"Uluslararası Kültür Turizm ve Demokrasi Kurultayı"
- Başbakan Yardımcısı Bozdağ: (2)"Artık Türkiye'de demokrasimizi baltalama dönemi tarihe kavuşmuştur, Türkiye'de darbeler, darbeciler dönemi kapanmıştır. Bundan sonra Türkiye'de demokrasiyi askıya almak, hukuk devletini yok etmek, darbe yapmak isteyenler, TRT'yi veya Ankara'daki birkaç yeri ele...
ANKARA (AA) - Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, "Artık Türkiye'de demokrasimizi baltalama dönemi tarihe kavuşmuştur, Türkiye'de darbeler, darbeciler dönemi kapanmıştır. Bundan sonra Türkiye'de demokrasiyi askıya almak, hukuk devletini yok etmek, darbe yapmak isteyenler, TRT'yi veya Ankara'daki birkaç yeri ele geçirmekle bu işi başaramayacaklarını öğrendiler. 80 milyon Türk milletinin her bir ferdini tek tek ele geçirmeden Türkiye'de hiçbir darbe bundan sonra başarılı olamaz." dedi.
Bozdağ, Anadolu Yayıncılar Derneğince (AYD) Ulucanlar Cezaevi Müzesi'nde düzenlenen "Uluslararası Kültür Turizm ve Demokrasi Kurultayı"nda konuştu.
Anadolu'nun işgal edildiği yıllarda, Anadolu'da olup bitenleri doğru bir şekilde dünyaya ve Türkiye'ye anlatılması için Atatürk'ün talimatıyla Anadolu Ajansı'nın kurulduğunu hatırlatan Bozdağ, doğru bilginin birçok silahtan daha büyük bir güç olduğunu vurguladı.
Algı operasyonları ve insanları manipüle etmek isteyen çevrelerin pek çok haber, yayın, yazıyla gerçekleri olduğunun dışında bir biçimde gösterebilme kabiliyetine sahip bulunduğunu belirten Bozdağ, olayların görünen ve yansıyanın dışında görünmeyen ve yansımayan kısımlarının da olduğunu bildirdi. Bozdağ, şunları söyledi:
"Basın ve yayın organlarının vatandaşlarımızı ve bütün insanları doğru bilgilendirmeleri, olup bitenleri doğru aktarmaları gerçekten hakkın, hakikatin, gerçeğin saygınlığını artıracak en önemli unsur. Eğer bu bilgilerde eksiklikler olursa o zaman da bunlar toplumların güç sahibi olmasının önündeki en büyük engel haline gelir. Biz bunu görüyoruz Türkiye olarak. Bugün uluslararası planda Türkiye Cumhuriyeti devletinin aleyhine aslı olmayan pek çok haber, manşet, yorum ve yayına şahit oluyoruz. Türkiye içinde de hem şahsımla hem hükümetimizle hem de bizzat şahit olduğumuz olaylar, gerçeğine vakıf olduğumuz konularla alakalı televizyonlarda, gazetelerde ve yorumlarda gerçekle uzaktan yakından alakası olmayan nice haber, yayın ve yoruma şahitlik ediyoruz. Bütün bunlar gerçeğin yalan arasında kaybolmasına ve yalanın güçlü olarak toplumda yer etmesine yol açıyor. O nedenle basın ve yayın, gerçeğin topluma hakim olmasında en önemli güçtür. Yalanın, fitnenin, iftiranın, algı operasyonlarının, manipülasyonların önlenmesi konusunda da en büyük engeldir."
Basının büyük işler yaptığına ilişkin inancını ifade eden Bekir Bozdağ, "Elbette ki eksikleri, yanlışları olabilir ama totale baktığınızda basın, dünyanın neresinde olursa olsun haksızlıkları bütün insanlığın dikkatine sunan, gerçekleri dile getiren en önemli güçtür." dedi.
