29 Ağu 2008 08:42 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:11

UMRE YAPACAK OLAN ERTUĞRUL ÖZKÖK'E AHMET TAŞGETİREN'DEN ÖNERİ: KADEHİNİ KIR DA GİT!..

İlginç anekdotlarla bir medya analizi. Ahmet Taşgetiren Aksiyon'a yazdı. İşte o yazı:

Bir haber yansıdı medyaya. Uzun süredir gazetesini 'alkol misyoneri' haline getirme çabasındaki Ertuğrul Özkök, umre yapacakmış. Bir yandan başbakanı kadeh kaldırmaya çağırmak, diğer yandan umre yapmak, uyumlu bir görüntü değil.

İslam'ın müsamaha geleneğinde çok nefis örnekler vardır. Bayılırsınız.

Mesela, yakınlarda, 95 yaşındayken ebedî âleme uğurladığımız, merhum "Tatlıcı Ali Efendi" veya "Bandırmalı Ali Efendi" diye bilinen Ali Öztaylan'ın hayatı böyle müsamaha şahikalarıyla doludur.

Bakın şuna:

Kendisi anlatıyor:

"Dükkanımızda tatlı ve pasta sattığımız için akşam geç saate kadar çalışır, sonra dükkan temizliği yapıp eve giderdik. Yolda meyhanelerin bol olduğu sokağa uğrar, o geç saatte sarhoş olup kalan var mı diye bakardık. O saate kadar meyhanede kalan kişi, ya faturayı ödeyecek parası olmadığı için meyhaneciden korkan ya da evdeki hanımından fırça yiyeceğini düşünüp korkan kişidir. Biz bunların borcunu öderdik. Ancak adam ayakta zor durduğu için bir fayton çevirir, faytoncuya onu evine götürmesini söyleyip yol parasını verirdik. Ayrıca sarhoş olan adama bizim dükkândan bir paket höşmerim tatlısı sarıp verir, 'Bunu hanımına ver de sana kızmasın' derdik."

Ya şuna ne dersiniz:

Ali Efendi dinî bayramlarda ve kandil gecelerinde umumhaneleri (genelevleri) ziyaret ediyor, oradaki kadınlara hediyeler götürüyor.

Diyor ki:

"Günah işleyen kişi İslâmiyet'ten çıkmış olmaz, sadece günahkâr Müslüman olur."

Ali Efendi o kadınlara insan olarak değer veriyor, sonra dinî bir kandil ya da bayram vesilesiyle hediye vererek gönüllerindeki İslam nurunu tekrar hatırlatmaya çalışıyor.

Diyor ki:

"Oradaki kadınların hiç biri hayatından memnun değil. Hepsinin kalpleri mahzun. İslam'a düşman olmadıkça, günahkâr Müslümanlara ve hattâ Müslüman olmayan insanlara hoşgörüyle bakıp, onların ömürlerinin sonunda tevbe edip salih bir insan olarak ahirete göçebileceklerini unutmamak lazım."

Bu müsamaha şahikalarının ana örnekleri taa Hazreti Peygamber'den, O'nu takip eden Allah dostlarından akar gelir.

Böyle müsamaha şahikaları vardır da, bunun kahramanları hiçbir zaman "günahı meşrulaştırma" gibi bir çabanın içinde-peşinde olmamışlardır.

Bu konuya neden girdim?

Bir çevrenin, ısrarla, içki konusunda üstlendiği misyonu mercek altına almak için girdim.

Ertuğrul Özkök, uzun süredir, hem kendi sütununu, hem genel yayın müdürlüğünü üstlendiği gazetesini adeta bir "alkol misyoneri" haline getirme çabası içinde bulunuyor.

Başbakan Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde adeta ana değerlendirme kriteri, belediyenin sosyal tesislerinde içki servisi yapılıp yapılmadığı ile sınırlı idi. Özkök ve yandaşları bu kriteri hâlâ kullanmakta devam ediyor.

Şimdilerde buna bir de "Kendini azınlık hisseden, iyi eğitim almış, Batı'ya açık, ekonomiyi ayakta tutan kesimlerden insanların gittiği yerlere gidip, içinde alkol bulunmasa da, hatta kırmızı şarap diye anlaşılır endişesiyle vişne suyu bile olmasa, hatta rakı diye anlaşılır endişesi ile ayran bile olmasa da, onlara şöyle uzaktan da olsa bir 'kadeh kaldırsa'..." eklendi.

Böylece herkesin başbakanı olur, bazı toplum kesimlerinin kendisini dışlanmış hissetmelerini önler.

Özeti bu, Ertuğrul Özkök'ün talebinin...