Uğur Yanıkel'in vefatı Halk TV'de isyan mı tetikledi?

Medyaradar'ın gizemli yazarı Keskin Kalem yine medya dünyasında ses getirecek bir yazıya imza attı.

UĞUR YANIKEL'İN VEFATI HALK TV’DE İSYAN MI TETİKLEDİ?

Yılın ilk yazısı için oturdum klavyemin başına…
İsterdim güzel haberler vermeyi…
İsterdim içinizde çiçekler açtırmayı…
İsterdim ruhunuza dokunmayı…

Amma bunun yerine bir Charles Dickens, bir Kemalettin Tuğcu romanı yazdım…
Siz emekçilerin çığlığını kaleme aldım.

Yoldaşlarım, son bir haftadır telefonum susmuyor.
Mail kutum dolup taşıyor.
Var olun, sağ olun.
Bana güvenmişsiniz, derdinizi emanet ediyorsunuz.
Elimden keşke daha iyisi gelse.
Fakat bir eski klavyemden başka hiçbir şeyim yok.

Lafı çok uzattım, sizin dertleriniz derya olmuşken bana susmak düşer.
Çok üzücü bir mesaj aldım sırdaşlar, yine Halk TV’nin can emekçilerinden.
Bu kez konu çok ağır, çok derin.
O nedenle harflerimi bile zorlukla seçiyorum.
Biliyorsunuz Halk TV’nin Youtube Koordinatörü Uğur Yanıkel, 23 Aralık Cuma gecesi Beyoğlu Gümüşsuyu 10 Aralık Şehitler Parkı’nın hemen yanındaki yol kenarında baygın halde bulunmuş, kaldırıldığı hastanede müdahalelere karşın kurtarılamamıştı.
Allah gani gani rahmet eylesin.
Ailesinin, sevenlerinin başı sağ olsun.

Yanıkel’in erken vefatı, sadece Halk TV değil, tüm medya dünyasını yasa boğdu.
Halk TV vefatla ilgili ihmal iddiasını dile getirdi.
Olayla ilgili detayları şu linkten okuyabilirsiniz:

Pırıl pırın bir genç gazetecinin hayatını kaybetmesi, onarılması zor bir yara.
Eminim Halk TV’deki dostları, meslektaşları için de büyük bir travma.
Yanıkel’in vefatının, kanalda, büyük bir rahatsızlık yarattığı da Halk TV emekçilerinin iddiası.
Bana bir maille ulaştılar.
Altını çiziyorum, mailde yazılanlar iddiadır.
Halk TV yönetiminin de cevap hakkı bakidir. (İşittiğime göre Halk TV’nin patronu Cafer Mahiroğlu da maddi ve manevi olarak acılı aileye destek olmuş)
Fakat, kanaldaki çalışma koşullarının ne kadar kötü olduğunu aylardır emekçiler haykırıyor.
Neyse ben çok uzatmayayım, sözü emekçilere vereyim.
Keskin Not: Mailin harfine, yazım hatalarına dokunmadan yayımlıyorum.

Sayın Keskin kalem,

Uğur Yanıkel bir çok Halk TV çalışanının uğradığı sistemli mobbinge uğradı. Çalışanın kendisini değersiz hissettiği bir çalışma sistemi içeride hüküm sürüyor.

Uğur Yanıkel, gündüze geçmek istiyordu. Ancak çok düşük maaşların verildiği, sosyal hakların neredeyse olmadığı 'hakkı hukuku savunan' Halk TV'ye gelen dayanmıyor. Tabii akşam yayınları yani TV ağzıyla prime time içeriklerin Youtube'da paraya dönüşmesi iyi bir gelir sağlıyordu. Uğur 2 yıla yakındır haftada 6 gün gece çalışmanın kendisini tükettiğini biliyordu. Sürekli ekranı izlediğiniz bir iş düzeni içinde çalışıyordu. Youtube gelirinde grafikler az biraz aşağı dönse müthiş bir yönetim baskısı omuzlarınızda beliriyor.