Basına güç, özgüven aktarımı sağlamaya yönelik AK Parti hükümetleri döneminde yapılan düzenlemelere ilişkin bilgi veren Bozdağ, bireysel başvuru yolunun da hükümetleri döneminde getirildiğini anımsattı.
- "Kim koydu bu yasakları"
Basın Kanunu'nu, 2004'te basınla birlikte yeniden yaptıklarını, ihtiyaçları giderecek yasal düzenlemeleri hayata geçirdiklerini aktaran Bozdağ, "İfade hürriyetinin basın ve yayın alanındaki faaliyetlerin önünü açan ve onlara güç katan bir başka adımdır." diye konuştu.
AK Parti hükümetlerinin ortaya koyduğu irade sonucu yerel medyanın da güçlendiğini vurgulayan Bozdağ, ifade hürriyetine ilişkin de yaptıkları düzenlemelere ilişkin bilgi verdi. Bozdağ, geçmişte yasaklı birçok dergi, gazete, kitabın, çeşitli yayının olduğuna dikkati çekerek, şu değerlendirmede bulundu:
"Bizler önceki dönemlerde Bakanlar Kurulu kararıyla yayınlar yasaklanıyordu. Biz ne yaptık? Yasaklanmış bütün yayınların üzerindeki yasakları kaldırdık, kitapları, dergileri, makaleleri, bilimsel araştırmaları özgürleştirdik, bütün bu utançları, ayıpları Türkiye'nin sicilinden temizledik, kaldırdık. Bugün bizi eleştirenler, Sayın Cumhurbaşkanımıza 'diktatör' diyen zavallıların sahip olduğu düşünceyi taşıyanların iktidar olduğu dönemde konulan yasakları Türkiye'nin Cumhurbaşkanı kaldırdı. 'Yasağı koyanlar demokrat, bu yasakları kaldıran diktatör' diye anlatıyorlar. İftiranın böylesi olmaz ama burası Türkiye maalesef yapabiliyorlar. Ben soruyorum kim koydu bu yasakları? Kimler kitapları, makaleleri hapsetti, kim bunları hürriyetine kavuşturdu? Hürriyetine kavuşturan Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan beyefendinin liderliğindeki AK Parti hükümetleri."
- "Yasal teminatlar getirdik"
Geçmişte, ileriye dönük yayın yasaklarını düzenleyen yasal düzenlemelerin de olduğunu hatırlatan Bozdağ, "Henüz piyasaya çıkmamış bir eseri idare yasaklayabiliyordu. Ne yaptık? Bunu biz kaldırdık." ifadesini kullandı.
Basın mensuplarına isnat edilen suçlar nedeniyle yürüyen soruşturma, kovuşturma ve verilen cezaların ertelenmesine yönelik de düzenleme yaptıklarını anımsatan Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bütün bunları yaparken Türk basını daha özgür, güçlü bir şekilde faaliyetlerini sürdürsün ve ifade hürriyetini daha güçlü bir şekilde kullansın diye yaptık. Hem yasal teminatlar getirdik hem bu teminatların ihlali halinde bu ihlali denetleyecek bireysel başvuru gibi başka imkanları, alternatif hukuk yollarını, hukuk sistemimize kazandırdık ve ciddi adımları biz bu noktada attık, bundan sonra da atmaya devam edeceğiz. Basınımızın güçlü olması, ifade hürriyetini her alanda, arzu ettiği biçimde, güçlü bir şekilde kullanması için yasal engeller varsa onları kaldırmak elbette bizim vazifemizdir. Biz bunları yapacağız, yapmaya devam edeceğiz."
- "Herkes eşittir"
Bütün bu gerçeklere rağmen halen "Türkiye'de gazeteciler, yayıncılar hapiste" şeklinde çok büyük bir algı operasyonu ile karşı karşıya olduklarını belirten Bozdağ, "Batı'da bunu görüyoruz, Amerika'da bunu görüyoruz, başka ülkelerde bunu görüyoruz. Buradan bir kez daha ifade etmek isterim ki, 'Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na göre herkes kanun önünde eşittir. Herhangi bir kişi suç işlediği zaman mesleğine, sıfatına, unvanına, makamına göre suç işleyenler arasında ayrım yapmak mümkün değildir." dedi.
