02 Ağu 2016 11:35
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 21:26
Umut Kitabevi davasının savcısı: Cemaat orduda hamle için Büyükanıt’ı hedefe koydu
Ferhat Sarıkaya: MHP davasında muhalifler lehine kongre kararı veren icra hâkimi beni yurt dışına çıkardı.
Şemdinli'de 2005 yılında Umut Kitabevi’ne yönelik düzenlenen bombalı saldırıya ilişkin iddianameyi hazırlayan Savcı Ferhat Sarıkaya, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın dosyaya dahil edilmesini daha sonra davaya bakan ve darbe girişimi sonrasında tutuklanan Yargıtay üyesi Hâkim İlhan Kaya’nın istediğini söyledi. Sarıkaya, İlhan Kaya’nın kendisine Fethullah Gülen'in “Böyle bir kahraman çıkmış, kendisine ve ailesine ölünceye kadar bakılacak, bu da size bir vasiyetimdir” dediğini söyledi.
Savcılık ifadesinde "Kasım 2006’ya kadar ben açığa alındığım için maaşımın 2/3’ünü alabiliyordum" diyen Sarıkaya, görevden uzaklaştırıldığı dönemde maaşını cemaatin verdiğini, yurtdışına çıkması için de para verildiğini söyledi.
Cumhuriyet gazetesinden Alican Uludağ'ın haberine göre, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ı Şemdinli olaylarına ilişkin “çete kurmakla” suçlayan ve hakkında dosya hazırlayan dönemin Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Fethullah Gülen cemaati soruşturmasını yürüten savcı Serdar Coşkun’a giderek itiraflarda bulundu. Halen Ankara Cumhuriyet Savcısı olarak görev yapan ve tanık olarak ifadesi alınan Sarıkaya, Şemdinli iddianamesinin içerisine Yaşar Büyükanıt’ın adının cemaatçi hâkim ve polis şefinin yardımıyla eklediğini anlattı. Sarıkaya, darbe girişimi sonrasında tutuklanan Yargıtay üyesi İlhan Kaya’nın kendisine Gülen'in, “böyle bir kahraman çıkmış, kendisine ve ailesine ölünceye kadar bakılacak, bu da size bir vasiyetimdir” dediğini söyledi.
Sarıkaya’nın savcıya verdiği ifade özetle şöyle:
"Sen çalışkansın"
"Şemdinli’de Kasım 2005 günü olaylar patlak verdi. Yeni atanan başsavcı vekili İbrahim Özer de fezleke ile gelen bu soruşturmayı bana verdi. Sebebini sordum: Sen çalışkansın, altından ancak sen kalkabilirsin dedi. Soruşturmayı aldım ve KOM Müdürü Mustafa Uçkan ile bilgi toplama konusunda görüştüm.
"Hâkim Kaya istedi"
"Sonradan Yargıtay üyesi olan İlhan Kaya, o zaman Van’da 3. Ağır Ceza Mahkemesi başkanıydı. Şemdinli’deki olayla ilgili soruşturma bana verildikten sonra beni yönlendirmeye başladı. Özellikle Yaşar Büyükanıt üzerinde yoğunlaşmamı istedi. Büyükanıt’ın Genelkurmay Başkanı olacağı kesin gibiydi. Şemdinli’deki olayın içerisine özellikle Yaşar Büyükanıt’ı katmamı istiyordu. Şemdinli olaylarını araştırmak üzere Meclis’te bir komisyon kurulmuş. Bu komisyona Diyarbakırlı, bir oğlu PKK tarafından öldürülen, bir oğlu da intihar süsü verilerek ölen Mehmet Ali Altındağ ifade vermiş. Mahkeme Başkanı İlhan Kaya, o ifadeyi bulmamı özellikle istedi. Ben de onun istediği gibi dosyaya katkısı olacağını düşünerek bu ifadeyi isteyip soruşturma evrakı içerisine aldım.
"Büyükanıt darbe yapacak"
"İlhan Kaya, Yaşar Büyükanıt’ın askeri bir darbe yapacağını, bunun engellenmesinin çok önemli olduğunu ifade etti. Fethullahçı örgütlenmenin neden Yaşar Büyükanıt’ı hedef aldığını şimdi anlamaya başladım. Bu yapılanma, TSK içerisinde örgütlenebilmek için başlattığı girişimi tamamlamak için onu hedef almıştır.
