Ünlü medya patronu, istismar ettiği kızına böyle anlatmış: Yaptıklarım yüzünden kanser oldum!
MTV ve Eurosport gibi televizyonların yayın haklarını elinde bulunduran medya patronu Fatih Oflaz, öz kızına istismardan 22 yıl hapis cezası almıştı
Türkiye’nin gündemini sarsan ve öz kızına cinsel istismar suçundan
hüküm giyen Fatih Oflaz davasında yeni bilgiler ortaya çıktı.
Habertürk'ten Zülfikar Ali Aydın'ın ulaştığı yeni bilgilere göre;
medya patronu Fatih Oflaz lehine tanıklık yapan çalışanlarının,
Oflaz’ı savunmak için mağdur kız çocuğunu suçlayan ifadeler verdiği
ortaya çıktı. Ancak mahkeme hüküm verirken Oflaz’ın şoförü ve
evindeki çalışanının ifadesini dikkate almadı.
Hapis cezasından sonra yasa dışı yollardan yurt dışına kaçtığı
ortaya çıkan Fatih Oflaz’ın, çocukluğunda istismara uğradığına dair
tanık ifadeleri de dava dosyasına girdi. Mağdur çocuğun annesi ve
Oflaz’ın eski eşi Aslı Kocaoğlu duruşmada, “Fatih bana çocukluğunda
istismara uğradığını, annesinin de buna engel olmadığını söyledi”
dedi.
KIZINA ‘YAPTIKLARIM YÜZÜNDEN KANSER OLDUM’
DEMİŞ
Baba istismarı mağduru genç kız, dava dosyasına giren ve gerekçeli
kararda yer alan ifadesinde şunları anlatmış: "Anneannem beni
babama göndermek isteyince sinir krizi geçirdim. Anneannem buna
anlam veremedi. Babamın evindeki çalışanlarından birinin beni
rahatsız ettiğini düşündü. Olay ortaya çıkınca psikolojik destek
almaya karar verdik. Psikiyatristlerle görüşmeye başladım ama
yeterli olmadı. Bu süreçte çoklu kişilik bozukluğu tanısı konuldu.
Bu arada ilaç tedavisine de başladım. Psikiyatristimizin ofisinde
babam yaptıklarını kabul etti. Hatta 'Bu yüzden kanser oldum' dedi.
Kendisinin de böyle bir istismarın mağduru olduğunu öne sürmek
istedi. Ancak ben yaptıklarının mazereti olamayacağını, tedavi
olmasını ve iyi bir baba olmaya çalışmasını istediğimi söyledim.
Babam orada durumu kabullendi."
‘BABAM EN ÇOK PARASINA DEĞER VERİRDİ’
"Sonrasında babamı affetmeye çalışmak, babamdan nefret etmek ve
babamdan intikam alma süreçlerini yaşadım. Babama 'ya seni dava
edeceğim ya da belirli bir miktar parayı bankaya yatırıp ülkeyi
terk et ve çocuklarınla asla görüşme' diye söyledim. Sonra
söylediğimden iğrenerek kendimden nefret ettim. Babam da bu süreçte
en çok parasına değer vermesine rağmen, bana sanıyorum sus payı
olarak birden fazla kez para da yatırdı. 15-20 yaşlarım arası
tedaviyle geçti. Tedavi sürdüğü için polise ve savcılığa şikayet
edilmedi. Neden müracaat edilmediğini bilmiyorum. Bana sağlığım
açısından müracaat edilmediği söylendi. Ben de zaten bu konunun
aile içinde konuşulmasını istemiyordum."
RUH SAĞLIĞI UZMANI: ÇOCUKTAN UZAK TUTULMASI
GEREKİRDİ
Mahkemede psikiyatrist Turgut Kundakçı dışında ikinci bir ruh
sağlığı uzmanı da tanık olarak dinlendi. İsmi Vedat Şar’dı. Mağdur
çocuğun 2015 yılında tedavisi için gittiği isimlerden biriydi.
