Artık hastalık geçti, gitti. Şimdi sabahları nasıl uyanıyorsunuz? - Hastalıktan önce de hayatı çok verimli yaşamaya kafayı takmış bir insandım, zamanı iyi kullanmaya çok önem verirdim. Hâlâ aynıyım. Hastalığı çok minimumda yaşadım, ön plana çıkarmadım. Sanırım bu bir savunma mekanizmasıydı.
Grip muamelesi yapanlardan mıydınız yani? - Evet, işi dalgaya da vurdum. Fantastik filmlere çok meraklıyım. Radyoaktif iyot tedavisi gördüğüm sırada “Arkadaşlarım arasında mutant olmaya en yaklaşan kişi ben oldum çünkü radyasyon aldım” diye düşünüyordum.
Hastalığa yakalandığınızda kaç yaşındaydınız? - Bundan üç sene önceydi. O zamanlar sizi tanıyorduk ama ne yaşadığınızı bilmiyorduk. Daha yeni öğrendik. - Neden biliyor musun? Ben bu hastalığı ‘hoop’ diye geçiştirdim, her şeyi sonradan idrak ettim.
Belirtileri nelerdi? - Bende hiçbir belirti olmadı. Annem tiroid hastası; aşırı zayıflıyordu, bir ara eklemleri tutmuyordu, eline bardak alamıyordu. “Bu hastalık daha çok kız çocuklarına geçer, kontrole gidelim” diye çok söyledi ama ilgilenmedim. Nodüllerim çıkmıştı. Çok önemsemedim. Bilinçsizlik işte... Ertesi sene rutin kontrol zamanı geldi. Doktora baktım, suratı değişti. Ekrana ben baktım, nodüllerin şekli değişmiş, bozulmuş. Kanser belirtisiymiş.