ÜÇÜNCÜ KUŞAK ALTAN'IN İLK KÖŞE YAZISI!
Bakalım Erman-Ahmet'in stand-up becerisi mi, Rıdvan'ın futbol bilgisi mi galip gelecek?
Erman ile Ahmet Rıdvan’a karşı...
Süper Lig dün başladı ama esas aktörler bu gece sahnede! Bu sezon futbol severleri ilgilendiren bazı değişiklikler var ekranda..
Naklen yayın ve tüm görüntüler her zamanki gibi Lig TVde.. Sansal Büyüka ve Mustafa Denizli Maraton’da..
45 milyon dolara özet yayın hakkını alan TRT maç bittikten 45 dakika sonra görüntü kullanabiliyor.. Onların Stadyum’daki ikilisi ise Hakan Şükür ve Feyyaz Uçar.. Bu sezon Lig TV ile TRT dışında hiçbir kanalda görüntü yok..
Hatta özet görüntüler, haftanın son maçı bittikten 12 saat sonra dağıtılacak. Pazartesi akşamı maç varsa, 9 maçın görüntüleri diğer kanallara en erken salı 12.00’de ulaşabilecek..
Bu yüzden, bütün spor programları konuşmaya dayalı.. Görüntüsü olmayanlar arasındaki bu yarışı ilgiyle izleyeceğim. Merak ettiğim, Rıdvan Dilmen’li NTV ile Erman Toroğlu-Ahmet Çakar’lı Kanaltürk arasındaki rekabet..
NTV, Rıdvan’a 1 sezon için 2 milyon $ ödüyor.. Bu rakam, TV’nin en astronomik ücreti..
Kanaltürk ise yıllık olarak Ahmet Çakara 150, Erman To-roğlu’na 200 bin $ veriyor.. Yani ikisinin fiyatı Rıdvan’ın 6’da l’i..
Bakalım Erman-Ahmet’in stand-up becerisi mi, Rıdvan’ın futbol bilgisi mi galip gelecek?
Hayatınız Sizin Elinizde...
12 Eylül’de yapılacak olan Anayasa değişikliği referandumu beni heyecanlandırıyor. Aslında evet-hayır arasına sıkışmış bütün karar anları beni heyecanlandırır. Bir hayatın, küçücük bir an içinde, dudaktan çıkacak 4 ya da 5 harfle değişecek olması, insanı dehşete düşürecek kadar ürpertici gelir bana. O harflerle geleceğinizi belirlersiniz... Bazen kendi tarihinizi doğru bir yönde değiştirirsiniz, bazense o harfleri doğru yerde kullanamadığınıza kızarsınız kendinize... Doğru yerde "evet" ya da doğru yerde "hayır" deseydik şimdiye kadar, şu kurduğumuz hayatlarımıza saklanmış kaç tane daha farklı hayat olabilirdi, kim bilir? Herşey bambaşka olabilirdi, hâlâ da olabilir...
Hiç düşündünüz mü geleceğiniz için bu referandumda "evet" derseniz ne olur, "hayır" derseniz ne olur? Aslında bu referandumla ilgili en güzel sözü geçen gün bir arkadaşım söyledi: "Evet-hayır aşk kelimeleridir, bir referandumda zayi edilmesi ne kötü..."
Ne diyeceksiniz referandumda, çok güçlü bu "iki kelimeden" hangisini seçeceksiniz? Söyleyeceğiniz sözle toplumun ve siyasetin kaderini belirlediğinizi düşünürken aslında kendi
kaderinizi belirleyeceğinizi biliyorsunuz, değil mi? Hangi kelimenin arkasında arayacaksınız geleceğinizi peki?
Doğru kelimeyi seçerseniz, doğru geleceği de seçeceksiniz. Hayatı belirleyecek iki küçük kelime. Kelimelerin küçüklüğü ile sonucun büyüklüğü arasındaki ilişki ürpertiyor beni... Bunlara hiç aldırmadan, evet diyenlerle hayır diyenler kavga ediyor şimdi... Birbirlerine karşılar, birbirlerinin dediklerine aldırmadan... Siz kelime lerin gücüne inanın, kavga edenlerin değil...
Gerçekten Türk müsünüz?
Geçtiğimiz ay Çeşme’de mesaj kutuma beni gülümseten bir mesaj düştü: "Çeşme’deyim.."
Bu iyi haberdi, çünkü Uğur’u (Yücel) severim ve genellikle huysuz bir anı değilse de ondan çok eğleneceğim şeyler öğrenirim.
Ben National Geographic temalarının tutkulu bir okuyucusu ya da izleyicisi olmadım hiçbir zaman. O yüzden ne zaman bir arkadaşım oralarla ilgili bir şeyler anlatsa büyük bir ilgiyle dinler, hayatla ilgili yepyeni şeyler öğrenmenin tadını sonuna kadar çıkarırım.
Uğur huysuz olmadığı zamanlar eğlenceli şeyler anlatır demiştim ya, buna bayılacaksınız...
"Kime Türk denir?" denir diye sohbet ederken. Uğur kendi genetik köklerinin Afrika’dan çıkıp Van Gölü kıyısında bittiğini, bir kısmının Kırgızistan-Ukrayna-Erme-nistan tarafına doğru gittiğini, diğer kolunun Orta Asya’dan geçtiğini anlattı..
National Geografic web sitesinde dolanırken bir gün, The
Genografic Project diyeküçük bir kutu görmüş..
2005’te IBM sponsorluğunda başlayan bir proje bu. İnsanlık göç tarihinin ner-den başladığını araştıran, dünya üzerinde genetik antropoloji haritası çıkarmak için uğraşan bir proje..
Genetik soy-ağacınızı söylüyor size...
99 dolara bir kit satın alıyorsunuz. Siz gönderilen aletle yanağınızdan aldığınız tükürüğü o kite koyuyorsunuz, onlara geri gönderiyorsunuz. Size tüm gen ağacı- nızı, atalarınızı çıkarıyorlar... Nerelerde akrabalarınız var, buluşmak isterseniz ne yapabilirsiniz, söylüyorlar. İsterseniz sizi onlarla buluşturuyor da.. 2010 nisanına kadar 350 binden fazla kişi bu kiti satın almış.. İki çeşit kit var, anne soyunuzu ya da baba soyunuzu bulabiliyorsunuz.
Genellikle 8 hafta içinde size sonucu gönderiyorlar.. Amerika’da hâlâ tartışılan bir konu bu..Bu projeye karşı çıkanlar da var... Açıkçası ben kendiminkini merak ettim.. Ve hemen bir kit satın aldım..
Sonuçlar, 8 hafta sonra..
Şefin Tavsiyesi
Hıncal Uluç ve Haşmet Babaoğlu anlaşılan çok kızmışlar birbirlerine..Bunu başka konular üzerinden tartışarak yazı konusu haline getirseler de bana kalırsa düpedüz kavga ediyorlar, neden lerinin de yazdıklarından çok başka olduğu açık.. Onlara tavsiyem bir odaya kapanıp bu sorunu konuşarak bir an önce çözmeleri... Birbirine gerçekten yakın insanlar böyle yapmaz mı zaten? Yoksa...
Sanem ALTAN / VATAN
Sanem Altan'ın köşe yazılarına başlayacağını Medyaradar yazarı Varol Ersoy nasıl duyurmuştu? Okumak için tıklayınız