Ünlüler Dündar ve Gül için Medyaradar'a konuştu: Gazetecilikle birlikte Cumhuriyetimiz tutuklandı!
Gazeteci Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanmalarının ardından meslektaşlarının Cumhuriyet Gazetesi’ne ziyaretleri sürüyor. Röportajcımız Alev Gürsoy Cimin de o sıcak anları aktarmak için gazete önündeydi, çok sayıda gazeteci ile konuştu. Bakın neler söylediler...
MİT TIR'larıyla ilgili haberlerden tutuklanan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve gazetenin Ankara temsilcisi Erdem Gül, Silivri Cezaevi'nde, meslektaşları ise gazete önündeydi…
Cumhuriyet Gazetesi önü hayli kalabalık, kafamı nereye çevirsem karşımda ünlü bir ekran yüzü, gazeteci, köşe yazarı…
Yüzler üzgün, herkes de umutsuz bakışlar , mutsuzluk…
Kimse sorduysam “Altına imzamı atarım” dedi, iki meslektaşımızı da cezaevine gönderen o MİT TIR’ları haberi için.
Gazete önünde gördüğüm çok sayıda gazeteci meslektaşımıza Can Dündar ve Erdem Gül’ün neden Silivri’de olduğunu ve neler oluyor sorusunu yönelttim, onlar da yanıtladı.
Ben aradan çekilirken meslek adına üzüntümü belirtmek istiyorum, herkese geçmiş olsun diyorum ve sizlere güneşli güzel günler diliyorum…
Şimdi o kısa söyleşiler geliyor…
*********************************************
DİLEK DÜNDAR (CAN DÜNDAR’IN EŞİ)
“CUMHURİYET BİR ŞEREF MADALYASI DAHA TAKTI GÖĞSÜNE”
Biz çok güçlüyüz, herkesten de öyle olmasını rica ediyorum. Onların istedikleri zaten bizleri bezdirmek, sindirmek, üzmek, onları sevindirmeyelim. Bu yaptıklarıyla aslında bizi daha da güçlendirdiler. Cumhuriyet tekrar bir şeref madalyası taktı göğsüne. Biz de o madalyayı ailecek taktık. Utanacak, yüz kızartacak hiçbir suç işlemedik, sadece haberciliğin gereği yapıldı. Eğer benim eşim o haberi saklasaydı, halkın gerçekleri öğrenmesine engel olsaydı işte o zaman suç işlemiş olurdu. Gazete önündeki bu destek bize güç veriyor. Herkese teşekkürü borç bilirim.
ÇİĞDEM ANAD (GAZETECİ) :
“SADECE GAZETECİLERİ DEĞİL ASLINDA GERÇEKLERİ HAPSEDİYORLAR”
Aslında çok da yabancı olmadığımız bir günle daha karşı karşıyayız. Kimi sansüre uğruyor, kimi hakarete, kimi kovuluyor, kimi dayak yiyor, kimi sürgün ediliyor, kimi de işte böyle Silivri’ye gönderiliyor. Son yıllarda bize yaşattıkları tablo maalesef bu. İşte o korkunç günlerden birine daha şahit oluyoruz. Bugün basın özgürlüğünün dibine vuruluyor. Basın özgürlüğünü bırakın düşünmek bile suç haline getiriliyor. Bugün buradayız çünkü bu sadece basın özgürlüğü değil, demokrasi mücadelesi aslında. Şimdi herkesin karar vermesi gerekiyor; gerçekten mi yanayız yoksa yalandan mı? Haklıdan mı yanayız yoksa haksızdan hukuksuzdan mı? İlerisini de iyimser göremiyorum, çok kötü günler geçiyoruz. Arkadaşlarım için çok üzgünüm. Kelimeler üzgünlüğümü anlatmaya yetmiyor.