Vedat Şar, mağdur kız çocuğunun yaşadığı durumu özetle şöyle
değerlendirdi: "Babasıyla ilgili olayın üzerine gitmeden
tedavisinin üzerinde yoğunlaşmamızı istedi. Ben de uygun gördüm.
Duygu hallerinde hızlı iniş çıkışlar olduğunu, daha önce de 8 yıl
tedavi gördüğünü biliyorum. Doktorunu değiştirmek isteyip bana
gelmişti. Babasını hem sevip hem nefret ettiğini söylüyordu. Bu tip
hastaların 10 yaş altında sorunlu yaşantıları olduğunu düşünüyoruz.
Ancak babası ile yaşadıkları nedeniyle böyle bir hastalığın
oluştuğunu kesin olarak söyleyemeyiz. Ancak bu istatistiksel olarak
görülen bir durumdur. Bildiğim kadarıyla 18 yaşından küçüklerle
ilgili cinsel istismar öğrenildiğinde bunun yetkililere
bildirilmesi gerekir. Çocuğa istismarda bulunduğu söylenen kişinin
de çocuktan uzak tutulması gerekir. 18 yaşını geçmiş bir kişide
doktorun görevi taraf olmak değildir. 18 yaşından büyük kişiler
tedavi sürecindeyken hastanın şikayetçi olması, tedavi sürecini
yüksek ihtimalle aksatır. Çünkü hasta haksız da olsa, bu olaydan
hoşnut olmayabilir. Doktor ile ilişkisi de bozulur. Biz bunu meslek
sırrı olarak görürüz. Bu nedenle ben kendisini şikayet etmesi için
yönlendirmedim. Mağdure babasından intikam almak için ondan
para da istemiş olabilir."
ANNE ASLI KOCAOĞLU: "FATİH ÇOCUKLUĞUNDA İSTİSMARA
UĞRADIĞINI SÖYLEDİ"
Anne Aslı Kocaoğlu da kızı ile birlikte yaşadığı sarsıcı olayları
mahkemede uzun uzun anlattı. Buna göre, olayı öğrendikten sonra
eşiyle hemen yüzleşmedi ve kızı için hem yurt içi hem de yurt
dışından destek aramaya başladı; zaten ailenin bu durumla
yüzleşmeye psikolojik olarak gücü yoktu. Yıllarca tedavi için
psikiyatristler ve sosyal hizmet uzmanları dahil bir çok isimle
görüştüler. Kocaoğlu durumu heyet huzurunda anlatırken şöyle devam
etti: "Her defasında şikayetçi olmak istedim. Kendimi sorguladım.
Kızımın tedavi sürecinde buna kızımın karar vermesi gerektiği, bu
süreçle yüzleşecek gücü bulmaması halinde zarar göreceği söylendiği
için beklemeyi tercih ettim. 2014 yılı kış ayında kızım beni ve
babasını yaşadığı evine çağırıp hayatını mahvettiğimizi söyledi.
Babası o konuşmada ağladı. Sonrasında Fatih bana özel konuşmamızda
aynı şeyleri kendisinin de yaşadığını söyledi. Küçükken kendisini
birisi taciz etmiş mi etmeye mi çalışmış, annesi buna karşı
çıkmamış gibi bir şeyler söyledi."
OFLAZ’IN ŞOFÖRÜ: "SİGARA İÇERDİ, ÇOK RAHATTI"
Mahkemede dinlenen tanıklardan biri de Fatih Oflaz lehine ifade
veren şoförü Hakan Topçu’ydu. Topçu mahkemede, Oflaz’ın yanında
çalıştığı süre boyunca kızının rahat tavırları ve ilişkileri
olduğunu, bu nedenle birkaç kez babasına şikayet ettiğine dair
ifadeler kullandı. Şoför Topçu, mağdur kızın annesi tarafından
yönlendirildiğini de iddia etti. Fatih Oflaz’ın tanığı olarak ifade
veren evdeki hizmetlilerden Şakire Kunukçu da benzer ifadelerle
mağdur kızın, “başka erkeklerle eş ilişkisi” yaşadığını, istismar
iddiasına dair bir şey duymadıklarını öne sürdü.