ULAN, GAVURLARLA CİNSEL İLİŞKİDE BULUNANLARIMIZI NE YAPACAKSINIZ? HADIM MI EDECEKSİNİZ?
Taraf yazarı bazılarını çok kızdıracak!
Sevda Demirel kimdir, ne yapar, Süleyman Demirel’le akrabalığı var mıdır, hiç bilemiyorum.
Genel kültürümdeki bu yetersizlik, bu anlaşılmaz boşluk bugüne kadar sorun olmamıştı doğrusu. Süleyman Bey’in adı da artık geleceğin cumhurbaşkanları arasında pek geçmediği için, kurtuldum sanıyordum bu isimden.
Azımsamayın. Ben ilkokuldayken adam başbakan oldu, 45 yaşına geldiğimde cumhurbaşkanıydı, süresini uzatmaya çalıştı, becerebilse ellili yaşlarıma kadar memleketi yönetiyor olacaktı. Eminim, “Darbe olsa da beni başa geçirseler” diye zaman zaman hâlâ geçiriyordur aklından.
Az şey değil Demirel isminden kurtulmak.
Ama kurtulamamışım işte.
Sevda Demirel adlı bir kadın Amerika’daki bir sperm bankası yoluyla hamile olduğunu açıkladı. Ve hakkında inceleme başlatıldı.
Sağlık Bakanlığı, “Yeni yönetmeliğe göre sperm bankasından hamile kalırken, eğer ülkemizden bir doktor veya merkez tarafından yönlendirildiyse Cumhuriyet Savcılığı’na başvuracağız” açıklaması yaptı.
Bakanlık yetkilileri, “Eğer kendisi, başkalarını gittiği merkeze yönlendirirse de Sevda Demirel için suç duyurusunda bulunacağız, incelemeler sürüyor” dedi.
“Bana ne?” der, geçerdim. Ama gazete haberlerinde şu cümle de var: “6 Mart 2010 tarihinde ‘Türk soyunu koruma’ amacıyla yapılan yönetmelik değişikliğiyle sperm bankasından hamile kalanlar hapis cezasıyla yargılanabilecek.”
Ulan, sperm bankası bir yana dursun, gâvurlarla cinsel ilişkide bulunanlarımızı ne yapacaksınız? Yurtdışına çıkarken bekâret kemeri mi takacaksınız hepimize? Tatil beldelerimize gelen turistleri sınır kapılarında bir kenara çekip hadım mı edeceksiniz?
Bu soy böyle yönetmelikler çıkaran bir soysa...
Gazeteleri internetten okuyanlarınıza Balçiçek Pamir’in 20 temmuz tarihli HaberTürk’teki yazısını şiddetle öneririm. Şu sözleri yazan kadına canım feda: “Bütün Türk kadınlarına sesleniyorum, almayalım biz bu soyu! Hani ille de çocuk istiyorsanız... Hepiniz marş marş, sperm bankasına!”
Üşenmedim, Sağlık Bakanlığı’nın Üremeye Yardımcı Tedavi (ÜYTE) Uygulamaları ve Üremeye Yardımcı Tedavi Merkezleri Hakkında Yönetmeliğine baktım.
Şöyle diyor: “Yurt içinde veya yurt dışındaki ÜYTE uygulaması yapan yerlere beşinci fıkradaki işlemler için Yönetmeliğe aykırı olarak hasta sevk etmek, yönlendirmek, teşvik etmek ve bu konularda aracılık etmek gibi eylemlere katılan merkezler ve/veya merkez personellerinin tespiti halinde.. merkezin faaliyetine valilikçe son verilir.”
Haydaa! Ben mi anlayamıyorum acaba? Yönetmelikte soy sop yok! Şanlı Türk spermi ile şerefsiz yabancı spermleri arasında bir ayırım yok!
Ama haberi veren gazeteciler de “Türk soyunu koruma” meselesini uydurmadı ya. Bakanlıktan birileri bir şeyler söylemiş olsa gerek.
Hatırlayıverdim sonra. Sağlık Bakanlığı, 1999 depremi sonrasında Yunanistan’dan gelen kanları “Türk kanı” olmadığı için reddeden Osman Durmuş’un çiftliği değil miydi? O gün bugündür toparlanamadı belli ki.
Şimdiki Sağlık Bakanı Recep Akdağ “soy”, “sop”,“kan” ve “sperm” konularına ışık tutmak ister mi acaba?
İstememesini anlayışla karşılarız tabii. Kendi partisinde de Osman Durmuş benzerleri az değil çünkü. Örneğin, Kürşat Tüzmen gibi. Örneğin, Vahit Erdem gibi.
Sevda Demirel’in yanı sıra, Tüzmen’le Erdem de haberlerdeydi bu hafta.
Erdem, “Kürtler artık çok çalışıyor. Her şeyi ellerine almaya başlıyorlar. Yakında Türkler azınlık olacak ve bir zamanlar Türkler varmış diyecekler. Bir an önce gözümüzü açmamız lazım. Çalışkan olmak zorundayız” demiş.
Tüzmen ise, “Bu bayrağın altında yaşayıp bu ülkenin suyunu ekmeğini paylaşan insanların bu bayrağı kabul etmemesi gibi bir şerefsizlik varsa, o zaman biz onlara diyoruz ki, onlar şerefsizdir. Bunların hangi kurum ve kuruluşlara uzantıları, kim nerede olursa olsun, hangi mevkide olursa olsun, onlar da şerefsizdir” demiş.
Bir de, “Türk bayrağı altında yaşayan herkesin Türk olarak adlandırıldığını” söylemiş.
Hızını alamamış, Vahit Erdem’in sözlerinde “bir ayrımcılık olmadığını” eklemiş. Bozacının şahidi şıracı!
Türk soyuyla bir sorunum yok ama, bu soyun bazı ırkçı ve şerefsiz üyeleriyle aynı topraklarda yaşadığım için hicap duyuyorum.
Roni Margulies/Taraf