Ünlü ekran yüzü Medyaradar'a konuştu: "Kanal D haber hâlâ direniyor"
Kanal D Haberin başarılı anchormani Serdar Cebe, Medyaradar'dan Alev Gürsoy Cimin'e konuştu. Birand konusunda oldukça duygusal açıklamalar yapan Cebe'nin oturduğu koltuk ve medyayla ilgili çok çarpıcı açıklamaları vardı.
Birand'ı çok özlüyor... Hala o Kanal D Haber
Merkezi'nin koridorundan bir gün geçeceğini düşünüyor...
"Ben ve benim kuşağım 40 fırın ekmek de yesek ne Birand ne
de Uğur Dündar olabiliriz" diyor... Kanal D'nin başarılı
ekran yüzü Serdar Cebe'den bahsediyorum...
En son bir salı günüydü ekranda gördük Birand'ı, ana haber
bültenini sundu, son nefesini bir başka bültene yetişmek için
harcadı. 17 Ocak 2013'te saat 19:00'da başlayan Kanal D bültenine
dakikalar kala yani 18:29'da hayatını kaybetti ve son randevusuna
yetişemedi, o gün haber merkezini yasa boğdu... Gözyaşları içinde
kendi kaptanlarının haberini yaptılar. Hiç de kolay değildi o yas
bültenini hazırlamak ve sunmak...
İşte o günden bu yana hep onunlayız. Başarılı haberci Serdar Cebe
ile... Hayatının en zor yayınını o gün yaptı. “Bir yayın travması
yaşadım" diyor, o gün kendinde değilmiş... Yaşadıklarını gözleri
dolu dolu anlatıyor... Birand'ın ardından bayrağı devraldı ve
Kanal D Haberi başarıyla taşıyor... Bakmayın siz onun ekranda öyle
ciddi durduğuna çok esprili, hareketli, sımsıcak, cana yakın,
hoşsohbet ve bir o kadar da muzip yanları var...
Türkiye'nin en çok izlenen ve rakiplerine reyting konusunda göz
açtırmayan Kanal D Haberin Ana Haber spikeri olmak hiç de kolay
değil, çünkü o makam çok kıymetli ve taliplisi çok... Serdar Cebe
diyor ki "Koltuk korkum" yok ... Öyle ki
"Keşke Birand, Uğur Dündar o koltukta otursaydı da
editörlük bile yapmaya razıydım " diyebilecek kadar
mütevazı. Türk medyasının çok da özgür olduğunu düşünmüyor ama
"Biz tarafsız habercilik yapıyoruz" diyor.
Haber merkezini öve öve bitiremiyor. Türk medyasının en büyük
sorununun oto sansür olduğunu düşünüyor... Koltuğunu isteyenlere de
güzel bir haber "buyursunlar" diyor... Haberlerde
neden yorum yapmadığını da açıklıyor...
Güzel bir sohbetti, keyifliydi. Dilerim siz de benimle aynı keyfe
ortak olursunuz...
Sevgiyle kalın hep umutlu olun...
***************
RÖPORTAJ: ALEV GÜRSOY CİMİN
Twitter:gazetecialev
Gmail: [email protected]
Türkiye'de en çok izlenen kanal unvanını
elde eden ve çok önemli bir marka olan Kanal D'desin...
Reytinglerde liderliği hiç bir zaman rakiplerine kaptırmayan bir
haber merkezinin ana haber spikerisin, bu zor
olmalı?
Zor tabii, ama şöyle bir şey var; ben zaten Kanal D Haberin ilk
muhabirlerinden biriyim. Belki şu anda kalan tek muhabiriyim.
Muhabirlik yaptığım yerde şu an Ana Haberi okuyorum. Milliyet
Gazetesi'nde Başbakanlık muhabiriydim, oradan Kanal D'ye
geçtim ve bu kanalı biz kurduk. Metin Uca, ben, Murat Yetkin gibi
isimler vardı. ATV bizden bir ay evvel yayına başlamıştı. Kanal D
ilk kurulduğu zamanlar piyasaya biraz geriden girdi. Mesela basın
toplantılarına giderdik, Kanal D kartını gösterirdik, bizi içeri
almazlardı ve ben yanımda Milliyet kartımı taşırdım, onunla içeri
girerdim, ama bu durum çok da uzun sürmedi. Kanal D piyasaya böyle
sonradan girmesine rağmen izleyici tarafından çok çabuk benimsendi.
Yıllarca aynı düzeyde yayıncılığı, haberciliği sürdürmeyi başardı.
Kanal D haberciliği diye bir marka oluştu; bunu çalışanlar başardı.
Çok başarılı isimler var etti Kanal D haberi. Bakıyorsunuz bir
zamanlar öyle haberler, öyle röportajlar yapmışsınız ki şu anda
yapsak "Nasıl yaptılar bunu" diye soru sorarlar. Bakın ben
Ecevit'le röportaj yapmışım bu arşivlerde var. Ecevit o röportajda
Refah Partisini suçluyor, ben atlıyor DSP'den Refah Partisi'ne
gidiyor, Erbakan'dan da görüş alıyorum, yani hemen arkasından o
tarafında görüşünü alıyordum, böyle habercilik vardı ve Kanal D
geçmişten bu yana çok iyi haberlere imza attı, tahtta kalmayı hâlâ
da sürdürüyor...
