Ünlü ekran yüzü Kadın ve Töre için yazdı: Olduğu Gibi!
Çocukluktan beri hayaliydi bir şiir kitabı çıkarmak. Sunduğu haberler, Türkiye’nin gündemi derken o hayalindeki kitabı kaleme aldı hem de “Olduğu gibi”…
“Olduğu gibi” yakında tüm kitapçılarda olacak. Kitabın yazarı ünlü ekran yüzü Ece Üner. Başarılı habercinin kitabı boyut yayınevinden çıkacak. Eylül ayınca raflarda yerini alacak olan kitap, yüz sayfadan oluşuyor. Ana temasında kadın cinayetleri ve töreyi olan kitapta aşk, toplumsal olaylar, ruhani ve ilahi de var.
Ece Üner’in “Alnının ortasına okuyamadığı dilde yazmış, adını kader koymuşlar! Teröre töre süsü vermiş “ şeklindeki duygu dolu cümleler içeren şiiri kadın cinayeti ve terörü anlatıyor…
Eylül ayında şair unvanını da alacak olan ünlü spiker, kitabını ve neden böyle bir kitap çıkardığını Medyaradar’dan Alev Gürsoy Cimin’e anlattı.
İşte o röportaj:
“EN BÜYÜK HAYALİM SPİKER DEĞİL ŞAİR OLMAKTI”
Ece, öncelikle hayırlı olsun, nereden çıktı bu kitap, biraz öyküsünü anlatır mısın?
Benim en büyük çocukluk hayalim spiker olmak değil; şair olmaktı! 6 Yaşından beri sırt çantamda suyum ve şiir kitabım hiç eksik olmazdı. 9 Yaşından beri şiir yazıyorum. Gerçi yazdıklarıma şiir deyip dememek başkalarının takdiri. Kelime işçisiyim, kelimelerim var benim. Ama kim ne derse desin bazen bir kelime dünyayı değiştirir. Metaforların Gücünü keşfedin. Dilin, estetik ve zevk verici niteliklerini yabana atmayın. Sözcükler en gerçek büyüdür. Sözcükleri hem araç hem amaç olarak kullanın.
Şiir senin için ne anlam taşıyor?
Şiirden yoksun bir toplumsal değişim gerçekten sorunludur.
Bazen bir şairin söylediklerini, bilim ciltlerce kitapla ancak anlatabilir. Ve şiir, gelecek yüklü bir silahtır.
Neyi yazdın, hangi konulara yöneldin?
Aşk, ilahi adalet, tevekkül ve toplumsal olaylar üzerine yazdım.
“KENDİMİ İRLANDALI TURİST GİBİ HİSSEDİYORUM”
Neden şiir?
Şiir yazdım çünkü haksızlığa ve adaletsizliğe karşı kendimi İrlandalı turist gibi hissediyorum.
“KALBİMİZİ KANATANLARI YAZDIM”
Kadın ve çığ gibi artan töre cinayetleri de var galiba?
Töre cinayetleri, kadın ve çocuk ölümleri, hem ilahi hem dünyevi aşk, yani kısaca kalbimizi kanatan ne varsa onunla ilgili yazdım... Bir de dünyanın tezatıyla ve insanın sanrılarıyla kendini nasıl zora soktuğunu hayatın tezatını yazdım. Bak mesela; Kopernik dünyanın evrenin merkezinde olmadığını ispatladı. Darwin hepimiz maymundan geliyoruz diyerek insanı daha da aşağıladı. Freud, bırakın dünyaya hâkim olmayı, bilinçaltı dolayısıyla insanın daha bedenine hâkim olamadığını söyledi. Büyük İskender, dünyaya sığamadı, sonunda 2 metreye sığdı. Bütün bu örneklere rağmen hala kendimizi mesele edersek sıkıntıya düşeriz. Hayatı anlamlandırmak için küçük bir dost tavsiyesi bu kitap...
Ve kitabın önsözü aslında her şeyi özetliyor!
İşim kelimelerle bir nevi kelime işçisiyim hâlihazırda. Hayatın bu lahzasında inkârla ikrarın eşiğine geldim. Sanırım kelimeler artık uyutmuyor. Vakti öyle geliyor. Demir parmaklıklar ardına hapsettiğim tüm sözcükleri tahliye vakti. Ceplerimden dökülüyorlar zaten bozuk para üstü gibi. Onlar tedavülden kalkmadan ben en iyisi kelimelerimi sizlere fısıldayayım. Bir de hayat bir deniz bana göre. Denize düşen yılana sarılır. Bense yılana düştüm denize sarıldım; kelimeler denizine. Kanıma karışmadan, yılanın zehrini kelimeler denizine akıttım... Olduğu gibi...
Ve kitaptan bir şiiri de paylaşalım…
“Alnının ortasına okuyamadığı dilde yazmış, adını kader koymuşlar!
Teröre töre süsü vermiş,
Saçına başına örmüşler.
Meğer dünyaya alacaklı gelmişler
'madem benim değilsin' demiş,
Tutup kara toprağa sermişler...
El üstünde tutmayı yanlış anlamış”
Tabutuna omuz vermişler.
Ünlü ekran yüzüne Medyaradar ailesi olarak şimdiden başarılar diliyoruz.