Usta gazeteciden aksiyonlarla dolu bir roman: Kod Adı Pegasus
Gazeteci-yazar Haluk Özdil’in yeni çıkan romanı 'Kod Adı Pegasus' okurlarına 'Tarsus'ta Hitler'e ait bir sır mı bulundu? sorusunu sorduruyor.
Tarsus'un gecekondu mahallesindeki evin önünde dört kişinin
öldürülmesiyle başlayan olaylar zinciri, 1920 yılında Çankaya'daki
küçük bir bağ evinde yapılan gizli yemin törenine kadar uzanıyor.
Törene katılan sekiz kişi arasında Mustafa Kemal de var…
Bu bölüm ‘Bin yıllık birikimin oluşturacağı Türkiye Cumhuriyeti'nin
temelleri atılırken, kadim devletin koruyucuları, saklı tarihin
içinde yeniden şekillenen Konsey’de yerlerini almışlardı’ diye
bitiriliyor. 1939 yılında Avusturya'nın Döllersheim Köyü’ne gelen
Nazilerin Hitler'in anneannesinin mezarı başta olmak üzere tüm köyü
yok ettikleri, bu sırada köyün dışına dev bir metalik cismin
gömüldüğü, savaşın bitimine doğru da bu gizemli cismin içinden
alınan bir parçanın Tarsus'a getirildiği anlatılıyor.
KARANLIK DİYALOGLAR
Şifrelerle dolu romanda Uğur Mumcu'nun konuyla bağlantısı ve
suikast anı ilginç şekilde anlatılıyor. Hızla günümüze dönen roman,
Ankara ve İstanbul'da yaşanan istihbarat savaşlarını, ABD ve
İngiliz elçiliklerindeki karanlık diyalogları çarpıcı bir dille
okurlara aktarıyor. Finali Tarsus'ta geçen romanda en etkileyici
bölümlerden biri de; kazı yapılan evden çıkartılan cismin toprak
taşıyan kamyonlardan birine saklanarak Ankara'ya getirilmesi.
Baştan sona kadar film izlermiş gibi etki uyandıran ‘Koda Adı
Pegasus’ gerek konusu gerek anlatımıyla şimdiden ilgi çekmeye aday
görünüyor.
HALUK ÖZDİL KİMDİR?
1957 Ankara doğumlu olan Haluk Özdil, öğrenimini yine bu kentte
tamamladıktan sonra, genç yaşta başladığı memuriyet yaşamıyla
birlikte, çeşitli kamu kurumlarının dergilerine düzenli olarak
yazılar yazmaya başlamıştır.
Aynı dönemde AFSAD (Ankara fotoğraf Sanatçıları Derneği)’inde
başladığı fotoğraf uğraşı, kendisine yurt içinde çeşitli ödüller
getirirken, yurt dışı yarışmalarında dört kez sergilenme hakkı
kazanmış, “Arayış,” isimli bir fotoğrafı Devlet Resim Heykel
Müzesinin arşivlerindeki yerini almıştır. 7 yıl sonra memuriyet
yaşamını bırakıp, İstanbul’a yerleşmiş ve ulusal basında çeşitli
gazete ve dergilerde görev yapmıştır. 1995 yılından itibaren
sektörel bazda yayınlar çıkaran bir grubun yayın yönetmenliğini
2008 yılına kadar sürdürmüştür. Bu tarihten sonra profesyonel
çalışma yaşamını bırakmış ve yazmaya yönelmiştir.