UNUTULMADILAR! DEPREM KURBANI GAZETECİLERE DUYGU YÜKLÜ MESAJ
DHA Van depreminde kaybettiği iki mensubu için yayınladığı mesajda duygu dolu satırlara imza attı.
Doğan Haber Ajansı iki mensubu için yayınladığı mesajda duygu dolu satırlara imza attı.
KASIMIN 9'U BİZİM İÇİN AYRI BİR
TARİH
"Ufuklardan yepyeni müjdeli haberler gelecekti.
Van, bütün canlarıyla sarsılmış ve ağır bir yara almıştı. Ölen
canlar yanında, can çekişenler, canlara bir mehlem olurum diye
koşturanlar vardı.
Altımızdan yer kaymış, üstümüzde yıldızlar güneşler sönmüştü artık.
Bayramda Vanlılar şeker yerine, acı keder topladılar. Bayramda en
ince en içten acıları yaşadılar.
Biz enkazlar altından "kimse yok mu" seslenişlerine cevaplar
arıyorduk sabırsızlıkla.
Ölümün kol gezdiği sokaklarda ölümün üstüne üstüne giden erler de
vardı.
Onlar bizim can ciğerlerimiz, kardeşlerimiz, eşlerimiz,
çocuklarımız, yarınlarımızdı.
Sarsıldı gönüller, bir daha bir daha enkazlar aldı bizi. Solan
güller gibi sarardı Van.
Kasımın 9'u bizim için apayrı bir tarihtir. Saatler 21.23'ü
gösteriyor. Günlerden Bayramdır, birinci depremden kurtulanların
bayram coşkusu buruk da olsa devam ediyor.
BAYRAMIN 4. GÜNÜ BAYRAM OTELİNDE UMUTLAR YERLE BİR
OLDU
Ve bayramdı, ilk depremden sağ kurtulanların
yüzünde tebessüm beliriyordu.
Ağır ağır, bir ses böldü bu sevinci bu tebessümü.
Gecenin karanlığı feryatlarla yankılandı.
Bayramın 4.günü Bayram Otelinde tüm umutlar yerle bir olmuştu.
Feryat, figan, haykırış, çaresizlik birbirine karıştı.
Bizim için dünyanın bir ucundan gelen ve artık adını
unutmayacağımız Japon Dr. Atsushi Miyazaki de diğer onlarca can
gibi enkazlar altında kaldı. Miyazaki el uzattı bize, dil oldu
gönlümüze, misafirdi hanemize, kardeş oldu ilimize.
Bayramdı; sevinçlerimiz, umutlarımız vardı. Sevdiklerimiz,
dostlarımız bu bayramda da herkes gibi neşe ile bayram
kutlayacaklardı.
Başkasının derdiyle dertlenirken kendi dertlerini unutan
arkadaşlarımız Sebahattin Yılmaz ve Cem Emir de o gün ölen
insanların yasını yaşıyor, felaketi dünyaya duyurmayı
amaçlıyorlardı.
ONLAR BİZE ÖLÜMÜN HABERİNİ VERİYORDU ÖLÜM HABERLERİ
GELDİ
Onlar bize ölümün haberini verirken, bize onların
ölüm haberi geldi. İşte bu enkaz dostlarımızı yuttu, bir daha geri
vermedi.
Sabahattin Yılmaz; gazeteci dostlarının deyişi ile "Sabo Dayı" son
haberini yazdı.
O 30 yıllık gazetecilik hayatında bir çok ilklere imza attı. Bizim
Sabahattin Yılmaz, yani bizim Sabo Dayımız, canımız ciğerimiz,
neşemiz bir anda sarardı soldu.
İnsan sevgisiyle dolu Sabo Dayı, Van'da uçak kazasında hem haber
yaparken, hem de yaralıları yardım etmesi ile gönüllere taht
kurmuştu.
O bizim neşe ve ilham kaynağımızdı, bir gelecek düşü vardı, mutlu
yarınlar için.
Bir Bayram bu kadar sensiz, bu kadar buruk, bu kadar acı kutlanır
sabo dayı.
Sensizlik ne ağır yük, senden ayrı yaşamak ne kadar zormuş.
Dağıtamadık umutsuzluk bulutlarını, bir daha gösteremedik güneşi.
Sesin hâlâ kulaklarımızda.
Bize haberin en iyisini, yani insanı yazmayı öğretiyordun. Ve bize
öğrettiğin insanlık için kendini feda ettin. "Dost hasreti zor
imiş. Her dem ahu zar imiş".
ARTIK ZAMANIN DONDUĞU ANLARDAYIZ
Cem Emir,
ta uzak diyarlardan gelerek enkazların içinden bir umut buluruz
diye resimler derliyorken, onun resmine şimdi bizler hasretle ve
minnetle bakıyoruz. Cem kardeş, sen canların feryadını duyurmak
isterken, bizim için can verdin. Cem, Van ve Vanlı seni anacak her
dem. Yıldızlar uzakta olsa bile, biz ışıkları yansır ve yol
göstermeye devam ederler.
Artık zamanın donduğu anlardayız. Van için can feda edenleri anıyoruz. Onların yokluğu gönlümüzü en derinden yaraladı. Sizleri unutmadık unutmayacağız. Sizleri seviyoruz. Van'da her iki sarsıntı da hayatını kaybeden tüm Vanlı canları da rahmet ve minnetle anıyoruz.