Ünlü mafya babasından bomba açıklama: Mahmut Övür Abdullah Çatlı ile tanışır
Ünlü mafya babası Ali Yasak, Sabah yazarı Mahmut Övür’ün Abdullah Çatlı ile tanıştığını belirterek "Mahmut benim arkadaşımdı. Çatlı da benim arkadaşımdı. Mahmut, Çatlı’yla tanışır." dedi.
Gazeteci Ayşenur Arslan bir süre önce, BirGün gazetesindeki
köşesinde AKP’ye yakın Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür’ün, ünlü
mafya babası Drej Ali lakaplı Ali Yasak tarafından vurulmasının
perde arkasını anlatmıştı.
Mahmut Övür’ün bir yazısında “O (Akşener) Mehmet Ağar’dan sonra o
göreve gelmişti. O görevdeyken ben de Çatlı’nın Türkiye’deki
görüntülerini ilk kez atv’de yayımlamış sonra da o nedenle
vurulmuştum. O görüntülerde kim vardı biliyor musunuz? Skandalın
bir numaralı ismi Abdullah Çatlı’nın yanı başındaki masada Meral
Akşener vardı” iddialarını ortaya attığını hatırlatan Ayşenur
Arslan, “Peki o görüntüye nasıl ulaşmış?” sorusunu ortaya atarak
izinsiz yayınladığı o görüntüler için Övür'ün ayağından vurulduğunu
yazmıştı.
DREJ ALİ ARADI
Konunun tartışılması üzerine kendisini "Drej Ali"nin aradığını
belirten Arslan, o görüşmeyi bugünkü köşesinde anlattı.
Arslan şunları yazdı:
"·Mahmut Övür, Sabah’taki köşesinde son günlerin en çok konuşulan
isimlerinden Meral Akşener’i yazdı. O’nun, geçmişin en karanlık
isimlerinden Abdullah Çatlı ile bir sünnet düğününde birlikte
olduğunu söyledi. Hesap sordu.
.Bunun üzerine, bir yazı da ben yazdım, o düğünde “kendi rolünün”
ne olduğunu.. Kendi öyküsünü anlatmadan, neden sadece Meral
Akşener’i yazıp “hedef haline getirdiğini” sordum.
·Ve o öykünün “anlatmadığı” kısmını yazdım. Mahmut Övür’ün de
sünnet düğününde olduğunu ve bu yüzden Drej Ali tarafından tehdit
edildiğini, bir süre sonra da vurulduğunu anlattım.
·Mahmut Övür, bu yazıya, içinde alçaklık / kin kusma falan gibi
süslemelerle yanıt verdi. Ona göre, düğüne kameramanıyla birlikte
gitmişti. Ali Yasak ile de, bir gazeteci olarak ve yine haber
yapabilme amacıyla Çatlı’yla tanışabilmek için temas kurmuştu.
·Mahmut Övür yanlış hatırladığı ayrıntıların ardından, “Suçum ne”
diye sormuştu: “İçişleri Bakanlığı yapmış, bu günlerde de önce
MHP'ye genel başkan, sonrasında Türkiye'ye başbakan olmaya
hazırlanan Meral Akşener'in, Abdullah Çatlı ile, Çatlı'nın kırmızı
bültenle arandığı dönemde, bir sünnet düğününde nasıl yan yana
gelebildiğini sorgulamak mı?”
Son sorudan başlayayım: Hayır.. Doğrusu, eğer Çatlı ile Meral
Akşener herhangi bir şekilde “yan yana” geldiyse ve bu buluşma aynı
zamanda “siyasi bir nitelik” taşıyorsa, elbette bunu ifşa etmek bir
gazetecilik görevidir. Akşener’i tanımam.. Siyasi yolculuğuna
uzaklığım herkesin malumudur.. Umursadığım tek şey de “gerçektir”.
“Gerçeğin tamamı”!
ALİ YASAK OLAYI ANLATTI
Bu girizgahtan sonra, gelelim başlıktaki habere: Derken Drej Ali
aradı.
Telefonumu –kim olduğunu sormadım- bir gazeteciden almış. Önce oğlu
arayıp telefonun bana ait olduğunu teyit etti. Arkasından Ali Yasak
aradı.
Birkaç nezaket cümlesinden sonra “anlatacaklarınızı yazabilir
miyim” diye sordum. Yazamayacaksam, sohbeti uzatmanın anlamı
olmazdı ne de olsa.
Ali Yasak, “yazabilirsiniz, hatta kağıt kalem alıp yazın” dedi.
Aynen öyle yaptım.
O da anlattı:
•••
“Sünnet düğünü Fatih Volkan’ın oğlunun düğünüydü. Biz davetliydik.
Çatlı da hanımı ve kızları ile gelmişti. Meral Akşener’i davet eden
de Fatih Beymiş, bizimle hiç alakası yoktu. Hepimiz davetliydik,
ayrı ayrı masalarda oturuyorduk.”
“Peki Mahmut Övür?”
“O düğünde yoktu.”
“Ama tanışıyordunuz."
“Evet, Mahmut benim arkadaşımdı. Çatlı da benim arkadaşımdı.
Mahmut, Çatlı’yla tanışır. Kazadan (Susurluk’tan) sonra Mahmut Övür
bana geldi. ‘Bana Çatlı’nın canlı görüntüsü lazım’ dedi. Yani
yaşarken çekilmiş görüntüsünü istedi. Fatih Volkan’ı aradım.
