Ünlülerin tweetleri araştırma konusu oldu! Nispet yapanlar neleri gizliyor?
Milliyet köşe yazarı Ali Eyüboğlu, ünlülerin sosyal medya kullanımları ve onlarda yaptığı bağımlılığı ele alan bir akademik araştırmayı köşesine taşıdı.
Son dönemde ünlülerin vazgeçilmez uğraşı haline gelen, kimi zaman da onlar için önemli bir kazanç kapısı olan sosyal medya hesapları akademik bir çalışmaya zemin oluşturdu.
Kafkas Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Harun Yıldız’ın 6 yılda hazırladığı bu çalışma, özellikle Cem Yılmaz gibi birçok ünlü ismin neden sürekli sosyal medyada problemler yaşadığına ışık tutuyor.
Milliyet Yazarı Ali Eyüboğlu, Yrd. Doç. Dr. Yıldız’ın bu çalışmasını bugün köşesine taşıyıp, okuyucularına aktardı.
İşte Eyüboğlu’nun, Beyaz TV’de yayınlanan Beyaz Magazin isimli programda daha önce defalarca gündeme getirdiği o konuyla ilgili dikkat çeken yazısı:
Cem Yılmaz’ın sosyal medyayı terk edip dönmesi, bazı ünlülerin paylaştıklarını silmesi veya ‘doz aşımı’ kullanımları üzerine Beyaz magazin’deki yaptığım yorumları izleyen Kafkas Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Harun Yıldız, bu konuda altı yılda tamamladığı akademik çalışmasını gönderdi.
Yıldız’ın haziran ayında yayınlanan ‘Sosyal Medya Çağında Nispetizm Fenomeni-Bireyin Varlık Mücadelesi’ adlı çalışması, sosyal medyanın hepimizi nasıl bir bağımlılığa ittiğini göstermesi adına çok önemli...
Düne kadar akıllı telefonlar ve sosyal medya yoktu hayatımızda, ama bugün var. Peki bu gerçek nasıl bir bağımlılık yarattı bizde?
Yıldız’a göre, günümüzde cep telefonları insan hayatında sosyal statünün bir sembolü, bu da ‘gösterişçilik kültürü’nü doğurdu.
Sosyal medya çağı, kullanıcılarını birçok yeni kavram, olgu, sendrom, bağımlılık, fobi ve davranış zorluklarıyla da tanıştırdı.
Artık insanlarda internetsiz ve cep telefonsuz kalma fobisi (nomofobi) başladı. Cep telefonsuz kalmak, iletişimden kopmak ve çaresiz kalmak demek... İnsanlar bu motivasyonla şarj ünitelerini de yanlarında taşıyor.
Yıldız’ın bu saptamalarına itirazı olan var mı?
Benim yok; aynısını yaşıyorum çünkü...
GELİŞMELERİ KAÇIRMA KORKUSU
Gelelim ‘nomofobi’nin ileri aşamasına... Yıldız, bu durumu şöyle özetledi:
“Nomofobinin ileriki aşaması FoMO (Fear of missing out), yani gelişmeleri kaçırma korkusu...
İstenilen yerde zamanda olamamak ve o anı yaşayamamak bireyi, gelişmeleri kaçırma korkusuna itiyor. Bireyler sürekli uygulama güncelleyerek sanal dünyada var olduklarını gösteriyor.
Gelişmeleri kaçırma korkusu yaşayanlar, cep telefonlarını görüş mesafesinde tutmaya özen gösteriyor, hayatlarının ve iş saatlerinin önemli bölümünü bu bağımlılıkla geçiriyor.”
NİSPET YAPANLAR NELERİ GİZLİYOR?
Psikologların, sosyal medyayı yoğun kullanan, özel her şeyini paylaşanlar için ‘teşhirci’, onları takip edenler için ‘röntgenci’ teşhisi koyduğunu biliyordum.
Yrd. Doç. Dr. Harun Yıldız’ın çalışması sayesinde bir kavram daha öğrendim:
Nispetizm...
Gerçeklerle sosyal medyada sanal gerçekler arasındaki fark ve nispetizm için söz bir kez daha Örgütsel Davranış Uzmanı Yıldız’da:
“Spiteeism (nispetizm); bireylerin sosyal medyada kendilerini çok mutlularmış gibi gösterdiği, nispet yaparken aslında içlerindeki mutsuzlukları, yalnızlıklarını ve çatışmalarını gizlemek veya bu durumdan kurtulmak amacıyla yarattıkları bir olgu ve algı yönetimi.
Bu sayede birey, kendisi için sosyal medyada hayal edilen bir gerçeklik yaratıyor ve zamanla bu dünyasız yapamıyor.
Check-in yapma, durum güncelleme, daha fazla anı ve fotoğraf paylaşmak, en bakımlı haller, photoshop’lu görüntüler, duygusal paylaşımlara karşılık ilgi beklemeler... Birey, bunları aslında olması gereken bir hayat tarzı görüyor ve bunun referans kabul edilmesini istiyor.
Sivil toplum örgütlerinde her gün insanlık için çaba sarf ediyormuş gibi göstermeci ve nispet yaparcasına fotoğraf paylaşımı, lüks otomobiller, evler, yatlar ve ‘çılgın partiler’den görüntüler; bu gösteriş, ispatlama, kontrol bende vurgusu, ‘desinler’i yaşama ve nispet çabalarının hepsi birer nispetizm eylemi.
Popüler yerlerde ‘anı yaşamaya çalışmak’ ve bunu nispet olarak paylaşmak.
Sosyal medyada istenen karşılığın (takipçi, beğeni vs) alınamamasının getirdiği ‘Acaba kabul edilmeyen bir yaşam mı sürüyorum?’ yargısı, paylaşılanlara yapılan olumsuz yorumlar bireyde gerilim ve strese neden oluyor.”