NEDİM ŞENER (POSTA GAZETESİ YAZARI)
“DÜN BİZDİK, BUGÜN CAN’LAR, YARIN YİNE BİZ”
Bu faşizmin devamı. Gazetecilerin hiç korkmadığı bir şey varsa o da ölüm ama artık öldürmüyor zulmediyorlar. Hukuka olan güven yerlerde. Adaletin olmadığını zaten biliyorduk ama hukukun da hiçbir anlamının kalmadığı bir kez daha teyit edilmiş oldu. Dolayısı ile bu bir sıraya dönüştü. Dün bizeydi bugün Can’lara, yarın da yine bize. Çünkü onlara hiçbir zaman sıra gelmez, gerçeğin peşinde olanlar ise o otoriteler tarafından işte böyle hukuksuz bir şekilde yok edilmek, sindirilmek isteniyor. Can ve Erdem’i tutuklama gerekçeleri bile çok absürt. Yaptıkları tartışmasız habercilikten başka bir şey değil. Onların yaptığı haber, onlara reva görülen ise faşizm.
BÜLENT MUMAY( GAZETECİ)
“GERÇEKLER HAPSEDİLİYOR”
Bugün yaşanan şu olayın tek bir nedeni var o da tahammülsüzlük. Kimse artık birbirine tahammül edemiyor. Eleştiriye kapalı bir hale geldik. İnsanlar konuşmaktan, düşünmekten, fikir beyan etmekten korkar hale geldi. Gazetecinin görevi; bilinmeyenleri ifşa etmek, kamuoyunu bilgilendirmektir, halka gerçekleri söyleyen gazetecileri tutuklamaya başladılar. Aslında tutuklanan sadece Can ve Erdem değil gazetecilik ve gerçekler. Ama kim ne yaparsa yapsın gerçekler er geç ortaya çıkar, hiçbir gerçek sonsuza dek gizli kalamaz. Arkadaşlarımızın sonuna dek arkasındayız. Maalesef buraya gelip destek olmaktan başka da elimizden bir şey gelmiyor.
ZAFER ARAPKİRLİ (GAZETECİ)
“BELKİ DE BUNLAR İYİ GÜNLERİMİZ DAHA KÖTÜSÜNÜ DE BEKLİYORUM”
Duyduğumuz ve yaşadığımız her yeni olay karşısında artık standart bir cümlemiz var: Bugünleri de görecekmişiz. Daha önce de sık sık yaşadık bunları, Türkiye’nin en önde gelen isimlerine, muhalif yazarlarına, gazete yöneticilerine tahammül kalmadı. Devletin en tepesinden gelen buyruklarla ellere kelepçeler takmalar, zindana atmalar başladı. Bunun devamının da geleceğini düşünüyorum. Daha kötüsü ne olabilir diyoruz ama çok daha kötüsü de olabilir. Bu tür rejimlerde bunlardan daha kötüsü de görülmüştür, daha önce gördük yaşadık.
MELİKE DEMİRDAĞ: (SANATÇI)
“KÖTÜ YAZILMIŞ KOMEDİ FİLMİ SENARYOSU GİBİ”
Can benim çok sevgili dostum, yüreği güzel dostum… Çok üzgünüm, adeta bir cenazeye gelmiş gibi hissediyorum kendimi. Bu dönemde Can gibi güzel adamların başına kötü işler geliyor. Herkesin gördüğü, duyduğu, bildiği bir olayı halkı bilgilendirmek için yayınlıyor ve bunun sonucunda casuslukla, hainlikle ve en kötüsü terör örgütü üyeliği ile suçlanıyor. Bunu kabul etmek, bunu sindirebilmek mümkün değil. Can bizim canımız. Ona terörist demek çok kötü yazılmış bir komedi filminin senaryosu kadar acemice. Sonuna dek tüm bu gazetecilerin yanındayız. Herkes için adalet, herkes için hukuk diyorum…
METİN FEYZİOĞLU (Barolar Birliği Başkanı)
“AKLA ZARAR BİR KARAR”
Bu tutuklamaları asla kabul etmiyoruz, akla zarar buluyoruz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin açık İçtihattı ve Ceza Mahkemesi Kanunu’na aykırı bir karar. Biz de Barolar Birliği olarak bu kararı veren hâkim ve savcı hakkında suç duyurusunda bulunduk. Ben hukukçuyum ve sadece rasyonel cümleler kurabilirim ama bu irrasyonel bir durum. Bu kararın da nasıl alındığını anlamak mümkün değil.