"KANAL D HABER DEĞİŞEN HABER ANLAYIŞINA KARŞIN
DİRENİYOR"
Ya şimdi?
Şimdiki habercilik anlayışı çok değişti. Şimdi insanlar bir
şeylerin peşinden koşmuyor, herkes hazıra konuyor. Ajanslara
yükleniyor tüm haber merkezleri. En basit örnek, bir haber merkezi
gidip de siyasiden özel görüş almak yerine siyasinin tek yere
verdiği mülakatı yayınlayabiliyor. Sokaktan haber yok, hep ajans
hep ajans. Acaba ajanslar olmasaydı ne yapardı bu haber merkezleri
merak ediyorum. Ama tüm bunlar yaşanırken Kanal D haber hâlâ
direniyor. Kendi yağıyla kavrulan ender haber merkezlerinden biri,
geçmişten gelen bir ekol var burada. Bakın ben bu sektörde şimdiye
dek her aşamada çalıştım, muhabirlik yaptım, haber müdürlüğü
yaptım, program sundum, hem ekran önü hem ekran arkası hepsinde
vardım. Yıllar sonra burada hem editörlük yapıp hem ana haber
sunmak çok başka bir şey. Yıllar önce bana bunu yapmak ister misin
diye sorsalardı gerçekten "bilmiyorum" derdim, ama şimdi burada
bulunmaktan onur, gurur duyuyorum. Burası zirve.
"KANAL D ANA HABER MESLEK HAYATIMIN EN ÖNEMLİ TAŞLARINDAN
BİRİSİ"
Zirvede rüzgâr sert eser derler senin için
de öyle mi gerçekten?
Kesinlikle öyle. Şimdi bana sorsanız ne yapmak istiyorsunuz bundan
sonraki süreçte ideallerin ne diye? Ben önce bugünü tamamlayayım
ondan sonra yarına bakarız derim. Neyin ne olacağı hiç belli olmaz
ama ben işimi iyi yaptıktan sonra akşam kafamı yastığa rahat
koyabiliyorsam gerisi hiç önemli değil, kimin ne söylediği ve
düşündüğü de... Kanal D'de Ana Haber okumak gerçekten çok güzel bir
duygu. Meslek hayatımın en önemli taşlarından biri...
"O KOLTUK SADECE BİRAND'IN DEĞİLDİ"
Serdar, Mehmet Ali Birand’ın ölümünden
sonra Kanal D Haber sana emanet edildi, o an neler hissettin, o
koltuğa oturmak zor muydu? Düşünsene bir efsane gitti yerine sen
geldin...
Aslında orası onun koltuğu değildi. Orası Uğur Dündar'ın da, Fatih
Altaylı'nın da koltuğuydu. Ondan önce sunan arkadaşlarımızın da
koltuğuydu. Ama Birand başka bir şey yaptı, Kanal D Haberi başka
bir yere taşıdı, bunu yaparken de toplumun her kesiminden destek
aldı. Birand'ın günahları da var sevapları da ama sevapları
günahlarından daha fazlaydı.
"BİRAND KADAR BU PİYASAYA ADAM KAZANDIRAN KİMSE
YOK"
Günahları derken mesela
ne?
İllaki günahları vardı, şimdi bu meslekte olup da sürekli sevap
işleyen birini gördün mü? Seveni olduğu kadar sevmeyeni de vardı...
Bana göre Birand çok düzgün bir adamdı. Bu sektöre çok büyük
kazanımları oldu. Birand'a bak hiç kimsenin, hiçbir yöneticinin
yetiştirmediği kadar insan yetiştirdi ve bu mesleğe kazandırdı.
Bunu yapan kaç anchor, kaç haber yöneticisi var? Beni yetiştiren
Birand değildi ancak benim de kendimi geliştirmemde anormal bir
faydası oldu. Birand'la o koltuk özdeşleşmişti.
"KEŞKE BİRAND YAŞASAYDI DA HAFTA SONUNDA
KALSAYDIM"
Peki sen Birand'ın yerini doldurabildiğine
inanıyor musun?
Maalesef bir devir kapandı. Keşke yaşasaydı ben yine onun arkasında
hafta sonu Ana Haberi sunmaya devam etseydim, bu bile benim için
onurdu. Ben Birand'ın CNNTurk’teki ilk editörlerinden biriyim.
Birand ile çalışmak büyük şanstı. Derdi ki bize "Siz işinizi iyi
yapıyor musunuz? Eğer işinizi iyi yapıyorsanız o sizi her türlü
onore ediyordur. Hem maddi hem manevi hem de mesleksel olarak."
Birand'ın bana verdiği değeri piyasada çok az kişi vermiştir.
Birand'ın Kanal D'de ilk haber sunduğu yılları hatırlayın
reytinglerde en üst sıralarda mıydı? Hayır değildi ama dedi ki "Ben
bu işi magazinsiz halledeceğim, ben bu işe bir kural koyacağım" ki
bunu da yaptı. Bakın kimsenin ekrana çıkarmadığı insanları aldı
ekrana koydu. Kimsenin faydalanmadığı iyi muhabirlerden o
faydalandı. Kanal D haberin farkını fark ettirdi. Uzun yıllardır
dizilerin taşımadığı tek haber bülteni Kanal D Haber...