‘Düğünden Çatlı’nın görüntüsünü alacağız’ dedim. Gönderdi ama,
verirken ‘başka misafirler de var, sıkıntı olmasın’ demiş.”
-Biz, o düğünün, sizin kız kardeşinizin oğlu, yani yeğeninizin
sünnet düğünü olduğunu sanıyorduk..
“Çünkü Mahmut Övür öyle anlattı. O düğüne de gelmişti. Ama benden
alıp kullandığı görüntü Fatih Volkan’ın düğününden..”
-Peki siz neden o kadar sinirlendiniz o halde?
“Çünkü, Fatih Bey’den kaseti isteyen bendim. Aslında O’nun istediği
gibi, kasetin sadece Çatlı görüntülerini verecektim. Çünkü baktım,
Akşener, başkaları falan var. Kardeşime ‘buradan sadece Çatlı’yı
kaydedip verin’. Ama nedense bir türlü becerememişler. Mahmut Övür
de, ‘bana güvenmiyor musunuz, verin, ben sadece orayı kullanırım’
demiş. Alıyor, hepsini kullanıyor. Düşünün.. Benim ne hale
düştüğümü düşünün. Biz Mahmut’a güvendik. Ama o bunu yaptı. Bir de
dostum olacak! Ben rezil oldum. Film orada koptu işte! Atv’ye gelip
ben de onu rezil etmek istedim.”
-Dostluktan söz ediyorsunuz.. Yani sıradan bir tanışıklık değil..
Oysa çok farklı kesimlerden insanlarsınız..
“Evet, o zaman sosyalistti. Ama belli ki kıblesi belli değilmiş.
Gelip bizle arkadaşlık ederdi. Oturup sohbet ederdik, yemek
yerdik..”
-Yanıt vermeyebilirsiniz, ama ben sormak zorundayım.. Aranızda
herhangi bir akçeli ilişki var mıydı?
“Hayır. Olmadı.. Olmaz da.. Kesinlikle..”
-Peki siz mi vurdurdunuz?
“Ben o sırada yurt dışındaydım. Zaten yargılandım ve beraat ettim.
Şimdi sizi arayışım da şundan: Anlatma ihtiyacı duydum.. Çünkü o
zaman rezil oldum. Yaptığı gazetecilik değildi..”
•••
Ali Yasak, yapılanın gazetecilik olmadığını söyledikten sonra bir
niteleme kullandı. Ancak onu tekrarlamak istemedim. Zira, bu
neticede onların arasındaki “dostluğun” muhasebesine girer.
İşin haber kısmına gelirsek.. Fatih Volkan’ı da ben aradım.
“Gerçekten de Akşener ve Çatlı düğünde birlikte miydi?” diye
sordum.
Kesinlikle yalanladı. Düğünün çok büyük bir salonda yapıldığını,
aralarında neredeyse 100 metre mesafe olduğunu söyledi.
Ali Yasak ile aynı şeyleri anlattı. O da “rezil oldum” ifadesini
kullandı. Doğrusu, anladığım kadarıyla hala çok kızgındı.
Bana gelince.. Evet, ne yalan söylemeli, Mahmut Övür’e çok kızgın
ve kırgınım. Bir zamanlar evine gidip geldiğim, birlikte çalıştığım
bir arkadaşımın soldan Gülen cephesine.. Pensilvanya’dan AKP
milletvekilliği adaylığına.. Ve elbette Saray yazarlığına
savrulması kızdırıyor. Dahası, bugün Fethullah Terör Örgütü diye
yazıp durduğu Cemaat’e yaranmak için “Gülen kasetini Ali Kırca ve
Ayşenur Arslan’a sorun” diye yazması.. Yıllar yıllar sonra kaseti
gündeme getirip bizi hedef göstermesi ise.. Hiçleştiriyor.
Umarım bir daha Mahmut Övür için yazmak zorunda kalmam. Çünkü insan
olarak da “gazeteci” olarak da benim açımdan artık bir “hiç”. Yani
bu yazıyı ve öncekileri yazmamın nedeni, kesinlikle KİŞİSEL değil.
Benim için mesele şu: Geçmişte yaşanan bir şeyi, bugün sırf
Saray’ın hoşuna gider diye eksik ve hatta çarpıtarak yazmak..
Akşener’i yıpratma operasyonuna katılmak. Gerçek yazılınca da,
başta ben olmak üzere tepki gösterenleri “kalleş / darbeci /
Çatlı’nın dostu Akşener’in destekçisi” diye nitelemek!
O kadar!
NOT: Mahmut Övür, “Alçaklık” başlığını attığı son
yazısında, Ali Yasak’ın Atv Haber’i bastığı akşam kameramanların
çekim yaptığını ve sonra kasetin benim çekmeceme atıldığını yazmış.
İması açık!. Ne var ki, pek çok şey gibi ya yanlış hatırlıyor ya da
yanlış anlatıyor. Bizde gizli kamera yoktu. Öte yandan, ‘ne olur ne
olmaz’ diye çekim yapmak da gerekiyordu. Bu yüzden son anda, bir
kamerayı oturduğumuz kısmı görecek şekilde uzakta bir masaya
yerleştirdik. Ali Yasak gelmeden önce de kayıt düğmesine baktık.
Sonra bir baktık ki, sesler hiç anlaşılmıyor.. Kayıtta da, sadece
Ali Yasak hiddetle gider ve Ferhat Boratav ile ben de durdurmaya
çalışırken “belden altımızın” görüntüsü var.. Tam bir beceriksizlik
yani.. Bu yüzden de çekmeceye falan değil, çöpe gitti!"