Ünlü oyuncu Cem Özer Medyaradar'a konuştu: FETÖ'nün Türkiye'de ilk mağduru benim!
Ünlü oyuncu Cem Özer, Medyaradar’dan Alev Gürsoy Cimin’e çok çarpıcı bir röportaj verdi. Özer ve röportajcımız Alev’in gündeminde magazin değil, Türkiye gündemi vardı. Diğer sanatçılardan çok daha farklı bir çıkışı vardı Cem ÖZER’in. İşte o bomba röportaj:
“O Hayat Benim” dizisinin mafyöz kılıklı, kötü karakterli Kenan’ı…
Fox’da ekrana gelen dizide izleyicileri adeta çıldırtan Kenan
normal hayatta hiç de öyle kötü bir adam değil, bilakis mütevazı,
eğitimli, sevecen…
Onu siz yıllarca tiyatrocu ve oyuncu olarak tanımış olabilirsiniz
ama o aslında hukuk mezunu, hukuka çok hâkim bir isim…Onunla herkes
magazin konuşmak istiyor olabilir ama ben öyle yapmadım.
Hukuk derinliği de olan bir isim olunca ve son günlerde birçok
sanatçı veyahut şarkıcı referandum konusunda görüşlerini açıklamaya
başlayınca ben de Cem Özer’e “var mısın” dedim. O da “tabii ki
varım” dedi. Ama referandum görüşünü açıklamaya değil bu keyifli
röportaja…
Ha görüşünü açıkladı mı elbette. Peki evet mi hayır mı? Tabii ki
söyleyip de size o rahatı vermem. Sonuna kadar bu röportajı bal
gibi de okuyacaksınız.
Şaka bir yana değerli okuyucularım, bu röportajı ben çok büyük
keyifle yaptım ve bilmediğim birçok şeyi de öğrenmiş oldum…
Mesela Cem Özer, FETÖ’nün ilk mağdurlarındanmış… O dönem
Türkiye’nin en büyük gazetelerinden birinde yazıyormuş ve bu konuda
yazı yazdığı için sansüre kurban gitmiş. Dahası da var… Röportajda
okuyacaksınız…
Gelelim referandumda sanatçı görüşünü açıklamalı mı açıklamamalı
mı. Başkanlık gelmeli gelmemeli mi? Faydalı mı değil mi? Hepsi bu
röportajda gizli. İşte bir sanatçı gözüyle siyaset, referandum,
liderler, evet-hayır, FETÖ ve dahası…
Güneşli güzel günler diliyorum hepinize….
RÖPORTAJ: ALEV GÜRSOY CİMİN
TWİTTER: gazetecialev
Mail: [email protected]
FOTO: ANIL ARI
Türkiye için yine kritik heyecanlı bir sürece daha girdik…
Bir referanduma daha gidiyor… Kader seçimi de diyebiliriz. Ya
“evet” ya “hayır” diyeceğiz. Sanatçılar, futbolcular bu kampanyaya
dahil oldu. Bir sanatçı olarak bu konudaki duruşunuzu merak
ediyorum. Bu sürecin neresindesiniz?
Acun Ilıcalı görüşünü açıkladığı gün ben de açıklayacağım.
“ACUN ILICALI NE ZAMAN GÖRÜŞÜNÜ AÇIKLARSA
BEN DE O ZAMAN AÇIKLARIM”
Neden Acun, herkes ona yükleniyor, çok
acımasızsınız?
Zincir orada kopmadı mı benim bildiğim? O açıklasın söz ben de
açıklayacağım…
“EVET BEN DE VARIM
AMA…”
Sanatçıların görüşlerini açıklamasına nasıl
bakıyorsunuz?
Murat Boz’un verdiği cevap içeriğinde evet cevabı taşımıyor ki.
Türkiye için ben varım, sen de var mısın? Diyor ama ben şu oyu
vereceğim demiyor ki. Ya da birçoğu… Tabii net duruş sergileyenler
de yok değil. Bana gelince Evet, varım ben de oy vereceğim. Herkes
oy verecek ama kimse oyunun rengini açıklamadı ki şu anda
aslında.
“KİMSE ASLINDA GÖRÜŞÜNÜ
AÇIKLAMADI”
Rıdvan Dilmen başlattı zaten bu kampanyayı ama açıkladı
işte görüşünü?
Rıdvan da “evet” demedi ki aslında. “Ben de Türkiye için varım, oy
kullanacağım” dedi. “Anayasa’ya evet diyeceğim” demedi. O
kutunun içerisine yani sandığa girdiğinde insanın fikri değişiyor
zaten. Benim mesela şuna oy vereceğim, buna oy vermeyeceğim diye
sandığın başına gittiğimde fikir değiştirdiğim çok olmuştur.
