Gazeteci Erin Blakemore sosyal medya hesabından onun için şunları dedi:
"Elizabeth Wurtzel'in 90'lı yıllarda yarattığı etkiyi anlatmak imkansız. O özür dilemeyen, ham ve dürüsttü. X jenerasyonunun kadınsılığı, itirafı, öfkesinin spesifik bir biçimiydi."
"Twitter öncesi hashtag'dim"
Guardian'da yer alan habere göre Wurtzel kendini "Twitter olmadan önce bir hashtag'dim." diye tanımlamıştı.
"1967'de dünyaya gelen Wurtzel, New York'ta tek çocuk olarak büyüdü ve ilk kitabını altı yaşında yazdı. Bir okul banyosunda kendine zarar verdikten sonra 11 yaşında terapiye başladı. Gençlik yıllarını psikiyatrist ve yaz kamplarında geçirdi. Harvard'dayken ecstasy ve kokain ile tanıştı, ardından Prozac ve lityum almaya başladı. Gazeteciliğe de başladı: 1988'de intihal suçlamasıyla Dallas Morning News'ten stajyer olarak kovuldu, ancak daha sonra New Yorker'da müzik eleştirmeni olarak iş buldu.
New York Times Kitap Eki onu, "Madonna egolu Sylvia Plath" olarak tarif etmişti. Kendisi de bu tarifi kişisel Twitter hesabında kullanıyordu.
"Depresyon insanı derinden vurur"
Yazar ve gazeteci Derya Bengi Twitter hesabından yaptığı paylaşımlarda Elizabeth Wurtzel'in Roll dergisinde "Prozac Toplumu"nda yer alan Kurt Cobain'e dair yazının çevirisini paylaştı.