GAMZE İLGEZDİ (CHP MİLLETVEKİLİ)
“BUNDAN SONRA GAZETECİLERİ TUTUKLAYAMAYACAKLAR”
Çok üzgünüm. CHP her zaman özgür basının yanında yer almıştır, bundan böyle de öyle olmaya devam edecektir. Aslında bugün Can Dündar ve Erdem Gül tutuklanmamış, gerçek anlamda hür bir düşünceyi ifade etme mantığı tutuklanmıştır. Yargı bir yerlere bağımlı olduğunu bu kararla bir kez daha göstermiş oldu. Biz inanıyoruz ki bu son gazeteci tutuklanması olacak ve biz sürece müdahale edeceğiz ve bir daha hiçbir gazeteci tutuklanmasın diye elimizden geleni yapacağız.
ENİS BERBEROĞLU (CHP’NİN GAZETECİ KÖKENLİ VEKİLLERİNDEN)
“TALİMAT SARAYDAN”
Eskiden üstünlerin hukuku vardı, artık tek hukuka indi. En üst aklın, sarayın aklıyla hareket ediliyor. Bir saraydan; adalet ismi sadece ve sadece isminde geçen bir başka saraya giden talimatla iki gazeteci arkadaşımız tutuklandı. Aslında tutuklandı da demek istemiyorum alıkonuldu desem daha doğru. Bu kanunsuz bir eylemdir. Açık açık buradan söylüyorum bu kanunsuz eylemi ben tanımıyorum, içerideki arkadaşlarımızı da tutuklu saymıyorum. Çünkü iddianameye bir bakın, yapılan haber yalanlanmıyor, haberin yapılması suç sayılıyor. Dünyanın hiçbir ülkesinde bir gazetecinin böyle bir haberden dolayı hüküm giydiği görülmemiştir. Bu konuda Türkiye bir ilke imza attım. Sizlerden ricam bu olayı unutturmayın, her gün dile getirin ve gerekirse bizlerin yakasına yapışın ve o iki arkadaşımızın tekrar haber yapmasını, aramıza dönmesini sağlayın.
MURAT SABUNCU (CUMHURİYET GAZETESİ EKONOMİ MÜDÜRÜ)
“DİK DURMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Türkiye’de unutulan ya da unutturulmak istenen işlerden biri olan Gazetecilik yapıldı ve bunun karşılığında bizim arkadaşlarımız tutuklandı. Son dönemde zaten Türkiye’de gazetecilik yapan bedel ödüyor. Biz hazırlıklıydık başımıza gelecekleri de biliyorduk ama halkın gerçekleri öğrenmesini her koşulda yerine getirmeliydik, onu yaptık. Can ve Erdem en kısa zamanda tekrar aramıza dönecek. Biz işimizi yapıyoruz, yayın politikamızda, haberciliğimizde hiçbir değişiklik olmayacak. Kimsenin endişesi olmasın; gazetecilik mahkûm edilemez.
NEBİL ÖZGENTÜRK (BELGESELCİ)
“ORTALIK ÇILDIRDI”
Çok üzücü ve kabul edilemez bir durumla karşı karşıyayız. İki değerli isim bugün halkı bilgilendirdikleri için aramızda değil. Özgürlükleri ellerinden alındı, bundan daha kötüsü de olamazdı herhalde. Ortalık çıldırdı. Yazı özgürlüğü, ifade özgürlüğü, düşünce özgürlüğü ve hatta duygu özgürlüğü kısıtlanıyor. Kimse artık özgürce düşüncesini dile getiremiyor, bir korku imparatorluğu yaratıldı. Ama ben eminim ki bugünler de geçecek, bu konuda iyimserim. Can ve Erdem’i kucaklamak ve aramızda görmek için sabırsızlanıyorum.
