18 Kas 2013 11:04
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:45
Ünlü ekran yüzü Medyaradar'a konuştu: "Kanal D haber hâlâ direniyor"
Kanal D Haberin başarılı anchormani Serdar Cebe, Medyaradar'dan Alev Gürsoy Cimin'e konuştu. Birand konusunda oldukça duygusal açıklamalar yapan Cebe'nin oturduğu koltuk ve medyayla ilgili çok çarpıcı açıklamaları vardı.
Birand'ı çok özlüyor... Hala o Kanal D Haber
Merkezi'nin koridorundan bir gün geçeceğini düşünüyor...
"Ben ve benim kuşağım 40 fırın ekmek de yesek ne Birand ne
de Uğur Dündar olabiliriz" diyor... Kanal D'nin başarılı
ekran yüzü Serdar Cebe'den bahsediyorum...
En son bir salı günüydü ekranda gördük Birand'ı, ana haber bültenini sundu, son nefesini bir başka bültene yetişmek için harcadı. 17 Ocak 2013'te saat 19:00'da başlayan Kanal D bültenine dakikalar kala yani 18:29'da hayatını kaybetti ve son randevusuna yetişemedi, o gün haber merkezini yasa boğdu... Gözyaşları içinde kendi kaptanlarının haberini yaptılar. Hiç de kolay değildi o yas bültenini hazırlamak ve sunmak...
İşte o günden bu yana hep onunlayız. Başarılı haberci Serdar Cebe ile... Hayatının en zor yayınını o gün yaptı. “Bir yayın travması yaşadım" diyor, o gün kendinde değilmiş... Yaşadıklarını gözleri dolu dolu anlatıyor... Birand'ın ardından bayrağı devraldı ve Kanal D Haberi başarıyla taşıyor... Bakmayın siz onun ekranda öyle ciddi durduğuna çok esprili, hareketli, sımsıcak, cana yakın, hoşsohbet ve bir o kadar da muzip yanları var...
Türkiye'nin en çok izlenen ve rakiplerine reyting konusunda göz açtırmayan Kanal D Haberin Ana Haber spikeri olmak hiç de kolay değil, çünkü o makam çok kıymetli ve taliplisi çok... Serdar Cebe diyor ki "Koltuk korkum" yok ... Öyle ki "Keşke Birand, Uğur Dündar o koltukta otursaydı da editörlük bile yapmaya razıydım " diyebilecek kadar mütevazı. Türk medyasının çok da özgür olduğunu düşünmüyor ama "Biz tarafsız habercilik yapıyoruz" diyor. Haber merkezini öve öve bitiremiyor. Türk medyasının en büyük sorununun oto sansür olduğunu düşünüyor... Koltuğunu isteyenlere de güzel bir haber "buyursunlar" diyor... Haberlerde neden yorum yapmadığını da açıklıyor...
Güzel bir sohbetti, keyifliydi. Dilerim siz de benimle aynı keyfe ortak olursunuz...
Sevgiyle kalın hep umutlu olun...
***************
RÖPORTAJ: ALEV GÜRSOY CİMİN
Twitter:gazetecialev
Gmail: [email protected]
Türkiye'de en çok izlenen kanal unvanını elde eden ve çok önemli bir marka olan Kanal D'desin... Reytinglerde liderliği hiç bir zaman rakiplerine kaptırmayan bir haber merkezinin ana haber spikerisin, bu zor olmalı?
Zor tabii, ama şöyle bir şey var; ben zaten Kanal D Haberin ilk muhabirlerinden biriyim. Belki şu anda kalan tek muhabiriyim. Muhabirlik yaptığım yerde şu an Ana Haberi okuyorum. Milliyet Gazetesi'nde Başbakanlık muhabiriydim, oradan Kanal D'ye geçtim ve bu kanalı biz kurduk. Metin Uca, ben, Murat Yetkin gibi isimler vardı. ATV bizden bir ay evvel yayına başlamıştı. Kanal D ilk kurulduğu zamanlar piyasaya biraz geriden girdi. Mesela basın toplantılarına giderdik, Kanal D kartını gösterirdik, bizi içeri almazlardı ve ben yanımda Milliyet kartımı taşırdım, onunla içeri girerdim, ama bu durum çok da uzun sürmedi. Kanal D piyasaya böyle sonradan girmesine rağmen izleyici tarafından çok çabuk benimsendi. Yıllarca aynı düzeyde yayıncılığı, haberciliği sürdürmeyi başardı. Kanal D haberciliği diye bir marka oluştu; bunu çalışanlar başardı. Çok başarılı isimler var etti Kanal D haberi. Bakıyorsunuz bir zamanlar öyle haberler, öyle röportajlar yapmışsınız ki şu anda yapsak "Nasıl yaptılar bunu" diye soru sorarlar. Bakın ben Ecevit'le röportaj yapmışım bu arşivlerde var. Ecevit o röportajda Refah Partisini suçluyor, ben atlıyor DSP'den Refah Partisi'ne gidiyor, Erbakan'dan da görüş alıyorum, yani hemen arkasından o tarafında görüşünü alıyordum, böyle habercilik vardı ve Kanal D geçmişten bu yana çok iyi haberlere imza attı, tahtta kalmayı hâlâ da sürdürüyor...
"KANAL D HABER DEĞİŞEN HABER ANLAYIŞINA KARŞIN DİRENİYOR"
Ya şimdi?
Şimdiki habercilik anlayışı çok değişti. Şimdi insanlar bir şeylerin peşinden koşmuyor, herkes hazıra konuyor. Ajanslara yükleniyor tüm haber merkezleri. En basit örnek, bir haber merkezi gidip de siyasiden özel görüş almak yerine siyasinin tek yere verdiği mülakatı yayınlayabiliyor. Sokaktan haber yok, hep ajans hep ajans. Acaba ajanslar olmasaydı ne yapardı bu haber merkezleri merak ediyorum. Ama tüm bunlar yaşanırken Kanal D haber hâlâ direniyor. Kendi yağıyla kavrulan ender haber merkezlerinden biri, geçmişten gelen bir ekol var burada. Bakın ben bu sektörde şimdiye dek her aşamada çalıştım, muhabirlik yaptım, haber müdürlüğü yaptım, program sundum, hem ekran önü hem ekran arkası hepsinde vardım. Yıllar sonra burada hem editörlük yapıp hem ana haber sunmak çok başka bir şey. Yıllar önce bana bunu yapmak ister misin diye sorsalardı gerçekten "bilmiyorum" derdim, ama şimdi burada bulunmaktan onur, gurur duyuyorum. Burası zirve.
"KANAL D ANA HABER MESLEK HAYATIMIN EN ÖNEMLİ TAŞLARINDAN BİRİSİ"
Zirvede rüzgâr sert eser derler senin için de öyle mi gerçekten?
Kesinlikle öyle. Şimdi bana sorsanız ne yapmak istiyorsunuz bundan sonraki süreçte ideallerin ne diye? Ben önce bugünü tamamlayayım ondan sonra yarına bakarız derim. Neyin ne olacağı hiç belli olmaz ama ben işimi iyi yaptıktan sonra akşam kafamı yastığa rahat koyabiliyorsam gerisi hiç önemli değil, kimin ne söylediği ve düşündüğü de... Kanal D'de Ana Haber okumak gerçekten çok güzel bir duygu. Meslek hayatımın en önemli taşlarından biri...
"O KOLTUK SADECE BİRAND'IN DEĞİLDİ"
Serdar, Mehmet Ali Birand’ın ölümünden sonra Kanal D Haber sana emanet edildi, o an neler hissettin, o koltuğa oturmak zor muydu? Düşünsene bir efsane gitti yerine sen geldin...
Aslında orası onun koltuğu değildi. Orası Uğur Dündar'ın da, Fatih Altaylı'nın da koltuğuydu. Ondan önce sunan arkadaşlarımızın da koltuğuydu. Ama Birand başka bir şey yaptı, Kanal D Haberi başka bir yere taşıdı, bunu yaparken de toplumun her kesiminden destek aldı. Birand'ın günahları da var sevapları da ama sevapları günahlarından daha fazlaydı.
"BİRAND KADAR BU PİYASAYA ADAM KAZANDIRAN KİMSE YOK"
Günahları derken mesela ne?
İllaki günahları vardı, şimdi bu meslekte olup da sürekli sevap işleyen birini gördün mü? Seveni olduğu kadar sevmeyeni de vardı... Bana göre Birand çok düzgün bir adamdı. Bu sektöre çok büyük kazanımları oldu. Birand'a bak hiç kimsenin, hiçbir yöneticinin yetiştirmediği kadar insan yetiştirdi ve bu mesleğe kazandırdı. Bunu yapan kaç anchor, kaç haber yöneticisi var? Beni yetiştiren Birand değildi ancak benim de kendimi geliştirmemde anormal bir faydası oldu. Birand'la o koltuk özdeşleşmişti.
"KEŞKE BİRAND YAŞASAYDI DA HAFTA SONUNDA KALSAYDIM"
Peki sen Birand'ın yerini doldurabildiğine inanıyor musun?
Maalesef bir devir kapandı. Keşke yaşasaydı ben yine onun arkasında hafta sonu Ana Haberi sunmaya devam etseydim, bu bile benim için onurdu. Ben Birand'ın CNNTurk’teki ilk editörlerinden biriyim. Birand ile çalışmak büyük şanstı. Derdi ki bize "Siz işinizi iyi yapıyor musunuz? Eğer işinizi iyi yapıyorsanız o sizi her türlü onore ediyordur. Hem maddi hem manevi hem de mesleksel olarak." Birand'ın bana verdiği değeri piyasada çok az kişi vermiştir. Birand'ın Kanal D'de ilk haber sunduğu yılları hatırlayın reytinglerde en üst sıralarda mıydı? Hayır değildi ama dedi ki "Ben bu işi magazinsiz halledeceğim, ben bu işe bir kural koyacağım" ki bunu da yaptı. Bakın kimsenin ekrana çıkarmadığı insanları aldı ekrana koydu. Kimsenin faydalanmadığı iyi muhabirlerden o faydalandı. Kanal D haberin farkını fark ettirdi. Uzun yıllardır dizilerin taşımadığı tek haber bülteni Kanal D Haber...