"İddianameyi polis getirdi"
Şemdinli olayının genel çerçevesi askeri bir vesayetin kurulmasını önlemek, seçilmiş, demokratik yoldan işbaşına gelen hükümetin korunmasını sağlamaktı. Bunu benden özellikle isteyen İlhan Kaya idi. KOM Müdürü Mustafa Uçkan’ın getirdiği bilgilerle iddianameyi yazmaya başladım. Getirilen bilgi ve belgeleri hukuki kısmını ben yazdım. Bir flash bellekle Mustafa Uçkan iddianamede yazılı bilgileri bana getirdi. Getirdiği bilgileri iddianameye kopyalayıp yapıştırdım.
"Hâkim ekleme yaptı"
"Mahkeme başkanı iddianame taslağını hazırladıktan sonra görmek istedi. Ben de kendisine taslağı verdim. İlhan Kaya, bu taslak üzerine çalıştı. Birkaç paragrafını da kendisi yazdı. Yazdığı paragraflardaki iddialar çok ağırdı. Bunların içerisinde bulunmamasını istedim ancak “bir şey olmaz” dedi. Ben de bir askeri darbeye engel olacağımı düşünerek yazılanlara bir şey demedim. İlhan kaya, bu iddianamenin kendi mahkemesine düşmesini istiyordu. Bunu da sağladı. İki gün içerisinde iddianameyi kabul etti.
Müfettişler de ‘Gülenci’ydi
"İddianameyi Mart 2006’da mahkemeye vermiştim. Nisan ayında hakkımdaki soruşturma için bir başmüfettiş ve bir de müfettiş görevlendirildi. Başmüfettiş İbrahim Kır ve müfettiş Cevat Gül’ün de Fethullah Gülen cemaatinden olduğunu sonradan öğrendim. Soruşturma sırasında görüştüm. Bana bir şey olmayacağını söylediler.
"Soruşturma evrakı nisan ayında kurula sunuldu. Müsteşar Fahri Kasırga (Şu an Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri) dışındaki diğer üyeler, ihraç talep ediyordu. Yalnızca Fahri Kasırga kınama cezası verilmesi gerektiği yönünde oy kullanmıştı. Nisan 2006’da açığa aldılar beni. İtiraz ve yeniden inceleme taleplerini mahkeme başkanı İlhan Kaya ile birlikte yazdığımız dilekçeler ile yaptık.
"Kahramana bakın" talimatı
"Kasım 2006’ya kadar ben açığa alındığım için maaşımın 2/3’ünü alabiliyordum. Meslekten ihraç edildiğim haberini İlhan Kaya verdi. Bana her türlü yardımın yapılacağını, bütün ihtiyaçlarımın karşılanacağını söyledi. Hoca Efendi’nin, “böyle bir kahraman çıkmış, kendisine ve ailesine ölünceye kadar bakılacak, bu da size bir vasiyetimdir” dediğini söyledi. Eksik ödenen 1/3’ünü İlhan Kaya elden getirip veriyordu.
"Ankara’ya yarı yıl tatilinde (Ocak 2007) ailemle birlikte geldim. Hâkim Burhan Yaz (MHP davasında muhalifler lehine kongre kararı veren icra hâkimi) o tarihlerde müfettişti. Benimle irtibat kurdu. Hakkımda suikast iddiaları olduğunu, yurtdışına çıkmam gerektiğini söyledi. Jitem’in suikast yapacağını anlattı. Bir süre benimle Adalet Müfettişi Burhan Yaz ilgilendi. Bana yurtdışına gitmek için 15- 20 bin TL kadar para getirdi.
Güney Afrika’da da destek
"Vize istemeyen bir ülke olan Güney Afrika’ya 2007 Nisan ayında gittim. Güney Afrika’da çocukları bir okula yazdırdık. Masraflarını bu örgüt karşılıyordu. Benimle gerçek adını bilmediğim Tarık isimli birisi ilgileniyordu. Bu kişi Güney Afrika Cumhuriyeti’nin genel abisiymiş. Türkiye’ye dönmek istedim. Sonra hâkim Burhan Yaz da eşiyle birlikte geldi. Beni dönmemek için ikna etmeye çalıştı, öldürülebileceğimi söyledi. Döndükten sonra Ankara’da beni öğretmen Mehmet Saltan’a (Gazi Üniversitesi Genel Sekreter Yardımcısı) teslim etti. Mehmet Saltan, her ihtiyacımı karşılayacağını söyledi. Bana 2-3 ayda bir telefon getiriyordu. Eski telefonu kırıp atıyordum. Başkası adına kayıtlı hat da getiriyordu. Her ay bir hâkimin, savcının aldığı maaş kadar para getiriyordu.
