29 Eki 2008 11:39
Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:22
UĞUR DÜNDAR'IN MEHMET EYMÜR'E SORAMADIĞI SORU NEYDİ?..NEDEN SORAMADI?..DÜNDAR ÇANAK TUTAN SORULAR MI SORDU?..İŞTE CEVABI...
Bugün yazarı Aykut Işıklar,eski MİT Kontrgerilla Daire Başkanı Mehmet Eymür'ü önce Star TV Ana Haberleri'ne daha sonra da Arena programına konuk eden Star Ana Haber anchormanı Uğur Dündar'dan hangi soruyu bekliyordu?..
Anlat anlat severim masalı
Önceki akşam, eski MİT Kontrgerilla Daire Başkanı Mehmet Eymür, hem Star TV Ana Haberleri'nde hem de Arena programında idi.
Bir zamanların efsane MİT 'cisi yeraltı dünyasını en iyi bilen kişidir. Kim nasıl zengin olmuş, kim nerede-nasıl ölmüş, kim nasıl sıyrılmış, korunmuş kitabını yazacak tek kişi...
Bütün Mafya babalarını (bence) en iyi tanıyan kişidir. Susurluk ve Ergenekon ile ilgili düşüncelerini üstü kapalı geçti, Deniz Feneri olayı ile şüphelerini dile getirdi. Pek çok eski devlet memurunun ismi geçti. Pardon Başbakan bile bir iki cümlede anıldı. Hep Uğur Dündar'dan şu soruyu sormasını bekledim.
'Sayın Mehmet Eymür siz son yıllarda hangi patronun en üst düzeyde yöneticisi olarak çalışıyorsunuz? Veya kimin otelinde patron temsilcisi olarak bulunuyorsunuz?'
Ama gelmedi böyle bir soru. Niye acaba? Dündar, Deniz Feneri ve Başbakan hakkında ilginç bir cümle kaparım hesabı yaparken kelimeleri o kadar güzel seçiyor ve laf almaya çalışıyordu ki...
Belki de bu arada Eymür'ün bir zamanlar Casino'lar Kralı olan Sudi Özkan'ın en önemli kişisi olduğunu soramadı. Eymür, Türel'in Türkiye deki otellerini yönetiyor. O günlerde iki büyük Casino grubu vardı. Birinin patronu Ömer Topal, diğerinin ise Sudi Özkan idi. Ö Topal öldürüldü, Özkan ise tam zamanında yurt dışına kaçtı. Yıllardır yurt dışında yaşıyor. Ne hikmetse Tuncay Özkan'ın hep bir numaralı hedefi olmştu..
Aylarca yazdı- çizdi. Sonra bir gün ekranda ne göreyim... Tuncay Özkan ile Sudi Özkan çok şık bir limanda karşı karşıya konuşuyorlar. Abi-kardeş gibi. Etliye sütlüye dokunmayan bir röportajdan sonra Özkanlar'ın aralarından su sızmadı. Ya Sudi Özkan'ı iyi tanıyıp, yazdıklarını hak etmediğini anladı, ya da gereksiz tartışmaya son vermeyi daha uygun buldu. Ama günlerce ekranlardan 'Bilet paramı kendim aldım, davetli gitmedim' diye anons ederek.
Emekli paşaların holdinglerde, bankalarda yönetim kurlu üyesi olmasını ve iş bitirmesini çok eleştirdik. Peki bir emekli MİT müdürünün, Casino patronunun müdürü olmasına ne diyorsunuz? Yorumu size bırakıyorum. Ve hemen bir başka gazeteci Güler Kömürcü'ye dönüyorum. Neden eksik veya yanlış konuşuyor? Güler'in bu saatten sonra kimseden korkacağını sanmıyorum.
32. Gün programında Mehmet Ali Birand'ın sorularını yanıtlarken konu bir ara Akşam'ın Genel Yayın Müdürü Serdar Turgut'a geldi.. Güler, 'Bir arkadaşımızın eşi de cezaevinde idi. Ama çalıştığı Hürriyet Gazetesi bu konu ile ilgili en küçük baskı yapmadı' dedi. (Turgut daha sonra 'Onun eşi solcu idi. Sen ise pis faşistsin' demiş). Ertesi gün aranıp durdum. Bir arkadaş çıkar da bu teknik yanlışı düzeltir diye...
O gazeteci halen NTV grubunda genel müdür yardımcısı olan Neyyire Özkan'dır. Eşi gerçekten efsane solcudur. Kimi için olumlu, kimi için çok kötü efsane... Bin yıl hapis ile yargılanarak rekor kırmıştı. Hakkında o kadar çok iddia vardır ki, neden kitap olmadı bunlar şaşarım. Ve Neyyire Özkan, Güler'in dediği gibi yıllarca cezaevindeki eşine temiz çamaşır götürdü.
Çocuğunu büyüttü ve gazetecilikte en üst noktaya sadece ve sadece çalışarak geldi. Ama ona bu fırsatı tanıyan Hürriyet değil, Sabah Gazetesi'nin patronu Dinç Bilgin'dir. Neyyire Özkan Hürriyet'e geçtiği zaman eşi zaten vefat etmişti. Daha önemlisi gazetelerin ilaveleri hakkında en birinci otorite olmuştu. Özür dilerim yerim bitti. Yoksa iş yerlerinde masada oturarak çalışan...