"DİZİLERİN TAŞIMADIĞI TEK BÜLTEN KANAL D HABER BÜLTENİ"
Kanal D haber gücünü nerden alıyor? Birand gittikten sonrada reytinglerde bir düşüş olmadı çünkü?
Ekip tabii ki… Birand varken de yokken de reytingler hiç düşmedi. Onun tatile gittiği dönemlerde ben veya başka arkadaşlarım sunduğunda yine en çok izlenen haber bülteni bizdik. Kanal D bir marka, Kanal D Ana Haber bir marka. Bu markanın uzun soluklu olması için buradaki her arkadaşımız var gücüyle çalışıyor.
"TEK RAKİBİMİZ KENDİMİZ" ANLAYIŞI SAKAT... GAZETECİLİKTE RAKİBE SAYGI DUYACAKSIN
Farkınız ne?
Farkımız ekibimiz, haberlere bakışımız. Rakibe saygı gösteren bir kanal olmamız. "Tek rakibimiz kendimiz" diye bir anlayışımız yok. Bu yanlış bir şey... Gazetecilikte rakibine saygı duymazsan bu işi doğru düzgün yapamazsın, zaten izleyici aptal değil neyin ne olduğunu görüyor. Hangi kanalda ne var, kimin haberleri daha iyi biliyor ve ona göre izliyor. "Benim tek rakibim kendim" diyen biri yalan söyler. Gazetecilik böyle bir şey değil, senin rakipsiz olman için her gün özel bir haber, bir dosya haber, bir manşet çıkarman lazım, ajanslardaki tüm haber merkezlerinin verdiği haberleri vererek mi rakipsiz olunuyor?
"HERKES HABERDE RAKİBİM"
Yani ekranda herkes senin rakibin mi?
Elbette. Ben herkesi rakibim olarak görüyorum. Ama haberde... Ben diyelim Show TV'yi açıp da "Aaa Erhan çok yakışıklı, ekranda çok iyi duruyor. Şöyle rahat, yorumları şöyle iyi " şeklinde bakmıyorum olaya. Erhan'ın sunduğu haber eğer bende yoksa, bana haber atlatmışsa, özel haber yapmışsa ben onu kıskanırım. Erhan Çelik'in o koltukta oturmasını kıskanmam ben. Bugün burada olurum yarın başka bir yerde.
"KOLTUK KAYBETME KORKUM HİÇ OLMADI, AÇIK ÇEK VERDİM BUGÜN VARIM YARIN YOKUM"
Çok kıymetli bir koltukta oturuyorsun. Herkesin gözü orada, birçok ismin rüyası orası… Hatta bunu açık açık dile getirenler bile var. Nasıl muhafaza ediyorsun o koltuğu, hiç o koltuğu kaybetme korkun, çekincelerin oluyor mu?
Vallahi çok samimi söylüyorum hiçbir çekincem, korkum yok. Ben ilk o koltuğa oturduğum gün zaten açık çeki verdim yöneticimiz Süleyman Sarılar'a da, üst yönetime de. "Eğer bir gün bu koltukta olmazsam ki olmayabilirim de kararınız; yeter ki önceden söyleyin, sizi zor duruma asla sokmam" dedim. Bugün burada Ana Haber sunarım. Yarın giderim başka bir iş de yaparım illa Ana Haber olsun takıntım yok, yeter ki yaptığım işten tatmin olayım, doğru yapayım. İlla Ana Haber sunayım diye bir hırsım, takıntım yok. Hırs insana zarar verir. Başarılı olacağı yerde insanı sekteye uğratır.
"KEŞKE BİRAND VE UĞUR DÜNDAR YİNE BU EKRANLARDA OLSAYDI DA BEN EDİTÖRLÜK YAPSAYDIM"
Ali Kırca, Birand, Uğur Dündar gibi isimlerin kendilerine has özellikleri vardı. Onlar şimdi olmasa bile isimleri hala var. Ya sizler?
Benim de var, Erhan Çelik'in, Fatih Portakal'ın da var. Bizde sabah Haberlerini okuyan İrfan Değirmenci arkadaşımızın da var. Bizleri küçümsemeyin herkesin kendine has özellikleri var.
"BİZLER 40 FIRIN EKMEK YESEK BİLE NE BİRAND OLABİLİRİZ NE DE UĞUR DÜNDAR"
Peki sizin kuşak akıllarda nasıl kalacak, sizler nasıl onlar gibi olacaksınız ya da öyle olmak ister misiniz? Var mı içinizde bir Birand olacak isim?
Valla Birand olmak gibi bir hevesim yok açıkçası. Ben ve benim kuşağım kırk fırın ekmek yesek bile ne Bir Birand olabiliriz ne Uğur Dündar. O dönemler artık kapandı, Türkiye'de habercilik başka bir yere gidiyor. Önceden röportajlar yapılırdı hayran hayran bakardık şimdi kim ne yapıyor Allah aşkına? Birand'ın röportajlarını, Uğur Dündar'ın araştırmacı, soruşturmacı haberciliğini kim yapabiliyor? İnsanlar izler sizi ama farkı da hisseder. Bakın üzerine basa basa söylüyorum bir dönem artık kapandı, bitti... Maalesef artık Birand yok, Uğur Dündar bu büyük ekranlarda değil, keşke onlar olsaydı da ben onların yanında hafta sonu Ana Haber okusaydım ya da editörlük yapsaydım, Haber müdürlüğü yapsaydım. Razıydım bunlara.
BİRAND ÖLDÜĞÜ GÜN BAŞSAĞLIĞI BİLE DİLEMEDEN "GÖREVE HAZIRIM" DEYİP KOLTUĞA OTURMAK İSTEYENLER OLDU
Ne kadar mütevazısın gerçekten çok güzel sözler bunlar...
Bakın Birand öldüğü gün buraya gelip de "Göreve hazırım" diyen adamlar oldu. Önce bir başınız sağ olsun deyin. Onu bile demediler...
Kim bu isimler yahu?
İsim vermeye gerek yok. Rencide etmeyeyim kimseyi.
Peki yakınlıkları var mıydı Birand ile?
Kesinlikle vardı. Belki de onun yetiştirdiği insanlardı bunlar. Eğer şimdi Birand yaşasaydı derdi ki bu isimler "Ya bu adam yaşlandı hala niye ekranda" böyle insanlar da var. Bakın CNN International'a ekrandaki isimlerin yaşları kaç.
"İZLEYİCİ BENİ AİLEDEN BİRİ OLARAK GÖRÜYOR"
Elbette hep Birand üzerinden gitmeyeceğim ama neticede haber merkezinizden koskoca Birand geçti, bir efsane olarak gitti. Onun ekranda özgün ağırlığı, kendine has bir duruşu vardı, Akşam haber sunacağında herkes yorumlarını merak ederdi. Ekran gafları bile büyük sempati toplardı. Peki onun koltuğunda oturan Serdar Cebe'nin özellikleri ne, halk onu neden izliyor?
Benim özelliğim şu izleyene aileden hissi vermek. "Bizim çocuk çıktı, haber okuyor" diyebiliyor insanlar.
Birand haberlere hep yorum yapardı, ama sen sadece haberi sunuyorsun neden yorum yapmıyorsun?
Bak bizim Ana Haber bülteninin bir kalıbı var. Birand'ın bir tarzı vardı, istediği haberden sonra yorum yapardı. Ama bizden kurumsal olarak yorum yapmamız istenmiyor.
"HABERDE YORUM YAPMIYORUM ÇÜNKÜ... "
Sebep ne, Birand'a neden izin veriliyordu?
Sebep haberciliğin geldiği nokta... Birand bir figürdü. Sağcısına da, solcusuna da, İslamcısına da yakındı. Düşünce olarak her türlü şeyi söyleyebiliyordu. Ama şimdi ben en küçük yorum yapsam ne yandaşlığım, ne candaşlığım kalır, tefe koyarlar. Biz tarafsız habercilik yapıyoruz. Yorum yapmamızı istememeleri gayet doğal… Bakın geçenlerde ekrandaki muhabirimize "Arkanda bir sürü insan bekliyor" dedim, sosyal medyada olay oldu. Halbuki "bir sürü" lafı çokluk anlamında kullanılır. Ve maalesef bunu Milliyet gazetesinde çalışan editör arkadaş bile Serdar Cebe'nin gafı diye verdi. Bu arkadaşın Türkçesinden emin değilim ben. Onu oraya koyduran haber müdürünün Türkçesinden de emin değilim. O nedenle benim ekranda çok safiyane söyleyeceğim bir yorum bile bir taraflara çekilebilir, hassas bir süreçten geçiyoruz.
FOX'tan Fatih Portakal yapıyor ama her türlü yorumu...
Çünkü o kanal ona bir format koydu, çok normal yorum yapması. Kanal D Ana Haberde benim twit okuduğumu düşünebiliyor musun sen, bizim formatımız bambaşka. Kaldırmaz. Bir program yapsam elbette her türlü yorumu yaparım. Neymiş Serdar Cebe yorum yapmıyormuş! Yapmıyorum kardeşim çünkü burası böyle istiyor.
"İSTER ANCOR DEYİN İSTER SPİKER FARKETMEZ"
Peki Serdar sen anchor mısın, spiker mi? Bir de bunun ayrımını nasıl yapabiliriz, kıstas ne?
(Gülüyor) Valla ona halk karar verir. Ben bir şey demiyorum. Şu ana dek yaptıklarım da ortada. Mesleki geçmişim de. İster spiker deyin, ister anchor deyin ister Mahmut. Hiç fark etmez. Sonuçta bir haber merkezinde çalışıyorum.