CANDAŞ TOLGA IŞIK (GAZETECİ)
“MUTSUZ VE UMUTSUZUZ”
O kadar komik günlerden geçiyoruz ki anlatamam. Can Ağabey’in cemaatçi olduğunu cemaatçiler duysa, cemaati lağvederler herhalde. Böyle komik, böyle saçma bir olay olamaz. Can Dündar ve Erdem Ağabey’in bir terör örgütüne üye olduklarını düşünmek, aklının ucundan geçirmek bile facia. Böyle saçma şey mi olur Allah aşkına? Bu saçma gidişat daha nereye kadar gider, onu da çok merak diyorum. İnsanlar istikarzade olmayı beklerken istikrarzede oldu. Bırak yarını ben daha önümü göremiyorum ve bir gazetecinin en önemli fonksiyonu görebilmektir, ama ben artık gözümün bile fonksiyonunu kaybettim. Bunun adına korku demeyelim ama umutsuzluk ve mutsuzluk diyebilirsiniz. Çok üzgünüz, çok acı. Adalet her ya da geç yerini bulur. Ülkeyi yönetenler bu kafayı değiştirsin, tek umudumuz da bu…
METİN UCA (GAZETECİ)
“YAŞADIĞIMIZ SÜREÇTEN UTANIYORUZ”
Biri İstanbul, biri Ankara’dan olan iki değerli gazeteci arkadaşımı gazetecilik yaptıkları ve sırf bu yüzden tutuklandıkları için bugün buraya geçmiş olsuna geldim bundan daha anlamsız bir gün olamaz diye düşünüyorum. Onlar içeride yalnız olmadığını biliyorlar ama biz burada Türkiye’de gazeteciliğin yargılanmasının utancını yaşıyoruz. Uzun zamandır mesleğini yapamayan bir gazeteci olarak utanç duyuyorum yaşadığım bu süreçten. Burada bulunan herkesin de aynı ruhu taşıdığını biliyorum. Ama işin kötü yanı bazı şeylere insanları alıştırdılar, insanlar artık şu yaşanan büyük saçmalığa bile tepki veremez oldu. Her toplum delirme dönemleri yaşar ve inanın geçer. Gücün iktidarının döneminde hukukun üstünlüğü yerine üstünlerin hukuku devreye girer, biz şimdi bu süreci yaşıyoruz. Ama geçecek…
KORAY ÇALIŞKAN (GAZETECİ VE ÖĞRETİM ÜYESİ)
“HERKESİ TUTUKLASALAR DA BU MÜCADELE SÜRECEK”
Onlar bugün haber yaptıkları için bedel ödüyorlar ama demokrasinin karşısında duranlar da eninde sonunda gerçek bedeli öderler. Can Dündar ve Erdem Gül, iyi gazeteciler ve doğru haberler yaptılar ve arkalarında durdular, o haberleri okuyanlar da şimdi yanlarındalar. Arkadaşlarımızı bir hücreye atmış olabilirler ama halk, Cumhuriyet’in çevresinde onların yanında. Herkesi içeri tıkarak gerçekleri gizleyemezler. Demokrasi mücadelemiz devam edecek ve bir gün Silivri demokrasi müzesi olacak.
CEREN KUMBASAR (CUMHURİYET GAZETESİ YAZARI)
“FIKRA GİBİ”
Kendi işlerini doğru ve zamanında yapmaya yapmaya muktedir olmayanların, sadece işini yapan bir gazeteciyi anlamaları elbette beklenemez. Ama Bugün bir habercinin haber yaptığı için hapse atıldığına şahit oluyoruz. Dolayısı ile ben bunun bir şaka hatta fıkra olduğunu düşünüyorum. Gerçek olamayacak kadar acayip,saçma bir olay yaşıyoruz. Bu yaşananlar bir filmin senaryosu olsaydı ilk yarıda salondan çıkardık. Özgürlüklerin, adaletin ve namuslu gazetecilerin bu kadar hiçe sayıldığı bir ülkede yaşamak gerçekten zor. Bir Cumhuriyet çalışanı değil bir Türkiye vatandaşı olarak utanıyorum.
BÜLENT KENEŞ (TODAY’S ZAMAN GAZETESİ GENEL YAYIN YÖNETMENİ)
“YARIN SIRA KİMDE?”
Bugün Can Dündar ve Erdem Gül için buradayız, yarın kim için oluruz inanın bilmiyorum ama bunun ardının arkasının kesilmeyeceğini iyi biliyorum. Yarını göremiyorum ve sadece şu an günü yaşıyoruz. Gazetecilik yapıldığı için insanları teker teker yok ediyorlar. Bugün gerçek teröristler dururken gazetecileri teröristlikle suçluyorlar. Son yıllarda bu ülkenin başını olmadık alengirli işlere sokan ve birçok belayı memleketin başına musallat eden, Türkiye’yi ortadoğulaştıran ve terör örgütlerinin hedefi haline getirenler de sorgulanacak. Dünya asıl teröristin kim olduğunu çok iyi biliyor. Biz de biliyoruz.
