Universal Music skandalında yeni perde!
Dünya devi Universal Music Group, batık durumdaki Türkiye iştiraki Universal Müzik için 31 Temmuz’da olağanüstü genel kurula hazırlanıyor
Ukuskararası çapta faaliyet gösteren dünya devi müzik şirketi
Universal Music Group’un (UMG) Türkiye’deki iştiraki Universal
Müzik A.Ş. son 15 yıldır krizlerle gündemde. Alacaklıların haciz
kuyruğuna girdiği, yaptığı tüm genel kurul toplantıları iptal
edilen ve şirket merkezi bir gecede boşaltılan Universal Müzik
davası bu kez ABD’ye taşınıyor.
Hürriyet'ten Dinçer Gökçe'nin haberine göre; Şirketin
hissedarlarından Süha Yavuz, Universal Music Group’un Türkiye’de
bir dizi yolsuzluk ve usulsüzlük yaptığı iddiasında. Konu ile
ilgili ulaşmaya çalıştığımız UMG’nin ABD’deki yöneticilerinden ve
Türkiye’deki avukatlarından ise bir açıklama yapılmadı.
Türkiye’de kurulu Universal Müzik Yapım Org. San. Ve Tic. AŞ,
dünyada 60’ı aşkın ülkede faaliyet gösteren UMG’nin yaklaşık 20
yıllık iştiraki konumunda. Sezen Aksu’dan Şebnem Ferah’a, Müslüm
Gürses’ten İzel, Çelik’e, Athena’dan Yalın’a kadar yüzlerce
sanatçının albümünü yapan Universal Müzik Yapım AŞ son 15 yıldan bu
yana da “kriz” içinde.
ŞİRKET MERKEZİ BOŞALTILDI
UMG’nin Türkiye’deki şirketine karşı alacaklıların başlattığı icra
takipleri yanı sıra, yapılan olağanüstü genel kurul toplantıları
birer birer dava konusu oldu. Mahkemelerin verdiği genel kurul
iptal kararlarını Yargıtay da onadı. Şirket merkezi bir gecede
boşaltılan Universal Müzik’in Türkiye’de yaşadığı yargı sürecinin
bir benzeri ABD Adalet Bakanlığı’na taşınıyor. Şirkette B grubu
imtiyazlı hisse sahibi olan yönetim kurulu başkan yardımcısı Süha
Yavuz, UMG’ye karşı ABD Adalet Bakanlığı nezdinde yapacakları
başvuru ve açacakları davaya ilişkin son aşamaya geldikleri
bilgisini verdi.
‘YOLSUZLUK YAPILDI’ İDDİASI
Hissedarı olduğu şirketin içinin boşaltıldığını savunan Yavuz, “Tüm
açtığımız davaları kazanmamıza rağmen Universal Music Group, Türk
adaleti ile adeta alay ediyor. Şirketin milyonlarca lira
değerindeki mal varlığı, bütün nakit ve çekleri UMG’nin
yöneticilerinin yaptığı usulsüz transferlerle kaçırıldı. Hem
şirkete hem de alacaklılarına zarar verildiği mahkeme kararları ile
kesinleşmiş durumda. Dünya devi UMG, Türkiye’de yaptığı yolsuz ve
usulsüz iş ve işlemlerini tüm dünyanın da bilmesi gerekir.
Yürütülen bu usulsüz işlemler nedeni ile birçok kişiye rüşvet
verildi. Bütün bunlardan UMG yönetimi de sorumlu. Bu yüzden
davalarımızı şirket merkezinin olduğu ABD’ye taşımaya karar
verdik.
ABD Adalet Bakanlığı ile temas kurduk. Bilgi ve belge istediler. Bu
belgeleri ve mahkeme kararlarını teslim ederek süreci başlatıyoruz.
Türkiye’de nasıl davalarımızı kazandıysak elimizdeki bilgi ve
belgelerle ABD’de de sonuç alacağımıza inanıyorum. Türk
şirketlerine haksız biçimde el koyan, vergileri ödemeyen, yok
hükmündeki kararlarla seçtikleri yönetim kurulu üyeleri ve genel
müdürlerin yolsuz işlemleri ile şirket mal varlığını kaçırıp,
yüzlerce sanatçıya ait eser işletme belgelerinin gasp edilmesine
neden olanların gerekli cezaları almalarını sağlamayı planlıyoruz”
şeklinde konuştu.