"Ergenekon davaları başlamıştı ve Türkiye’de bulunmamın sıkıntı olacağını söylemeye başladı. Emekli generaller açtığı davalarda aleyhime tazminata hükmedildi. Mehmet Saltan bu paraları ödedi. Bosna’ya 2008 yılının ocak ayında gittim. Çocuklarımı okullarına yazdırdım. Çocuklar Bosna’da ne isterlerse Saltan her ay Türkiye’de toplayıp geliyordu. Saltan bana HSYK yapısının ve yasasının değişeceğini, ortam yatıştığında mesleğe kabul edileceğimi anlatıyordu. 2009 haziran ayına kadar Bosna’da kaldım ve tekrar ülkeme döndüm. Mehmet Saltan masraflarımı karşılamaya devam etti. Ankara’da iken avukat Murat Araç’ın yanında sigortalı olarak çalışmış gibi gösterildim. Orhan isimli Fatih Hastanesi’nin avukatı da yurtdışına çıkış girişlerle ilgili bilgisayar kayıtlarımın silindiğini söyledi.
"Referandum yapıldı ve HSYK yeniden oluşturuldu. Ben de başvuru yaptım. Yeni HSYK mesleğe kabul işlemini gerçekleştirdi. İbrahim Okur nereye atanmak istediğimi sordu. Ben de istedikleri bir görevi kabul edeceğimi söyledim. Beni Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na atadıklarını söyledi.
"Hoca Efendi’nin vasiyeti dediler"
"Mehmet Saltan mesleğe kabul işleminden sonra para getirmeye devam etti. Hoca Efendi’nin vasiyeti diyerek bana para veriyordu. Ben almak istemedim. Maaşım olduğunu söyledim. Toplu para da aldığımı söyledim. Ancak Hoca Efendi’nin vasiyeti bu para elimizde kalacak diyerek bana para vermeye devam etti. Çocuklarımın okul masrafının yarısını veya tamamını bana getirip ödüyordu. 2 yıl öncesine kadar Mehmet Saltan bu parayı getirip vermeye devam etti. Ben dini bir cemaat olarak gördüğüm Fethullah Gülen ve yapılanması ile 17-25 Aralık 2013 sonrasında irtibatımı kesmeye karar verdim. Bu yapının dini bir cemaat olmadığını, hukuka aykırı faaliyetlerde bulunduğunu sezmeye başladım. Mehmet Saltan ile irtibatımı kestim. 15 Temmuz günü gerçekleşen askeri darbeye teşebbüs olayından sonra vicdanen rahatsız oldum. Ailemle de görüştüm. Bütün bildiklerimi anlatmaya karar verdim.
"Büyükanıt’ın kanadını kırdın"
Ben soruşturmayı vatan sevgisi, seçilmiş hükümetin askeri bir darbe ile işbaşından uzaklaştırılmasını önlemek için yapmıştım. İddianameyi yazdığım için Mehmet Saltan bana görüşmeler sırasında Yaşar Büyükanıt’ın kolunu kanadını kırdığımı, askeri bir darbe yapamaz hale getirdiğimi ve darbeyi deşifre ettiğimi söylüyordu.
"Yeni Asya grubundanım"
Benim okul hayatım (Nur cemaatinin) Yeni Nesil (Asya) grubu içerisinde geçti. Fethullah Gülen cemaati ile hiçbir zaman ilişkim olmadı. Benim içinde yetiştiğim grupla Fethullah Gülen grubu zihin olarak birbirine uymaz. Ben bu grubun evrimleşip silahlı bir terör örgütüne dönüşeceğine hiçbir zaman ihtimal vermiyordum. Mehmet Saltan, Gazi Üniversitesi Genel Sekreter Yardımcısıdır. Bu darbe olayından sonra İngiltere’ye gittiğini biliyorum. Kendisiyle whatsApp üzerinden beni araması üzerine konuştum. Bu alçak kalkışmadan haberi olup olmadığını sordum. O da bana ‘Ne münasebet’ dedi. Ben de ‘Size lanet olsun Allah belanızı versin şerefsizler” diyerek telefonu kapattım.