"DİZİLERİN TAŞIMADIĞI TEK BÜLTEN KANAL D HABER
BÜLTENİ"
Kanal D haber gücünü nerden alıyor? Birand
gittikten sonrada reytinglerde bir düşüş olmadı
çünkü?
Ekip tabii ki… Birand varken de yokken de reytingler hiç düşmedi.
Onun tatile gittiği dönemlerde ben veya başka arkadaşlarım
sunduğunda yine en çok izlenen haber bülteni bizdik. Kanal D bir
marka, Kanal D Ana Haber bir marka. Bu markanın uzun soluklu olması
için buradaki her arkadaşımız var gücüyle çalışıyor.
"TEK RAKİBİMİZ KENDİMİZ" ANLAYIŞI SAKAT... GAZETECİLİKTE
RAKİBE SAYGI DUYACAKSIN
Farkınız ne?
Farkımız ekibimiz, haberlere bakışımız. Rakibe saygı gösteren bir
kanal olmamız. "Tek rakibimiz kendimiz" diye bir anlayışımız yok.
Bu yanlış bir şey... Gazetecilikte rakibine saygı duymazsan bu işi
doğru düzgün yapamazsın, zaten izleyici aptal değil neyin ne
olduğunu görüyor. Hangi kanalda ne var, kimin haberleri daha iyi
biliyor ve ona göre izliyor. "Benim tek rakibim kendim" diyen biri
yalan söyler. Gazetecilik böyle bir şey değil, senin rakipsiz olman
için her gün özel bir haber, bir dosya haber, bir manşet çıkarman
lazım, ajanslardaki tüm haber merkezlerinin verdiği haberleri
vererek mi rakipsiz olunuyor?
"HERKES HABERDE RAKİBİM"
Yani ekranda herkes senin rakibin
mi?
Elbette. Ben herkesi rakibim olarak görüyorum. Ama haberde... Ben
diyelim Show TV'yi açıp da "Aaa Erhan çok yakışıklı, ekranda çok
iyi duruyor. Şöyle rahat, yorumları şöyle iyi " şeklinde bakmıyorum
olaya. Erhan'ın sunduğu haber eğer bende yoksa, bana haber
atlatmışsa, özel haber yapmışsa ben onu kıskanırım. Erhan Çelik'in
o koltukta oturmasını kıskanmam ben. Bugün burada olurum yarın
başka bir yerde.
"KOLTUK KAYBETME KORKUM HİÇ OLMADI, AÇIK ÇEK VERDİM BUGÜN
VARIM YARIN YOKUM"
Çok kıymetli bir koltukta oturuyorsun.
Herkesin gözü orada, birçok ismin rüyası orası… Hatta bunu açık
açık dile getirenler bile var. Nasıl muhafaza ediyorsun o koltuğu,
hiç o koltuğu kaybetme korkun, çekincelerin oluyor
mu?
Vallahi çok samimi söylüyorum hiçbir çekincem, korkum yok. Ben ilk
o koltuğa oturduğum gün zaten açık çeki verdim yöneticimiz Süleyman
Sarılar'a da, üst yönetime de. "Eğer bir gün bu koltukta olmazsam
ki olmayabilirim de kararınız; yeter ki önceden söyleyin, sizi zor
duruma asla sokmam" dedim. Bugün burada Ana Haber sunarım. Yarın
giderim başka bir iş de yaparım illa Ana Haber olsun takıntım yok,
yeter ki yaptığım işten tatmin olayım, doğru yapayım. İlla Ana
Haber sunayım diye bir hırsım, takıntım yok. Hırs insana zarar
verir. Başarılı olacağı yerde insanı sekteye uğratır.
"KEŞKE BİRAND VE UĞUR DÜNDAR YİNE BU EKRANLARDA OLSAYDI DA
BEN EDİTÖRLÜK YAPSAYDIM"
Ali Kırca, Birand, Uğur Dündar gibi
isimlerin kendilerine has özellikleri vardı. Onlar şimdi olmasa
bile isimleri hala var. Ya sizler?
Benim de var, Erhan Çelik'in, Fatih Portakal'ın da var. Bizde sabah
Haberlerini okuyan İrfan Değirmenci arkadaşımızın da var. Bizleri
küçümsemeyin herkesin kendine has özellikleri var.
"BİZLER 40 FIRIN EKMEK YESEK BİLE NE BİRAND OLABİLİRİZ NE
DE UĞUR DÜNDAR"
Peki sizin kuşak akıllarda nasıl kalacak,
sizler nasıl onlar gibi olacaksınız ya da öyle olmak ister misiniz?
Var mı içinizde bir Birand olacak isim?
