibine yönelik çok sert eleştiriler yönelten eski televizyon sunucusu Bahar Feyzan, bir X mesajı atarak yine Kılıçdaroğlu’na yüklenmiş…
Kılıçdaroğlu’nun “Yerel seçimlerde başarısızlık olursa oturup tartışacağız. Aday belirleme süreci daha sağlıklı olabilirdi. Bu süreçte benim fikrim sorulmadı” ifadelerini alıntılayarak, “Hangi sıfatla” diye sormuş ve şöyle devam etmiş:
“Partiyi mezhep partisi yapamadınız hevesiniz kursağınızda mı kaldı?
Alevi olmayanın görev alamadığı CHP’den, inancına bakmaksızın görev alan CHP zorunuza mı gitti?
Türkiye siyaset tarihinin en karanlık ve en utanmaz eski genel başkanı olarak tarihe geçme utancı da size yetmiyor anlaşılan…
Türkiye’nin ve CHP’nin yakasından düşün.”
*
Kılıçdaroğlu’na her şeyi söyleyebilirsiniz ama… “Türkiye siyaset tarihinin en karanlık ve en utanmaz eski genel başkanı olarak tarihe geçmekle” suçlamak, en basitinden siyasi tarihimizi bilmemek anlamına gelir…
Bahar Hanım’ın bu sözleri ortalığı karıştırmış… Kemal Bey’e uzak-yakın herkes kendisine tepki yağdırmış.
Bence haklılar…
Neden mi?
Önce şunu belirtmekte yarar var; televizyon sunucusu olmak, insanı bir çırpıda gazeteci yapmıyor.
Şöhret yapıyor, zengin yapıyor, ukala yapıyor o kadar!
Hele hele bir de çalıştığınız kanalların patronlarıyla özel olarak yakınlaştıysanız, güç de sağlıyor…
Güçlenince de onun bunun ekmeğiyle oynayıp, hayatlarını bu ülkeye adamış insanları acımasızca suçlayabiliyorsunuz.
Üstelik, bu suçlamaların sizi “kimlerin yanında göstereceğini” umursamadan…
*
Kırk yıllık bir gazeteci olarak çok rahat söyleyebilirim ki Bahar Hanım da gazeteci falan değil…
Televizyoncu…
Habertürk’te, NTV’de, Star’da, Kanal 24’te, TV 8’de, TV 100’de ve KRT’de görev yapmış…
Sonra etrafına yaydığı negative enerji yüzünden işsiz kalmış!
Böyle olunca da yeniden gündeme gelebilmek için asla kanıtlayamayacağı iddialarda bulunmaya başlamış!
Örneğin, son seçimlerden önce Türkiye İşçi Partisi’ni CHP’den 30 milyon lira almakla bile suçlamış. Mahkeme, hala sürüyormuş!
*
Şimdi de Kemal Bey’e “giydirerek” yeniden gündem olmayı başardı…
Doktor değilim ama bu duruma teşhis koymak, tam da benim işim.
Buna “şöhret hastalığı” denir.
Ekranlarda olmak adrenalini tavanda yaşamaktır.
Bir kez buna alışırsanız, kendinizi dünyanın merkezi sanırsınız.
Haddinizi bilmez, ağzınızdan çıkanı sorgulama gereği duymazsınız.
Ve birden bire o gücü yitirdiğinizde bunu kabullenmek istemez, gündemde kalmak, konuşulmaya devam etmek için çağrıldığınız her yere gider ve olur olmaz konularda ahkam kesersiniz…
*
Bahar Hanım, genç kardeşim…
Siz siyasetçi değilsiniz. Ancak gazeteci de değilsiniz.
Eminim hayatınız boyunca gerçek bir gazetenin kapısından içeri girmişliğiniz, mürekkep kokusunu içinize çekmişliğiniz bile yoktur.
Oysa mürekkep kokusu candır.
Stüdyoların parlak ışıklarına benzemez.
İnsanın beynini çalıştırır, yaşadığını hissettirir.
Gazetecinin ayağına insanlar gelmez, o televizyonda olur.
Gazeteci diz kapaklarına kadar çamura batar, soğukta bekler, yangınlarda kavrulma, sellerde sulara kapılma tehlikesi atlatır.
Size düşen ise süslenip, pahalı kokular sıkınıp, şık elbiseler giyip Amerikalılar’ın deyişiyle “Bla bla” yapmaktır!
*
Bakın; daha attığınız son mesajla insanlar arasında nasıl mezhep ayrımcılığı yaptığınızı, kin ve düşmanlık duygusu ektiğinizi, haysiyet cellatlığı yaptığınızı yazmadım.
Yazmayacağım da…
Çünkü dediğim gibi sizi gazeteci olarak görmüyorum.
Ben medya patronlarının masalarından geçenlerin değil, elinde fotoğraf makinasıyla polis işkencesinde can veren Metin Göktepe’nin neslindenim.
Sizden iki ricam var:
Bir: Siyaseti dizayn etmek ve şöhretinizi sürdürmek için o saçma sapan paylaşımlarınızı yaparken “gazeteci” ünvanını kullanmayın ve gazeteciliği “çıkar hesaplarınıza” alet etmeyin.
İki: Ekrem İmamoğlu’na selam söyleyin!