"Cemaat istedi, eşim başını açtı"
"Ben Aksaray Güzelyurt ilçesinde cumhuriyet savcısıyken 1998 yılında aynı yerde görev yapan Fethullah Gülen grubundan olduğunu bildiğim Mehmet Hamza Çebi, (Poyrazköy davasında mahkeme üyesiydi) özellikle herkese göstererek içki içerdi. Mehmet Saltan ile tanışana kadar eşim tesettürlü idi. Mehmet Saltan, Bosna’ya gitmeden önce eşimin tesettür kullanmamasını ve başını açmasını istedi. Eşim de tesettürü bıraktı.
"‘Gülen’i tanımam’ demişti"
"Savcıya verdiği ifadede eşi ve çocuklarıyla birlikte 2007 yılının Nisan ayında Güney Afrika Cumhuriyet’ine gittiğini söyleyen Ferhat Sarıkaya, 2010 yılında Vatan gazetesinde yayımlanan röportajında yurtdışına çıkıp çıkmadığıyla ilgili bir soruya “Hayır. Benim pasaportum bile yok” yanıtını vermişti. Sarıkaya, “Fethullah Gülen’le görüştünüz mü? Cemaat bağlantılarınızdan söz ediliyor” şeklindeki soruyu ise “Öyle bir şey yok. Kendisini tanımıyorum bile” diye yanıtlamıştı.
Şemdinli davası nedir?
Dönemin Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya, Şemdinli’de 9 Kasım 2005’te Seferi Yılmaz’a ait Umut Kitabevi’nin bombalanmasına ilişkin iddianame hazırladı. Astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz ile PKK itirafçısı Veysel Ateş’in sanık olduğu iddianamede, astsubay Ali Kaya için “Tanırım iyi çocuktur” diyen Yaşar Büyükanıt da çete kurmak ve yargıyı etkilemeye teşebbüsle suçlandı. Sarıkaya, Büyükanıt’ın dosyasını ayırarak dava açılması için Genelkurmay Askeri Savcılığı’na gönderdi. Başkanlığını İlhan Kaya’nın yaptığı Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi, astsubaylar ve PKK itirafçısına yargılama sonucunda 39 yıl 10 ay 27’şer gün hapis cezası verdi. Dönemin HSYK’si, Sarıkaya’yı 20 Nisan 2006’da meslekten attı. 12 Eylül 2010’da yapılan anayasa değişikliği sonrasında cemaatin etkili olduğu HSYK, Sarıkaya’yı 26 Nisan 2011’de tekrar mesleğe kabul etti ve Ankara Cumhuriyet Savcısı olarak görevlendirdi. Astsubaylar Ali Kaya, Özcan İldeniz ile PKK itirafçısı Veysel Ateş ise cezaevinde...
Savcılık ifadesinde "Kasım 2006’ya kadar ben açığa alındığım için maaşımın 2/3’ünü alabiliyordum" diyen Sarıkaya, görevden uzaklaştırıldığı dönemde maaşını cemaatin verdiğini, yurtdışına çıkması için de para verildiğini söyledi.
Cumhuriyet gazetesinden Alican Uludağ'ın haberine göre, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ı Şemdinli olaylarına ilişkin “çete kurmakla” suçlayan ve hakkında dosya hazırlayan dönemin Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Fethullah Gülen cemaati soruşturmasını yürüten savcı Serdar Coşkun’a giderek itiraflarda bulundu. Halen Ankara Cumhuriyet Savcısı olarak görev yapan ve tanık olarak ifadesi alınan Sarıkaya, Şemdinli iddianamesinin içerisine Yaşar Büyükanıt’ın adının cemaatçi hâkim ve polis şefinin yardımıyla eklediğini anlattı. Sarıkaya, darbe girişimi sonrasında tutuklanan Yargıtay üyesi İlhan Kaya’nın kendisine Gülen'in, “böyle bir kahraman çıkmış, kendisine ve ailesine ölünceye kadar bakılacak, bu da size bir vasiyetimdir” dediğini söyledi.
Sarıkaya’nın savcıya verdiği ifade özetle şöyle:
"Sen çalışkansın"
"Şemdinli’de Kasım 2005 günü olaylar patlak verdi. Yeni atanan başsavcı vekili İbrahim Özer de fezleke ile gelen bu soruşturmayı bana verdi. Sebebini sordum: Sen çalışkansın, altından ancak sen kalkabilirsin dedi. Soruşturmayı aldım ve KOM Müdürü Mustafa Uçkan ile bilgi toplama konusunda görüştüm.