Valla Birand olmak gibi bir hevesim yok açıkçası. Ben ve benim
kuşağım kırk fırın ekmek yesek bile ne Bir Birand olabiliriz ne
Uğur Dündar. O dönemler artık kapandı, Türkiye'de habercilik
başka bir yere gidiyor. Önceden röportajlar yapılırdı hayran hayran
bakardık şimdi kim ne yapıyor Allah aşkına? Birand'ın
röportajlarını, Uğur Dündar'ın araştırmacı, soruşturmacı
haberciliğini kim yapabiliyor? İnsanlar izler sizi ama farkı da
hisseder. Bakın üzerine basa basa söylüyorum bir dönem artık
kapandı, bitti... Maalesef artık Birand yok, Uğur Dündar bu büyük
ekranlarda değil, keşke onlar olsaydı da ben onların yanında hafta
sonu Ana Haber okusaydım ya da editörlük yapsaydım, Haber müdürlüğü
yapsaydım. Razıydım bunlara.
BİRAND ÖLDÜĞÜ GÜN BAŞSAĞLIĞI BİLE DİLEMEDEN "GÖREVE
HAZIRIM" DEYİP KOLTUĞA OTURMAK İSTEYENLER OLDU
Ne kadar mütevazısın gerçekten çok güzel
sözler bunlar...
Bakın Birand öldüğü gün buraya gelip de "Göreve hazırım" diyen
adamlar oldu. Önce bir başınız sağ olsun deyin. Onu bile
demediler...
Kim bu isimler yahu?
İsim vermeye gerek yok. Rencide etmeyeyim kimseyi.
Peki yakınlıkları var mıydı Birand
ile?
Kesinlikle vardı. Belki de onun yetiştirdiği insanlardı bunlar.
Eğer şimdi Birand yaşasaydı derdi ki bu isimler "Ya bu adam
yaşlandı hala niye ekranda" böyle insanlar da var. Bakın CNN
International'a ekrandaki isimlerin yaşları kaç.
"İZLEYİCİ BENİ AİLEDEN BİRİ OLARAK GÖRÜYOR"
Elbette hep Birand üzerinden gitmeyeceğim
ama neticede haber merkezinizden koskoca Birand geçti, bir efsane
olarak gitti. Onun ekranda özgün ağırlığı, kendine has bir duruşu
vardı, Akşam haber sunacağında herkes yorumlarını merak ederdi.
Ekran gafları bile büyük sempati toplardı. Peki onun koltuğunda
oturan Serdar Cebe'nin özellikleri ne, halk onu neden
izliyor?
Benim özelliğim şu izleyene aileden hissi vermek. "Bizim çocuk
çıktı, haber okuyor" diyebiliyor insanlar.
Birand haberlere hep yorum yapardı, ama
sen sadece haberi sunuyorsun neden yorum
yapmıyorsun?
Bak bizim Ana Haber bülteninin bir kalıbı var. Birand'ın bir tarzı
vardı, istediği haberden sonra yorum yapardı. Ama bizden kurumsal
olarak yorum yapmamız istenmiyor.
"HABERDE YORUM YAPMIYORUM ÇÜNKÜ... "
Sebep ne, Birand'a neden izin
veriliyordu?
Sebep haberciliğin geldiği nokta... Birand bir figürdü. Sağcısına
da, solcusuna da, İslamcısına da yakındı. Düşünce olarak her türlü
şeyi söyleyebiliyordu. Ama şimdi ben en küçük yorum yapsam ne
yandaşlığım, ne candaşlığım kalır, tefe koyarlar. Biz tarafsız
habercilik yapıyoruz. Yorum yapmamızı istememeleri gayet doğal…
Bakın geçenlerde ekrandaki muhabirimize "Arkanda bir sürü insan
bekliyor" dedim, sosyal medyada olay oldu. Halbuki "bir sürü" lafı
çokluk anlamında kullanılır. Ve maalesef bunu Milliyet gazetesinde
çalışan editör arkadaş bile Serdar Cebe'nin gafı diye verdi. Bu
arkadaşın Türkçesinden emin değilim ben. Onu oraya koyduran haber
müdürünün Türkçesinden de emin değilim. O nedenle benim ekranda çok
safiyane söyleyeceğim bir yorum bile bir taraflara çekilebilir,
hassas bir süreçten geçiyoruz.
FOX'tan Fatih Portakal yapıyor ama her
türlü yorumu...
Çünkü o kanal ona bir format koydu, çok normal yorum yapması. Kanal
D Ana Haberde benim twit okuduğumu düşünebiliyor musun sen, bizim
formatımız bambaşka. Kaldırmaz. Bir program yapsam elbette her
türlü yorumu yaparım. Neymiş Serdar Cebe yorum yapmıyormuş!
Yapmıyorum kardeşim çünkü burası böyle istiyor.
"İSTER ANCOR DEYİN İSTER SPİKER FARKETMEZ"
Peki Serdar sen anchor mısın, spiker mi?
Bir de bunun ayrımını nasıl yapabiliriz, kıstas
ne?
(Gülüyor) Valla ona halk karar verir. Ben bir şey demiyorum. Şu ana
dek yaptıklarım da ortada. Mesleki geçmişim de. İster spiker deyin,
ister anchor deyin ister Mahmut. Hiç fark etmez. Sonuçta bir haber
merkezinde çalışıyorum.
"BUGÜN BEN OKURUM YARIN İRFAN..."
