"UYUŞTURUCU EN KÖTÜ KARA YAZIDIR!.." DENİZ SEKİ BİTTİ AMA!..

Bugün Gazetesi köşe yazarlarından Aykut Işıklar bugünkü yazısında uyuşturucu batağına sürüklenip ardından suçunun ispatlanmasıyla cezaevine düşen Deniz Seki'yi taşıdı.

UYUŞTURUCU EN KÖTÜ KARA YAZIDIR
Çünkü mahkemede suçsuzluğunu ispat edip, beraat etse bile artık bittiğini biliyordum. Adı böyle uyuşturucu işine karışan tüm sanatçılar biter. Kimse aramak, iş yapmak, arkadaş olmak istemez. Yanına giden kişi potansiyel uyuşturucu bağımlısı veya satıcısı sanılır. Galiba bu kişiler narkotik polisi tarafından her zaman sıkı gözetim altında olur. Özetle insanlar yanına gitmeye korkar. Bir süre medyanın iyi malzemesi olur, üç ay sonra da unutulur. Zaten gazeteler her olayında 'kokainman' lafını geçirip, okuruna hatırlatır. Patronlar hele aileye yönelik çalışanlar ismini çoktan sildi. Bayi toplantısı düğün filan gibi ekstra işlerden de istenmez. Bir şarkıcının alnına yazılan en kötü kara yazıdır uyuşturucu...

MASUM İNSANLARI HARCIYOR
Deniz Seki bunları bilmiyor herhalde. İnsanlara daha çok kucak açmak, gerçek dostlarını seçmek yerine çıkarlarını hesaplıyor. Ve masum insanları fena harcıyor. Sanırım içeride iken çok düşünmüş, hayatını yeniden çizmiş(!). Ama yanlış çizmiş. Profesyonel hesaplar içinde. Örneğin gazeteci ve TV'cileri şimdiden karşısına aldı. Basın toplantısı yerine Uğur Dündar Ağabey'inin Arena'sını tercih etti. "Çocuklar uyuşturucudan uzak durun yoksa benim gibi rezil olursunuz" demek için... Veya sevgilisi Hüsnü Şenlendirici'nin eşine yüklenecek. Bekleyip görelim. Haa Uğur Dündar "Satıcı mısın yoksa içici mi" diye soramaz. Mahkeme devam ediyor.

Eski hayatından herkesi unutmuş. Yeni bir hayata başlayacakmış. Ancak bana gelen bir mektup, ne kadar yanlış yolda olduğunu açıkça gösteriyor. Onu bu duruma eski arkadaşları getirmedi. Belki bir iki kişi... Son günlerde kendini Ajda Pekkan filan sanmaya başlamıştı. Sevgilisi ile lokanta çıkışını anımsıyorum. Limuzinler ile dolaşıyordu. 30 gazeteci flaş patlatır ama sonra da adamı bu hale getirir. Dün çok değerli bir besteciden mektup aldım. İsminin açıklanmasını istemiyor. Çok iyi tanıyorum. Yazdığı her kelimeye inanıyorum. Mektubu aynen iletiyorum.

"Aykut Ağabey;
Sizinle bir konuyu paylaşmak istiyorum ve basından bir tek sizinle. Başlarken sizden tek bir ricam olacak bu duyumu benden almış olduğunuzu gizli tutmanız. Haberin kaynağıyım ama haber aslında çok sayıp, sevdiğim birkaç müzisyen ağabeyimle ilgili. Ayrıca eğer haber ilginizi çekerse o kişilerin irtibat telefonlarını da size geçerim.

Bu sevdiğim ağabeylerim, Deniz Seki'nin orkestrasını, daha doğrusu geçtiğimiz hafta itibarıyla "eski" orkestrasını oluşturan kişiler. Usta müzisyen olmalarıyla birlikte piyasamızda çok az rastlayacağımız "beyefendi" yapıya sahip "insan"lar. Bu meslektaşlarım 9 senedir Deniz Seki Hanımefendi'ye eşlik ettiler ki Deniz Hanım'ın tutuklanmasından önce geçen son 1 yıl ciddi zorluklara tahammül ettiler. (Bu zorlukların geneli Deniz Hanım'ın iş disiplinini kaybetmesidir.) Ardından aynı müzisyen kadro Deniz Hanım'ın tutuklu bulunduğu tüm sürece, aldıkları tüm profesyonel teklifleri reddetmişler idi. Deniz Hanım'ı yaşadığı zor sürecin ardından zorda bırakmamak adına yaklaşık 1.5 sene işsiz takıldılar. Ne yazık ki Deniz Hanım'ın hapisten çıkmasıyla iki gün sevinebildiler ama acı haberi menajerden öğrendiler, Deniz Hanım her şeyini yenileyecekmiş ve işe ona her zaman destek olan orkestrasından başlayacakmış. Konu bu sevgili Aykut Ağabey, daha önce birçok starın orkestrasında ben de yer aldım, birçok haksızlığa ben de şahit oldum ve de bizzat yaşadım. Ama bu içlerinde en acımasızıydı, bu kadar ince, özverili, sanatçı bir kadroya yapılabilecek en vicdansız hareketti. Seninle paylaşmak istedim, tekrarlıyorum, eğer haber niteliği görürsen benim adımı lütfen geçirme. Konunun ince detaylarını orkestranın şefi ve davulcusu olan Behçet Türkekul'dan da alabilirsin.

'' Sevgi ve Saygılarımla...''

Bugün