"Hâkim Kaya istedi"
"Sonradan Yargıtay üyesi olan İlhan Kaya, o zaman Van’da 3. Ağır Ceza Mahkemesi başkanıydı. Şemdinli’deki olayla ilgili soruşturma bana verildikten sonra beni yönlendirmeye başladı. Özellikle Yaşar Büyükanıt üzerinde yoğunlaşmamı istedi. Büyükanıt’ın Genelkurmay Başkanı olacağı kesin gibiydi. Şemdinli’deki olayın içerisine özellikle Yaşar Büyükanıt’ı katmamı istiyordu. Şemdinli olaylarını araştırmak üzere Meclis’te bir komisyon kurulmuş. Bu komisyona Diyarbakırlı, bir oğlu PKK tarafından öldürülen, bir oğlu da intihar süsü verilerek ölen Mehmet Ali Altındağ ifade vermiş. Mahkeme Başkanı İlhan Kaya, o ifadeyi bulmamı özellikle istedi. Ben de onun istediği gibi dosyaya katkısı olacağını düşünerek bu ifadeyi isteyip soruşturma evrakı içerisine aldım.
"Büyükanıt darbe yapacak"
"İlhan Kaya, Yaşar Büyükanıt’ın askeri bir darbe yapacağını, bunun engellenmesinin çok önemli olduğunu ifade etti. Fethullahçı örgütlenmenin neden Yaşar Büyükanıt’ı hedef aldığını şimdi anlamaya başladım. Bu yapılanma, TSK içerisinde örgütlenebilmek için başlattığı girişimi tamamlamak için onu hedef almıştır.
"İddianameyi polis getirdi"
Şemdinli olayının genel çerçevesi askeri bir vesayetin kurulmasını önlemek, seçilmiş, demokratik yoldan işbaşına gelen hükümetin korunmasını sağlamaktı. Bunu benden özellikle isteyen İlhan Kaya idi. KOM Müdürü Mustafa Uçkan’ın getirdiği bilgilerle iddianameyi yazmaya başladım. Getirilen bilgi ve belgeleri hukuki kısmını ben yazdım. Bir flash bellekle Mustafa Uçkan iddianamede yazılı bilgileri bana getirdi. Getirdiği bilgileri iddianameye kopyalayıp yapıştırdım.
"Hâkim ekleme yaptı"
"Mahkeme başkanı iddianame taslağını hazırladıktan sonra görmek istedi. Ben de kendisine taslağı verdim. İlhan Kaya, bu taslak üzerine çalıştı. Birkaç paragrafını da kendisi yazdı. Yazdığı paragraflardaki iddialar çok ağırdı. Bunların içerisinde bulunmamasını istedim ancak “bir şey olmaz” dedi. Ben de bir askeri darbeye engel olacağımı düşünerek yazılanlara bir şey demedim. İlhan kaya, bu iddianamenin kendi mahkemesine düşmesini istiyordu. Bunu da sağladı. İki gün içerisinde iddianameyi kabul etti.
Müfettişler de ‘Gülenci’ydi
"İddianameyi Mart 2006’da mahkemeye vermiştim. Nisan ayında hakkımdaki soruşturma için bir başmüfettiş ve bir de müfettiş görevlendirildi. Başmüfettiş İbrahim Kır ve müfettiş Cevat Gül’ün de Fethullah Gülen cemaatinden olduğunu sonradan öğrendim. Soruşturma sırasında görüştüm. Bana bir şey olmayacağını söylediler.
"Soruşturma evrakı nisan ayında kurula sunuldu. Müsteşar Fahri Kasırga (Şu an Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri) dışındaki diğer üyeler, ihraç talep ediyordu. Yalnızca Fahri Kasırga kınama cezası verilmesi gerektiği yönünde oy kullanmıştı. Nisan 2006’da açığa aldılar beni. İtiraz ve yeniden inceleme taleplerini mahkeme başkanı İlhan Kaya ile birlikte yazdığımız dilekçeler ile yaptık.
"Kahramana bakın" talimatı
"Kasım 2006’ya kadar ben açığa alındığım için maaşımın 2/3’ünü alabiliyordum. Meslekten ihraç edildiğim haberini İlhan Kaya verdi. Bana her türlü yardımın yapılacağını, bütün ihtiyaçlarımın karşılanacağını söyledi. Hoca Efendi’nin, “böyle bir kahraman çıkmış, kendisine ve ailesine ölünceye kadar bakılacak, bu da size bir vasiyetimdir” dediğini söyledi. Eksik ödenen 1/3’ünü İlhan Kaya elden getirip veriyordu.