"BUGÜN BEN OKURUM YARIN İRFAN..."
Geçtiğimiz günlerde Kanal D Haberin sabah haberlerini omuzlayan İrfan Değirmenci ile yaptığımız söyleşide kulaklarını çınlattık senin de. "Elbette Serdar işinde çok iyi ama haber anlatıcısı değil spiker" dedi senin için, hatta Ana Haber için "ben de varım" diye ekledi. Yani hali hazırda koltuk için bekleyenler var. Bu durumdan gurur mu duyuyorsun yoksa kızıyor musun?
Valla bugün ben okurum yarın İrfan arkadaşım okur. İzleyici izler bunun kararını verir. Arkadaşımıza saygı gösteriyorum. İyi duygularla susuyorum, cevap da vermek istemiyorum. Sonuçta aynı kurumdan ekmek yiyoruz. Kanal D haberde kavga var havası yaratmak, böyle bir polemiğe müsaade etmek de istemiyorum.
"HERKES YER YERE TALİP OLABİLİR"
Sahiden yok mu aranızda soğuk bir savaş? İrfan Bey, istiyor o koltuğu bu çok net. Saklamıyor da?
Herkes her yere talip olabilir ben bunu suçlamıyorum. Belki arkadaşımız da 1-2 yıl sonra Kanal D Ana Haberi okuyacak. Ben kimse için o şu koltukta olmuyor, diyecek karakterde biri değilim. Ben arkadaşımızın buraya iyi olacağını düşünüyorum.
"İRFAN DA ANA HABER'DE İYİ OLUR"
Ana Haberde mi?
Evet, iyi olur diye düşünüyorum... Neden olmasın? Ben ne kızarım ne de küserim bu tarz çıkışlara, sadece saygı duyarım. Koltuk kaybetme korkum hiç olmadı ki...
"HABERDE BEN DEĞİL BİZ VAR"
Ooo bu ne mütevazılık, koltuğu devrettin:) Şaka bir yana kendini ekranda karizmatik buluyor musun?
Elbette kendimi ekranda karizmatik de buluyorum, beğeniyorum da. Öyle olmasa o koltukta işim ne? Bunun kararını izleyici sağolsun veriyor ve bizi tercih ediyor. Benim için izleyici önemli. Akşam Ana Haber izlemek için her 10 kişiden 9'u Kanal D'yi açıyorsa bir oturup düşünmek de fayda var. Ama burada ekip çok önemli… Ben demeyi seven biri değilim hep biz demek de fayda var.
O koltukta sen değil herhangi biri de otursa yine aynı reyting yakalanmaz mı peki bu ekiple, ya da senin katkın ne Ana Haber'e?
Bakın biz bir ekibiz... Burada ben olurum başkası olur onu bilemem. İllaki bunu denemek istiyorlarsa gelir biri oturur ona göre reytinge bakılır. Ama başka arkadaşlar gibi "o olmaz, bu olmaz" demem. Fal açmıyorum, toplum mühendisliği, basın mühendisliği yapmıyor, bu denenir. Ha Serdar Cebe oluyor mu son 1 yıldaki reytinglere bir bakın anlarsınız. Herkese biçilen rol farklıdır ve burada herkes rolünü iyi oynuyor, işini çok ama çok iyi yapmaya çalışıyor.
"RAKİPLERİMİZİ ASLA KÜÇÜMSEMEM"
Rakiplerine oranla biraz mütevazısın...
Ben böyle gördüm büyüklerimden. Milliyet Gazetesi'nde bize bu öğretildi. "Bir tek ben varım, rakip tanımam" dersen tökezlersin, haber de atlarsın. Bu işte gazeteciye ve rakibe saygı gösterirsen ekip olursun. Adına ister spiker deyin ister anchor ister Mahmut bu önemli değil, ben akşam seyirciye sunulan habere bakarım.
Birand öldüğü gün o koltuğa oturmadın, boş bıraktın ve meslek hayatımın en zor yayını dedin, nasıldı o gün, yayında gördük çok zordu kendi kaptanınızın acı haberini vermek... Yas bülteni sundun... Peki ya yayın arkası, haber merkezi o gün nasıl haber çıkardı... Kendi kaptanınızın haberini kaleme aldınız gün boyu?
(Gözleri dolarak anlatıyor) Çok zordu. Düşünsene bir haber bekliyorsunuz ve o haberden umut yok, Bu haberin sonu kötü. Gün boyu kahrolduk... Hiçbir şey hazır değildi. Bir haber bekliyoruz ama kimse bir şey yapmıyor. En son İrfan Şahin geldi ve acı haberi verdi, ondan sonra yayına geçiyoruz dediler. Stüdyoya indim ama hiç bir hazırlığımız yok. Koltuk hazırlanmış. Kulaklığımı taktım. Koltuğu çektim "ben oturmayacağım, ayakta sunacağım" dedim. 2 gün boyunca da öyle sundum.
"BİRAND'I KAYBETTİĞİMİZ GÜN HAYATIMIN EN ZOR YAYININI YAPTIM, HAFIZAMI KAYBETMİŞTİM"
Kamera arkası için yine bir nevi kolay ama sen ekran önündeydin, en zor sınavı herhalde sen verdin?
Valla kendimden haberim yoktu. Hiçbir şeyin farkında değildim. Şok halindeki insanın yaşadıkları ile aynıydım. Ağır kaza geçirmişim de hafızamı kaybetmişim gibi hissettim. Sevdiğiniz birinin haberini veriyorsunuz, onu insanlara anlatmak zorundasınız. Hayatımda yaşadığım en büyük yayın travmasıydı. Ekranda o an şunu da düşündüm acaba Birand olsaydı ne yapardı?
"O ACI HABERİ BİRAND SUNAR GİBİ SUNDUM"
Peki ne yapardı Birand?
Ben Serdar Cebe olsaydım bütün yayını ağlayarak sunabilirdim. Ama Birand olsaydı ne yapardı diye düşününce elimde geldiğince öyle yapmayı denedim ve metanetli durmaya çalıştım. Çok uzun ve zor bir yayındı ama biz kaptanımızı iyi uğurladık...
"HALA BİRAND ŞU KORİDORDAN GEÇECEK SANIYORUZ"
Özlüyor musunuz peki Birand'ı?
Özlemez olur muyum, hem de çok. Hala şu koridordan geçecek diye birçok arkadaşımız bakıyor.
Haber merkezinde eksikliği hissediliyor mu?
Derinden... Fazlasıyla... Bir yanımız hep eksik.
"BİRAND BENDEN SONRA SEN VARSIN DEMİŞTİ"
Unutamadığın bir anın var mı?
Ben 24'ten istifa edip, mesleği bırakmaya karar verdiğimde beni mesleğe tekrar döndüren isimdir Birand. Bir Amerikan şirketinde işe başlayacaktım Mehmet Ali Birand'a mesaj attım bana referans olmasını rica ettim. Bana mesaj atmış "O şirketle görüşmeden önce benimle görüş" diye... İşsizdim o zaman, 2 gün sonra konuştuk. Ve ben Doğan Grubu'na geldim. Çok babacan bir adamdı bir gün haber merkezinden bir arkadaşımla tartıştık istifa kararı aldım, hemen devreye girdi "Bak oğlum bunları takma olur bunlar. Benden sonra sen varsın" dedi. Ben buna çok üzülmüştüm ve belki de o gün sağlığının kötüye gittiğini biliyordu.
Başbakan Erdoğan, Birand'ı kaybettiğimiz gün canlı yayına telefonla bağlandı ve Deniz Arman'a dedi ki "Artık bundan sonra sizinle devam ederiz" çok şaşırmıştım, herhalde Arman'da artık koltuk demiştim...
Valla Başbakan neden öyle bir şey söyledi bilemiyorum. Belki o anlık ağzından çıkan bir şeydi.
"ZAMANI GELDİĞİNDE SERDAR CEBE'NİN DE YERİNE BİRİ GEÇER"
Sahi Deniz Bey neden ekranlarda değil?
Ekranda yok ama Kanal D Haber'de çok önemli bir görevde.. Zamanı geldiği için Deniz Bey'in yerine biri geçti, yine zamanı geldiğinde Serdar Cebe'nin yerine biri geçer...
Ekran önünde olmak için illa çok güzel ya da yakışıklı olmak mı lazım? Ya da hangi özelliklere sahip olmalı diye sorayım...
Tabii ki değil olur mu öyle şey. Sokakta güzel ve yakışıklı çok, önemli olan iş bilen insan. Buraya staj için geliyorlar, çocukların ilk yaptığı eline mikrofon alıp ben nasıl anons çektim sorusu oluyor. Ben senin anons çekmenle ilgilenmiyorum. Haberinle ilgileniyorum, önce bir haber yazmayı öğren. Araştırmacı gazetecilik nasıl yapılır onu öğren.
Kaldı mı o dediğinden yani araştırmacı gazetecilikten?
Valla Kanal D Haberde hala var.
Ne var mesela... Canlı yayın aracını Ankara'ya Başbakanlık önüne koyup muhabiri oradan canlı yayına bağlamak araştırmacı habercilik mi, kaldı ki bunu her kanal yapıyor.
Bak Ankara'dan o muhabir arkadaşımızın anlattığı çok önemli şeyler. İçeriden bilgi alıyor. Bakanlarla görüşüyor. Bizim bütün muhabirlerimiz çok iyi, tecrübeli yeni bir muhabiri oraya çıkarmıyoruz.
"COPY PASTE HABERCİLİĞE KARŞIYIZ"
Kanal D Haberin haber metinleri çok farklı. Şimdi birçok kanalda var olan copy-paste yani kopyala yapıştır anlayışı yok. Bunu nasıl başarıyorsunuz?