Özellikle bağımsız milletvekilleri hakkında vermişimdir.
“SANATÇININ SİYASİ GÖRÜŞÜ İZLEYİCİYİ
ETKİLEMEMELİ”
Sanatçıların görüşlerini açıklaması doğru mu?
Sanatçıların siyasi görüşlerinin izleyiciyi etkilememesi lazım,
sorun orada. Sanatçı görüşünü tabi ki açıklayacak, dünyanın her
yerinde açıklar. Sanatçının yaptığı iş nedir? Müziği,
şarkısı, oyunculuğu, şovu her ne üretiyorsa onu satın alıyorsunuz.
Onun siyasi görüşle bir alakası yok ki. Atıyorum Cem Yılmaz
referandum oyunu açıklasa Evet dese ne yapacak Cem Yılmaz’ı
sevenler referandumda Hayır oyu verenler Cem Yılmaz’ı artık
izlemeyecekler mi?
“AFOROZ KORKUSU VAR
ÇÜNKÜ”
‘Evet’çiler oyunu açıklıyor ama Hayırcılar oyunu rahat
açıklayamıyor, işini kaybetme korkusu ve endişeleri var deniliyor.
Sizce bu doğru mu ve sanatçılarda bir çekingenlik söz konusu
mu?
Oyunu veyahut görüşünü açıklayan yine açıklıyor ama endişe var
mıdır elbette. O neden kaynaklanıyor? İşte o tam bir aforoz
kültüründen kaynaklanıyor. Çünkü aç kalıyor adam başka bir mesleği
yok ki.
“EN BÜYÜK CEREMEYİ BEN
ÇEKTİM”
İktidar baskı yapmasa bile toplumun belli bir kesimi
yapıyor bunu galiba?
Kraldan çok kralcılık yani. Tabi ki bu çok oluyor ve ben bunun
ceremesini çok çekmiş bir insanım.
“GÜLEN YÜZÜNDEN TELEVİZYONLARDAN AFOROZ
EDİLDİM”
Var mı peki örnekleri. Mesela neyin ceremesini çektiniz,
yaşadığınız bir örnek rica ediyorum?
Var tabi ki hem de çok. Mesela televizyonlardan aforoz edildim ben.
Herkesin rahmetli Ecevit dahil muhterem kişi ilan ettiği Fettullah
Gülenle ilgili yıllar önce Hürriyet gazetesinde basılmayan bir yazı
yazdığım için. Ayrılırken de bana başka bir yazı gönder dediler
bunu gireceğiz diye ben de dedim ki yazımı ben gönderdim bunu
basana kadar ben başka yazı göndermem. Basmadılar ben de başka bir
yazı yazmadım. Ama bir istifa mektubu gönderdim ben
Hürriyetimi istiyorum diye.
Yazı yazdığınızı bilmiyordum…!
AAA o dönem ne dayak yedim bu yüzden bir bilsen. Ertuğrul Özkök
benden yazmam istedi gazetede. O dönem tabii çok popüler ve
medyatik bir ismim. O zaman ki medyatik tiplerin ilk yazarı
bendim.
“FENA DAYAK YEDİM”
Kimden dayak yediniz bu arada?
Toplumdan. Bir yazı yazmadığı kalmıştı vs. şeklinde. Çünkü herkes
beni talk şovcu, sunucu sanıyor. Ama kimse demiyor ki hukuk
okumuş, oyuncu. Ama Seda Sayan’lar falan yazmaya başlayınca onlar
alkış aldı.
“O GENEL YAYIN YÖNETMENİ BANA DEDİ
Kİ”
Gazeteye başlayışınız nasıl oldu?
Ertuğrul Özkök dedi ki ”senin gazetede yazmanı” istiyorum. Ben de
“olur yazarım” dedim. O benden gezdiğim tozduğum yerleri yani
seyahat yazıları yazmamı istedi, ben de “hayır yazamam” dedim. O da
“yazmalısın” dedi. Ben de “gezdiğim yerleri yazmam” dedim. Eee ne
yazarsın dedi. Ben de aklıma ne gelirse onu yazarım dedim. Kimi gün
siyasi yazarım kimi gün birini eleştiririm. O da bunu kabul etti ve
başladım yazmaya…
Peki, yazınızın sansürlenmesi nasıl oldu?