"Ankara’ya yarı yıl tatilinde (Ocak 2007) ailemle birlikte geldim. Hâkim Burhan Yaz (MHP davasında muhalifler lehine kongre kararı veren icra hâkimi) o tarihlerde müfettişti. Benimle irtibat kurdu. Hakkımda suikast iddiaları olduğunu, yurtdışına çıkmam gerektiğini söyledi. Jitem’in suikast yapacağını anlattı. Bir süre benimle Adalet Müfettişi Burhan Yaz ilgilendi. Bana yurtdışına gitmek için 15- 20 bin TL kadar para getirdi.
Güney Afrika’da da destek
"Vize istemeyen bir ülke olan Güney Afrika’ya 2007 Nisan ayında gittim. Güney Afrika’da çocukları bir okula yazdırdık. Masraflarını bu örgüt karşılıyordu. Benimle gerçek adını bilmediğim Tarık isimli birisi ilgileniyordu. Bu kişi Güney Afrika Cumhuriyeti’nin genel abisiymiş. Türkiye’ye dönmek istedim. Sonra hâkim Burhan Yaz da eşiyle birlikte geldi. Beni dönmemek için ikna etmeye çalıştı, öldürülebileceğimi söyledi. Döndükten sonra Ankara’da beni öğretmen Mehmet Saltan’a (Gazi Üniversitesi Genel Sekreter Yardımcısı) teslim etti. Mehmet Saltan, her ihtiyacımı karşılayacağını söyledi. Bana 2-3 ayda bir telefon getiriyordu. Eski telefonu kırıp atıyordum. Başkası adına kayıtlı hat da getiriyordu. Her ay bir hâkimin, savcının aldığı maaş kadar para getiriyordu.
"Ergenekon davaları başlamıştı ve Türkiye’de bulunmamın sıkıntı olacağını söylemeye başladı. Emekli generaller açtığı davalarda aleyhime tazminata hükmedildi. Mehmet Saltan bu paraları ödedi. Bosna’ya 2008 yılının ocak ayında gittim. Çocuklarımı okullarına yazdırdım. Çocuklar Bosna’da ne isterlerse Saltan her ay Türkiye’de toplayıp geliyordu. Saltan bana HSYK yapısının ve yasasının değişeceğini, ortam yatıştığında mesleğe kabul edileceğimi anlatıyordu. 2009 haziran ayına kadar Bosna’da kaldım ve tekrar ülkeme döndüm. Mehmet Saltan masraflarımı karşılamaya devam etti. Ankara’da iken avukat Murat Araç’ın yanında sigortalı olarak çalışmış gibi gösterildim. Orhan isimli Fatih Hastanesi’nin avukatı da yurtdışına çıkış girişlerle ilgili bilgisayar kayıtlarımın silindiğini söyledi.
"Referandum yapıldı ve HSYK yeniden oluşturuldu. Ben de başvuru yaptım. Yeni HSYK mesleğe kabul işlemini gerçekleştirdi. İbrahim Okur nereye atanmak istediğimi sordu. Ben de istedikleri bir görevi kabul edeceğimi söyledim. Beni Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na atadıklarını söyledi.
"Hoca Efendi’nin vasiyeti dediler"
"Mehmet Saltan mesleğe kabul işleminden sonra para getirmeye devam etti. Hoca Efendi’nin vasiyeti diyerek bana para veriyordu. Ben almak istemedim. Maaşım olduğunu söyledim. Toplu para da aldığımı söyledim. Ancak Hoca Efendi’nin vasiyeti bu para elimizde kalacak diyerek bana para vermeye devam etti. Çocuklarımın okul masrafının yarısını veya tamamını bana getirip ödüyordu. 2 yıl öncesine kadar Mehmet Saltan bu parayı getirip vermeye devam etti. Ben dini bir cemaat olarak gördüğüm Fethullah Gülen ve yapılanması ile 17-25 Aralık 2013 sonrasında irtibatımı kesmeye karar verdim. Bu yapının dini bir cemaat olmadığını, hukuka aykırı faaliyetlerde bulunduğunu sezmeye başladım. Mehmet Saltan ile irtibatımı kestim. 15 Temmuz günü gerçekleşen askeri darbeye teşebbüs olayından sonra vicdanen rahatsız oldum. Ailemle de görüştüm. Bütün bildiklerimi anlatmaya karar verdim.
