01 Eki 2011 14:39 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:51

ULAN, NE BAZI YANLIŞLARI, KÜRTLERE HAYATI ZİNDAN ETTİNİZ!

Taraf gazetesinde Kürt sorunu ve PKK üzerinde yaşanan fikir ayrılığı bu kez Ümit Kıvanç'ın köşesinde baş gösterdi.

İşte Kıvanç'ın "Siyasî tavır olarak ‘terbiyesizlik" başlıklı yazısı:

Çocuklarımız ve gençlerimiz onlarca yıldır Talim-Terbiye’ye emanet. Bu yüzden terbiyesizlik hepimizin ortak özelliği. Hayır efendim, bıktık demeye hakkınız yok, yine tekrarlayacağım: Türk Millî Eğitimi’nin esas korkunç marifeti, okumuş cahiller yetiştirmek değil, cahil küstahlar yetiştirmektir.

Ne yazık ki bu eğitimden Türk-Kürt hepimiz geçmiş bulunuyoruz.

Günlerdir, haftalardır, PKK’nin marifetleri üzerine veryansın programları izliyoruz. Sözde dindar aslında milliyetçi cenah ortama mal bulmuş gibi daldı. “Hah! Bombalayalım! Dümdüz edelim! Çanlarına ot tıkayalım!” korosu zaten herkesin mâlûmu. Ben nedense, başka bir topluluğa daha çok takılıyorum. Güya üzülmüş gibi yapan, “Ama başka çare kalmadı ki...”lerin arkasına saklanıp dudak sarkıtan, temiz aile çocuğu kıvamındaki insanlar bunlar.

ULAN NE YANLIŞI KÜRTLERE HAYATI ZİNDAN ETTİNİZ!

Arasıra, nadiren, bazılarının ağzından, “Canım, devletin de elbette yanlışları oldu” türünden bir laf ya duyuyoruz ya duymuyoruz. Ulan, ne bazı yanlışları, Kürtlere hayatı zindan ettiniz, yetmedi ilave zindanlarda insanları erittiniz bitirdiniz, zulümle tatmin olmadınız, dağlarına yazılar yazıp onurlarını kırmak için özel operasyonlar düzenlediniz. Velhâsıl canlarına okudunuz. Silahı alıp dağa çıktıklarında, siz de silahı alıp sokaklara çıktınız, gün ortasında binlerce kişi öldürdünüz, yetmedi, alıp gece karanlıklarında cansız bedenlerini çukurlara attınız. Faili meçhullerin çocuklarından, haklı bir kine bulanmış, tükenmez bir ordu yarattınız.

Fakat sizi Türk Millî Eğitimi yetiştirdiği için, sadece cahil değil aynı zamanda cahilliğiyle gurur duyan bir toplumun mensubusunuz. Cahil olmasına rağmen her şeyin en doğrusunu bilen, kırk defa deneyip sonuç alamadığı yöntemi kırk birinci defa ortaya sürerken aynı dayama özgüvenle, aynı yaslama bilgiçlikle davranan bir toplumun... Kendi günahlarının bedelini ödemeyi hiçbir zaman aklından geçirmemiş, sadece günahını hatırlatana düşman olmayı bellemiş, kendi günahının adını ağzına almazsa başkalarının da onu unutacağını sanan, unutmasını bekleyen, unutulmadığında kızan köpüren bir toplumun...

PKK, MEŞRUİYETİNİ HİÇ BİR ZAMAN YÖNTEMLERİNDEN ALMADI Kİ

Bugün PKK başvurduğu yöntemlerle meşruiyetinin zeminini yitiriyormuş. Harika! Çünkü PKK hep bambaşka yöntemler kullanmıştı, değil mi? Eğer PKK’nin mücadelesinin meşruiyeti yöntemlerine göre değerlendirilecek olsaydı, bu mücadele hiçbir zaman dünyanın gözünde o kadar meşru sayılmazdı. Kaldı ki, karşısında, olabildiğince fazla asker ölsün de memleket çapında topyekûn seferberlik havası yaratılabilsin, böylece faşizan iktidar mekanizması ayakta kalsın diye didinen bir devlet varken, PKK’nin yöntemlerini möntemlerini nasıl ayrı bir mevzu olarak ele alabileceğiz, orası da meçhul.

12 YAŞINDA ÇOCUKTAN 12 KURŞUN ÇIKTI AMA TOPLUMDAN"VAH VAH" SESİ ÇIKMADI

Bugün Kürt siyaseti, ne istediğini bilmez haliyle, talep öne sürmekten çok tutturma diye tarif edilebilecek tavrıyla, Türk sağcısından geri kalmayan tehditkâr üslûbuyla güvenilir olmaktan çıkıyormuş. Bu da harika! Ordu ve AKP medyalarının bile sağduyusunu, yumuşak tavrını, diyaloğa çağıran üslûbunu öve öve bitiremediği Ahmet Türk’ün burnunu kırdınız. Başbakan aylarca adamın elini sıkmadı. Kürtlerin diyaloğa en açık olabileceği zamanlarda sadece sündürme-süründürme politikası izlediniz. On iki yaşında çocuğun vücudundan on iki kurşun çıktı, koca Türk toplumundan doğru dürüst bir “vah vah” sesi çıkmadı. Ayrıca, Kürt siyaseti her zaman bugünkünden çok farklıydı da şimdi mi bir acayip oldu?

Hepsi bahanedir. Ve büyük terbiyesizliktir. Kürtlere bunca yıl zulmedildi mi kardeşim? Özellikle 1990’larda yapılanlar, ahlâk ve onur kavramlarının normal muamele göreceği herhangi bir ülkede, onlarca devlet görevlisinin yargılanmasını ve çok ağır cezalara çarptırılmasını gerektirir mi? Siz Mehmet Ağar’ı alıp parti başkanı yaptınız. Meclis’lere soktunuz utanmadan.

PKK ŞÖYLEYMİŞ BÖYLEYMİŞ... BUNLAR SİZİN YIRTMANIZI SAĞLAR MI?

PKK şöyleymiş böyleymiş. Evet, öyle. Kürt siyaseti bilmemneymiş. Evet öyle. Ee? Bunlar sizin yırtmanızı nasıl sağlıyor acaba? Kürtlerin onlarca yıldır gördüğü zulmün, PKK veya herhangi bir Kürt siyasetçisinin bugün ne yaptığıyla ne yapmadığıyla alâkası mı var? Yani siz mazlum Kürt halkına, “E, ne yapalım, sizinkiler böyle yapıyor, biz de döner yine sana vururuz, haklarını da vermeyiz” mi demek istiyorsunuz? Bu, apaçık terbiyesizlik, küstahlık değilse nedir?

Türkiye’deki sorunların yarısının kaynağı, faşizan bir milliyetçi anlayışın, maalesef tabiatı icabı böyle şeylere karşı panzehir üretmesi beklenen din ve sosyalizm dâhil her türlü bünyeye sızmış oluşudur. Öteki yarıyı da bu öğrenilmiş terbiyesizlik tamamlıyor.