Ünlü mizah yazarı Vedat Özdemiroğlu: Biraz ağır olacak ama Penguen'in beyin ölümü gerçekleşti!
Uykusuz adlı mizah dergisinin usta yazarı Vedat Özdemiroğlu, Penguen ile ilgili ilginç açıklamalar yaptı.
"Uykusuz" adlı mizah dergisinde "Bebek Kafası" köşesini hazırlayan
Vedat Özdemiroğlu, geçen günlerde yayın hayatına devam eden
"Penguen" dergisiyle ilgili olarak "Belki biraz ağır olacak ama
Penguen'in beyin ölümünün gerçekleştiği yönünde. O mizah tükenmişti
ve orada mesela Mustafa Satıcı, Özer Aydoğan, Barış Atar gibi
elektrikli, genç yeni solukların dergiden kesilmesi ile çöküş
başlamıştı" dedi.
Boyun Eğme dergisine konuşan Özdemiroğlu'nun açıklamalarının ilgili
bölümü şöyle:
Merhaba. Bugün sizinle, mizah dergiciliğinin krizi
konusunda sohbet etmek istiyoruz. Önce Gırgır kapandı, ardından
Penguen basılı olarak çıkmayacağını açıkladı. Yayın hayatına devam
edemeyen başka dergiler de var. Genel olarak mizah dergiciliğinin
bir krizden geçiyor olduğunu söylememiz mümkün. Öncelikle, “Buraya
nasıl gelindi?” sorusuyla başlayalım isterseniz.
İstanbul’da çıkan mizah dergilerinin tarihi 1870'e kadar gider ama
Gırgır dergisini, yani mizahın kitlesel tirajlara ulaştığı,
popülerleştiği, mizah dergisi almanın moda olduğu dönemi ele
alırsak, sonraki bütün dergiler ayrılan grupların kendi
maceralarını deneme istekleri ile ortaya çıktı. Bu bazen bir ekol
çerçevesinde, bazen derginin idaresine bir tepki olarak ama
genellikle kadro fazlalığından gerçekleşti. Gırgır'ın barındırdığı
mizahçı sayısı, şu andaki bütün dergilerdeki mizahçı sayısının
toplamından daha fazlaydı. Gırgır bir okuldu.
Zamanla tirajlar azaldı, kadrolar küçüldü. Gırgır'ın 80'lerdeki
misyonunu 90'larda Leman üstlendi. Penguen ve Uykusuz da Leman'dan
ayrılan grupların çıkardığı dergilerdir. Özetle, 80'lere Gırgır,
90'lara Leman damgasını vurdu. Ardından kısa bir Penguen rüzgarı
esti. 2000’lerde ise, ben orada yazmama rağmen objektif
konuşuyorum, belirgin olan Uykusuz mizahıdır.
Gırgır'ın kapatılması ve Penguen'in kendini kapatması iki ayrı
konu. Gırgır'ınki gereksiz argo ayıklansa gayet masum olacak bir
Hz. Musa karikatürünün yayınlanmasından ötürü yönetimin almak
zorunda kaldığı bir karar. Demek ki mizah dergilerinin
güçsüzleştiği, cılızlaştığı, kendi değerlerini üretemez hale
geldikleri bir dönem yaşıyoruz. Biz burada çayımızı içip rahatça
konuşurken Musa Kart kardeşimiz hapiste ve bir çizerin hapiste
olması zaten benim işimi boşa çıkarıyor, devlet şu an bilfiil kara
mizah yapmakla meşgul.
Penguen'inki ise başka bir durum. Ekonomik zorluklar ya da
hükümetin baskıları var ama bir dergi “okuyucu bizi artık almıyor”
diye ağlaşarak kurtarılmaz. Sen dergiyi yaparsın, beğenirler,
alırlar ve yaşarsın. Kişisel kanaatim, belki biraz ağır olacak ama
Penguen'in beyin ölümünün gerçekleştiği yönünde. O mizah tükenmişti
ve orada mesela Mustafa Satıcı, Özer Aydoğan, Barış Atar gibi
elektrikli, genç yeni solukların dergiden kesilmesi ile çöküş
başlamıştı. Takımdan yıldız oyuncuları keserseniz takım çöker.
Penguen'in kapanma sürecinde birtakım duygusal yazılar
yazıldı ama konu döndü dolaştı “basılı yayın dönemi bitti” gibi bir
yere geldi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bakın, açık konuşacağım. Siz az önce bana Boyun Eğme’nin basılısını
halini değil linkini verseydiniz beni bu kadar mutlu etmezdi. Ben
elimde bu kağıdı tuttuğum için memnunum ve yalnız değilim.
Aplikasyonlar vs. yine olabilir ama bu kağıdın ölümünü göstermez.
Niçin aylık kültür-sanat dergileri o kadar satıyor? Onlar da kağıt.
Niye aynı sıkıntıyı onlar yaşamıyor da Penguen yaşıyor?
Bildiğim kadarıyla Penguen'i anlatayım, yanlışsa arkadaşlar
düzeltir. Penguen’i -ben de Leman'dayken- Metin Üstündağ, Bahadır
Baruter, Erdil Yaşaroğlu ve Selçuk Erdem ayrılarak kurdu. Sonradan
Metin ayrıldı ve dergide de yazmamaya başladı. Bahadır da ayrıldı
ama sadece ortak olarak ayrıldı, çizmeye devam etti. Yani dergi
Selçuk ve Erdil’e kaldı. Ben eminim ki Selçuk ve Erdil, aynı
zamanda Bahadır ve Metin de Penguen dergisinde üretilen mizahın
artı-değeriyle mal mülk edindiler. Normal şartlarda dergi çıkmaza
girdiğinde bunların, derginin yapımcıları ve patronları olarak,
tabiri caizse zulalarını patlatarak yola devam etmeleri gerekir.
Sosyalizmi savunan dergilerde patronaj sistemini getirip aslan
payını alıp sonra da ağlaşarak dergiyi kapatmak biraz yalandan
penaltı bekleyen futbolculara benziyor. Yiyen yesin, ben
yemeyeceğim.