Ünlü mankenin isyanına Hürriyet yazarından tehditli cevap: Adam olsanız karşıma çıkarsınız reziller...
Habertürk Gazetesi yazarı Oray Eğin bugünkü köşe yazısında Los Angeles’ta yaşayan oyuncu-manken Didem Erol’un isyanını konu aldı.
Habertürk Gazetesi yazarı Oray Eğin bugünkü köşe yazısında Los
Angeles’ta yaşayan manken-oyuncu Didem Erol’un Hollywood
ünlüleriyle söyleşiler gerçekleştiren Hürriyet yazarı Barbaros
Tapan'ın parlatılmasına isyanını konu etti.
Eğin, "Konu ister istemez kurumu da bağlıyor; çünkü kendi başına
henüz bağımsız marka olmayan (nerede yazdığı fark etmeyen bir
Atilla Dorsay değil mesela) Tapan arkasında Hürriyet’in gücünün
olduğunu düşünerek bu cüreti buluyor. Alt tarafı iki dakikalık
kıytırık bir Hollywood söyleşisi... Demek ki ne kadar önemsiyormuş
koltuğu.Daha iki günlük gazetecinin bu üslubu, bu iktidar merakı
yeni bir gazeteci tipolojisinin oluşmasını gösterdiği için de
ürkütücü." dedi.
İşte Oray Eğin'in bugünkü yazısından "Hürriyet yazarından
tehdit" başlıklı o bölüm:
LOS Angeles’ta yaşayan manken-oyuncu Didem Erol birkaç sene önce
bir sezonluk sinema programı yapıyor. Birkaç gündür sosyal medya
hesaplarında Hürriyet’te Hollywood ünlüleriyle söyleşileri çıkan
Barbaros Tapan isimli birinin parlatılmasına isyan ediyor,
zamanında aynı grupta çalışırken kendisine neden destek
verilmediğini sorguluyor.
“Hollywood’da Türkiye’yi temsil ediyor” diye sunulan Tapan bildiğim
kadarıyla Fanatik’e Enes Kanter’i falan öven yazılar yazıyordu.
Şimdi hem Hürriyet’te hem de Daily Sabah’ta, yani iki rakip medya
grubunda yazacak kadar ayrıcalıklı.
Golden Globe ödüllerini veren Hollywood Foreign Press Association
üyesi olduğu için basında çok önemseniyor. Çoktandır bu modern
zaman Reha Erus’unu merak ediyordum ben de.
PAYLAŞAMADIKLARI NE?
“Üye oluşunu bütün şakşakçı medya büyük bir iş başarmış, Golden
Globe’lara sanki bu efendi karar veriyormuş gibi bir havaya
sokuldu, Türkiye’de ana haber bültenlerine çıkarıldı” diye yazıyor
Didem Erol. “Artık yeter, bu vatandaşın ipliğini pazara çıkarmanın
vakti geldi geliyor dedim.”
Sinemadan anlamadığından yetersiz İngilizce’sine dair Facebook’taki
paylaşımlarına karşı Tapan’dan öfke dolu mesajlar geliyor, Erol
bunları da paylaşınca kamuya mal oluyor kavga.
“Allah hepinizin cezasını verecek karakter yoksunu ahmaklar. Adam
olsanız karşıma çıkarsınız reziller... Çıkarsın bir gün karşıma Los
Angeles’ta o zaman bakalım nasıl konuşabilecekmisin böyle iş bilmez
kıskanç ahmak.” (İngilizce’si tartışmalı Tapan Türkçe soru ekini
ayıramıyor.)
Konu küçücük bir pastanın paylaşılmasıyla ilgili durabilir uzaktan.
Hollywood ünlüleriyle iki dakikalık ayaküstü söyleşiyi mi
paylaşamıyorlar alt tarafı?
ASIL TARTIŞMA BU
Ama Tapan’ın üslubu bana gazetecinin profesyonel kimliğinin sadece
mesleğini yaparken mi geçerli olduğunu düşündürdü. Gazetecilik
evden çıkarken giydiğimiz, işimiz bittikten sonra da askıya asıp
bir kenarda tekrar kullanılmak üzere bıraktığımız bir palto mudur
mesela?
Yoksa gazetecinin profesyonel kimliği ve beraberinde gelen etik
sorumluluk onu 24 saat boyunca da takip eder mi? Özel
yazışmalarımızda, kamusal alandaki davranışımızda gazetecilik
kimliğinin sınırları doğrultusunda mı hareket etmemiz gerekiyor?
Doktorların, avukatların mesaisi nasıl 24 saat sürüyorsa haber
işinin de başlangıcı ve bitişi yok.
Konu ister istemez kurumu da bağlıyor; çünkü kendi başına henüz
bağımsız marka olmayan (nerede yazdığı fark etmeyen bir Atilla
Dorsay değil mesela) Tapan arkasında Hürriyet’in gücünün olduğunu
düşünerek bu cüreti buluyor. Alt tarafı iki dakikalık kıytırık bir
Hollywood söyleşisi... Demek ki ne kadar önemsiyormuş koltuğu.
Daha iki günlük gazetecinin bu üslubu, bu iktidar merakı yeni bir
gazeteci tipolojisinin oluşmasını gösterdiği için de ürkütücü.