TARIK TOROS (GAZETECİ)
“FİNAL BİZİZ SANMIŞTIM”
3 gündür Moskova’daydım haberi aldım ve uçaktan iner inmez koşa koşa geldim. Dün adliye olmak gerekiyordu, bugün de burada olmak gerekiyor. Dün adliyede çok yalnız bırakmışlar ve ben buna çok üzüldüm. İnsanlar tweet atarak destek verdiklerini düşünüyorlar, ama destek orada olarak olur. 10 tane tweet atacağına 10 dakika gelip gazete önünde durmak daha değerli. Cumhuriyet’in basın özgürlüğü mücadelesine destek için buradayım, yanlarındayım. Bizim kayyum marifetiyle medyamıza el konulmasının bir final olmasını çok istedim, bu son olsun dedim ama maalesef öyle olmadı, yarın hangi medya gruplarının başına ne gelecek inanın düşünmek bile istemiyorum. Çünkü medya binalarının önlerinde toplanan kalabalıklar da cılızlaşıyor, toplum bu haksızlıklara, hukuksuzluklara alıştırılıyor. Tüm bunların sorumlusu yargının siyasallaşması ve Ankara’daki siyaseti yönetenler.
ŞAFAK PAVEY (CHP MİLLETVEKİLİ)
“CUMHURİYETİMİZ TUTUKLANDI”
Hükümet kendisine muhalif olan herkesi, kendisinin bile inanmadığı gerekçelerle tutuklatıyor. Aslında burada sadece Can ve Erdem değil, gazetecilikle birlikte Cumhuriyetimiz de tutuklanmıştır, onun temsil ettiği halkın haber alma özgürlüğü, halkın iradesi tutuklanmıştır. Gazetecinin görevi gerçekleri halka aktarmaktır, halkın gerçekleri öğrenme hakkı tutsak edilmiştir.
MUSTAFA HOŞ (GAZETECİ)
“O HABERLERİN ALTINA İMZAMI ATARIM”
Bir akıl tutulması söz konusu. Çok korkunç bir olay. İnsanlar bir ülkede habercilik yaptıkları için tutuklanıyorsa o ülkedeki adalete olan güven duygusu biter, bu toplumu mutsuz eder, umutsuz eder. İnsanlar güne mutsuz uyanır. Bugün buradayım çünkü o haberin altına imza atmak için geldim. Çünkü o haberdir ve saklanamaz ve ben de bir gazeteci olarak bugün o meslektaşlarımı tutuklatan haberin altına imza atmaya geldim buraya. Yarın aynısı benim de başıma gelebilir çünkü bana da açılan onlarca soruşturma var ve ortada bir hukuk yok. Haber yapmanın bedeli var bu ülkede ve bu bedeli de ödeten birisi var. Bu Tayyip Erdoğan’ın kişisel intikamıdır, daha doğrusu zavallı birinin kendini güçlü göstermek için aldığı zavallı bir intikam.
CEYDA KARAN (CUMHURİYET GAZETESİ YAZARI)
“BU BİR İNTİKAM OPERASYONU”
İstikrar istikrar dedikleri yer burası sanırım. 7 Haziran’da tek başına iktidar olamadıkları için bu kadarına cesaret edemediler ve yenilenen seçimlerde tekrar tek başına iktidara gelir gelmez intikam operasyonuna başladılar. Sadece haber yaptıkları için arkadaşlarımızın başı belaya girdi, bunu kabul edemiyoruz. Hayli rövanşişt duygularla verilen bir karar. İstedikleri kadar korkutmaya çalışsınlar biz gazetecilik yapmaya devam edeceğiz. Cumhuriyet Gazetesi bunu geçmişte de hep yaşadı. Yaşayacağız ama haberimizi de yapmaya devam edeceğiz. Habercilik için direneceğiz.
GÜLAY YEDEKÇİ (CHP MİLLETVEKİLİ)
“ADALET DİLİYORUM”
Çok kara bir gün. Dün adliyedeydik bugün gazetede. Hep de olmaya devam edeceğiz. Bu bir süreç atlatılacak ve tüm kalbimle inanıyorum bugünler de geçecek. Biz direneceğiz ve mücadele edeceğiz. Şu anda sadece herkese adalet diliyorum.