OFİSTEN ZORLA ÇIKARILDI
ABD’ye taşınma hazırlığı yapılan dava dosyasının detaylarını ise,
2000’li yılların başından bu yana yaşanan bir dizi gelişme
oluşturuyor. Anılan süreçte en kritik gelişme ise 7 Kasım 2002
sabahı yaşandı. 7 Kasım’da şirketin yönetim kurulu üyesi de olan
Süha Yavuz, şirkete gelen kişilerce zorla ofisten çıkarıldı. Yavuz,
kısa süre sonra mahkeme kararı ile şirkete bir kez daha dönse de,
Universal Müzik Yapım için de sancılı süreç başlamış oldu.
Anılan olayın yaşanmasına neden olan sürecin gerisinde ise
Yavuz’un, UMG’nin ortak olduğu üç ayrı Türk şirketindeki tüm eser
işletme belgelerini, diğer hissedarlara haber vermeden hakim ortak
olduğu Universal Müzik AŞ’ye gizlice transfer edilmek istenmesi.
Yavuz, buna karşı çıktığını bu yüzden istenmeyen adam ilan
edildiğini söylüyor.
ŞİRKETE KAYYUM ATANDI
İddialara göre, bu ilk büyük krizden sonra şirketin yönetiminde yer
alan bazı Türk yöneticiler de ayrıldı. Böylece şirket çalışamaz
hale gelince UMG, bu aşamadan sonra şirketin organsız kaldığını öne
sürerek kayyum atanması için dava açtı. Mahkeme şirkete kayyum
atadı. Atanan kayyum Av. A. E. şirketin olağanüstü genel kurulunun
toplanması için çağrı yaptı. Ancak bu süreç işletilirken Yargıtay
kayyum tayini kararını bozdu. Kayyum buna rağmen genel kurulu
yaptı. Bunun üzerine açılan davada mahkeme, şirketin 27 Haziran
2003’te yapılan bu olağanüstü genel kurulunda alınan kararların yok
hükmünde olduğuna karar verdi. Bu karar Yargıtay’ın tarafından da
onanarak kesinleşti. Böylece, 27 Haziran’daki olağanüstü genel
kurulda yönetici seçilen kişilerin aldığı tüm kararlar da, ‘yok
hükmünde’ kaldı.
Ancak bu kişiler ve onların seçtikleri genel müdür H.F.G ve finans
sorumlusu S.A’nın o arada milyonlarca lira değerindeki mal
varlığını kaçırdıkları mahkeme kararıyla ortaya çıktı.
SAHTE İMZALARLA GENEL KURUL
Benzer bir olağanüstü genel kurul da 17 Kasım 2011 yılında yapıldı.
Bu toplantıya hissedar olmasına rağmen kendisine haber
verilmediğine dikkat çeken Süha Yavuz, bir kez daha yargıya gitti.
Yavuz ‘ortak olarak gösterilen’ 5 İngiliz’in yasal olarak bu sıfatı
taşımadıklarını vurguladı. Ancak buna rağmen, müzik sektöründe
faaliyet gösteren başka bir şirketin merkezinde toplanan ve o
şirketin sahibi C.E.’nin başkanlık yaptığı bu genel kurulda paydaş
gösterilen 5 İngiliz, şirketin yönetim kuruluna seçildi. Bu yönetim
kurulunun aynı gün aldığı kararla şirketin genel müdürlüğüne C. E.
seçildi. C.E. kendi adına çıkardığı imza sirküleriyle şirketin
elindeki yüzlerce sanatçıya ait eser işletme belgesini düşük bir
bedelle kendi müzik şirketi A. Müzik’e devretti. Ancak bu
olağanüstü genel kurul da mahkemece iptal edildi. Yapılan
yargılamada, toplantıya katılmış gibi gösterilen İngilizler adına
sahte imza kullanıldığı anlaşıldı. Yerel mahkemenin bu kararı da
Yargıtay tarafından kesinleşti. Yargıtay kararı ile birlikte,
anılan olağanüstü genel kurulda alınan kararlar da, C. E.’yi genel
müdür atayan yönetim kurulu kararı da yok hükmünde sayıldı.
MAHKEMEDEN TEDBİR TALEBİ
Şirketin daha önce yapılan iki olağanüstü genel kurulu yargı eli
ile iptal edilmesine karşın, 31 Temmuz’da yeni bir olağanüstü genel
kurul için çağrı yapıldı. Yapılması planlanan genel kurulun
tedbiren durdurulması için ise yeni bir davanın açıldığı anlaşıldı.
İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde Süha Yavuz adına açılan
davada, genel kurul çağrısı yapan İngiliz Philip Cox’un herhangi
bir yetkisinin olmadığı savunuldu Mahkemenin tedbir kararı vermesi
talep edilen dilekçede, daha önce yapılan genel kurullarda alınan
kararlarla, şirkete telafisi imkânsız zararlar verildiği, önemli
ölçüde yolsuzluk yapıldığı öne sürüldü.