Anayasal istisnaların elbette olabileceğine değinen Bozdağ, onun dışında istisnanın söz konusu olmadığını söyledi.
Bekir Bozdağ, "Türkiye Cumhuriyeti cezaevlerinde sadece yazı yazdığı veya bir haber yayınladığı, gazetecilik yaptığı için, salt gazetecilik onu kastediyorum, soruşturulan, kovuşturulan kimse yoktur." diye konuştu.
Zaman zaman kendisine bazı uluslararası örgütlerden ziyaretler yapıldığını ve tutuklu olan bazı isimlerin söylendiğini aktaran Bozdağ, dosya getirtildiğinde ise tam tersinin ortaya çıktığını anlattı.
Başbakan Yardımcısı Bozdağ, bu kuruluşların, somut belgelere, delillere ve hatta mahkeme kararlarına dahi inanmadığını aktardı.
- "İsnat edilen suçlar farklı"
Herkese isnat edilen suçların farklı olduğunu dile getiren Bozdağ, içerde bulunanlardan karakolu bombalayanlar dahi bulunduğunu bildirdi. Bozdağ, şöyle devam etti:
"Fransa'da, Amerika'da karakolu bombalayan birisi mesleği gazeteci olursa sokakta gezmesine izin mi verilir? Dünyanın neresinde buna izin verirler? Örgütlere silah temini, örgüte adam yollama, örgütün propagandasını yapma... En fazla eleştiri buradan alınıyor. Ben de buradan şunu söylüyorum; terör örgütünün propagandasını yapma Türk Ceza mevzuatında suçtur. Amerika'da, Almanya'da, Fransa'da DEAŞ terör örgütünün propagandasını yapmak suç mu değil mi? Medeni bütün ülkelerde, elinden kan damlayan terör örgütlerinin propagandasını yapmayı suç kabul etmeyen kaç tane ülke var? Hemen hemen bütün ülkelerde suç bu. DEAŞ'ın propagandasını yapmak suç ama PKK'nın, FETÖ'nün başka örgütlerin propagandasını yaptığınızda suç değil derseniz ne yapacağız, biz kanunlardan propagandayı suç olmaktan çıkartacağız. Hangi ülke, kendi ülkesini bölmek isteyen terör örgütlerinin propagandasına izin verir? Hiçbir ülke vermiyor. Türkiye'nin de terör örgütlerinin propagandasına ve terör örgütlerine eleman yetiştirmeye izin veren yasal düzenlemeyi yapması beklenemez."
- "Hiç kimse beklemesin"
Vize serbestisi noktasında Türkiye'den adımlar beklendiğini işaret eden Başbakan Yardımcısı Bozdağ, "Hiç kimse Türkiye'nin ulusal güvenliğini tehlikeye sokacak adımı atmasını beklemesin." açıklamasında bulundu.
Türkiye'yi ifade hürriyeti konusunda suçlayanlara da seslenen Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye'ye dönük bu suçlamaları yaparken kendi ülkelerindeki ifade özgürlüğünü de değerlendirmeleri lazım. Almanya'da Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Cumhurbaşkanı orada yaşayan soydaşlarımız ve vatandaşlarımızla toplanmak istiyor. Düşüncelerini onlarla paylaşmak istiyor. Cumhurbaşkanının toplanma hakkını engelliyorlar. Vatandaşlarına kendini ifade etme hakkını da engelliyorlar. Ama terör örgütlerinin başında bulunan teröristlerin şu anda telekonferans sistemiyle oralarda kendilerini ifade etmelerine izin veriyorlar. Peki biz bu çifte standardı, bu ayıbı, bunu yapanların suratlarına vurmayacağız mı? Almanya'nın cumhurbaşkanı Türkiye'ye gelmiş olsa buradaki Alman vatandaşlarıyla bir araya gelse ve kendisini ifade etse biz bundan onur duyarız. Her türlü imkanı sağlar, her türlü güvenlik tedbirini alırız. Diplomatik nezaket, uluslararası hukuk da bunu anıyor. Ama bakın Türkiye'nin cumhurbaşkanına kendisini ifade etme hakkı tanımayan ülkede düşünce özgürlüğü var ama suç işleyenlere, işledikleri suçun karşılığını hukuk açısından görmesini sağlayan adımlar atılınca da ifade özgürlüğü yok. Bu çok büyük bir çifte standart."