Çünkü biz copy paste karşıyız. Görüntüyü izleyerek haber yazıyoruz. Haberi yaşıyor ve yaşatıyoruz. Haberi iyi değerlendiriyoruz. Haberin taraflarına yer veriyoruz. Kanal D Haberde hükümet cephesi de muhalefet de, sokaktaki vatandaş da var.
Peki Ana Haber bültenleri söylenildiği gibi eski rengini kaybetti mi, heyecansız ve sıkıcı mı?
Ana Haberler hiç sıkıcı değil, gayet renkli ve izleniyor. Bence onu söyleyenler yanılıyor.
"OLABİLDİĞİNCE TARAFSIZIZ"
Zor bir soru: Ne kadar tarafsızsınız?
Mümkün olduğunca, elimizden geldiği kadar…
Kanal D Haber bir haber yaparken yaptığı haberden korkar mı, mesela "acaba iktidar ne der" bunu hiç yaşadınız mı? Yani hiç oto sansür uyguladığınız oluyor mu?
Bakın Türkiye eski Türkiye değil, tabii habercilikte. Özgür habercilik diyoruz ama ne kadar özgür habercilik yapabiliyoruz o tartışılır.
Mesela Gezi sürecinde nasıldınız, sınıfta kalanlardan mıydınız?
Asla. Çok iyi bir sınav verdik. Medya süreçte elbette çok eleştirildi ama Kanal D her şeyi olduğu gibi verdi. Bir dengesizlik varsa o dengesizlik arasında dengeyi yaratan haber merkeziydik biz. Doğruluk süzgeçinden geçen, doğruluğu kanıtlanmış bütün o görüntüler Kanal D Haberde vardı. Ethem Sarısülük'ün Ankara'da öldürüldüğü o görüntü ilk hangi kanalda vardı, bizde tabii ki. Biz yayınladıktan 5 gün sonra Hürriyet gazetesinin internet sayfasında yayınlandı bu görüntüler.
"SUYA DA SABUNA DA DOKUNUYORUZ"
Siz suya da sabuna da dokunuyorsunuz yani?
Tabii canım. Olan haber neyse onu veriyoruz. Haberi saklamıyoruz. Toplumsal olarak elbette hassasiyetlerimiz var. Bizim önümüze Doğan Yayın ilkeleri kondu, biz onun doğrultusunda haberlerimizi yapıyoruz.
"TARAFSIZ OLMAYI BAŞARIYORUZ"
Doğan Grubu da bu bahsettiğin tarafsızlık, objektif bakış nedeniyle süreçte çok eleştirildi ama. Penguen metaforumuz oldu, öyle adlandırıldınız.
Biz adlandırılmadık, aynı grupta olabiliriz ama şirketler farklı. Oranın idaresiyle bizim idaremiz aynı değil. Biz Kanal D Haber olarak gün içinde ne yaşandıysa onu veriyoruz. Sadece fotoğraf çekiyoruz habere kaş-göz-kulak eklemiyoruz. Haber neyse o. O nedenle Serdar Cebe haberde yorum yapmıyor. Doğan Yayın ilkelerini uyguluyoruz ve halkın yanındayız, her şeye rağmen tarafsız durmayı başarıyoruz.
Doğan Grubunda olmak tarafsız habercilik açısından bir avantaj mı? Mesela geçtiğimiz günler Aydın Doğan grubunun Genel Yayın Yönetmenleri ile buluşmuş ve "Tarafsız olduk çok bedeller ödedik ama yine de tarafsız olun" demiş...
Valla ben iyi işler, iyi haberler yaptığımızı düşünüyorum. Kurumumuza da güveniyorum. İyi olduğu ve düzgün iş yaptığı için bizler bu kurumdayız ve burada çalışıyoruz. Ben çıkıp şimdi burada şucuyum bucuyum da diyemem çünkü ticaret değil haber yapıyoruz. Tarafsızlığımızı her daim korumalıyız.
Türk medyasının geleceğini nasıl buluyorsun, parlak mı yoksa son derece vahim bir döneme doğru ilerliyor mu?
Türkiye'de gelinen noktada habercilik yapanların işi çok zor çünkü bir değneğin iki ucunda olmanız ve habercilik yapmanız isteniyor sizden. Ama kendi kurumum adına konuşacak olursam 18 yıldır bu sektördeyim uzun yıllardır da bu gruptayım daha tek bir haberime müdahale olmadı."Şunu da görme" denilmedi bana.
Şu an bu hassas süreçte ediliyor mu müdahale peki?
Asla...
"EN BÜYÜK SORUN OTO SANSÜR"
Sence nedir medyanın en büyük sorunu?
(Gülüyor) Türkiye'nin en büyük sorunu neyse o.
Sır küpü gibisin valla cımbızla alıyorum lafı. Tamam o zaman Türkiye'nin en büyük sorununu söyle. Diğer sorumun cevabını da böylelikle almış olayım.
Sence ne?
Soruları ben soruyorum ama yine de söyleyeyim bence sansür tabii ki..
Sansür değil bence en büyük sorun oto sansür.
Yapıyor musun hiç?
Zaman zaman elbette yapıyorsun ama zorunlu olarak.
"TÜRK MEDYASI ÖZGÜR DEĞİL"
Sence özgür mü Türk medyası?
Tabii ki değil.
Sen ne kadar özgürsün?
Ben ne kadar özgürüm biliyor musun yaşadığımız çerçevenin içersinde ne kadar mümkünse o kadar.
"TEK PARTİ İKTİDARININ TÜRKİYE'YE ÖZGÜRLÜK GETİRECEĞİNİ DÜŞÜNMÜYORUM"
Özgür olmamamızın bir kaç nedenini anlatır mısın?
Bunun birçok nedeni var. Ben mesela tek parti iktidarının Türkiye'ye özgürlük ya da demokrasi getireceğini hiç düşünmedim. Bu ister X partisi olsun ister Y... 20 yıl öncede böyle düşünüyordum şimdi de. Biz temsili demokrasi içerisinde yaşıyoruz doğrudan demokrasiyi yaşamıyoruz. Oy veren insan doğrudan partileri denetlemiyor. Doğrudan demokrasi oy veren insanın her anında partiyi denetlemesi demektir.
Medyanın geleceğinden umutlu musun bu şartlar altında?
Elbette umutlu olmak zorundayım. Ben alttan adam yetişmiyor diyorum bunun derdindeyim. Eğer bu olmuyorsa mesleğin önü kesiliyor demektir. 1 stajyer bizde sadece 1 ay kalabiliyor sonra başka stajyer, nasıl gazeteci yetişecek pekala?
Gazetecilik yapılıyor mu sence gerçek anlamda?
Yapan da var yapmayan da. Ama bitti diyemezsin, yapılıyor tabii ki neden yapılmasın.
Böyle bir kanalın Ana Haber spikerisin ve sosyal medya sitesi twitterdaki takipçi sayın çok düşük neden?
(Gülüyor) Çok fazla twitteri kullanmıyorum çünkü büyük bir sorun yaşadım. Bir Fenerbahçeli arkadaşımız bana sürekli "Anan yanımda" diye mesaj atıyordu, o zamanlarda 20 bin takipçim vardı. Takibe aldım ve özelden mesaj attım, dedim ki "Analar kutsaldır ben senin ananın ellerinden öpüyorum. Ve o arkadaş bana 10 dakika sonra "Serdar Cebe anan yine yanımda” diye mesaj attı. Sonrasında durum hakarete kadar vardı. "Kocaman şerefsiz" dedi ben de ona "Kocaman şerefsizler" diye yanıt verdim ama bu yanlış anlaşıldı, sanki FB ve Aykut Kocaman'a söylemişim gibi anlaşıldı, büyük sorun yaşadım ve hesabımı kapattım...
"SOSYAL MEDYA TAM BİR BAŞ BELASI AMA OLMASI GEREKEN BİR BAŞ BELASI"
Sosyal medyayı nasıl buluyorsun?
Sosyal medya tam bir bomba ve tam bir baş belası ama olması gereken bir baş belası... Güzel bir mecra, bakın habercileri sınırlandırırsanız insanlar başka bir mecraya yöneliyor ve orada süzgeçten geçmeyen haberleri alıp doğruymuş gibi insanlara veriyorlar ve bu çok tehlikeli... Onun için elimden geldiğince az kullanıyorum.
"DİZİ TEKLİFİ BİLE ALDIM"
Ekranda kendini çok yakışıklı buluyor musun?
Valla insanlar beni kısa ve şişman zannediyorlar. Halbuki 1,90 boy ve her gün sporunu yapan zayıf bir adamım. Daha önce dizi teklifi bile geldi. (Gülüyor)
Sıcak bakıyor musun?
Hayır tabii ki...
"KIZIM BENİMLE HAVA ATIYOR"
Ailen seni nasıl buluyor ekranda, nasıl bir yaşantınız var, vakit ayırabiliyor musun onlara?
Valla evliyim ve 10 yaşında bir kızım var. Ailem beni destekliyor. En çok da kızım mutlu bu durumdan, benimle hava atıyor. "Benim babam ekranda diye seviniyor"
Habere ilgisi çok o halde.
Habere ilgisi var ama beni hiç izlemiyor, biraz utangaç beni ekranda görünce utanıyor. Bazen de "Çok güzel olmuşsun" diyor kıskanıyor.
Haberci olmasını ister misin?
Bizim meslekte genelde bu işi yapmak isteyenlere "git başka iş yap" derler ama ben öyle demiyorum, ne olmak istiyorsa onu yapsın. Ama ben iyi bir sporcu, iyi bir voleybolcu olmasını tercih ederim.
Unutmadan sorayım en beğendiğin ekran yüzleri kim?
Ben Fatih Portakal'ı çok beğeniyorum. CNNTurk'ten de Nevşin Mengü ve Başak Şengül'e hayranım. Çok büyük gelecek vadediyorlar. Anchorwoman olarak görüyorum onları.
Ve son sorum biz olalım. Medyaradar'ı nasıl buluyorsun?