Geçtiğimiz günlerde Kanal D Haberin sabah
haberlerini omuzlayan İrfan Değirmenci ile yaptığımız söyleşide
kulaklarını çınlattık senin de. "Elbette Serdar işinde çok iyi ama
haber anlatıcısı değil spiker" dedi senin için, hatta Ana Haber
için "ben de varım" diye ekledi. Yani hali hazırda koltuk için
bekleyenler var. Bu durumdan gurur mu duyuyorsun yoksa kızıyor
musun?
Valla bugün ben okurum yarın İrfan arkadaşım okur. İzleyici izler
bunun kararını verir. Arkadaşımıza saygı gösteriyorum. İyi
duygularla susuyorum, cevap da vermek istemiyorum. Sonuçta aynı
kurumdan ekmek yiyoruz. Kanal D haberde kavga var havası yaratmak,
böyle bir polemiğe müsaade etmek de istemiyorum.
"HERKES YER YERE TALİP OLABİLİR"
Sahiden yok mu aranızda soğuk bir savaş?
İrfan Bey, istiyor o koltuğu bu çok net. Saklamıyor
da?
Herkes her yere talip olabilir ben bunu suçlamıyorum. Belki
arkadaşımız da 1-2 yıl sonra Kanal D Ana Haberi okuyacak. Ben kimse
için o şu koltukta olmuyor, diyecek karakterde biri değilim. Ben
arkadaşımızın buraya iyi olacağını düşünüyorum.
"İRFAN DA ANA HABER'DE İYİ OLUR"
Ana Haberde mi?
Evet, iyi olur diye düşünüyorum... Neden olmasın? Ben ne kızarım ne
de küserim bu tarz çıkışlara, sadece saygı duyarım. Koltuk kaybetme
korkum hiç olmadı ki...
"HABERDE BEN DEĞİL BİZ VAR"
Ooo bu ne mütevazılık, koltuğu devrettin:)
Şaka bir yana kendini ekranda karizmatik buluyor
musun?
Elbette kendimi ekranda karizmatik de buluyorum, beğeniyorum da.
Öyle olmasa o koltukta işim ne? Bunun kararını izleyici sağolsun
veriyor ve bizi tercih ediyor. Benim için izleyici önemli. Akşam
Ana Haber izlemek için her 10 kişiden 9'u Kanal D'yi açıyorsa bir
oturup düşünmek de fayda var. Ama burada ekip çok önemli… Ben
demeyi seven biri değilim hep biz demek de fayda var.
O koltukta sen değil herhangi biri de
otursa yine aynı reyting yakalanmaz mı peki bu ekiple, ya da senin
katkın ne Ana Haber'e?
Bakın biz bir ekibiz... Burada ben olurum başkası olur onu bilemem.
İllaki bunu denemek istiyorlarsa gelir biri oturur ona göre
reytinge bakılır. Ama başka arkadaşlar gibi "o olmaz, bu olmaz"
demem. Fal açmıyorum, toplum mühendisliği, basın mühendisliği
yapmıyor, bu denenir. Ha Serdar Cebe oluyor mu son 1 yıldaki
reytinglere bir bakın anlarsınız. Herkese biçilen rol farklıdır ve
burada herkes rolünü iyi oynuyor, işini çok ama çok iyi yapmaya
çalışıyor.
"RAKİPLERİMİZİ ASLA KÜÇÜMSEMEM"
Rakiplerine oranla biraz
mütevazısın...
Ben böyle gördüm büyüklerimden. Milliyet Gazetesi'nde bize bu
öğretildi. "Bir tek ben varım, rakip tanımam" dersen tökezlersin,
haber de atlarsın. Bu işte gazeteciye ve rakibe saygı gösterirsen
ekip olursun. Adına ister spiker deyin ister anchor ister Mahmut bu
önemli değil, ben akşam seyirciye sunulan habere bakarım.
Birand öldüğü gün o koltuğa oturmadın, boş
bıraktın ve meslek hayatımın en zor yayını dedin, nasıldı o gün,
yayında gördük çok zordu kendi kaptanınızın acı haberini vermek...
Yas bülteni sundun... Peki ya yayın arkası, haber merkezi o
gün nasıl haber çıkardı... Kendi kaptanınızın haberini kaleme
aldınız gün boyu?
(Gözleri dolarak anlatıyor) Çok zordu. Düşünsene bir haber
bekliyorsunuz ve o haberden umut yok, Bu haberin sonu kötü. Gün
boyu kahrolduk... Hiçbir şey hazır değildi. Bir haber bekliyoruz
ama kimse bir şey yapmıyor. En son İrfan Şahin geldi ve acı haberi
verdi, ondan sonra yayına geçiyoruz dediler. Stüdyoya indim ama hiç
bir hazırlığımız yok. Koltuk hazırlanmış. Kulaklığımı taktım.
Koltuğu çektim "ben oturmayacağım, ayakta sunacağım" dedim. 2 gün
boyunca da öyle sundum.
"BİRAND'I KAYBETTİĞİMİZ GÜN HAYATIMIN EN ZOR YAYININI
YAPTIM, HAFIZAMI KAYBETMİŞTİM"
Kamera arkası için yine bir nevi kolay ama
sen ekran önündeydin, en zor sınavı herhalde sen
verdin?
