Ünlü oyuncudan annelik isyanı: Hangi adamdan çocuk yapayım?
Yalan Dünya'nın Açılay'ı Nihal Yalçın, annelikle ilgili "Merak ediyorum ama hangi adamdan çocuk yapayım?" dedi.
Ekranlara veda eden "Yalan Dünya" dizisinin sevilen
karakterlerinden Vasfiye Teyze'yi canlandıran Gonca Vuslateri'nin
"Türk'ten çocuk yapmam" çıkışından sonra bir dikkat çeken açıklama
da yine aynı dizinin Açılay karakterini canlandıran Nihal
Yalçın'dan geldi. Yalçın, annelikle ilgili, "Merak ediyorum ama
hangi adamdan çocuk yapayım?" çıkışında bulundu.
Seray Şahiner'in, Serap Uluyol'un "... Kızı" adlı hikayesinden
esinlenerek kaleme aldığı, Erdal Beşikçioğlu'nun genel sanat
yönetmenliğini yaptığı, İlham Yazar'ın yönettiği "Antabus" adlı
oyunda, çocukluğundan itibaren etrafındaki erkekler tarafından
hayatı yaşanmaz hale getirilen Leyla Taşçı karakterini Nihal
Yalçın, Milliyet Sanat dergisine konuştu.
Yalçın'ın açıklamalarından bir kısım şöyle:
"BU TABLONUN İÇİNDE KENDİMİ ÇARESİZ HİSSEDİYORUM"
* Leyla'nın hikayesinin benzerlerine hayatın içinde sık sık
rastlıyoruz. Bu ülkede kadın olmak size ne
hissettiriyor?
"Bu ülkede doğduğumuz andan itibaren korumamız gereken bir şeyle
büyüyoruz. Üstelik kimse bize neyi, kimden ve nasıl koruyacağımızı
öğretmiyor. Koruyamayıp başımıza bir şey geldiğinde de tıpkı Leyla
gibi en yakınlarımıza bile anlatamıyoruz. Bekaret olmasaydı
kadın-erkek ilişkileri nasıl konumlanırdı acaba? Cinsellik hep
tabu, yasaklar evin içinde başlıyor. "Kadınlar gülmesin" diyorlar,
hamile kadın sokağa çıkmasın istiyorlar çünkü hamile birini
gördüklerinde akıllarına gelen tek şey o kadının cinsel münasebette
bulunduğu! Bütün konuşmalar kadını cinsel obje olarak
konumlandırıyor.
Özgecan Aslan cinayetinin altında bile "Kadın tek başına minibüse
binerse olacağı bu!" mesajı vardı. Ne yapalım, kutularda mı
yaşayalım? Bu tablonun içinde kendimi çaresiz hissediyorum,
tıkanıyorum. Sürekli "Ben tek başıma ne yapabilirim?" diye
düşünüyorum.
"ERKEKLER 'GÖSTER PİPİNİ' DİYE BÜYÜTÜLÜYORLAR"
Erkeklere de doğdukları andan itibaren saçma sapan şeyler
kodlanıyor. "Göster pipini" diye büyütülüyorlar, "Erkekler
ağlamaz"ı duyup duygularını gösteremiyorlar. Romanda da geçiyor,
"Eline erkek eli değmemiş" diye bir tabir var. Erkek eli o kadar
pis ve kötü ki kadına değmemesi gerekiyor...
Bence asıl kurban erkekler zaten. Dediğiniz gibi doğdukları andan
itibaren saçma sapan cümlelerle tanımlanıyor ve bunun acısını
kadından çıkarıyorlar. Bütün kan bir organlarına pompalanınca
kafaları çalışmıyor. Kadın ne kadar güçlüyse, erkek o kadar güçsüz.
Erkeğin, kadının kaldırdığı acıyı kaldırması mümkün değil. Ben
üçüncü sayfa haberlerini okurken en çok "Bir adamı karısına,
kızına, etrafındaki herhangi birine şiddet uygulamaya götüren şey
nedir?" diye düşünüyorum. Nasıl bu hale gelebildiklerini
anlayamıyorum.
"DOĞDUKLARI ANDAN İTİBAREN ERKEKLİKLERİNİ İSPAT
ÇABASINDALAR"
* Erkeklerin bu hale gelişini de kadına bağlıyorlar,
"Erkekleri kadınlar yetiştiriyor" diye sıyrılıyorlar işin
içinden...
"Ben bu cümleden çok sıkıldım. Yeter artık! Bir anne tek başına
çocuk yetiştirmiyor. Çocuk sokakla temas halinde, okulda
gördükleriyle de şekilleniyor. Ayrıca devlet hiçbir zaman kadının
kendi istediği gibi çocuk yetiştirmesine izin vermiyor. Kadını da
devlet, sistem yetiştiriyor. Bu ülkede herkes kadınsılaşmaktan çok
korkuyor. Kadının inceliğinden, değiştirme potansiyelinden
korkuluyor. Kadın isterse dünyayı değiştirir ama bunu yapması için
sevmesi gerekir. Leyla kocası için "tecavüzcüm" diyor, böyle çok
kadın var bu ülkede. Sevmediğiniz bir yaratık üzerinize çullanıyor.
Sevişmek yok! Bu erkek olma ve iktidar hali hepimizin hayatına
sirayet etmiş durumda. En entelektüel erkek bile bir kadın
gördüğünde önce poposuna bakıyor! En çok da kadına şiddet uygulayan
hemcinslerine lanet okuyan erkekler yapıyor bunu. Doğdukları andan
itibaren erkekliklerini ispat çabasındalar, bu yüzden de kurbanlar.
Elbette bunu halledebilmiş erkekler de var ama çoğunluk böyle."
"HANGİ ADAMDAN ÇOCUK YAPAYIM"
* Leyla ilk öpüşmesini bir heykelle yaşıyor. Günümüzde de çoğumuz
bu durumdayız bence. İlişkilerimiz duygudan yoksun...
"Duygulardan çok eylemlerle ilgilenmeye başladık. Hayatımızda
sadece eylemler ve imajlar var. Kimse kendini açık etmiyor. Hal
böyleyken de kimse kimseye ulaşamıyor. Duygularımızı göstermiyoruz.
20'li yaşlarımızda sevdiğimiz insanı kıskandığımızda söylerdik.
Şimdi kıskansak da "Kıskanmıyorum" diyoruz. Biri karşımıza geçip
"İlişki istemiyorum" dediğinde, içimiz aksini söylese de "Ben de
istemiyorum zaten" diye yanıt veriyoruz. Geçenlerde çok sevdiğim
bir kız arkadaşım "Erkek avcı sen avsın. Sürekli kaçacaksın, bir de
adama kendini kahraman gibi hissettireceksin" diye akıl verdi bana.
Otobanda giderken otomobilinin yağ sinyali yanmış, hemen
sevgilisini aramış. "Ben zaten yağ sinyalimin yandığını biliyordum
ama gelip beni kurtarmak ona kendini iyi hissettirdi" dedi."
* Leyla "Bırakın, olmuyorsa olmuyor. İlla doğurup ne diye
sabinin de hayatını karartıyorsunuz?" diyor. Siz anne olmaya sıcak
bakıyor musunuz?
"Merak ediyorum ama hangi adamdan çocuk yapayım? Artık "Bir adamla
hayatımın sonuna kadar birlikte olayım, birlikte çocuklar
büyütelim" gibi bir hayalim kalmadı. Bana imkansız geliyor bu. O
yüzden olursa ayrılsak da saygı duyacağım, evladıyla ilgilenecek
bir adamdan çocuğum olsun isterim."