ÜSLUP ŞAHANE!..BELAGAT MÜKEMMEL!.. PEKİ ERTUĞRUL ÖZKÖK GERÇEKTEN MAZLUM VE MAĞDUR MU?
Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök hakkındaki iftiraları Allah'a havale ediyor! Peki Özkök masum mu?..
"Mazlum! Mağdur! Ve mütevekkil!" bir insan olarak Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök bugünkü yazısında iftiracıları "Allah'a havale etmekten" bahsetmiş...
Özkök'ün bu "havalesinin" gerekçesi ise, isminin Ergenekon soruşturmasına karıştırılması sebebiyle hakkında yazılan "yorumların, hakaretlerin" internette yer alması ve böylece isminin "leke"lenmesi imiş...
Ertuğrul Özkök'ün Ergenekon soruşturmasına isminin nasıl ve ne şekilde karıştırıldığı hususunu şimdilik bir yana bırakalım ve Ertuğrul Özkök'ün iftiradan, Allah'a havale etmekten, lekelenmeme hakkından bahsetmeye hakkı olup olmadığına bakalım...
- Hakkında devam eden hiçbir soruşturma, kovuşturma ya da mahkumiyet bulunmayan insanları "Kriminal" sıfatıyla manşetten lekeleyen kişi Ertuğrul Özkök ise,
- Bu iftirası yargı kararıyla tespit edildiği ve yargı bu tarz iftiraları kullanmaması konusunda tedbir kararı verdiği halde aynı hakaretleri pervasızca kullanmaya devam eden kişi aynı Ertuğrul Özkök ise,
Bu Ertuğrul Özkök'ün iftiracıları Allah'a havale etmekten bahsetmeye hakkı olabilir mi?
Sayın Bay Özkök;
Bırakalım kimliğini bilmediğimiz sıradan, kendi halinde insanları, siyasette, iş hayatında, bürokraside, aydınlar arasında bugüne kadar kaç kişiyi yargısız medyatik infaza maruz bıraktığınızın vicdani hesabını verdiniz mi ki şimdi başkalarını "Allah'a havale etmekten" bahsedebiliyorsunuz?
Başkalarına meşruiyet payesi vermek hak ve yetkisi size aitmiş gibi, "Sen mahallemden çık", "Sen mahalleme gir!" komutları yağdıran; bu komutlarınızın hayata geçirilebilmesi için siyasette, bürokraside size tabi olanlara iltifatlar, size karşı çıkanları ise gözdağı ve hakaretlerle "design" edici yazı ve manşetlerinizi suya değil gazete sayfalarına boca ettiniz. Siz belki unuttunuz ama muhataplarınız yarattığınız mağduriyetleri yaşamaya devam ediyor.
Bu amaçla yargıyı dahi baskı altına almaya çalıştığınıza hepimiz tanık olmadık mı? Olmayan "görüşmeler", yenilmeyen "yemekler" icat ederek yargı mensuplarını taciz etmeye, yargıda hak arama yolunu işlevsiz kılmaya yönelik aşağılık iftiralarınız arşivlerinizde utanç belgeleri olarak durmaya devam ediyor. Bunlar unutuldu mu sanıyorsunuz?
Keser döner sap döner misali, rakiplerinize karşı tasarruflar gerçekleştirdiklerinde iltifatlar yağdırdığınız kamu otoriteleri tarafından şimdi siz;
"Vergi kaçakçılığı" ile suçlanıyorsunuz,
"Sahte fatura" ile suçlanıyorsunuz,
"Küçük yatırımcıyı zarara uğratmak" ile suçlanıyorsunuz,
Bütün mal varlığınız haczedilmiş ya da haciz riski altında...
Bunlardan kurtulmak için can havliyle müttefikiniz basın kuruluşlarına koşuyorsunuz...
Bütün üstadlarınızı denetleyici kuruluşlara yolluyorsunuz... Davalarınıza bakan mahkemelerde kamp kurduruyorsunuz...
Netice alabilmek için aracılarınızın biri gidiyor biri geliyor...
Başkaları söz konusu olduğunda hiç hatırınıza gelmeyen kutsal kavramlara sığınıyorsunuz. Herkesi vicdana, adalete davet ediyorsunuz...
Lekelenmeme hakkından bahsediyorsunuz...
Basın özgürlüğünden bahsediyorsunuz ve adeta kutsal bir ses tonuyla bağımsız yargı vaazları veriyorsunuz. "Yargıya müdahale edilmesin" fetvaları üretiyorsunuz.
Halbuki daha dün, içinde yer aldığınız komplolarla "mahallenizden" atmak istediğiniz medya rakibiniz bir hukuksuzluğa karşı bağımsız yargıya gitmişti, hatırlayın..
O yargıyı karar sürecinde nasıl iftiralarla taciz ettiğinizi, bu tacizlerinize rağmen yargı adil kararını verince bu kez de söz konusu yargı kararının "Yok karar" hükmünde değerlendirilmesi için neler neler yazdığınızı hatırlamak için 2007 Haziran-Temmuz tarihli gazetelerinize şöyle bir göz atmanız yeterli...
İtiraf edelim ki, konuşurken ve yazarken;
Üslubunuz şahane! Belagatiniz mükemmel!
Ancak siz de kabul edin ki; kötü siciliniz sebebiyle haklılığınız, sahiciliğiniz ve inandırıcılığınız koskocaman bir sıfır. Yazı ile sıfır, rakamla 0.
Belagatinizle belki balık hafızalı bazı kişileri kandırabilirsiniz ama bizim gözümüzde olsa olsa cenaze namazı kıldıran Bekri Mustafa görüntüsü çiziyorsunuz Sayın Özkök.
Hatırlatalım dedik...
Analiz: Habertürk