Ülkücü yazardan Can Dündar çıkışı: "Tatlısu Müslümanları Can Dündar'ı anlamaz"
Vahdet Gazetesi yazarı Lütfü Şehsuvaroğlu, Can Dündar'ın tahliye sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan'a teşekkürünün ne anlama geldiğini yazdı.
Ülkücü hareketin sembol isimlerinden Lütfü Şehsuvaroğlu, bugünkü
yazısında Can Dündar'ın tahliyesine üzülen bazı yazarları
eleştirdi.
Vahdet Gazetesi'ndeki yazısında Can Dündar için "İçerde yatmak ona
gerçekten çok önemli bir tecrübe kazandırdı" derken, Dündar'ın
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a teşekkürünü de anladığını söyledi.
Şehsuvaroğlu "Can Dündar'ın teşekkürünü en iyi benim gibi insanlar
anlar. Tatlısu frengileri değil... Tatlı su Müslümanları da..."
diyerek tahliye kararına üzülen muhafazakar medya kalemlerine de
göndermede bulundu.
İŞTE LÜTFÜ ŞEHSUVAROĞLU'NUN O YAZISI
Can Dündar çıktı.
AYM onu serbest bıraktı.
Bazı yazarlar çok üzülüyorlar çıktığına…
Telaşlanıyorlar. Onu içerde tutmayı büyük zafer sanıyorlardı demek
ki…
Halbuki Can Dündar Sayın Cumhurbaşkanı’na teşekkür ediyor.
Çünkü içerde hayatı öğrendi, yaşamayı, hürriyetin önemini,
sevdikleri ile hasreti ve görüş günlerinde hasret gidermeyi… Farklı
hayatları tanıdı. Büyük tecrübe kazandı.
Önceden bana göre Birand’ın yanında –hâlâ o yıllardaki ağlaç yüzlü
çocuğu hatırlatır bana- dayak yememiş, içerde yatmamış, çile
çekmemiş, kolay yoldan kalem oynatan sözü kolay yoldan makes bulan
torpilli medyamenlerden biri olarak değerlendirirdim.
Zaten bir ara bir dergide tuhaf bir yazı yazmıştı: İhtilâl
İstiyorum başlığı altında…
Büyük şair Elmas Yıldırım’ın bir zamanlar çok popüler olan bir
şiirinde geçerdi bizim zamanımızda dilden dile dolaşırdı.
İhtilal isteyirem, mukaddes bir ihtilal…
“Karanlıkta gözlerim dikilmiş ufuklara,
Bir fırtına sesi var, bulutlar gökte dal dal,
Açmış doğu bağrını sökecek şafaklara,
Kop ey deli fırtına, râşeni gönlüme sal,
İhtilâl istiyorum, mukaddes bir ihtilâl!..
Doğan güneşle kopsun bir akın velvelesi,
Görünsün kan köpüklü kısrakların yelesi,
Bitsin esir Türklüğün, bitsin artık çilesi,
Ne zincirli bir Kafkas, ne kan kusan bir Ural,
İhtilâl istiyorum, mukaddes bir ihtilâl!..”
Savrulsun ummanlara gövde, bacak, bilek, baş;
Yere geçsin Kremlin, kalmasın taş üstüne taş,
Hür İnsanlık uğruna başlasın kutlu savaş,
Vakit gelmiş ey zaman, bir ölüm şarkısı çal,
İhtilâl istiyorum, mukaddes bir ihtilâl!..”
Böylesi bir ihtilal ruhlarda büyük diriliş demek. Şimdi savaşın
eşiğinde olan bir Türkiye için bu tür romantik şiirler ne kadar
önemli…
Halbuki ben o yazıyı yazdığımda Balyoz malyoz lakırdıları vardı.
Böyle yazdım diye paralel ve iktidar ittifakı belki de bana
kızmıştı. Evet çok iyi biliyorum rahatsız olmuşlardı.
Ne demek ihtilal istiyorum?..
Bugün siyasette, bürokraside, siyasi partilerde, devlette çok rahat
at oynatanların bir takım hadnaşinaslıklarının dizginlenmesinde
içeri tecrübesi çok önemlidir.
Hani bizde inziva kültürü var ya… Hani tasavvuftaki o pişme
ameliyesi. “Hamdım pişdim elhamdülillah!” diyebilmek için bir
tevekkül kursuna ihtiyaç kesinlikle var.
Bazı insanların içerde yatması verimli olabilir.
İşte Can Dündar’ın yazısını okuyunca ne kadar haklı olduğumu bir
kere daha anladım. İçerde yatmak ona gerçekten çok önemli bir
tecrübe kazandırdı.
Gerçi şimdi ceza ya da tutukevleri bizim zamanımızın Mamak
zindanlarına benzemiyor ama olsun.
Yine de tecrübe tecrübedir.
Her devlet, her siyaset ve her ilim ve yazı adamının içeri
tecrübesi yaşaması gerekir.
Bol keseden atmamaları için bu şart.
Can Dündar’ın teşekkürünü en iyi benim gibi insanlar anlar.
Tatlısu frengileri değil…
Tatlı su Müslümanları da…
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN
TIKLAYINIZ