Valla kendimden haberim yoktu. Hiçbir şeyin farkında değildim. Şok
halindeki insanın yaşadıkları ile aynıydım. Ağır kaza geçirmişim de
hafızamı kaybetmişim gibi hissettim. Sevdiğiniz birinin haberini
veriyorsunuz, onu insanlara anlatmak zorundasınız. Hayatımda
yaşadığım en büyük yayın travmasıydı. Ekranda o an şunu da düşündüm
acaba Birand olsaydı ne yapardı?
"O ACI HABERİ BİRAND SUNAR GİBİ SUNDUM"
Peki ne yapardı
Birand?
Ben Serdar Cebe olsaydım bütün yayını ağlayarak sunabilirdim. Ama
Birand olsaydı ne yapardı diye düşününce elimde geldiğince öyle
yapmayı denedim ve metanetli durmaya çalıştım. Çok uzun ve zor bir
yayındı ama biz kaptanımızı iyi uğurladık...
"HALA BİRAND ŞU KORİDORDAN GEÇECEK
SANIYORUZ"
Özlüyor musunuz peki
Birand'ı?
Özlemez olur muyum, hem de çok. Hala şu koridordan geçecek diye
birçok arkadaşımız bakıyor.
Haber merkezinde eksikliği hissediliyor
mu?
Derinden... Fazlasıyla... Bir yanımız hep eksik.
"BİRAND BENDEN SONRA SEN VARSIN DEMİŞTİ"
Unutamadığın bir anın var
mı?
Ben 24'ten istifa edip, mesleği bırakmaya karar verdiğimde beni
mesleğe tekrar döndüren isimdir Birand. Bir Amerikan şirketinde işe
başlayacaktım Mehmet Ali Birand'a mesaj attım bana referans
olmasını rica ettim. Bana mesaj atmış "O şirketle görüşmeden önce
benimle görüş" diye... İşsizdim o zaman, 2 gün sonra konuştuk. Ve
ben Doğan Grubu'na geldim. Çok babacan bir adamdı bir gün haber
merkezinden bir arkadaşımla tartıştık istifa kararı aldım, hemen
devreye girdi "Bak oğlum bunları takma olur bunlar. Benden sonra
sen varsın" dedi. Ben buna çok üzülmüştüm ve belki de o gün
sağlığının kötüye gittiğini biliyordu.
Başbakan Erdoğan, Birand'ı kaybettiğimiz
gün canlı yayına telefonla bağlandı ve Deniz Arman'a dedi ki "Artık
bundan sonra sizinle devam ederiz" çok şaşırmıştım, herhalde
Arman'da artık koltuk demiştim...
Valla Başbakan neden öyle bir şey söyledi bilemiyorum. Belki o
anlık ağzından çıkan bir şeydi.
"ZAMANI GELDİĞİNDE SERDAR CEBE'NİN DE YERİNE BİRİ
GEÇER"
Sahi Deniz Bey neden ekranlarda
değil?
Ekranda yok ama Kanal D Haber'de çok önemli bir görevde.. Zamanı
geldiği için Deniz Bey'in yerine biri geçti, yine zamanı geldiğinde
Serdar Cebe'nin yerine biri geçer...
Ekran önünde olmak için illa çok güzel ya
da yakışıklı olmak mı lazım? Ya da hangi özelliklere sahip olmalı
diye sorayım...
Tabii ki değil olur mu öyle şey. Sokakta güzel ve yakışıklı çok,
önemli olan iş bilen insan. Buraya staj için geliyorlar, çocukların
ilk yaptığı eline mikrofon alıp ben nasıl anons çektim sorusu
oluyor. Ben senin anons çekmenle ilgilenmiyorum. Haberinle
ilgileniyorum, önce bir haber yazmayı öğren. Araştırmacı
gazetecilik nasıl yapılır onu öğren.
Kaldı mı o dediğinden yani araştırmacı
gazetecilikten?
Valla Kanal D Haberde hala var.
Ne var mesela... Canlı yayın aracını
Ankara'ya Başbakanlık önüne koyup muhabiri oradan canlı yayına
bağlamak araştırmacı habercilik mi, kaldı ki bunu her kanal
yapıyor.
Bak Ankara'dan o muhabir arkadaşımızın anlattığı çok önemli şeyler.
İçeriden bilgi alıyor. Bakanlarla görüşüyor. Bizim bütün
muhabirlerimiz çok iyi, tecrübeli yeni bir muhabiri oraya
çıkarmıyoruz.
"COPY PASTE HABERCİLİĞE KARŞIYIZ"
Kanal D Haberin haber metinleri çok
farklı. Şimdi birçok kanalda var olan copy-paste yani kopyala
yapıştır anlayışı yok. Bunu nasıl
başarıyorsunuz?
Çünkü biz copy paste karşıyız. Görüntüyü izleyerek haber yazıyoruz.
Haberi yaşıyor ve yaşatıyoruz. Haberi iyi değerlendiriyoruz.
Haberin taraflarına yer veriyoruz. Kanal D Haberde hükümet cephesi
de muhalefet de, sokaktaki vatandaş da var.
Peki Ana Haber bültenleri söylenildiği
gibi eski rengini kaybetti mi, heyecansız ve sıkıcı
mı?
