Şalter iniyor? - Hah, aynen! Düşünsene, reklam çekmem lazım ama kahve yasak. E ben neyle enerji alacağım?
Neyle? - En fazla portakal veya elma suyu... Esas bombayı şimdi söylüyorum: Bir günde kısa kısa üç reklam çekmem gereken bir haftam var ve bütün reklamları akşam 22.00’den sonra çekeceğimizi söylediler. Çünkü AVM, ancak o saatlerde boşalıyordu. Eyvah! - Gaye (Sökmen) Abla “Belki yapabilirsin” dedi. Akşam 22.00’den sabah 05.00’lere kadar çekim yapıyorduk ve bir tek ben enerjik kalıyordum. Nasıl? - Beyin şartlanınca, mucizevi şeyler yapabiliyor demek ki...
Tedavi süresince ağladınız mı? Filmdeki genç kız da kanser olmuştu, sinemada hüngür hüngür ağladım. Tedavi süresince sadece bir kere ağlamışsınız, doğru mu? - Eksik söylemişim. Bir sefer daha ağladım. İlk ağlayışım, atom tedavisinden sonra hastaneden çıkarken oldu. Atom tedavisi olduğum kurşun kaplı odadan çıkıp otoparka giderken bana bir görevli eşlik etti. Önce uzaktan radyasyon seviyemi ölçtü. Sonra “Ben ‘Gel’ demeden gelmeyin çünkü aramızda belli bir mesafe olması lazım” dedi. Oradan otoparka gidene kadar önden gidip hastanedekileri uyarıyor ve uzaklaşmalarını sağlıyordu.
Ama bu rencide edici bir şey. - İşte... Sonra, iyot tedavisi için yattığımda, yemeği getiriyor, kapıya koyup gidiyorlardı. Giydiğim her şeyi, ‘radyoaktif atık’ denilen çöpe atıyorum. Arada serum vermek için özel koruyucu kıyafetlerden iki kat giyinmiş hemşireler geliyordu. Onlara “Siz yanıma gelirken iki kat giyiyorsunuz. Siz benden bu kadar kaçarken, kim bilir şu an bana ne oluyor” dedim. “Her şey kanserden iyidir” dediler. “Peki, siz bunu giymezseniz ne olur” diye sordum.