Valla her gün düzenli olarak baktığım bir site, gayet de başarılı buluyorum.Çok güzel röportajlarınız çıkıyor. Hem medyanın geldiği hali hem arkadaşlarımızın düşüncelerini oradan takip edebiliyoruz.
Çok teşekkür ederim... Haber toplantısına geç kalmak üzeresin... Çok renkliydi. Başarılarının devamını dilerim...
Asıl ben teşekkür ederim...
En son bir salı günüydü ekranda gördük Birand'ı, ana haber bültenini sundu, son nefesini bir başka bültene yetişmek için harcadı. 17 Ocak 2013'te saat 19:00'da başlayan Kanal D bültenine dakikalar kala yani 18:29'da hayatını kaybetti ve son randevusuna yetişemedi, o gün haber merkezini yasa boğdu... Gözyaşları içinde kendi kaptanlarının haberini yaptılar. Hiç de kolay değildi o yas bültenini hazırlamak ve sunmak...
İşte o günden bu yana hep onunlayız. Başarılı haberci Serdar Cebe ile... Hayatının en zor yayınını o gün yaptı. “Bir yayın travması yaşadım" diyor, o gün kendinde değilmiş... Yaşadıklarını gözleri dolu dolu anlatıyor... Birand'ın ardından bayrağı devraldı ve Kanal D Haberi başarıyla taşıyor... Bakmayın siz onun ekranda öyle ciddi durduğuna çok esprili, hareketli, sımsıcak, cana yakın, hoşsohbet ve bir o kadar da muzip yanları var...
Türkiye'nin en çok izlenen ve rakiplerine reyting konusunda göz açtırmayan Kanal D Haberin Ana Haber spikeri olmak hiç de kolay değil, çünkü o makam çok kıymetli ve taliplisi çok... Serdar Cebe diyor ki "Koltuk korkum" yok ... Öyle ki "Keşke Birand, Uğur Dündar o koltukta otursaydı da editörlük bile yapmaya razıydım " diyebilecek kadar mütevazı. Türk medyasının çok da özgür olduğunu düşünmüyor ama "Biz tarafsız habercilik yapıyoruz" diyor. Haber merkezini öve öve bitiremiyor. Türk medyasının en büyük sorununun oto sansür olduğunu düşünüyor... Koltuğunu isteyenlere de güzel bir haber "buyursunlar" diyor... Haberlerde neden yorum yapmadığını da açıklıyor...
Güzel bir sohbetti, keyifliydi. Dilerim siz de benimle aynı keyfe ortak olursunuz...
Sevgiyle kalın hep umutlu olun...
***************
RÖPORTAJ: ALEV GÜRSOY CİMİN
Twitter:gazetecialev
Gmail: [email protected]
Türkiye'de en çok izlenen kanal unvanını elde eden ve çok önemli bir marka olan Kanal D'desin... Reytinglerde liderliği hiç bir zaman rakiplerine kaptırmayan bir haber merkezinin ana haber spikerisin, bu zor olmalı?
Zor tabii, ama şöyle bir şey var; ben zaten Kanal D Haberin ilk muhabirlerinden biriyim. Belki şu anda kalan tek muhabiriyim. Muhabirlik yaptığım yerde şu an Ana Haberi okuyorum. Milliyet Gazetesi'nde Başbakanlık muhabiriydim, oradan Kanal D'ye geçtim ve bu kanalı biz kurduk. Metin Uca, ben, Murat Yetkin gibi isimler vardı. ATV bizden bir ay evvel yayına başlamıştı. Kanal D ilk kurulduğu zamanlar piyasaya biraz geriden girdi. Mesela basın toplantılarına giderdik, Kanal D kartını gösterirdik, bizi içeri almazlardı ve ben yanımda Milliyet kartımı taşırdım, onunla içeri girerdim, ama bu durum çok da uzun sürmedi. Kanal D piyasaya böyle sonradan girmesine rağmen izleyici tarafından çok çabuk benimsendi. Yıllarca aynı düzeyde yayıncılığı, haberciliği sürdürmeyi başardı. Kanal D haberciliği diye bir marka oluştu; bunu çalışanlar başardı. Çok başarılı isimler var etti Kanal D haberi. Bakıyorsunuz bir zamanlar öyle haberler, öyle röportajlar yapmışsınız ki şu anda yapsak "Nasıl yaptılar bunu" diye soru sorarlar. Bakın ben Ecevit'le röportaj yapmışım bu arşivlerde var. Ecevit o röportajda Refah Partisini suçluyor, ben atlıyor DSP'den Refah Partisi'ne gidiyor, Erbakan'dan da görüş alıyorum, yani hemen arkasından o tarafında görüşünü alıyordum, böyle habercilik vardı ve Kanal D geçmişten bu yana çok iyi haberlere imza attı, tahtta kalmayı hâlâ da sürdürüyor...
"KANAL D HABER DEĞİŞEN HABER ANLAYIŞINA KARŞIN DİRENİYOR"
Ya şimdi?
Şimdiki habercilik anlayışı çok değişti. Şimdi insanlar bir şeylerin peşinden koşmuyor, herkes hazıra konuyor. Ajanslara yükleniyor tüm haber merkezleri. En basit örnek, bir haber merkezi gidip de siyasiden özel görüş almak yerine siyasinin tek yere verdiği mülakatı yayınlayabiliyor. Sokaktan haber yok, hep ajans hep ajans. Acaba ajanslar olmasaydı ne yapardı bu haber merkezleri merak ediyorum. Ama tüm bunlar yaşanırken Kanal D haber hâlâ direniyor. Kendi yağıyla kavrulan ender haber merkezlerinden biri, geçmişten gelen bir ekol var burada. Bakın ben bu sektörde şimdiye dek her aşamada çalıştım, muhabirlik yaptım, haber müdürlüğü yaptım, program sundum, hem ekran önü hem ekran arkası hepsinde vardım. Yıllar sonra burada hem editörlük yapıp hem ana haber sunmak çok başka bir şey. Yıllar önce bana bunu yapmak ister misin diye sorsalardı gerçekten "bilmiyorum" derdim, ama şimdi burada bulunmaktan onur, gurur duyuyorum. Burası zirve.
"KANAL D ANA HABER MESLEK HAYATIMIN EN ÖNEMLİ TAŞLARINDAN BİRİSİ"
Zirvede rüzgâr sert eser derler senin için de öyle mi gerçekten?
Kesinlikle öyle. Şimdi bana sorsanız ne yapmak istiyorsunuz bundan sonraki süreçte ideallerin ne diye? Ben önce bugünü tamamlayayım ondan sonra yarına bakarız derim. Neyin ne olacağı hiç belli olmaz ama ben işimi iyi yaptıktan sonra akşam kafamı yastığa rahat koyabiliyorsam gerisi hiç önemli değil, kimin ne söylediği ve düşündüğü de... Kanal D'de Ana Haber okumak gerçekten çok güzel bir duygu. Meslek hayatımın en önemli taşlarından biri...
"O KOLTUK SADECE BİRAND'IN DEĞİLDİ"
Serdar, Mehmet Ali Birand’ın ölümünden sonra Kanal D Haber sana emanet edildi, o an neler hissettin, o koltuğa oturmak zor muydu? Düşünsene bir efsane gitti yerine sen geldin...
Aslında orası onun koltuğu değildi. Orası Uğur Dündar'ın da, Fatih Altaylı'nın da koltuğuydu. Ondan önce sunan arkadaşlarımızın da koltuğuydu. Ama Birand başka bir şey yaptı, Kanal D Haberi başka bir yere taşıdı, bunu yaparken de toplumun her kesiminden destek aldı. Birand'ın günahları da var sevapları da ama sevapları günahlarından daha fazlaydı.
"BİRAND KADAR BU PİYASAYA ADAM KAZANDIRAN KİMSE YOK"
Günahları derken mesela ne?
İllaki günahları vardı, şimdi bu meslekte olup da sürekli sevap işleyen birini gördün mü? Seveni olduğu kadar sevmeyeni de vardı... Bana göre Birand çok düzgün bir adamdı. Bu sektöre çok büyük kazanımları oldu. Birand'a bak hiç kimsenin, hiçbir yöneticinin yetiştirmediği kadar insan yetiştirdi ve bu mesleğe kazandırdı. Bunu yapan kaç anchor, kaç haber yöneticisi var? Beni yetiştiren Birand değildi ancak benim de kendimi geliştirmemde anormal bir faydası oldu. Birand'la o koltuk özdeşleşmişti.
"KEŞKE BİRAND YAŞASAYDI DA HAFTA SONUNDA KALSAYDIM"
Peki sen Birand'ın yerini doldurabildiğine inanıyor musun?
Maalesef bir devir kapandı. Keşke yaşasaydı ben yine onun arkasında hafta sonu Ana Haberi sunmaya devam etseydim, bu bile benim için onurdu. Ben Birand'ın CNNTurk’teki ilk editörlerinden biriyim. Birand ile çalışmak büyük şanstı. Derdi ki bize "Siz işinizi iyi yapıyor musunuz? Eğer işinizi iyi yapıyorsanız o sizi her türlü onore ediyordur. Hem maddi hem manevi hem de mesleksel olarak." Birand'ın bana verdiği değeri piyasada çok az kişi vermiştir. Birand'ın Kanal D'de ilk haber sunduğu yılları hatırlayın reytinglerde en üst sıralarda mıydı? Hayır değildi ama dedi ki "Ben bu işi magazinsiz halledeceğim, ben bu işe bir kural koyacağım" ki bunu da yaptı. Bakın kimsenin ekrana çıkarmadığı insanları aldı ekrana koydu. Kimsenin faydalanmadığı iyi muhabirlerden o faydalandı. Kanal D haberin farkını fark ettirdi. Uzun yıllardır dizilerin taşımadığı tek haber bülteni Kanal D Haber...
