14 Ağu 2009 08:50 Son Güncelleme: 10 Mayıs 2021 16:06

"VAR MI BANA YAN BAKAN?" REFİK ERDURAN HANGİ KÖŞE YAZARINI NARA ATAN KABADAYI'YA BENZETTİ?

Eski İstanbul kabadayılarının en ensesi kalını kimi zaman meyhaneye girince "Var mı bana yan bakan" diye naralanır, herkesin suspus olmasıyla şan tazelermiş.

Ah Megalo Usta!


Önce izninizle bir kişisel not. Bugünlerde ülkemizde insanların birbirine "Haddini bil" demesi sıkça gerekiyor. Yararlı öğüttür.
Kusurlarım çoktur ama ben haddimi bilirim. Gazetecilikte kimseyle yarışa kalkmam. Açık söyleyeyim: yetenek ya da birikimlerimi yetersiz gördüğümden değil. Ama dostlarımın istikrarsızlık, düşmanlarımın maymun iştahlılık dedikleri bir huyum var.
Girdiğim alanda olumlu sonuçlar alsam da aynı işi yıllar yılı sürdürmekten sıkılıyorum. Basınımızda bana emanet edilen etkili köşeleri birkaç kez bıraktım. O nedenle, ustalık mustalık taslamaya hakkım yok.
Hele SABAH'ta çok yeni olduğum için daha da iddiasız davranmam gerekir. Ama bu gazetenin hoşuma giden yanlarından biri yazarlarının kendi aralarında tartışabilmeleri. Şimdi o özellikten yararlanacağım.


***


Eski İstanbul kabadayılarının en ensesi kalını kimi zaman meyhaneye girince "Var mı bana yan bakan" diye naralanır, herkesin suspus olmasıyla şan tazelermiş.
Geçenlerde Hıncal Uluç âleme meydan okuma yazılarından birini yazdı yine. En büyük, en okunan, en şu, en bu olduğunu söylüyordu.
Mantıkta "kendini doğrulayan yalanlama" kavramı vardır. "Zenci değilim ama kara deriliyim" gibi. Uluç onun sevimli bir örneğini veriyor:
"Megaloman değilim, megaloyum."

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