O dönem Ecevit dâhil herkes Fetullah Gülen'i muhterem bir insan
olarak görüyordu ve çekiniyordu. Doğal değil mi?
“FETÖ’NÜN İLK MAĞDURLARINDANIM, KAPILAR
HEP YÜZÜME KAPANDI”
Siz de FETÖ mağdurusunuz yani?
İlk mağdurlardan biriyim tabi ki. Bütün kapılar suratıma
kapandı. Hakkımda iftiralar, yalanlar, psikolojik hareketler şunlar
bunlar… Çektiğimi bir ben bilirim…
“FETÖ BENİ KANDIRAMADI
ÇÜNKÜ…
Şimdi seviniyor musunuz onların başına
gelenlere?
Onların bunca zaman gerçek yüzünü görmeyenlerin başına gelenlere
üzülüyorum. Beni neden kandıramadı Fettullah? Benim gibi olan
birkaç kişiyi neden kandıramadı? Çünkü ben rasyonel bir insanım.
Dogmatik değilim.
Hiç ah ettiniz mi FETÖ’ye. Size yaşattıklarından
ötürü?
Kimseye ah etmedim. Şeytan insanı 3 tane duyguyla ele geçirir. Kin,
öfke ,intikam bu duyguları hayatınızdan çıkarmalısınız.
Adalet bir gün yerini bulur diyorsunuz…
Eğer ah edip intikam duygusuyla yaşarsam karşımdaki kişiye benzemiş
olurum. Yani birinden bir kötülük gördüğümde günü gelip ben sana
bunu ödetirim dersem ben de ona benzemiş olurum.
“BENİ ENDİŞE İLE ARADI AMA BEN HİÇ ENDİŞE
ETMEDİM”
Bir de üstüne darbeye kalkıştılar… Sahi 15 Temmuz gecesi
neredeydiniz, ne düşünüyorsunuz? O günden bugüne Türkiye’de ne
değişti? Nasıl bir süreçti?
15 Temmuz gecesi evdeydim. Müzik dinleyip, kitap okuyordum. Uğur
Uludağ arkadaşımla birlikte Temmuz’da film çekecektik. Temmuz’un
son haftası başlayacaktık, telefon açtı saat 22.30 gibi. Sadece o
gün bu tarafa geçiyordum köprüden, köprü girişinde olağanüstü bir
durum hissettim. Makam araçları 40-50 araçla birlikte sirenlerle
emniyet şeridinden normalde geçerlerdi ama bu kez polis araçları
akrepler falan. Yolu kesmişlerdi köprüye girişin. Bir böyle
güruh geçti gitti, onlar kaybolana kadar açmadılar trafiği. Dedim
ki bu Başbakan falan olmalı yani Dolmabahçe istikametine falan da
gidiyorlar. Bir şey var dedim. Ya savaşa girdik, Suriye’den bu
tarafa roket atıldı diye düşündüm. Ofise geldim baktım hayat
normal. Dedim bir şey yok herhalde. Belki havaalanına falan
yetişecek diye düşündüm. Sonra eve gittim kitap okuyorum Uğur
Uludağ aradı beni “abi” dedi “kader film yapmamızı istemiyor” dedi.
“Ne oldu” dedim. “Sen neredesin” dedi “evdeyim” dedim. Darbe oldu
dedi. Camdan dışarıya baktım hiç öyle darbe olmuş gibi bir durum
yok. Bir de ben 12 Eylül’ü yaşamış bir insanım. Televizyonu aç dedi
televizyonu açtım baktım TRT sadece hava durumu veriyor onda
bir tuhaflık var diğerleri yayında işte şöyle böyle oluyor
diye anlatıyor. Dedim ki rahat ol, darbe böyle olmaz. Allah’tan o
Fetö’cülerı ordudan ihraç etmişler çünkü darbeyi beceremeyenlerle
savaşa girersek bunlar ne strateji ne lojistik hiç bir şey
bilmiyorlar. Böyle darbe mi olur? Yani bu bir tiyatro oyunu değil
çünkü aktörler bir bedel ödüyorlar. Bu salakça başarısızca bir
kalkışma. Böyle darbe yapılmaz o yüzden rahattım bir endişem yoktu.
Çünkü zaten hiyerarşik düzende yapılmamış bir darbe girişimi. Daha
önce yaşadık onu 1960 ihtilalinden sonra Albaylar cuntası
kalkıştılar onlar da derdest edildiler. Çünkü bunlar bir tek Güney
Amerika’da oluyor. Cunta dediğiniz nedir darbe ile farkı, cuntada
emir komuta zinciri yoktur. O yüzden çok endişe etmedim. Bir de
artık 12 Eylül gibi değil, dünyada günün şartları da değişti. Artık
darbe yapmak o kadar kolay değil.
