VAKİT TERBİYESİZ BİR GAZETE!!!.. AHMET HAKAN'DAN OLAY YARATACAK SÖZLER!!!...
İslamcı yazarlar arasında başlayan "yavşak" polemiği devam ediyor. Ahmet Hakan'ın son sözleri daha önceki açıklamalarını aratmayacak sertlikte... İşte o röportajın tamamı...
İşte Murat Menteş'in Gerçek Hayat Dergisi'ndeki röportajı:
DÖNEK DEĞİLİZ SATMAYIZ MERT İNSANIZ
İsmailağa cinayetinden sonra Ahmet Hakan, Hürriyet´teki köşesinde cemaatler ve tarikatlar hakkında yazılar yazdı. Ahmet Taşgetiren, web sitesinde "İsmailağa ile başlayan gelişmeler üzerine" başlıklı bir yazı kaleme aldı ve isim vermeden, Ahmet Hakan´ın, medya karşısında güçsüz kalan insanlara yüklendiğini ve af buyurun, "yavşak" olduğunu yazdı. Ali Bulaç ise, "İsmailağa cemaati ve Fener Patrikhanesi" başlıklı yazısında, Ahmet Hakan´ı kastederek "İslamcıların mektebinin arka kapısından mezun olup malum medyada deşifretörlük yaparak geçinen" dedi. Biz de bu polemiklerin odağındaki Ahmet Hakan´la görüştük. Çok ilginç açıklamalarda bulundu...
[NOT: Ahmet Taşgetiren´i de aradık, bu konuda artık konuşmak istemediğini belirtti]
Müslüman camia ile aranızda bir mesafe ya da problem var mı?
Ben şöyle bakmıyorum olaya: "Müslüman bir camia var. Homojen. Bu camianın insanları hep aynı şekilde düşünüyorlar, hissediyorlar..." Müslüman camia diye bütünlüklü bir camia yok. Kendimizi aldatmayalım.
Bunu biraz açar mısınız?
Görüyoruz bu "camia" içindeki insanların `kritik´ zamanlarda nasıl tavır aldıklarını, ne tür davranışlar sergilediklerini, işyerlerinde çalıştırdıkları insanlara nasıl davrandıklarını, kendi gazetelerinde yazdırdıkları, kendi televizyonlarında çalıştırdıkları insanlarla ilişki biçimlerini biliyoruz. Yani iş, güzel günlerde, hoş günlerde "Bizim bir camiamız var, sen de bu camianın adamısın" şeklinde yürüyor, kritik bir zamanda ise bir `profesyonel iş ilişkisine´ dönüşüyor.
Dolayısıyla sizin yeriniz...
Ben hiçbir zaman kendimi Müslümanlık, İslamcılık adına konuşan bir adam olarak konumlandırmadım. Sonuçta ne yaptım 10 yıl?
Ne yaptınız?
Haber okudum. Kimseye "İslamcı olun ey insanlar, Müslüman olun!" filan gibi bir şey söylemedim. Ben moderatör oldum. Bir iddiam olsa, tamam. Kitaplar yazsam, insanlığa birtakım bildiriler sunsam, eyvallah. O bildirilerle şimdiki bildirilerim arasındaki farklar alınır, karşılaştırılır. Böyle bir durum söz konusu değil ki?
Deniyor ki, "Ahmet Hakan, Hürriyet gazetesinde yazdığı için, sözleri başka anlamlar kazanıyor." Bazı şeyleri Hürriyet´te yazmak olmuyor mu?
Hürriyet´te kimsenin de bana bir şey telkin ettiği yok. Niyet okumanın da bir anlamı yok: "Bu adam orada yazıyor, ona göre yazıyor" demek, anlamsız.
Yazılarınızda "Benim gibi dönekler" diyorsunuz, millet ciddi sanıyor?
Bunlar tabii ki mizahi sözler. Ben gülüp geçiyorum yani, ben dönekmişim! İyi, tamam kardeşim. Ben oturup sana "Ben dönek değilim"i kanıtlamak durumunda değilim ki? Bu suçlamayı ciddiye alıp bir savunma geliştirmeyi uygun bulmuyorum. Nereden dönmüşüm?
Ziya Şark Sofrası - Safran ayrımları falan yapıyorsunuz?
Ben esasen bu tür ayrımları yapanlarla kafa buluyorum. Kafa bulmayacak mıyız yani? Yoksa benim Safran´a filan gittiğim yok.
Yazdınız ki, "Tarikatlara şu şu şu kişiler, şöyle şöyle vesilelerle giriyorlar..." Bu da polemik konusu oldu. Yazılarınız, tarikatları eleştirmek, onları küçümsemek gibi algılandı?
Olay şu: Türkiye´de bu işlerden haberdar olmayan, İslami camiaları, cemaatleri, tarikatları hiç tanımayan insanlar, korkunç bir ürküntü içindeler. Ürküyorlar. Bu cemaatlerin, bu tarikatların, bu yapıların, bünyemizden neşet etmediğini sanıyorl