Ana Haberler hiç sıkıcı değil, gayet renkli ve izleniyor. Bence onu
söyleyenler yanılıyor.
"OLABİLDİĞİNCE TARAFSIZIZ"
Zor bir soru: Ne kadar
tarafsızsınız?
Mümkün olduğunca, elimizden geldiği kadar…
Kanal D Haber bir haber yaparken yaptığı
haberden korkar mı, mesela "acaba iktidar ne der" bunu hiç
yaşadınız mı? Yani hiç oto sansür uyguladığınız oluyor
mu?
Bakın Türkiye eski Türkiye değil, tabii habercilikte. Özgür
habercilik diyoruz ama ne kadar özgür habercilik yapabiliyoruz o
tartışılır.
Mesela Gezi sürecinde nasıldınız, sınıfta
kalanlardan mıydınız?
Asla. Çok iyi bir sınav verdik. Medya süreçte elbette çok
eleştirildi ama Kanal D her şeyi olduğu gibi verdi. Bir dengesizlik
varsa o dengesizlik arasında dengeyi yaratan haber merkeziydik biz.
Doğruluk süzgeçinden geçen, doğruluğu kanıtlanmış bütün o
görüntüler Kanal D Haberde vardı. Ethem Sarısülük'ün Ankara'da
öldürüldüğü o görüntü ilk hangi kanalda vardı, bizde tabii ki. Biz
yayınladıktan 5 gün sonra Hürriyet gazetesinin internet sayfasında
yayınlandı bu görüntüler.
"SUYA DA SABUNA DA DOKUNUYORUZ"
Siz suya da sabuna da dokunuyorsunuz
yani?
Tabii canım. Olan haber neyse onu veriyoruz. Haberi
saklamıyoruz. Toplumsal olarak elbette hassasiyetlerimiz var. Bizim
önümüze Doğan Yayın ilkeleri kondu, biz onun doğrultusunda
haberlerimizi yapıyoruz.
"TARAFSIZ OLMAYI BAŞARIYORUZ"
Doğan Grubu da bu bahsettiğin tarafsızlık,
objektif bakış nedeniyle süreçte çok eleştirildi ama. Penguen
metaforumuz oldu, öyle adlandırıldınız.
Biz adlandırılmadık, aynı grupta olabiliriz ama şirketler farklı.
Oranın idaresiyle bizim idaremiz aynı değil. Biz Kanal D Haber
olarak gün içinde ne yaşandıysa onu veriyoruz. Sadece fotoğraf
çekiyoruz habere kaş-göz-kulak eklemiyoruz. Haber neyse o. O
nedenle Serdar Cebe haberde yorum yapmıyor. Doğan Yayın ilkelerini
uyguluyoruz ve halkın yanındayız, her şeye rağmen tarafsız durmayı
başarıyoruz.
Doğan Grubunda olmak tarafsız habercilik
açısından bir avantaj mı? Mesela geçtiğimiz günler Aydın Doğan
grubunun Genel Yayın Yönetmenleri ile buluşmuş ve "Tarafsız olduk
çok bedeller ödedik ama yine de tarafsız olun"
demiş...
Valla ben iyi işler, iyi haberler yaptığımızı düşünüyorum.
Kurumumuza da güveniyorum. İyi olduğu ve düzgün iş yaptığı için
bizler bu kurumdayız ve burada çalışıyoruz. Ben çıkıp şimdi burada
şucuyum bucuyum da diyemem çünkü ticaret değil haber yapıyoruz.
Tarafsızlığımızı her daim korumalıyız.
Türk medyasının geleceğini nasıl
buluyorsun, parlak mı yoksa son derece vahim bir döneme doğru
ilerliyor mu?
Türkiye'de gelinen noktada habercilik yapanların işi çok zor çünkü
bir değneğin iki ucunda olmanız ve habercilik yapmanız isteniyor
sizden. Ama kendi kurumum adına konuşacak olursam 18 yıldır bu
sektördeyim uzun yıllardır da bu gruptayım daha tek bir haberime
müdahale olmadı."Şunu da görme" denilmedi bana.
Şu an bu hassas süreçte ediliyor mu
müdahale peki?
Asla...
"EN BÜYÜK SORUN OTO SANSÜR"
Sence nedir medyanın en büyük
sorunu?
(Gülüyor) Türkiye'nin en büyük sorunu neyse o.
Sır küpü gibisin valla cımbızla alıyorum
lafı. Tamam o zaman Türkiye'nin en büyük sorununu söyle. Diğer
sorumun cevabını da böylelikle almış olayım.
Sence ne?
Soruları ben soruyorum ama yine de
söyleyeyim bence sansür tabii ki..
Sansür değil bence en büyük sorun oto sansür.
Yapıyor musun hiç?
Zaman zaman elbette yapıyorsun ama zorunlu olarak.
"TÜRK MEDYASI ÖZGÜR DEĞİL"
Sence özgür mü Türk
medyası?
Tabii ki değil.
Sen ne kadar özgürsün?
Ben ne kadar özgürüm biliyor musun yaşadığımız çerçevenin içersinde
ne kadar mümkünse o kadar.