“NE ENDİŞELİYİM NE DE
İYİMSER”
Post modern darbeler var artık
Ona da izin verenler düşünsün. Vermeyin yani niye izin
veriyorsunuz.
“ANAYASAYI METİN OLARAK ZAYIF
BULUYORUM”
O halde biz yine asıl gündemimize yani referanduma dönelim.
Nasıl buluyorsunuz bu referandumun içeriğini?
Ben hukuk okudum. Bizim Anayasa profesörümüz de Server Tanilli idi.
Dünyadaki sayılı anayasa profesörlerinden biri. Ders kitaplarından
biri uygarlık tarihiydi öyle söyleyeyim. Benim genel kültüre merak
salmama ilham veren bir kitaptır. Klasik resim’den, baleye kadar
her şey vardır bu kitabın içerisinde. Bir kere ben anayasayı
metin olarak zayıf buluyorum. Kendini çok izah edebilen bir anayasa
değil, üç kere okudum anlamadım. Anlamadığım bir sürü şey var ve
ben hukuk okudum. Anayasa metinleri çok net ve açık olmak
zorundadır. Metnin hiçbir şey olmasa bile tekrar elden geçirilip
sadeleşmesi gerekir. Halkın anlayacağı bir dil olması gerekir.
Amerikan anayasası toplam 11 madde ve 7 sayfadır bu kadar açık ve
net. Anayasa budur. Temel prensipleri koyarsın insanlar temel
düşüncelerini ifade etme özgürlüğüne sahiptir burada biter. Falanca
durumlarda bu özgürlüklerinden diye bir açıklama olmaz
anayasada.
“BAŞKANLIK SİSTEMİNE BEN SICAK BAKIYORUM
AMA”
Başkanlığa sıcak bakıyor musunuz?
Başkanlık sistemine ben sıcak bakıyorum ama nasıl olacağı önemli…
Şöyle söyleyeyim; Avrupa’daki birçok gelişmiş ülke parlamenter
sistemle yani bizim bildiğimiz başbakanlık sistemiyle yönetiliyor.
Hepsi de gayet iyi yönetiliyor onlar da iki başlılık çıkmıyor.
Bizde o sistemde sıkıntı oluyor. Mesele sistem de değil. Siz
arabayı ne kadar değiştirirseniz değiştirin sürücüsü yine bizim
emniyet şeridine giren, sürücüsü yine bizim sinyal vermeden dönen,
sürücüsü yine bizim hız limitlerine uymayan adam olduğu sürece siz
onun altına hangi arabayı verirseniz verin o kazayı yine yapar. O
yüzden ben ne endişeliyim ne mutluyum ne böyle bir şey değişecek ne
de Türkiye çağ atlayacak.
“TÜRKİYE’DE NE REJİM DEĞİŞİR, NE DE ÜLKE
DEĞİŞİR”
Bu yeni sistemle “Rejim değişecek” endişesi taşıyan bir
kesim de var ama?
Yok, Türkiye’de bir rejim değişikliği olacağını hiç sanmıyorum ben.
Karanlığa gireceğiz diye de bir endişem yok. Benim çünkü araba
değişiyor yine aynı adamlar kullanacak durum değişmeyecek ki. Ben
aşağı yukarı herhalde bir 15 iktidar 8 lider gördüm bir şey
değişmedi. Değişeceğini umuyoruz ama hiçbir şey değişmiyor.
“HEP TEK ADAMLIKTI ZATEN. CHP’DE TEK
ADAMLIK YOK MU?”
Tek adamlık sistemi deniliyor mesela?
Hep tek adamlıktı zaten. CHP’de tek adamlık yok mu? Ön seçim
yapıyorlar kaç tane milletvekilini ön seçimle seçiyorsun. Ön seçimi
yapan delegeleri kim seçiyor. Bir taraf sürekli kazanıyorsa demek
ki bir taraf çok zayıf. Ben açıkça söylüyorum. Benim bir tane
düşüncem var. AKP’ye kızanlar var bağıranlar çağıranlar bu kadar
hoyrat olmaya da gerek yok. Yaşam tarzımızı değiştirecekler
diyorlar? Yaşam tarzını değiştirenleri söyleyin bana? Siz
değiştirdiniz mi yaşam tarzınızı? Hayır. Ben de değiştirmedim.
MENDERES, DEMİREL, ÖZAL TEK ADAM DEĞİL
MİYDİ?