İnsan haklarının en ileri olduğu bir ülkede "Ermeni soykırımı yoktur" demeyi suç sayan yasal düzenlemeler yapıldığını anımsatan Bekir Bozdağ, kimsenin çıkıp bunu eleştirmediğini söyledi.
- "Türkiye'ye adil olanmalı"
Bozdağ, "Düşünceyi ifade etmeyi suç sayan ortaçağ zihniyeti hangisidir derseniz, tam da budur. Sizin inandığınız bir düşünceyi size ifade etmeyi yasaklıyor. Türkiye bu anlamda bütün dünyanın, basın ve ifade özgürlüğü bakımından baktığınızda, demokratik ülkelerde var olan kurallar, Türkiye'de olan kurallardır." diye konuştu.
Türkiye'ye karşı adil, objektif ve net olunmasını beklediklerini ifade eden Bekir Bozdağ, şu anda terör örgütleri PKK ve FETÖ'nün dışarıda Türkiye aleyhine, basında ve ülke yönetimi nezdinde çok ciddi bir karalama kampanyası yürüttüğünü dile getirdi.
Söz konusu bilgilerin doğruluğunun dahi araştırılmadan servis edildiğine vurgu yapan Bozdağ, "Türkiye'nin aleyhine olan her ihbarı, her haberi, her bilgiyi soruşturmadan doğru kabul etmeye hazır bir yapıyla karşı karşıyayız. Ama yakışmaz, doğru değil. Biz, 'Bizimle ilgili bir şey söylendiğinde onunla ilgili teyidi mutlaka alın' diyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Bozdağ, yaptığı bazı görüşmelerde muhataplarının resmi belgelere dahi inanmadığını bildirdi.
- "Türk medyasına teşekkür"
Türk medyasının önemli başarılara imza attığını dile getiren Bozdağ, Turgut Özal döneminden başlayan medya çeşitliliğinin Türk demokrasisine önemli katkılar sunduğunun altını çizdi.
Renkli televizyonun, özel televizyonların, özel radyo kanallarının önü açılmamış olsa Türkiye'nin bugün farklı bir noktada olacağına işaret eden Bozdağ, geçmişte darbeyi yapanların tek kanalı ele geçirip kendi seslerini rahatça duyurduğunu anımsattı.
Bekir Bozdağ, "15 Temmuz 2016'da bu büyük demokratikleşme adımının ve medyadaki çok sesliliğin, çoğulculuğun, demokrasinin, temel hakların, hukuk devletinin ne kadar büyük bir güvencesi olduğunu hep beraber yaşayarak gördük. Medyanın ne kadar önemli bir güç olduğunu hep beraber gördük. Darbecilerin feleği şaştı. Hangisini kapatacaklar. TRT'ye gittiler baktılar sadece TRT yok. Başka kanallara gitmeye çalıştılar, o kanal yok başka kanallar var, radyolar var... O nedenle medya 15 Temmuz'da demokrasiden yana, insan haklarından yana, milli iradeden yana büyük bir sınavı başarıyla vermiştir. Ben bu nedenle Türk medyasının her bir ferdine ayrı ayrı teşekkür ediyorum." diye konuştu.
-"Tankların altına yatan ikinci bir halk yok"
FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde, medyanın çok sesliliğinin faydasını, demokrasiyi, hukuk devletini koruma konusunda oynadığı rolü herkesin gördüğünü belirten Bozdağ, cesur duruşundan dolayı Türk medyasını kutladı.