"TEK PARTİ İKTİDARININ TÜRKİYE'YE ÖZGÜRLÜK GETİRECEĞİNİ
DÜŞÜNMÜYORUM"
Özgür olmamamızın bir kaç nedenini anlatır
mısın?
Bunun birçok nedeni var. Ben mesela tek parti iktidarının
Türkiye'ye özgürlük ya da demokrasi getireceğini hiç düşünmedim. Bu
ister X partisi olsun ister Y... 20 yıl öncede böyle düşünüyordum
şimdi de. Biz temsili demokrasi içerisinde yaşıyoruz doğrudan
demokrasiyi yaşamıyoruz. Oy veren insan doğrudan partileri
denetlemiyor. Doğrudan demokrasi oy veren insanın her anında
partiyi denetlemesi demektir.
Medyanın geleceğinden umutlu musun bu
şartlar altında?
Elbette umutlu olmak zorundayım. Ben alttan adam yetişmiyor diyorum
bunun derdindeyim. Eğer bu olmuyorsa mesleğin önü kesiliyor
demektir. 1 stajyer bizde sadece 1 ay kalabiliyor sonra başka
stajyer, nasıl gazeteci yetişecek pekala?
Gazetecilik yapılıyor mu sence gerçek
anlamda?
Yapan da var yapmayan da. Ama bitti diyemezsin, yapılıyor tabii ki
neden yapılmasın.
Böyle bir kanalın Ana Haber spikerisin ve
sosyal medya sitesi twitterdaki takipçi sayın çok düşük
neden?
(Gülüyor) Çok fazla twitteri kullanmıyorum çünkü büyük bir sorun
yaşadım. Bir Fenerbahçeli arkadaşımız bana sürekli "Anan yanımda"
diye mesaj atıyordu, o zamanlarda 20 bin takipçim vardı. Takibe
aldım ve özelden mesaj attım, dedim ki "Analar kutsaldır ben senin
ananın ellerinden öpüyorum. Ve o arkadaş bana 10 dakika sonra
"Serdar Cebe anan yine yanımda” diye mesaj attı. Sonrasında durum
hakarete kadar vardı. "Kocaman şerefsiz" dedi ben de ona "Kocaman
şerefsizler" diye yanıt verdim ama bu yanlış anlaşıldı, sanki FB ve
Aykut Kocaman'a söylemişim gibi anlaşıldı, büyük sorun yaşadım ve
hesabımı kapattım...
"SOSYAL MEDYA TAM BİR BAŞ BELASI AMA OLMASI GEREKEN BİR BAŞ
BELASI"
Sosyal medyayı nasıl
buluyorsun?
Sosyal medya tam bir bomba ve tam bir baş belası ama olması gereken
bir baş belası... Güzel bir mecra, bakın habercileri
sınırlandırırsanız insanlar başka bir mecraya yöneliyor ve orada
süzgeçten geçmeyen haberleri alıp doğruymuş gibi insanlara
veriyorlar ve bu çok tehlikeli... Onun için elimden geldiğince az
kullanıyorum.
"DİZİ TEKLİFİ BİLE ALDIM"
Ekranda kendini çok yakışıklı buluyor
musun?
Valla insanlar beni kısa ve şişman zannediyorlar. Halbuki 1,90 boy
ve her gün sporunu yapan zayıf bir adamım. Daha önce dizi teklifi
bile geldi. (Gülüyor)
Sıcak bakıyor musun?
Hayır tabii ki...
"KIZIM BENİMLE HAVA ATIYOR"
Ailen seni nasıl buluyor ekranda, nasıl
bir yaşantınız var, vakit ayırabiliyor musun
onlara?
Valla evliyim ve 10 yaşında bir kızım var. Ailem beni destekliyor.
En çok da kızım mutlu bu durumdan, benimle hava atıyor. "Benim
babam ekranda diye seviniyor"
Habere ilgisi çok o
halde.
Habere ilgisi var ama beni hiç izlemiyor, biraz utangaç beni
ekranda görünce utanıyor. Bazen de "Çok güzel olmuşsun" diyor
kıskanıyor.
Haberci olmasını ister
misin?
Bizim meslekte genelde bu işi yapmak isteyenlere "git başka iş yap"
derler ama ben öyle demiyorum, ne olmak istiyorsa onu yapsın. Ama
ben iyi bir sporcu, iyi bir voleybolcu olmasını tercih ederim.
Unutmadan sorayım en beğendiğin ekran
yüzleri kim?
Ben Fatih Portakal'ı çok beğeniyorum. CNNTurk'ten de Nevşin Mengü
ve Başak Şengül'e hayranım. Çok büyük gelecek vadediyorlar.
Anchorwoman olarak görüyorum onları.
Ve son sorum biz olalım. Medyaradar'ı
nasıl buluyorsun?
Valla her gün düzenli olarak baktığım bir site, gayet de başarılı
buluyorum.Çok güzel röportajlarınız çıkıyor. Hem medyanın geldiği
hali hem arkadaşlarımızın düşüncelerini oradan takip
edebiliyoruz.
Çok teşekkür ederim... Haber toplantısına
geç kalmak üzeresin... Çok renkliydi. Başarılarının devamını
dilerim...
Asıl ben teşekkür ederim...