Zaten tek adamlık sistemi ben bildim bileli var. Menderes, Demirel,
Özal tek adam değil miydi? Sağ zaten tek adamlık üzerinedir. Lider
üzerine kuruludur. Bakın geçmişte ki sağ görüşlü partilere
liderleri öldükten sonra kaybolup gitmişlerdir.
“ÖZGÜR DEĞİLİM AMA AK PARTİ YÜZÜNDEN
DEĞİL”
Özgür müsünüz Türkiye’de ya şöyle sorayım ne kadar
özgürsünüz?
Değilim. Türkiye’de kimse özgür değil. Bunu AK Parti’ye
indirgemekte çok yanlış. Ben kişi, parti üzerinden değil düşünce
üzerinden konuşmayı seviyorum. Türkiye’nin sistemi özgür değil.
Bakın bir ülkede demokrasi toplumun en küçük birimi nedir aile.
Ailemizde özgürlük var mı? Yok. En demokratım diyen ailede kız
çocuğu ile erkek çocuğa tanınan haklar eşit mi? Hayır. O zaman neyi
konuşuyoruz. Kadınla erkek aile içerisinde eşit mi? Hayır. Bunu da
veren kadın o erkektir yapar diyor.
Tiyatrolarda da bir yığın değişiklikler, görevden alma oldu. Mesela
sanat camiasının ve sanatçıların özgür olduğunu düşünüyor musunuz?
Ya da şöyle sorayım; İktidarın sanatçılara bir baskısı olduğunu
düşünüyor musunuz? İktidarın sanat anlayışına nasıl
bakıyorsunuz?
Bizim gibi ailesinde demokrasiyi oluşturamamış ülkelerde iktidarı
kim ele geçirmişse o kendi üslubuyla baskısını yapacaktır. Mesela
CHP’li belediyelerde de bazı yerlerde var. Sanıyor musunuz ki
oralarda baskı yok. İktidar kimin elindeyse ipler onun elinde bu
kadar.
“ONUNCU YIL MARŞINDAN DA MEHTER MARŞINDAN
DA SIKILDIM ÇÜNKÜ “
Benimle şu anda röportaj yapıyorsunuz konuştuklarınızdan
dolayı dizilerden filmlerden olurum korkusu oluyor mu?
Ben kişiler ve olaylar üzerinden değil, ben bir felsefe üzerinden
konuşuyorum. Hayatım boyunca böyle konuştum. Benim derdim
Kılıçdaroğlu, Erdoğan ya da şu bu değil. Sistemin kendisi.
Türkiye’de ki birleşik kaplar meselesi. Biz neysek şikayet
ettiğimiz her şey bizden çıkıyor. Değiştirmeye çalışıyorsak önce
kendimizden başlamamız gerekiyor. Ben şeyden de sıkıldım. Bağdat
Caddesi’nde oturuyorum. Her özel günde onuncu yıl marşı
çalınmasından sıkılıyorum. Onuncu yıl marşı adı üstünde ya 90 yılda
başka bir şey üretemedin mi? Sıkıldım. 15 Temmuz olayından sonra
halk sokaklarda Mehter Marşı çalarak geçiyor. Bu da beni mesela
rahatsız ediyor Mehter Marşı dediğin marş yeniçerinin marşı ve
yeniçeri askeri darbe yapan bir ocak. Askeri darbenin temeli
yeniçeriler. Bunun farkında değil insanlar. Hepsinin güzel
taraflarını neden bir arada yapamıyoruz. Bakın beyazı beyazın
üzerine koyarsanız ayırt edemezsiniz. Beyazı siyah üzerine
koyarsanız hem beyaz hem de siyah ortaya çıkar. Renklerle bir arada
güzeliz.
“HEPSİNİN CİHANGİR’DE EVİ VAR HEM BİZİM
VERGİMİZLE”
Sanatçılar da bir yere yaranmak için bazen sanki abartıyor.
Mesela en son Yavuz Bingöl’de gördük bunu, Meltem Cumbul linç
edildi mesela? Görüşlerini açıklıyorlar ama hepsi farklı bir
tarafa?
O görüşlerde şöyle bir şey var. Mesela ben de linç edildim neydi o?
Devlet Tiyatroları ödenekli tiyatrolar opera ve bale kapatılmalı.
Çünkü o kişileri tanıyorum ben heyecan içinde gidiyorlar sonra
sezon sonu oh bana oyun asmamışlar diyorlar. Oynamadan para
kazanmanın peşindeler ve hepsi dizi kovalıyor. Ama sigortalılar ama
bir ay tek bir ay çift maaş alıyorlar hepsinin Cihangir’de evi var.