"DİZİLERİN TAŞIMADIĞI TEK BÜLTEN KANAL D HABER BÜLTENİ"
Kanal D haber gücünü nerden alıyor? Birand gittikten sonrada reytinglerde bir düşüş olmadı çünkü?
Ekip tabii ki… Birand varken de yokken de reytingler hiç düşmedi. Onun tatile gittiği dönemlerde ben veya başka arkadaşlarım sunduğunda yine en çok izlenen haber bülteni bizdik. Kanal D bir marka, Kanal D Ana Haber bir marka. Bu markanın uzun soluklu olması için buradaki her arkadaşımız var gücüyle çalışıyor.
"TEK RAKİBİMİZ KENDİMİZ" ANLAYIŞI SAKAT... GAZETECİLİKTE RAKİBE SAYGI DUYACAKSIN
Farkınız ne?
Farkımız ekibimiz, haberlere bakışımız. Rakibe saygı gösteren bir kanal olmamız. "Tek rakibimiz kendimiz" diye bir anlayışımız yok. Bu yanlış bir şey... Gazetecilikte rakibine saygı duymazsan bu işi doğru düzgün yapamazsın, zaten izleyici aptal değil neyin ne olduğunu görüyor. Hangi kanalda ne var, kimin haberleri daha iyi biliyor ve ona göre izliyor. "Benim tek rakibim kendim" diyen biri yalan söyler. Gazetecilik böyle bir şey değil, senin rakipsiz olman için her gün özel bir haber, bir dosya haber, bir manşet çıkarman lazım, ajanslardaki tüm haber merkezlerinin verdiği haberleri vererek mi rakipsiz olunuyor?
"HERKES HABERDE RAKİBİM"
Yani ekranda herkes senin rakibin mi?
Elbette. Ben herkesi rakibim olarak görüyorum. Ama haberde... Ben diyelim Show TV'yi açıp da "Aaa Erhan çok yakışıklı, ekranda çok iyi duruyor. Şöyle rahat, yorumları şöyle iyi " şeklinde bakmıyorum olaya. Erhan'ın sunduğu haber eğer bende yoksa, bana haber atlatmışsa, özel haber yapmışsa ben onu kıskanırım. Erhan Çelik'in o koltukta oturmasını kıskanmam ben. Bugün burada olurum yarın başka bir yerde.
"KOLTUK KAYBETME KORKUM HİÇ OLMADI, AÇIK ÇEK VERDİM BUGÜN VARIM YARIN YOKUM"
Çok kıymetli bir koltukta oturuyorsun. Herkesin gözü orada, birçok ismin rüyası orası… Hatta bunu açık açık dile getirenler bile var. Nasıl muhafaza ediyorsun o koltuğu, hiç o koltuğu kaybetme korkun, çekincelerin oluyor mu?
Vallahi çok samimi söylüyorum hiçbir çekincem, korkum yok. Ben ilk o koltuğa oturduğum gün zaten açık çeki verdim yöneticimiz Süleyman Sarılar'a da, üst yönetime de. "Eğer bir gün bu koltukta olmazsam ki olmayabilirim de kararınız; yeter ki önceden söyleyin, sizi zor duruma asla sokmam" dedim. Bugün burada Ana Haber sunarım. Yarın giderim başka bir iş de yaparım illa Ana Haber olsun takıntım yok, yeter ki yaptığım işten tatmin olayım, doğru yapayım. İlla Ana Haber sunayım diye bir hırsım, takıntım yok. Hırs insana zarar verir. Başarılı olacağı yerde insanı sekteye uğratır.
"KEŞKE BİRAND VE UĞUR DÜNDAR YİNE BU EKRANLARDA OLSAYDI DA BEN EDİTÖRLÜK YAPSAYDIM"
Ali Kırca, Birand, Uğur Dündar gibi isimlerin kendilerine has özellikleri vardı. Onlar şimdi olmasa bile isimleri hala var. Ya sizler?
Benim de var, Erhan Çelik'in, Fatih Portakal'ın da var. Bizde sabah Haberlerini okuyan İrfan Değirmenci arkadaşımızın da var. Bizleri küçümsemeyin herkesin kendine has özellikleri var.
"BİZLER 40 FIRIN EKMEK YESEK BİLE NE BİRAND OLABİLİRİZ NE DE UĞUR DÜNDAR"
Peki sizin kuşak akıllarda nasıl kalacak, sizler nasıl onlar gibi olacaksınız ya da öyle olmak ister misiniz? Var mı içinizde bir Birand olacak isim?
Valla Birand olmak gibi bir hevesim yok açıkçası. Ben ve benim kuşağım kırk fırın ekmek yesek bile ne Bir Birand olabiliriz ne Uğur Dündar. O dönemler artık kapandı, Türkiye'de habercilik başka bir yere gidiyor. Önceden röportajlar yapılırdı hayran hayran bakardık şimdi kim ne yapıyor Allah aşkına? Birand'ın röportajlarını, Uğur Dündar'ın araştırmacı, soruşturmacı haberciliğini kim yapabiliyor? İnsanlar izler sizi ama farkı da hisseder. Bakın üzerine basa basa söylüyorum bir dönem artık kapandı, bitti... Maalesef artık Birand yok, Uğur Dündar bu büyük ekranlarda değil, keşke onlar olsaydı da ben onların yanında hafta sonu Ana Haber okusaydım ya da editörlük yapsaydım, Haber müdürlüğü yapsaydım. Razıydım bunlara.
BİRAND ÖLDÜĞÜ GÜN BAŞSAĞLIĞI BİLE DİLEMEDEN "GÖREVE HAZIRIM" DEYİP KOLTUĞA OTURMAK İSTEYENLER OLDU
Ne kadar mütevazısın gerçekten çok güzel sözler bunlar...
Bakın Birand öldüğü gün buraya gelip de "Göreve hazırım" diyen adamlar oldu. Önce bir başınız sağ olsun deyin. Onu bile demediler...
Kim bu isimler yahu?
İsim vermeye gerek yok. Rencide etmeyeyim kimseyi.
Peki yakınlıkları var mıydı Birand ile?
Kesinlikle vardı. Belki de onun yetiştirdiği insanlardı bunlar. Eğer şimdi Birand yaşasaydı derdi ki bu isimler "Ya bu adam yaşlandı hala niye ekranda" böyle insanlar da var. Bakın CNN International'a ekrandaki isimlerin yaşları kaç.
"İZLEYİCİ BENİ AİLEDEN BİRİ OLARAK GÖRÜYOR"
Elbette hep Birand üzerinden gitmeyeceğim ama neticede haber merkezinizden koskoca Birand geçti, bir efsane olarak gitti. Onun ekranda özgün ağırlığı, kendine has bir duruşu vardı, Akşam haber sunacağında herkes yorumlarını merak ederdi. Ekran gafları bile büyük sempati toplardı. Peki onun koltuğunda oturan Serdar Cebe'nin özellikleri ne, halk onu neden izliyor?
Benim özelliğim şu izleyene aileden hissi vermek. "Bizim çocuk çıktı, haber okuyor" diyebiliyor insanlar.
Birand haberlere hep yorum yapardı, ama sen sadece haberi sunuyorsun neden yorum yapmıyorsun?
Bak bizim Ana Haber bülteninin bir kalıbı var. Birand'ın bir tarzı vardı, istediği haberden sonra yorum yapardı. Ama bizden kurumsal olarak yorum yapmamız istenmiyor.
"HABERDE YORUM YAPMIYORUM ÇÜNKÜ... "
Sebep ne, Birand'a neden izin veriliyordu?
Sebep haberciliğin geldiği nokta... Birand bir figürdü. Sağcısına da, solcusuna da, İslamcısına da yakındı. Düşünce olarak her türlü şeyi söyleyebiliyordu. Ama şimdi ben en küçük yorum yapsam ne yandaşlığım, ne candaşlığım kalır, tefe koyarlar. Biz tarafsız habercilik yapıyoruz. Yorum yapmamızı istememeleri gayet doğal… Bakın geçenlerde ekrandaki muhabirimize "Arkanda bir sürü insan bekliyor" dedim, sosyal medyada olay oldu. Halbuki "bir sürü" lafı çokluk anlamında kullanılır. Ve maalesef bunu Milliyet gazetesinde çalışan editör arkadaş bile Serdar Cebe'nin gafı diye verdi. Bu arkadaşın Türkçesinden emin değilim ben. Onu oraya koyduran haber müdürünün Türkçesinden de emin değilim. O nedenle benim ekranda çok safiyane söyleyeceğim bir yorum bile bir taraflara çekilebilir, hassas bir süreçten geçiyoruz.
FOX'tan Fatih Portakal yapıyor ama her türlü yorumu...
Çünkü o kanal ona bir format koydu, çok normal yorum yapması. Kanal D Ana Haberde benim twit okuduğumu düşünebiliyor musun sen, bizim formatımız bambaşka. Kaldırmaz. Bir program yapsam elbette her türlü yorumu yaparım. Neymiş Serdar Cebe yorum yapmıyormuş! Yapmıyorum kardeşim çünkü burası böyle istiyor.
"İSTER ANCOR DEYİN İSTER SPİKER FARKETMEZ"
Peki Serdar sen anchor mısın, spiker mi? Bir de bunun ayrımını nasıl yapabiliriz, kıstas ne?
(Gülüyor) Valla ona halk karar verir. Ben bir şey demiyorum. Şu ana dek yaptıklarım da ortada. Mesleki geçmişim de. İster spiker deyin, ister anchor deyin ister Mahmut. Hiç fark etmez. Sonuçta bir haber merkezinde çalışıyorum.
"BUGÜN BEN OKURUM YARIN İRFAN..."
Geçtiğimiz günlerde Kanal D Haberin sabah haberlerini omuzlayan İrfan Değirmenci ile yaptığımız söyleşide kulaklarını çınlattık senin de. "Elbette Serdar işinde çok iyi ama haber anlatıcısı değil spiker" dedi senin için, hatta Ana Haber için "ben de varım" diye ekledi. Yani hali hazırda koltuk için bekleyenler var. Bu durumdan gurur mu duyuyorsun yoksa kızıyor musun?
