TWİTTER YENİ RECM ALANI MI?
Yılların sinema yazarı Sadi Çilingir, attığı bir tweet yüzünden ırkçı olmakla suçlandı ve SİYAD onun adına özür diledi. Murat Tolga Şen yazıyor: meselenin aslı ne?
SİYAD üyesi sinema yazarı ‘Sadi ağabey’ Sadi Çilingir’in, 19. Adana
Altın Koza Film Festivali’nin ardından Twitter hesabından yazdığı
"Ulusal yarışmalara Türkçe’yi altyazılı olarak kullanılan filmler
ve belgeseller kesinlikle katılmamalı" tweet’i ortalığı
karıştırdı.
Sadi ağabey sosyal medyada hızlıca yükselen bir tepkiyle karşılaştı
ve açıkça ‘ırkçı’ olmakla suçlandı. Bu tartışmalara filmin
yönetmeni Orhan Eskiköy’de katıldı ve konuyu gündemde tuttu.
O gece ve ertesi sabahında Sadi ağabeyin yanında olan biri olarak
konuya açıklık getireyim ve bu çadır tiyatrosuna bir son
vereyim.
Sadi ağabeyin ırkçılıkla işi olmaz, hepimiz o suçtan içeri alsalar
aramızdan ilk çıkacak o olur. Şaka mı yapıyorsunuz? Ağaçların,
köpeklerin fotoğrafını çeken sitesinde onlar için “Sadibey’in
Ağaçları” diye köşe açan, Altın Koza’dan, Altın Portakal’dan başka
festival bilmeyen sinema yazarlarının aksine Dersim’e de,
Malatya’ya da, Elazığ’a da giden adamdan bahsediyoruz. Keşke onun
için ‘ırkçı’ lafını edenler bir kez olsun muhabbet etme şansı
bulabilselerdi.
Sitesi çok okunur ve Türk, Kürt demeden tüm sinemacılara destek
verir. Sadi ağabey bu sektör için o kadar önemlidir ki, onun
kurduğu sistem olmasa ülkenin sinema yazarlığı disiplini çöker.
Bağımsız sinemacıların ki bunların çoğu Kürt sinemacılar,
filmlerinden basının haberi bile olmaz.
Doğunun festivallerini de aynı şekilde destekler, haberler geçer,
tanıtımını yapar. Bu adam eğer ırkçılık yapmak isteseydi çoktan
yapardı. Bu adam yaşadığı Cumhuriyet'e inanıyor, suç mu? O hafta
patır patır dökülmüş ülkenin insanları, duygusallaşmış belli ki...
Başka da bir kötü niyet aranmaz.
Peki, ne yaptılar. Filmin yönetmeni en önde olmak üzere, ellerinde
yağlı bir ilmikle Sadi ağabeyi sosyal medya meydanında astılar.
Şimdi değil ama sonra anlayacaksınız; bunun adı düpedüz
faşizmdir.
Sadi Çilingir asıl demek istediği şeyi açıklayabilmek için epey ter
döktü ama dinleyen kim!
Bugün de bağlı bulunduğu meslek örgütü Siyad bir basın açıklaması
yapmış… Diyorlar ki,
“Üyelerimizden Sadi Çilingir’in 19. Adana Altın Koza Film
Festivali’nde birincilik ödülüne değer görülen "Babamın Sesi"
filmine dair sosyal medyada yaptığı bir yorum, SİYAD üyeleri
arasında ve sinema kamuoyunun bir bölümünde tepki çekmiş, tartışma
konusu olmuştur. Filmin yönetmenlerinden Orhan Eskiköy de 1 Ekim
2012 tarihinde yönetim kurulumuza yazılı olarak başvurarak, bir
ithamla karşılaştığını vurgulamış, rahatsızlığını ve üzüntüsünü
dile getirmiştir.
SİYAD, 45 yılı bulan tarihinde sinema sanatının ve sinema yazınının
gelişmesi için yoğun uğraş vermiş, bu kapsamda üyelerinin her türlü
fikir ve ifade özgürlüğünü sonuna dek desteklemiş bir örgüttür.
Ancak bu özgürlüğün, üyeleri tarafından, sinema sanatına emek veren
kişi ve kurumları incitici, yaralayıcı, irade dışı da olsa hedef
gösterici bir dil ve üslupla kullanılmamasını sağlamaya gayret
etmek de SİYAD’ın sorumlulukları arasındadır.
Derneğimizin en eski üyelerinden biri olan Sadi Çilingir, söz
konusu yorumunu savunmakta ısrar etmemekte ve ilgili mecradan geri
çektiğini belirtmekte, gerçek niyetinden farklı bir ifade
kullandığını kabul etmektedir.
Üyemiz Sadi Çilingir’in "Babamın Sesi" filmine yönelik olarak
maksadını aşan ifadesi nedeniyle, SİYAD olarak, filme emek veren
sanatçılar başta olmak üzere, Altın Koza jürisinden ve tüm sinema
kamuoyundan özür diliyoruz. Saygılarımızla.”
Siyad’ın görevi bu sanırım, üyesinin haberi olmadan onun adına özür
dilemek… Geçen yıl da benzer bir durum “Türk sineması sıçtı”
başlığıyla bir yazı yayınlayan Alper Turgut’un başına
gelmişti. Siyad keşke bunun yerine bir maille işten atılan
üyelerinin çıkarlarını korumayı tercih etse ama nerde…
Ortada ne ırkçılık suçlaması yapılabilecek ne de özür dilenecek bir
durum var. Zaten Babamın Sesi’nin jüri yardımıyla Yeraltı ya da
Gözetleme Kulesi’nden gasp ettiği en iyi film ödülüne hala
şaşırıyorum. Yönetmeni biraz sakin olsun. Kötü film çektiği halde
yeterince destekleniyor, fazlasına gerek var mı?
Ayrıca madem bu kadar hassas, Açılışta ve kapanışta şehitleri anan,
Sponsorlar gecesinde o gün verilen şehitler yüzünden Emel Sayın
konserini iptal eden bir festivalden ödül de almamalıydı. Öyle
değil mi ya?
Not: Sinema yazarlığı bir otoriteye bağlı olamaz, olmamalı.
Dernekleşme fikir özgürlüğü için bir tuzaktır. Yeniden örneklenmiş
oldu.
Twitter.com/murattolga