Çalışmadan benim vergimle para kazanıyorlar oyun çıktığı zaman da
oyuna üzüle üzele gidip üff yine oyun çıktı Doğu’da turne aman of
yapıyorlar. Bunu niye konuşmuyoruz hiç? Ben aç kaldım
oyunculuk yapıcam diye benim çocuğum aç kaldı. Özel tiyatrolarda
sorun olduğunda siz bizim arkamızda durdunuz mu? Siz bizim
alanımıza ne hakla giriyorsunuz? Bırakın da dizilerde ben ve benim
gibiler oynasın. Sen hem devletten maaşını al, hem yeşil
pasaportunu al, hem garantini al, hem sigortanı al hem de çöreklen
gariban oyuncunun ekmeğini elinden al devletten izin al maaşını al.
Yani devletin tiyatrosu olmaz. Devletin tiyatroya ayırdığı bir
bütçe olur bunu da sanatçılardan bir kurul oluşturur o bütçeyi de
onlar yönetir onlar özel tiyatrolara dağıtılır. Çünkü özel tiyatro
devletin tiyatrosu ile nasıl mücadele edebilecek? Ben size bir şey
söyleyeyim bunu neden kimse söylemiyor? Devlet tiyatrolarında bir
dekor maliyeti 600 bin lira. Ben o paraya ev yaparım be ne dekoru.
Nereye gitti bu paralar? Özel tiyatroda aynı dekor 30-40 bin liraya
yapılıyor da neden devlet tiyatrosunda 600 bin liraya yapılıyor.
Evet AKM açılmalı ve AKM’de bende oynamalıyım. Ben neden
oynayamıyorum AKM’de?
Neden oynayamıyorsunuz sahi?
Bir kere devlet tiyatrosunu yönetenler ve devlet tiyatrosu
sanatçıları özel tiyatrolarla ve sanatçılarıyla bir barışsın ya da
ödenekli tiyatrolar diyelim. Ondan sonra bu durumu konuşalım.
“SANAT ZORLUKLA
YEŞERİR”
Bayağı da devlet tiyatrolarından istifalar oldu son
dönemde?
Sanat zorlukla yeşerir. Öyle keyif içerisinde yeşermez. Özel
tiyatroların devlet tiyatroları ile rekabet edebilmesi için
devletin özel tiyatrolara bütçe ayırması gerekir.
SANATÇILARIN İÇERİSİNDE FETÖ’YE YASLANMIŞ
BİR SÜRÜ İNSAN VAR
OHAL’deyiz ya KHK kararları ile ihraç edilen tiyatrocular
da oldu?
Sadece sanatçılar değil ki. Gazeteciler, akademisyenler…
Cumhurbaşkanı kendi söyledi at izi it izine karıştı diye.
Sanatçıların içerisinde FETÖ’ye yaslanmış bir sürü insan var.
Sanatçı özgürdür, hiçbir yere yaslanmaz. Ben ne CHP’den ne AKP’den
ne MHP’den ne de HDP’den medet umarım. Birileri bir medet umacaksa,
onlar benden medet umsun. Ben özgür bir insanım ve dilediğim
şekilde konuşur ve anlatırım. Ama bunu anlatırken bir şeyleri yakıp
yıkmamak lazım. Ben bir TV yayınında söyledim. Cumhurbaşkanı ile
aynı siyasi görüşte değiliz. Ama ben Kılıçdaroğlu ile de aynı
görüşte değilim. Ben HDP ile de aynı görüşte değilim.
Kiminle aynı görüştesiniz peki?
HDP kendini bir sol parti olarak nitelendiriyor ama sol bi
entegrasyon peşindedir. Sol’da ırk, dil, din olmaz. Sol
mücadelesini sınıf üzerinden verir. Tek kimliği vardır sınıfsal
kimlik.
“HDP BUNU BECEREMEDİ”
Mesela şu anda Demirtaş hapiste HDP zor bir süreç
geçiriyor?
Yönetselerdi süreci adam gibi. Bu halk onlara 7 Haziran’da büyük
bir kredi verdi. Ne yaptılar? Terör örgütü ile aralarına mesafe
koyamadılar. Koydularsa da ben hissetmedim. Koyduk diye yırtınsan
da sen orada bu bir algı meseledir.
EVET, TELAŞ ETMEYİN DEĞİŞEN BİR ŞEY
OLMAYACAK
Konuştuklarınızdan ben de şunu hissettim; Evet ya da Hayır
hangisi çıkarsa çıksın değişen bir şey olmayacak?