Uğur kendisini gece çalışmanın çökerttiği için gündüze geçmek istediğini ne zaman söylese "youtube gelirleri düşer" diye geri çevriliyor. Youtube koordinatörü olsa da gece çalışıyor. hiç bir yönetici sürekli bir gece mesaisinde çalışmaz. Youtube koordinatörü iş tanımının kendisini avutmak için verildiğini anlıyor. Uğur sürekli gece çalıştığı için tükenmişlik hissediyor. Geceye çalışması için kimseyi de bulamayınca istifa ediyor. Çünkü kimse Halk TV'de bu şartlarda çalışmak istemiyor.

Uğur Yanıkel ölmeden 1 hafta önce LinkedIN hesabından herkesi göreceği şekilde iş aradığını ve herkesten yardım beklediğini yazıyor. Daha sonra istifasını veren Uğur, iş, hayat, Mobbing ve para geriliminde Taksim'de içiyor. Bu ruh haline sokulan birisi artık o sona hazırlanmıştır.

Uğur'un istifa ettiğini kimse bilmesin diye sır gibi saklayıp çalışanlara "bu bilgi buradan çıkmayacak" deniyor. Neden? Uğur'a yapılan mobbing ortaya çıkmamalıydı. Halk TV'deki insan psikolojisini yiyen iş sisteminin maskesi düşmemeliydi.

Yönetici dayanamayan kanalda çalışanların da ruh sağlığı bozuluyor.

Bu konuyu sadece biz değil Halk TV'ye yakın herkes biliyor. Mailin ekinde linkedIn ve twitter daki ilgili paylaşımların ekran görüntülerini bulabilirsiniz.

İyi akşamlar.



Sırdaşlarım, iddialar ortada.
Burada en acı olaylardan biri, Yanıkelin’in tükenmişlik sendromuyla istifasının gizlenmesi iddiasıdır.
Bu doğru mu?
Pırıl pırıl bir gazeteciye yüklenebileceğinden fazla yük verilmesi iddiası gerçek midir?
Mobbing var mıdır?
Açıklanmaya muhtaç çok nokta var.
Takipçisi olacağım.
Sözüm söz.

İHA’DA EYT’LİLERE TAZMİNAT BASKISI MI?

Yoldaşlarım, etrafınızdan biliyorsunuz.
EYT’li gazeteci sayısı azımsanmayacak kadar fazla.
Pek çok yayın kuruluşunda, EYT’li istifa dalgası bekleniyor.
Kuru ekmeğe muhtaç bırakılan emekçi, emekli maaşının da verdiği rahatlıkla, belli ki dışarıda iş kovalayacak.
Deneyimli iş gücünü kaybetmekle karşı karşıya olan patronlarsa, sadece izliyor.
İzlemekle yetinmiyor, krizi fırsata çevirmenin peşinde.

Bu tür haberleri yazıp yazmamakta tereddüt ediyorum sırdaşlar.
Çünkü bir patronun yaptığını görüp, onu taklit etmeye yeltenen patron çok oluyor.
Amma düşündüm, dedim ki, zaten patronların her yerde kulağı var.
Kafaları benzer çalışıyor.
O yüzden yaz bre Keskin Kalem, görsün herkes rezaleti dedim.

Evvet sırdaşlar, Keskin kulaklarıma gelenlere göre, İHA’de EYT’li emekçiye, emeklilik tazminatı baskısı varmış.
Patron tazminatları zamsız maaştan- yani geçen senenin maaşından- hesaplamayı aklına koymuş.
Emekçinin eli kolu bağlansın diye de, her birine ‘tazminatlarımızın eski maaştan hesaplanmasını kabul ediyoruz’ diye taahhütname imzalatıyorlarmış.
Bu doğru mu?
Doğruysa ne kadar yasal?
Gazetecinin maaşı gün be gün erirken…
Gazetecilik mesleği ölürken…
Bu patronlardan daha ne zulüm göreceğiz?
Yazın bana yoldaşlarım.
Kul duymazsa halik duyar.

[email protected]