Valla bugün ben okurum yarın İrfan arkadaşım okur. İzleyici izler bunun kararını verir. Arkadaşımıza saygı gösteriyorum. İyi duygularla susuyorum, cevap da vermek istemiyorum. Sonuçta aynı kurumdan ekmek yiyoruz. Kanal D haberde kavga var havası yaratmak, böyle bir polemiğe müsaade etmek de istemiyorum.
"HERKES YER YERE TALİP OLABİLİR"
Sahiden yok mu aranızda soğuk bir savaş? İrfan Bey, istiyor o koltuğu bu çok net. Saklamıyor da?
Herkes her yere talip olabilir ben bunu suçlamıyorum. Belki arkadaşımız da 1-2 yıl sonra Kanal D Ana Haberi okuyacak. Ben kimse için o şu koltukta olmuyor, diyecek karakterde biri değilim. Ben arkadaşımızın buraya iyi olacağını düşünüyorum.
"İRFAN DA ANA HABER'DE İYİ OLUR"
Ana Haberde mi?
Evet, iyi olur diye düşünüyorum... Neden olmasın? Ben ne kızarım ne de küserim bu tarz çıkışlara, sadece saygı duyarım. Koltuk kaybetme korkum hiç olmadı ki...
"HABERDE BEN DEĞİL BİZ VAR"
Ooo bu ne mütevazılık, koltuğu devrettin:) Şaka bir yana kendini ekranda karizmatik buluyor musun?
Elbette kendimi ekranda karizmatik de buluyorum, beğeniyorum da. Öyle olmasa o koltukta işim ne? Bunun kararını izleyici sağolsun veriyor ve bizi tercih ediyor. Benim için izleyici önemli. Akşam Ana Haber izlemek için her 10 kişiden 9'u Kanal D'yi açıyorsa bir oturup düşünmek de fayda var. Ama burada ekip çok önemli… Ben demeyi seven biri değilim hep biz demek de fayda var.
O koltukta sen değil herhangi biri de otursa yine aynı reyting yakalanmaz mı peki bu ekiple, ya da senin katkın ne Ana Haber'e?
Bakın biz bir ekibiz... Burada ben olurum başkası olur onu bilemem. İllaki bunu denemek istiyorlarsa gelir biri oturur ona göre reytinge bakılır. Ama başka arkadaşlar gibi "o olmaz, bu olmaz" demem. Fal açmıyorum, toplum mühendisliği, basın mühendisliği yapmıyor, bu denenir. Ha Serdar Cebe oluyor mu son 1 yıldaki reytinglere bir bakın anlarsınız. Herkese biçilen rol farklıdır ve burada herkes rolünü iyi oynuyor, işini çok ama çok iyi yapmaya çalışıyor.
"RAKİPLERİMİZİ ASLA KÜÇÜMSEMEM"
Rakiplerine oranla biraz mütevazısın...
Ben böyle gördüm büyüklerimden. Milliyet Gazetesi'nde bize bu öğretildi. "Bir tek ben varım, rakip tanımam" dersen tökezlersin, haber de atlarsın. Bu işte gazeteciye ve rakibe saygı gösterirsen ekip olursun. Adına ister spiker deyin ister anchor ister Mahmut bu önemli değil, ben akşam seyirciye sunulan habere bakarım.
Birand öldüğü gün o koltuğa oturmadın, boş bıraktın ve meslek hayatımın en zor yayını dedin, nasıldı o gün, yayında gördük çok zordu kendi kaptanınızın acı haberini vermek... Yas bülteni sundun... Peki ya yayın arkası, haber merkezi o gün nasıl haber çıkardı... Kendi kaptanınızın haberini kaleme aldınız gün boyu?
(Gözleri dolarak anlatıyor) Çok zordu. Düşünsene bir haber bekliyorsunuz ve o haberden umut yok, Bu haberin sonu kötü. Gün boyu kahrolduk... Hiçbir şey hazır değildi. Bir haber bekliyoruz ama kimse bir şey yapmıyor. En son İrfan Şahin geldi ve acı haberi verdi, ondan sonra yayına geçiyoruz dediler. Stüdyoya indim ama hiç bir hazırlığımız yok. Koltuk hazırlanmış. Kulaklığımı taktım. Koltuğu çektim "ben oturmayacağım, ayakta sunacağım" dedim. 2 gün boyunca da öyle sundum.
"BİRAND'I KAYBETTİĞİMİZ GÜN HAYATIMIN EN ZOR YAYININI YAPTIM, HAFIZAMI KAYBETMİŞTİM"
Kamera arkası için yine bir nevi kolay ama sen ekran önündeydin, en zor sınavı herhalde sen verdin?
Valla kendimden haberim yoktu. Hiçbir şeyin farkında değildim. Şok halindeki insanın yaşadıkları ile aynıydım. Ağır kaza geçirmişim de hafızamı kaybetmişim gibi hissettim. Sevdiğiniz birinin haberini veriyorsunuz, onu insanlara anlatmak zorundasınız. Hayatımda yaşadığım en büyük yayın travmasıydı. Ekranda o an şunu da düşündüm acaba Birand olsaydı ne yapardı?
"O ACI HABERİ BİRAND SUNAR GİBİ SUNDUM"
Peki ne yapardı Birand?
Ben Serdar Cebe olsaydım bütün yayını ağlayarak sunabilirdim. Ama Birand olsaydı ne yapardı diye düşününce elimde geldiğince öyle yapmayı denedim ve metanetli durmaya çalıştım. Çok uzun ve zor bir yayındı ama biz kaptanımızı iyi uğurladık...
"HALA BİRAND ŞU KORİDORDAN GEÇECEK SANIYORUZ"
Özlüyor musunuz peki Birand'ı?
Özlemez olur muyum, hem de çok. Hala şu koridordan geçecek diye birçok arkadaşımız bakıyor.
Haber merkezinde eksikliği hissediliyor mu?
Derinden... Fazlasıyla... Bir yanımız hep eksik.
"BİRAND BENDEN SONRA SEN VARSIN DEMİŞTİ"
Unutamadığın bir anın var mı?
Ben 24'ten istifa edip, mesleği bırakmaya karar verdiğimde beni mesleğe tekrar döndüren isimdir Birand. Bir Amerikan şirketinde işe başlayacaktım Mehmet Ali Birand'a mesaj attım bana referans olmasını rica ettim. Bana mesaj atmış "O şirketle görüşmeden önce benimle görüş" diye... İşsizdim o zaman, 2 gün sonra konuştuk. Ve ben Doğan Grubu'na geldim. Çok babacan bir adamdı bir gün haber merkezinden bir arkadaşımla tartıştık istifa kararı aldım, hemen devreye girdi "Bak oğlum bunları takma olur bunlar. Benden sonra sen varsın" dedi. Ben buna çok üzülmüştüm ve belki de o gün sağlığının kötüye gittiğini biliyordu.
Başbakan Erdoğan, Birand'ı kaybettiğimiz gün canlı yayına telefonla bağlandı ve Deniz Arman'a dedi ki "Artık bundan sonra sizinle devam ederiz" çok şaşırmıştım, herhalde Arman'da artık koltuk demiştim...
Valla Başbakan neden öyle bir şey söyledi bilemiyorum. Belki o anlık ağzından çıkan bir şeydi.
"ZAMANI GELDİĞİNDE SERDAR CEBE'NİN DE YERİNE BİRİ GEÇER"
Sahi Deniz Bey neden ekranlarda değil?
Ekranda yok ama Kanal D Haber'de çok önemli bir görevde.. Zamanı geldiği için Deniz Bey'in yerine biri geçti, yine zamanı geldiğinde Serdar Cebe'nin yerine biri geçer...
Ekran önünde olmak için illa çok güzel ya da yakışıklı olmak mı lazım? Ya da hangi özelliklere sahip olmalı diye sorayım...
Tabii ki değil olur mu öyle şey. Sokakta güzel ve yakışıklı çok, önemli olan iş bilen insan. Buraya staj için geliyorlar, çocukların ilk yaptığı eline mikrofon alıp ben nasıl anons çektim sorusu oluyor. Ben senin anons çekmenle ilgilenmiyorum. Haberinle ilgileniyorum, önce bir haber yazmayı öğren. Araştırmacı gazetecilik nasıl yapılır onu öğren.
Kaldı mı o dediğinden yani araştırmacı gazetecilikten?
Valla Kanal D Haberde hala var.
Ne var mesela... Canlı yayın aracını Ankara'ya Başbakanlık önüne koyup muhabiri oradan canlı yayına bağlamak araştırmacı habercilik mi, kaldı ki bunu her kanal yapıyor.
Bak Ankara'dan o muhabir arkadaşımızın anlattığı çok önemli şeyler. İçeriden bilgi alıyor. Bakanlarla görüşüyor. Bizim bütün muhabirlerimiz çok iyi, tecrübeli yeni bir muhabiri oraya çıkarmıyoruz.
"COPY PASTE HABERCİLİĞE KARŞIYIZ"
Kanal D Haberin haber metinleri çok farklı. Şimdi birçok kanalda var olan copy-paste yani kopyala yapıştır anlayışı yok. Bunu nasıl başarıyorsunuz?
Çünkü biz copy paste karşıyız. Görüntüyü izleyerek haber yazıyoruz. Haberi yaşıyor ve yaşatıyoruz. Haberi iyi değerlendiriyoruz. Haberin taraflarına yer veriyoruz. Kanal D Haberde hükümet cephesi de muhalefet de, sokaktaki vatandaş da var.
Peki Ana Haber bültenleri söylenildiği gibi eski rengini kaybetti mi, heyecansız ve sıkıcı mı?
Ana Haberler hiç sıkıcı değil, gayet renkli ve izleniyor. Bence onu söyleyenler yanılıyor.