Evet, telaş etmeyin değişen bir şey olmayacak. Göreceksiniz ertesi
gün her şey aynen devam edecek. Şu andaki durumda zaten parti
ayırmaksızın söylüyorum meclisteki vekilleri siz mi seçiyorsunuz?
Siz milletvekiline mi oy veriyorsunuz? Tanımıyorsunuz bile. Ben
size söyleyeyim Beşiktaş’taki vekilleri sayın bana, oy verdiğiniz
vekilleri ön seçimle gelenler dahil? Sayamazsınız… Zaten bu duruma
parti genel başkanları karar veriyor. Zaten tek adamlar. Kulüplerde
de tek adamlar. Siz şey mi zannediyorsunuz? En kurumsal firmaya
gittiğiniz de o kurumsal firmalar biz kurumsalız. Bir işin olur
mesela tanıyorsunuzdur aileyi, işine geliyorsa oradaki sorumluyu
arar ve der ki Cem’in bir fikri var halledin der hallolur. İşine
gelmezse Cemcim biz kurumsal bir firmayız sen bir sorumlu
müdürümüzle görüş o okey derse tamamdır der sen kapıdan çıkarsın
satış müdürünü arar cem geliyor yapmayın der. Ben bunu çünkü
tiyatro yaptığım dönemde bir bira markası tiyatrolara sponsor
oluyordu. Benim de arkadaşımın yeğeni holdingin sahibi. Gittim
Cemcim ona bizim bilmem ne müdürümüz karar veriyor dedi bir tane
görgüsüz bir adamla görüştüm ve sponsor olmadılar. Türkiye’de
bileşik kaplar diyorum ya holdinginden, marketine, muhtarlığından,
tiyatrosuna aileden başlıyor. Zaten bir demokrasi zaten bir
kurumsallık diye bir şey yok.
“SOSYALİST OLDUĞUM İÇİN İFLAS
ETTİM”
Türkiye’de peki en çok neyi özlüyorsunuz?
Hayallerimi özlüyorum. Ben sosyalist bir adamım. Evet benim çok
pahalı arabalarım oldu evet ben çok pahalı evlerde oturdum, ama
şimdi hiçbirisi yok ve sosyalist olduğum için iflas ettim. Çünkü
kriz dönemlerinde işçi çıkarmadım. Ya da reklam ajansını kapatmaya
karar verdiğimde insanları kapının önüne koymadım. Kendinize burada
aldığınız maaş kadar bir iş bulana kadar devam edeceksiniz
dedim.
FOX’ta O Hayat Benim adlı dizi de oynuyorsunuz, nasıl
gidiyor?
İyi gidiyor. Orada da ben bir şey yapmaya çalışıyorum. İlk birkaç
ay standart, kötü adam bir mafyöz bir karakter oluşturdular. İşte
takım elbise, beyaz gömlek, falan… Dedim ki bu şablondan çıkalım
ben böyle kolyesi, küpesi, bilezikleri falan olan daha tarz iyi
giyinen çünkü kötü adamlar iyi giyinir.
“İKTİDARA DA MUHALEFETE YALAKALIK
YAPMAM”
Mesela şunu neden yapmıyorsunuz? İktidara daha yakın olup
daha büyük diziler ve projelerde oynayabilirsiniz? Mesela iflas
etmişsiniz varlığınıza varlık katabilirsiniz en kolay yolu? Neden
yapmıyorsunuz?
Ama ben muhalefete de yalakalık yapmıyorum ki?
Ama muhalefete yalakalık yapmanın bir anlamı ya da getirisi
yok ? Ama iktidara yakın duranlar örneğini düşünelim? Tek bir
diziyle kalmaktansa milyon dolarlar kazanabilirsiniz?
Ben Beşiktaşlıyım. Yılarca arkadaşlarım başkanlık yaptı. Serdar
Bilgili olsun, Fikret Orman olsun, rahmetli Süleyman Seba olsun
beni kongre üyesi yapmak istediler. Ama ben kongre üyesi bile olmak
istemedim.
Niye?
Eleştirme hakkımı kaybederim.
En sevdiğiniz lider kim Türkiye’de?
Yok. O liderler işlerini yapmak için oradalar işini yaparlarsa
gider oyumu veririm.
“BEĞENDİGİM TEK LİDER
O”
Sosyalist bulduğunuz bir lider yok mu kendinize yakın
olan?