Motosiklet ve kask kullanmayan, sesi tenor değil karga gibi olan ama... evine ekmek parası götürmek için çalışan kızlara 'dediklerimi yapmazsan seni işten atarım' diyen manyakları anlatırdım. Birini Ankara polis yakalayıp, hücreye gönderdi ne değişti.
Bir zamanların efsane MİT 'cisi yeraltı dünyasını en iyi bilen kişidir. Kim nasıl zengin olmuş, kim nerede-nasıl ölmüş, kim nasıl sıyrılmış, korunmuş kitabını yazacak tek kişi...
Bütün Mafya babalarını (bence) en iyi tanıyan kişidir. Susurluk ve Ergenekon ile ilgili düşüncelerini üstü kapalı geçti, Deniz Feneri olayı ile şüphelerini dile getirdi. Pek çok eski devlet memurunun ismi geçti. Pardon Başbakan bile bir iki cümlede anıldı. Hep Uğur Dündar'dan şu soruyu sormasını bekledim.
'Sayın Mehmet Eymür siz son yıllarda hangi patronun en üst düzeyde yöneticisi olarak çalışıyorsunuz? Veya kimin otelinde patron temsilcisi olarak bulunuyorsunuz?'
Ama gelmedi böyle bir soru. Niye acaba? Dündar, Deniz Feneri ve Başbakan hakkında ilginç bir cümle kaparım hesabı yaparken kelimeleri o kadar güzel seçiyor ve laf almaya çalışıyordu ki...
Belki de bu arada Eymür'ün bir zamanlar Casino'lar Kralı olan Sudi Özkan'ın en önemli kişisi olduğunu soramadı. Eymür, Türel'in Türkiye deki otellerini yönetiyor. O günlerde iki büyük Casino grubu vardı. Birinin patronu Ömer Topal, diğerinin ise Sudi Özkan idi. Ö Topal öldürüldü, Özkan ise tam zamanında yurt dışına kaçtı. Yıllardır yurt dışında yaşıyor. Ne hikmetse Tuncay Özkan'ın hep bir numaralı hedefi olmştu..
Aylarca yazdı- çizdi. Sonra bir gün ekranda ne göreyim... Tuncay Özkan ile Sudi Özkan çok şık bir limanda karşı karşıya konuşuyorlar. Abi-kardeş gibi. Etliye sütlüye dokunmayan bir röportajdan sonra Özkanlar'ın aralarından su sızmadı. Ya Sudi Özkan'ı iyi tanıyıp, yazdıklarını hak etmediğini anladı, ya da gereksiz tartışmaya son vermeyi daha uygun buldu. Ama günlerce ekranlardan 'Bilet paramı kendim aldım, davetli gitmedim' diye anons ederek.
Emekli paşaların holdinglerde, bankalarda yönetim kurlu üyesi olmasını ve iş bitirmesini çok eleştirdik. Peki bir emekli MİT müdürünün, Casino patronunun müdürü olmasına ne diyorsunuz? Yorumu size bırakıyorum. Ve hemen bir başka gazeteci Güler Kömürcü'ye dönüyorum. Neden eksik veya yanlış konuşuyor? Güler'in bu saatten sonra kimseden korkacağını sanmıyorum.
32. Gün programında Mehmet Ali Birand'ın sorularını yanıtlarken konu bir ara Akşam'ın Genel Yayın Müdürü Serdar Turgut'a geldi.. Güler, 'Bir arkadaşımızın eşi de cezaevinde idi. Ama çalıştığı Hürriyet Gazetesi bu konu ile ilgili en küçük baskı yapmadı' dedi. (Turgut daha sonra 'Onun eşi solcu idi. Sen ise pis faşistsin' demiş). Ertesi gün aranıp durdum. Bir arkadaş çıkar da bu teknik yanlışı düzeltir diye...
O gazeteci halen NTV grubunda genel müdür yardımcısı olan Neyyire Özkan'dır. Eşi gerçekten efsane solcudur. Kimi için olumlu, kimi için çok kötü efsane... Bin yıl hapis ile yargılanarak rekor kırmıştı. Hakkında o kadar çok iddia vardır ki, neden kitap olmadı bunlar şaşarım. Ve Neyyire Özkan, Güler'in dediği gibi yıllarca cezaevindeki eşine temiz çamaşır götürdü.
Çocuğunu büyüttü ve gazetecilikte en üst noktaya sadece ve sadece çalışarak geldi. Ama ona bu fırsatı tanıyan Hürriyet değil, Sabah Gazetesi'nin patronu Dinç Bilgin'dir. Neyyire Özkan Hürriyet'e geçtiği zaman eşi zaten vefat etmişti. Daha önemlisi gazetelerin ilaveleri hakkında en birinci otorite olmuştu. Özür dilerim yerim bitti. Yoksa iş yerlerinde masada oturarak çalışan...
Motosiklet ve kask kullanmayan, sesi tenor değil karga gibi olan ama... evine ekmek parası götürmek için çalışan kızlara 'dediklerimi yapmazsan seni işten atarım' diyen manyakları anlatırdım. Birini Ankara polis yakalayıp, hücreye gönderdi ne değişti.