"Büyükanıt’ın kanadını kırdın"
Ben soruşturmayı vatan sevgisi, seçilmiş hükümetin askeri bir darbe ile işbaşından uzaklaştırılmasını önlemek için yapmıştım. İddianameyi yazdığım için Mehmet Saltan bana görüşmeler sırasında Yaşar Büyükanıt’ın kolunu kanadını kırdığımı, askeri bir darbe yapamaz hale getirdiğimi ve darbeyi deşifre ettiğimi söylüyordu.
"Yeni Asya grubundanım"
Benim okul hayatım (Nur cemaatinin) Yeni Nesil (Asya) grubu içerisinde geçti. Fethullah Gülen cemaati ile hiçbir zaman ilişkim olmadı. Benim içinde yetiştiğim grupla Fethullah Gülen grubu zihin olarak birbirine uymaz. Ben bu grubun evrimleşip silahlı bir terör örgütüne dönüşeceğine hiçbir zaman ihtimal vermiyordum. Mehmet Saltan, Gazi Üniversitesi Genel Sekreter Yardımcısıdır. Bu darbe olayından sonra İngiltere’ye gittiğini biliyorum. Kendisiyle whatsApp üzerinden beni araması üzerine konuştum. Bu alçak kalkışmadan haberi olup olmadığını sordum. O da bana ‘Ne münasebet’ dedi. Ben de ‘Size lanet olsun Allah belanızı versin şerefsizler” diyerek telefonu kapattım.
"Cemaat istedi, eşim başını açtı"
"Ben Aksaray Güzelyurt ilçesinde cumhuriyet savcısıyken 1998 yılında aynı yerde görev yapan Fethullah Gülen grubundan olduğunu bildiğim Mehmet Hamza Çebi, (Poyrazköy davasında mahkeme üyesiydi) özellikle herkese göstererek içki içerdi. Mehmet Saltan ile tanışana kadar eşim tesettürlü idi. Mehmet Saltan, Bosna’ya gitmeden önce eşimin tesettür kullanmamasını ve başını açmasını istedi. Eşim de tesettürü bıraktı.
"‘Gülen’i tanımam’ demişti"
"Savcıya verdiği ifadede eşi ve çocuklarıyla birlikte 2007 yılının Nisan ayında Güney Afrika Cumhuriyet’ine gittiğini söyleyen Ferhat Sarıkaya, 2010 yılında Vatan gazetesinde yayımlanan röportajında yurtdışına çıkıp çıkmadığıyla ilgili bir soruya “Hayır. Benim pasaportum bile yok” yanıtını vermişti. Sarıkaya, “Fethullah Gülen’le görüştünüz mü? Cemaat bağlantılarınızdan söz ediliyor” şeklindeki soruyu ise “Öyle bir şey yok. Kendisini tanımıyorum bile” diye yanıtlamıştı.
Şemdinli davası nedir?
Dönemin Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya, Şemdinli’de 9 Kasım 2005’te Seferi Yılmaz’a ait Umut Kitabevi’nin bombalanmasına ilişkin iddianame hazırladı. Astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz ile PKK itirafçısı Veysel Ateş’in sanık olduğu iddianamede, astsubay Ali Kaya için “Tanırım iyi çocuktur” diyen Yaşar Büyükanıt da çete kurmak ve yargıyı etkilemeye teşebbüsle suçlandı. Sarıkaya, Büyükanıt’ın dosyasını ayırarak dava açılması için Genelkurmay Askeri Savcılığı’na gönderdi. Başkanlığını İlhan Kaya’nın yaptığı Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi, astsubaylar ve PKK itirafçısına yargılama sonucunda 39 yıl 10 ay 27’şer gün hapis cezası verdi. Dönemin HSYK’si, Sarıkaya’yı 20 Nisan 2006’da meslekten attı. 12 Eylül 2010’da yapılan anayasa değişikliği sonrasında cemaatin etkili olduğu HSYK, Sarıkaya’yı 26 Nisan 2011’de tekrar mesleğe kabul etti ve Ankara Cumhuriyet Savcısı olarak görevlendirdi. Astsubaylar Ali Kaya, Özcan İldeniz ile PKK itirafçısı Veysel Ateş ise cezaevinde...