"OLABİLDİĞİNCE TARAFSIZIZ"
Zor bir soru: Ne kadar tarafsızsınız?
Mümkün olduğunca, elimizden geldiği kadar…
Kanal D Haber bir haber yaparken yaptığı haberden korkar mı, mesela "acaba iktidar ne der" bunu hiç yaşadınız mı? Yani hiç oto sansür uyguladığınız oluyor mu?
Bakın Türkiye eski Türkiye değil, tabii habercilikte. Özgür habercilik diyoruz ama ne kadar özgür habercilik yapabiliyoruz o tartışılır.
Mesela Gezi sürecinde nasıldınız, sınıfta kalanlardan mıydınız?
Asla. Çok iyi bir sınav verdik. Medya süreçte elbette çok eleştirildi ama Kanal D her şeyi olduğu gibi verdi. Bir dengesizlik varsa o dengesizlik arasında dengeyi yaratan haber merkeziydik biz. Doğruluk süzgeçinden geçen, doğruluğu kanıtlanmış bütün o görüntüler Kanal D Haberde vardı. Ethem Sarısülük'ün Ankara'da öldürüldüğü o görüntü ilk hangi kanalda vardı, bizde tabii ki. Biz yayınladıktan 5 gün sonra Hürriyet gazetesinin internet sayfasında yayınlandı bu görüntüler.
"SUYA DA SABUNA DA DOKUNUYORUZ"
Siz suya da sabuna da dokunuyorsunuz yani?
Tabii canım. Olan haber neyse onu veriyoruz. Haberi saklamıyoruz. Toplumsal olarak elbette hassasiyetlerimiz var. Bizim önümüze Doğan Yayın ilkeleri kondu, biz onun doğrultusunda haberlerimizi yapıyoruz.
"TARAFSIZ OLMAYI BAŞARIYORUZ"
Doğan Grubu da bu bahsettiğin tarafsızlık, objektif bakış nedeniyle süreçte çok eleştirildi ama. Penguen metaforumuz oldu, öyle adlandırıldınız.
Biz adlandırılmadık, aynı grupta olabiliriz ama şirketler farklı. Oranın idaresiyle bizim idaremiz aynı değil. Biz Kanal D Haber olarak gün içinde ne yaşandıysa onu veriyoruz. Sadece fotoğraf çekiyoruz habere kaş-göz-kulak eklemiyoruz. Haber neyse o. O nedenle Serdar Cebe haberde yorum yapmıyor. Doğan Yayın ilkelerini uyguluyoruz ve halkın yanındayız, her şeye rağmen tarafsız durmayı başarıyoruz.
Doğan Grubunda olmak tarafsız habercilik açısından bir avantaj mı? Mesela geçtiğimiz günler Aydın Doğan grubunun Genel Yayın Yönetmenleri ile buluşmuş ve "Tarafsız olduk çok bedeller ödedik ama yine de tarafsız olun" demiş...
Valla ben iyi işler, iyi haberler yaptığımızı düşünüyorum. Kurumumuza da güveniyorum. İyi olduğu ve düzgün iş yaptığı için bizler bu kurumdayız ve burada çalışıyoruz. Ben çıkıp şimdi burada şucuyum bucuyum da diyemem çünkü ticaret değil haber yapıyoruz. Tarafsızlığımızı her daim korumalıyız.
Türk medyasının geleceğini nasıl buluyorsun, parlak mı yoksa son derece vahim bir döneme doğru ilerliyor mu?
Türkiye'de gelinen noktada habercilik yapanların işi çok zor çünkü bir değneğin iki ucunda olmanız ve habercilik yapmanız isteniyor sizden. Ama kendi kurumum adına konuşacak olursam 18 yıldır bu sektördeyim uzun yıllardır da bu gruptayım daha tek bir haberime müdahale olmadı."Şunu da görme" denilmedi bana.
Şu an bu hassas süreçte ediliyor mu müdahale peki?
Asla...
"EN BÜYÜK SORUN OTO SANSÜR"
Sence nedir medyanın en büyük sorunu?
(Gülüyor) Türkiye'nin en büyük sorunu neyse o.
Sır küpü gibisin valla cımbızla alıyorum lafı. Tamam o zaman Türkiye'nin en büyük sorununu söyle. Diğer sorumun cevabını da böylelikle almış olayım.
Sence ne?
Soruları ben soruyorum ama yine de söyleyeyim bence sansür tabii ki..
Sansür değil bence en büyük sorun oto sansür.
Yapıyor musun hiç?
Zaman zaman elbette yapıyorsun ama zorunlu olarak.
"TÜRK MEDYASI ÖZGÜR DEĞİL"
Sence özgür mü Türk medyası?
Tabii ki değil.
Sen ne kadar özgürsün?
Ben ne kadar özgürüm biliyor musun yaşadığımız çerçevenin içersinde ne kadar mümkünse o kadar.
"TEK PARTİ İKTİDARININ TÜRKİYE'YE ÖZGÜRLÜK GETİRECEĞİNİ DÜŞÜNMÜYORUM"
Özgür olmamamızın bir kaç nedenini anlatır mısın?
Bunun birçok nedeni var. Ben mesela tek parti iktidarının Türkiye'ye özgürlük ya da demokrasi getireceğini hiç düşünmedim. Bu ister X partisi olsun ister Y... 20 yıl öncede böyle düşünüyordum şimdi de. Biz temsili demokrasi içerisinde yaşıyoruz doğrudan demokrasiyi yaşamıyoruz. Oy veren insan doğrudan partileri denetlemiyor. Doğrudan demokrasi oy veren insanın her anında partiyi denetlemesi demektir.
Medyanın geleceğinden umutlu musun bu şartlar altında?
Elbette umutlu olmak zorundayım. Ben alttan adam yetişmiyor diyorum bunun derdindeyim. Eğer bu olmuyorsa mesleğin önü kesiliyor demektir. 1 stajyer bizde sadece 1 ay kalabiliyor sonra başka stajyer, nasıl gazeteci yetişecek pekala?
Gazetecilik yapılıyor mu sence gerçek anlamda?
Yapan da var yapmayan da. Ama bitti diyemezsin, yapılıyor tabii ki neden yapılmasın.
Böyle bir kanalın Ana Haber spikerisin ve sosyal medya sitesi twitterdaki takipçi sayın çok düşük neden?
(Gülüyor) Çok fazla twitteri kullanmıyorum çünkü büyük bir sorun yaşadım. Bir Fenerbahçeli arkadaşımız bana sürekli "Anan yanımda" diye mesaj atıyordu, o zamanlarda 20 bin takipçim vardı. Takibe aldım ve özelden mesaj attım, dedim ki "Analar kutsaldır ben senin ananın ellerinden öpüyorum. Ve o arkadaş bana 10 dakika sonra "Serdar Cebe anan yine yanımda” diye mesaj attı. Sonrasında durum hakarete kadar vardı. "Kocaman şerefsiz" dedi ben de ona "Kocaman şerefsizler" diye yanıt verdim ama bu yanlış anlaşıldı, sanki FB ve Aykut Kocaman'a söylemişim gibi anlaşıldı, büyük sorun yaşadım ve hesabımı kapattım...
"SOSYAL MEDYA TAM BİR BAŞ BELASI AMA OLMASI GEREKEN BİR BAŞ BELASI"
Sosyal medyayı nasıl buluyorsun?
Sosyal medya tam bir bomba ve tam bir baş belası ama olması gereken bir baş belası... Güzel bir mecra, bakın habercileri sınırlandırırsanız insanlar başka bir mecraya yöneliyor ve orada süzgeçten geçmeyen haberleri alıp doğruymuş gibi insanlara veriyorlar ve bu çok tehlikeli... Onun için elimden geldiğince az kullanıyorum.
"DİZİ TEKLİFİ BİLE ALDIM"
Ekranda kendini çok yakışıklı buluyor musun?
Valla insanlar beni kısa ve şişman zannediyorlar. Halbuki 1,90 boy ve her gün sporunu yapan zayıf bir adamım. Daha önce dizi teklifi bile geldi. (Gülüyor)
Sıcak bakıyor musun?
Hayır tabii ki...
"KIZIM BENİMLE HAVA ATIYOR"
Ailen seni nasıl buluyor ekranda, nasıl bir yaşantınız var, vakit ayırabiliyor musun onlara?
Valla evliyim ve 10 yaşında bir kızım var. Ailem beni destekliyor. En çok da kızım mutlu bu durumdan, benimle hava atıyor. "Benim babam ekranda diye seviniyor"
Habere ilgisi çok o halde.
Habere ilgisi var ama beni hiç izlemiyor, biraz utangaç beni ekranda görünce utanıyor. Bazen de "Çok güzel olmuşsun" diyor kıskanıyor.
Haberci olmasını ister misin?
Bizim meslekte genelde bu işi yapmak isteyenlere "git başka iş yap" derler ama ben öyle demiyorum, ne olmak istiyorsa onu yapsın. Ama ben iyi bir sporcu, iyi bir voleybolcu olmasını tercih ederim.
Unutmadan sorayım en beğendiğin ekran yüzleri kim?
Ben Fatih Portakal'ı çok beğeniyorum. CNNTurk'ten de Nevşin Mengü ve Başak Şengül'e hayranım. Çok büyük gelecek vadediyorlar. Anchorwoman olarak görüyorum onları.
Ve son sorum biz olalım. Medyaradar'ı nasıl buluyorsun?
Valla her gün düzenli olarak baktığım bir site, gayet de başarılı buluyorum.Çok güzel röportajlarınız çıkıyor. Hem medyanın geldiği hali hem arkadaşlarımızın düşüncelerini oradan takip edebiliyoruz.
Çok teşekkür ederim... Haber toplantısına geç kalmak üzeresin... Çok renkliydi. Başarılarının devamını dilerim...
Asıl ben teşekkür ederim...