TV8'İN YAZ UYKUSU NE ZAMAN BİTECEK?
Murat Tolga Şen soruyor; Okan Bayülgen'i transfer ederek kış aylarında müthiş bir izlenme yakalayan TV8 yazın neden bu kadar hareketsiz?
Star’ın dizileri sayesinde gelen hareketlenmeyi saymazsak ‘yaz
ekranı pek keyifsiz, her zamankinden daha fazla zeka yoksunu…
Tele objektiflerle ‘ront’a yatmış bir magazinci sürüsünün
üretimleri, canhıraş bir dış ses ile oldukça seviyesiz bir şekilde
her gün salonlarımızda… Tatile gidemeyen halka selülitli deniz
işkencesi!
Asıl yazacağım konu bu değil… Bu kış Okan Bayülgen’li bir TV8
vardı, hatırladınız mı? Her gece Kraliyet Ailesi’ni izlemek için bu
kanala park ediyordum kumandayı…
Biz “Star Acun TV olacak, yazık olacak” diye evhamlanırken meğer
TV8 çoktan Okan Bayülgen TV olmuş!
Okan’a lafım yok… Türk TV tarihinin başına gelmiş en iyi şey
olduğunu düşünüyorum. Allah zihin açıklığı versin ki izlemeye devam
edelim. Okan Bayülgen kış boyunca bir maraton koşucusu gibi
haftanın beş günü harika yayınlar yaptı ancak televizyon bu...
İzledik, tükettik, bitti.
Bu obeziteyi de biz yaratmadık. Önümüze sürekli ’yeni’ şeyler
ittiren, 24 saat yayın yaparak hava atan yeni nesil televizyonculuk
anlayışı bu...
Ama TV8 ne yapıyor? "Alın size kıştan kalma Okan Bayülgen
konservesi"... İyi de adama yazık! Eylül’de tekrar karşımıza
çıktığında özlemiş olalım bari biraz. Akşamları televizyonun başına
geçip zap yaparken ne zaman bu kanala gelsem aynı şey…. Tesadüfle
açıklanamayacak kadar fazla bir denk gelme söz konusu…
Okan Bayülgen’in kış aylarında yaptığı tüm ‘Kraliyet Ailesi’
bölümlerini döşemiş yayınlıyor TV8 ve bu ‘hımbıl’ yayıncılıkla
kışın takipçisi haline gelmiş bütün izleyiciyi kaçırıyor.
Hesapsız, kitapsız yayıncılık anlayışına bir örnek daha işte…
ALTIN PORTAKAL’DA NOKTAYI BAŞKAN KOYDU!
“Antalya Uluslararası Altın Portakal Film Festivali entelektüel
görünmekten sıkıldı, tekrar eski Yeşilçam coşkusunu sahiplenmek,
özüne dönmek istiyor” diye söylemekten dilimde tüy bitti ama
Mustafa Akaydın sağolsun noktayı koydu ve “Bu konuda gösterilen
tepkiyi yersiz bir tepki olarak değerlendiriyorum. Çünkü Altın
Portakal, özünde Yeşilçam’ın bir etkinliği… Yani ulusal sinema
endüstrimizin bir etkinliği’’ dedi.
Bu beyandaki ulusal sinema ve Yeşilçam kelimelerinin altını çizdiğimizde başka bir
açıklamaya gerek duyulmuyor. Entelijansiya Portakal ağacına kendi
hoşuna gidecek bir meyve aşısı yapmak için yıllardır uğraşıyordu.
Festivalde “Türk Sineması”nı desteklemek adına uzun zaman
destekçisi oldu bu dönüştürmenin ama ödül için yarışan bu
festivalize, formülize ve minimalize filmlerin çoğu öğrenci
festivallerinde bile yarışamayacak kadar hatalı…
NBC, Demirkubuz taklitçisi acemi ve kabız sinemacılarla bu iş
nereye kadar? Buraya kadar!
Bütün film festivalleri aynı kafada olacak diye bir şart yok!
Dünyanın neresinde, sektör üretiminin %20’sinin o memleketin tüm
festivallerinde yarışması durumu var? Umarım seçici jüriyle ilgili
radikal kararlar da alınır ve sırf ‘gişe’ potansiyeli yüzünden iyi
filmler dışarıda bırakılmaz. Altın Portakal, halkın portakalıdır.
Portakal kendi tadına gelsin, canı istemeyen yemesin!
twitter.com/murattolga