Yok nerede. Var mı? Bir tanesini beğeniyorum. Tunceli Ovacıktaki
belediye başkanını beğeniyorum. Çalışıyor, makam arabası olmadan
işini yapabiliyor. Demek ki makam arabasına ihtiyacın yok. Demek ki
komin oluşturmak bizim geleneğimizde vardır imece diye bir şey var.
Bize yıllarca Amerika’nın Nato’ya girdikten sonra kapitalist
sistemin enjeksiyonuyla komünizm öyle bir şekilde anlatıldı ki
çünkü komünizm de kapitalizm gibi, parlamenter sistem ve başkanlık
sistemi gibi uygulamayla alakalı. Stalin’den sonra Stanilizmi siz
komünizm diye dünyaya gösterirseniz Rusya’nın uygulaması olmaz.
Orada da bir ayrıcalıklı sınıf oluşturursanız ona komünizm denmez
ki.
“CHP’Yİ HATALI
BULUYORUM”
Ne çıkar referandumdan var mı bir tahmininiz? Evet, mi
hayır mı?
Evet de çıksa kıl payı hayır da çıksa kıl payı bir hayır çıkacak. O
kadar gri ki herkesin kafası çok karışık. Yani gerçekten Tayyip
Erdoğan’ı çok seven AK Parti’nin politikalarında mutlu olan
insanlar bile kararsız. Neticede hepimiz ölümlüyüz. Bir gün senin
sevdiğin ve tuttuğun adam gittiğinde senin sevmediğin bir adamın
gelme ihtimali var. Bence elden geçmesi gerekiyor. Bu işte CHP’yi
hatalı buluyorum. Topyekün biz reddediyoruz. Buraya kadar girmiş
artık görün artık biz bunu meclisten geçirmeyeceğiz geçti mi geçti.
Bir de gücünü bil. Bu şey gibi 6 yaşında çocuğun bana kafa tutması
gibi. Meclisten geçeceği de belli. O zaman gir bazı yerlerini
biz okey diyoruz ama şu seçim yasasını şu partiler
kanunu bir organize edelim ki o zaman bu sistem çalışsın. Meclis ve
yürütmeyi, yasama ve yürütmeyi ancak öyle ayırabiliriz. Partili
başkan olsun ama partinin genel başkanlığı olmasın. Amerika’da da
partilidir başkan ama genel başkan değil. Buralarda düzgün bir şey
çıkartılabilirdi yani parlamenter sistem başkanlık sistemi sanki
başkanlıkta parlamento yok.
MHP ile ilgili kanınız nedir?
Beğenseydim MHP’li olurdum..
Bir ara bir röportaj vermiştiniz orada sizin çok geniş bir
adam olduğunuz düşünüldü, sevgilimin sevgilisi olabilir, eşimin eşi
olabilir tarzında? Şu an karşımda bu kadar derin konuşan bir adam
varken o geniş Cem Özer profili nereden çıktı?
Oradaki bir icazet anlamında söylenmiş bir şey değil. Herkesin eşi
herkesi aldatabilir bunu bilemezsin ki. Ama hiç aldatmayan o
bildiğimiz anlamda tensel teması olmayan senin yanında zannettiğin
kadın veya erkek gece sen yanındayken zihninde bir başkası ile
sevişiyorsa bu bir aldatma değil midir? Esas aldatma budur ya.
“BEN ÖYLE GENİŞ BİR ADAM
DEĞİLİM”
Sevgilim başkasıyla yatabilir bunu aldatma saymam'
demişsiniz, çok şaşırdım karşımdaki bu sosyalist adamın o
sözlerine.
Evimin kapısı açık buyurun, ben öyle bir adam değilim. Bu olay çok
çarpıtıldı. Bu bir icazet anlamında değil ki ama çok seviyorsam çok
içimde ise o insan bir sebeple yapmışsa belki de affedebilirim
bilmiyorum yani böyle bir şeyle karşılaşmadım. Zihinsel olarak
olabilir gibi geliyor olmalı, öldürmeli miyiz? Ya benimsin ya
toprağın deseydim kahraman ilan edilecektim. Bu ülkede aydını da az
okumuşu da cahil kabul ettiğimizi de her seviyede ki insan
mülkiyete önce insan bedeni ve ruhundan başlıyor. Ben bir insanın
ne bedenine ne ruhuna ipotek koyamam. Sen benimsin ne demek ya. Ben
kendime aitim. Ben ne siyasi bir partiye ne bir futbol kulübüne ne
bir insana aitim ben kendime aitim.
Bu güzel röportaj için size kocaman bir teşekkür
ediyorum…