"Eğer Nobel Barış Ödülü vereceklerse, eğer bir demokrasi ödülü verilecekse, eğer hukuk devletine, iradesine sahip çıkma ödülü verilecekse, medya alanında işte bu duruşu ortaya koyan Türk medyasına verilmeli. Kendi devletine, milletine ihanet eden hainlere değil, demokrasiye, insan haklarına ve her türlü temel insani değerlere sahip çıkan Türk medyasına verilmeli." diyen Bozdağ, 15 Temmuz'da demokrasi konusunda Türk halkının da büyük bir kahramanlık göstererek, tankların, jetlerin, otomatik silahların önünde bedeniyle durduğunu hatırlattı.
Bugün dünyada demokrasi ve temel hakları için ölümü göze alıp, meydanlara düşüp, tankların altına yatan ikinci bir halkın olmadığını vurgulayan Bozdağ, şöyle konuştu:
"Demokrasi için ölüme uçan ikinci bir lider var mı? Halkını meydana çağırıp, meydanda halkıyla beraber olan ve bütün bu tanklara, toplara, jetlere karşı mücadele eden ikinci bir ülke var mı? Yok. Eğer başka bir ülkenin lideri darbeyi yapanlara karşı ölümü göze alıp, ölüme uçmuş olsaydı, halkın arasına girip, demokrasi mücadelesi vermiş olsaydı emin olun o ülkenin liderine dünyanın bütün uluslararası örgütleri, demokrasi ve diğer bütün ödülleri vermek için yarışa girerledi. Var mı? Yok. Eğer başka bir halk böyle bir şey yapsaydı, o halka herkes saygısını ve ona olan muhabbetini üst düzeyde ifade ederdi. Türk halkına böyle böyle bir saygı ifade eden var mı? Yok. Devlete var mı? O da yok."
-"15 Temmuz'daki gibi karşılık bulurlar"
Türkiye'ye karşı karalama kampanyası yürütüldüğüne dikkati çeken Bozdağ, "FETÖ'nün propagandası çerçevesinde bu büyük demokrasi mücadelesini, Türk milletinin, siyasetinin, medyasının, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'nın ve hükümetinin, Meclisinin ortaya koyduğu bu büyük demokrasi mücadelesini yok farz etmek isteyenler bilsinler ki bu mücadele vardır, yapılmıştır, bütün dünya bunun şahididir. Siz takdir etseniz de etmeseniz de bu mücadeleyi yapanlar başarılı olmuştur ve büyük bir kahramanlığı ortaya koymuştur." dedi.
Bozdağ, bundan sonra Türkiye'nin demokrasine karşı hiçbir cuntanın, gücün imkan bulamayacağını vurgulayarak, "Artık Türkiye'de demokrasimizi baltalama dönemi tarihe kavuşmuştur, Türkiye'de darbeler, darbeciler dönemi kapanmıştır. Bundan sonra Türkiye'de demokrasiyi askıya almak, hukuk devletini yok etmek, darbe yapmak isteyenler, TRT'yi veya Ankara'daki birkaç yeri ele geçirmekle bu işi başaramayacaklarını öğrendiler. 80 milyon Türk milletinin her bir ferdini tek tek ele geçirmeden Türkiye'de hiçbir darbe bundan sonra başarılı olamaz." değerlendirmesini yaptı.
Darbe teşebbüslerinin bundan sonra Türkiye'nin geleceginde olacağına ihtimal vermediğini belirten Bozdağ, böyle ahmakların çıkması, uluslararası güçlerin verdiği gazla hareket edenlerin olması durumunda 15 Temmuz'daki gibi karşılık bulacaklarını kaydetti.
Başbakan Yardımcısı Bozdağ, artık Türkiye'de demokrasi, hukuk devleti ve Cumhuriyet'in sadece bir azınlığın değil, 80 milyon aziz vatan evladının ölümüne sahip çıktığı ortak bir değer olduğunun altını çizdi.
(Bitti)